Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sen misin Canı Künefe Çeken? (1)

Aile efradım ekonomik kriz dinlemedi. Tutturdular ille de künefe diye. Ne de olsa arkalarında anaları var. Bir böyle... beş böyle. Baktım olmayacak. Künefesiz giderlerse kendimi affedemezdim. Geri kalan ömrümü de vara onlara bir künefe yedirseydim diye nedametle geçiremezdim. O zaman yapacağım tek şey, sonu pişmanlık olacak bir aile faciasına yol açmadan bu künefe meselesini halletmeliydim. Bunun için akrep beni sokmadan elim cebime gidip gelmeliydi. İyi de nasıl ve nerede yiyecektik? O değilden sordum nerede var bu künefeci diye. Neredeyse hep bir ağızdan evimize beş dakika mesafede cadde üzerindeki künefeciyi söylediler. Bilmem ne zade imiş adı da. Meşhurmuş üstelik.  Bir zaman sonra caddeye çıktım. Gör gör, buradayız dercesine künefeci gözümün önünde belirdi. Burnumun ucundaymış meğer.  Künefecinin yerini öğrenmiştim. Geriye gelmek kaldı buraya. Bir de künefe fiyatlarını öğrenmek. Benim için de en önemlisi bu idi. İçeri girip sormak olmazdı. Bunu da öğrenmek zor olmadı. Go

Okulların Yeni Rengi

Üzerime ne giysem, bana ne yakışır demem. Daha doğrusu neyin yakıştığından anlamam. Bulduğumu giyerim. Yeni bir şeyler alayım da demem. Modası da geçse eskimediği ve daralmadığı müddetçe rengi ağarsa bile üzerime yeni bir şey almam. Evim şunları yıllardır giyersin. İle karşı üzerine yeni bir şeyler al ısrarlarına, son raddeye gelinceye kadar direnirim. Baktım ısrar bezdirir noktaya gelince, olmayacak böyle deyip mağazaların yolunu tutarım. Giderken ya yanımda biri olur. Hangisi bana yakışır, söyle, onu alayım deyim ya da tezgahtardan yardım isterim. Hangisini dersen onu alacağım derim. Yanımda götürdüğümün ya da tezgahtarın göz zevki var mı yok mu bilmem. Belki de benden kurtulmak istedikleri için olsa gerek. Şu sana yakışır derler. Beğendiklerini gözüm kapalı alırım. Eve gelince şu beğendiğin renge bak derler ama olsun. En azından aldım. Al al faslı bitmiş olur.  Kimsenin giydiğine, giydiğinin kendisine yakışıp yakışmadığına da bakmam. Üzerinde elbise var o kadar benim için.  Bakma ze

Çeyreğimizi Getirin!

Zamanın behrinde iki çocuğumun düğününe bir arkadaş, teşrif etmiş. Hediye olarak da her birine birer çeyrek getirmişti. Gel zaman git zaman düğün yapma sırası o arkadaştaydı. Davet etti gideceğim. Giderken de bir çeyrek değil, iki çeyrek götüreceğim. Çünkü garibimin tek çocuğu var. Piyasanın durumu malum. Çeyreğin de. Uzatmayacağım. Çünkü bu durumu “Yandığımın Resmidir” başlıklı yazımla mizahi bir tarzda yazı konusu edindim. https://dilinkemigiyok.blogspot.com/2024/04/yandgmn-resmidir.html  Bu yazımın altına, yazılarımın çoğunun altına yazdığı yorumlarla yazıma katkıda bulunan ve yorumlarıyla ufkumu açan Ra55 rumuzlu takipçim, başından geçen bir anekdotunu yorum olarak yazmış. İbretlik olduğu için bu yorumunu aynen alıyorum: “ Maalesef çeyrek altın ile ilgili durumlar böyle. Sayın hocam çocuğunuza yaptığınız düğün davetiyesinin altına, NOT: Takı getirilmemesi rica olunur!" yazdırsaydınız, düğününüze takı getirmezlerdi ve siz de şimdi rahat ederdiniz. Ancak, düğünlere götürül

Meğerse Sübyan Mektepleri Kapanmamış!

31 Mart mahalli seçimlerinin ardından seçmenin iradesiyle bazı belediyeler el değiştirdi. Bunlardan bir tanesi de Bursa Büyükşehir Belediyesi. Seçimin ardından Bursa Belediyesine yönelik bir iddia sosyal medyada yer aldı. Dakika bir, gol bir türünden, tepki çeken bir icraata imza atmıştı Belediye bu iddia ile.  Belediyenin bu tasarrufu sosyal medyada paylaşıldı durdu. Paylaşanlar arasında mürekkep yalamış kimseler çoğunlukta idi. Yani cahil, cühela kesimden değildi.  Okudum bu paylaşımı. Ama içime sinmedi bu haber.  Güya Belediye halk eğitim sübyan kurslarını kapatıp öğreticilerinin de işine son vermişti. Verdiğiniz dersi görün şeklinde yorum da yazılmıştı bu habere.  Birkaç tanesine, halk eğitimler belediyeye değil, milli eğitime bağlı. Açılıp kapanmasına MEM karar verir. Belediye karışamaz. Denetimini bile MEM yapar. Haber asparagas olmalı yorumunu yazdım. Bazıları bu yorumum üzerine paylaşımını sildi. Bazıları hiç oralı olmadı. Paylaşımını da silmedi.  Gariplik şurada

Hemhal Olmak İstemez misiniz?

Cümlenin hepsini söylemeyecek, cümlenin tümünün söylenmesini de beklemeyecek. Leb demeden leblebiyi anlayacak. Şipşak yani canı tez olacak. Ağır canlı olmayacak. Hız, pratik adına ne varsa ortaya koyacak.  Espri yapabilecek ve espriden anlayacak. Anlatılan espriden sonra eee demeyecek. Bön bön bakmayacak. Kıssadan doğru çıkarımda bulunacak. İzah istemeyecek. Anlayamadığına saçma demeyecek. Hep konuşmayacak. Dinlemesini de bilecek. Yerinde ve kıvamında içi dolu konuşacak İşten kaçmayacak. Mazeret ve gerekçe üretmeyecek. Kırk dereden su getirmeyecek. Kaçak güreşmeyecek. Taşın altına elini koyacak. İşine kendini verecek. İşinde titiz olacak. Kıvrak bir zekaya sahip olacak.  İmadan, gizemden anlayacak. İmadan çıkarımda bulunacak. Bakışından anlam çıkaracak.  Aradığın zaman yanında olacak.  Yola çıktığın zaman yoldaş olacak. Gerekirse çiğ tavuk yiyecek. Görgü, nezaket ve zarafet üzerinde buluşacak. Gelişi pozitif enerji verecek, gidişi üzecek.  Geldiği ve bulunduğu yer

Yandığımın Resmidir

Düğünlerde hediyeleşmek güzeldir. Bu hediyelerin karşılığı olmasa daha güzeldir. Amma ve lakin… Ne diyeceksin, haydi ağzındaki baklayı çıkar dediğinizi duyar gibiyim.  Sormayın dertliyim.  Düğünümde kap kacak getirenlere bu devirde kap kacak demiştim ve Allah bunları bildiği gibi yapsın demiştim.  Para verenlere, bu adamlar en iyisini yapıyor. Çam sakızı çoban armağanı düğünüme katkı yaptılar. Allah hayrını versin dedim. Çeyrek getirenler oldu. Sevip saymış. Yanında bir değerim varmış deyip duygulandım. Hediye dediğin böyle olmalı dedim. Sevincim anlatılmaz. Hiç üzerinde durmayayım. Allah bunların da hayrını versin dedim. Gelmeyene gönül koydum. Allah bunların da hayrını versin dedim. Neyse geleyim sadede. Düğünde gelen para, pulları saydık. Çeyrekleri özene bezene, yüzüne baka baka kimin düğününe gelmişse, al oğlum, hediyelerin deyip verdik. Oğlanın biri, baba çeyrekler sizde kalsın. Yarın siz de bunların düğününe giderken götürürsünüz dedi. Babam, bunlar size geldi, siz

Benim 23 Nisanım

"Sanki her tarafta var bir düğün.  Çünkü en şerefli en mutlu gün.  Bugün yirmi üç Nisan,  Hep neşeyle doluyor insan." 23 Nisan şarkısının bu kıtasını çocuklardan emaneten alıyorum bugün.  İçimdeki sevinç ve mutluluğu bilemezsiniz.  Adeta çocuklar gibi şen ve mutluyum ben de.  Herkes duysun bu mutluluğumu.  Her yıl kutladığımız bayram. Bu kadarı da fazla değil mi bu yaşta demeyin.  Ne derseniz deyin. İsterseniz ayıplayın. Sevineceğim tıpkı çocuklar gibi. Onlar gibi şen olacağım. Ayrıca ne varmış yaşımda? Her birimiz, içinde tarifi mümkün olmayan bir çocukluğu yaşayamaz mı zaman zaman.  Zira hakkım benim. İlk defa başıma talih kuşu kondu dense yeridir.  Neyse geleyim sadede.  Çocuklar kendilerine armağan edilen düğüne sevine dursun. Ben de bu vesileyle tatil yapacağım. Bu tatil bu senenin ilk tatili benim için.  Başkası Cumhurbaşkanlığı seçiminde iki pazartesi tatil yaptı. Bir pazartesi de mahalli seçimlerinin ardından yaptı. Etti mi üç. Benim ise de