6 Aralık 2024 Cuma
Evlere Şenlik Öğrenciler
5 Aralık 2024 Perşembe
Bir Aşk Hikayesi
Fi tarihinde bir lisede çalışırken, dersine girdiğim bir öğrenci vardı. Dersimi can kulağıyla dinlerdi. Girişi, çıkışı, oturuşu, konuşması ve giyim kuşamıyla yaşından olgun bir görüntü çizerdi. Diğer kız öğrencilere göre başını örten biri idi.
Bu öğrenci de diğer son sınıf öğrenciler gibi hedefi olan bir öğrenci idi. Arkadaşları gibi o da ilçeden şehir merkezine dershaneye giderdi.
Duydum ki bu kız öğrenci dershanenin muhasebecisi bir erkekle gönül ilişkisi yaşamaya başlamış. Diğer arkadaşları da biliyor bunu. Okulda, müstakbel enişte adayı gırla gidiyor alttan alta.
Diğer öğrencilerden bu ilişkiye müdahale etmeye çalışanı enişte arayarak tehdit etmeye başlamış.
Aynı dershaneye giden amca kızından damat adayı hakkında bilgi aldım. Dershanenin muhasebecisi daha önce meşhur ve köklü bir partinin merkez ilçesinde ilçe başkanlığı yapmış. Eşinden ayrılmış, yedi yaşında çocuğu olan biri. Bizim son sınıf öğrencisi ile arasında epey yaş farkı da var.
Belli ki muhasebeci bizim kıza kancayı takmış. Kız dershaneye geldiğinde bazı zaman derslere girmeyip birlikte başka bir ile gezmeye gidiyorlar. Deneme sınavı yapılıyor. Bizim kızımız arkadaşlarının önüne geçerek birinci yapılıyor. Hepsi eniştenin başının altından çıkıyor.
Çağırdım kızı odama. Bu duyduklarımın aslı astarı var mı dedim. Var hocam dedi. Bu gönül ilişkisi normal mi dedim. Değil dedi. Adamın yedi yaşında kızı varmış, bunu kabullenecek misin dedim. Evet dedi. Bu yaptığın normal mi dedim. Normal olmadığını biliyorum dedi. Sağdan, soldan o kadar nasihat ettim. Her dediğime başını salladı. Yerden göğe kadar haklısın dedi. Bu işi devam ettirecek misin dedim. Evet dedi. Kızım, hem haklısın diyorsun hem de devam ettireceğim diyorsun ve ciddi ciddi evlenmeyi düşünüyorsun. Burada bir çelişki yok mu dedim. Haklısın, bu işe nasıl girdim bilmem dedi. Bu evlilikte denklik var mı dedim. Yok dedi. Yalnız bana o kadar iyi davranıyor ki ben bir daha böyle iyisini bulamam dedi. Kızım, daha lise bitmedi. Önünde üniversite var. Boy pos var. Güzelsin. Akıllı ve zekisin. Elini sallasam ellisi misali önüne daha ne nasipler çıkar. Adam evlenip boşanmış. Üstelik çocuğu var. Aranızda yaş farkı var. Sen ise daha bekarsın ve çocuksun. Aklını başına al, evde mi kaldın da iyi davranıyor diye kendinle denk olmayanla evlenmeye kalkıyorsun. Yok bir de kötü davransaydın, elbette iyi davranacak dedim. Hocam, çok haklısın. Yalnız böyle iyi birini bir daha bulamam dedi.
Peki ailenin haberi var mı, ailen buna hazır mı dedim. Annem şeker hastası. Duysa yıkılır. Babam tansiyon hastası. O da yığılır kalır dedi. Daha ne, dedim. Madem bu işi yürütmek istiyorsun. Sınıf arkadaşlarını arayarak onları rahatsız ediyor. Herkesin ağzında, çıktığın kişinin adı var. Bu böyle yürümez. O zaman ne yapıp ne edip ailene bu durumu anlatacaksın. Anlatmazsan, ben evine gelip babana durumu açıklayacağım dedim. En kısa zamanda dedi.
Birkaç defa çağırıp tekrar benzer konuşmakta yaptım. Bak sen, ailene bu durumu açmıyorsun. Beni mecbur etme dedim. Tekrar annem yıkılır, babam yığılır dedi.
En son görüşmemde, bak falan okulda enişten var. Bu akşam babanla bu konuyu konuştun konuştun. Değilse enişteni alıp evine geleceğim. Anne yıkılırsa yıkılsın, baban yığılır kalırsa kalsın, sen de cenazelerine katılırsın, benden günah gitti dedim.
Son savurduğum tehdit işe yaramış olmalı ki kız konuyu ailesine açmış. Evde ne oldu, ailesi nasıl karşıladı, yere yıkılma ve yığılma oldu mu bilmem.
Ertesi sabah kızın babası geldi. Utana sıkıla odama girdi. Kendini tanıttı. Babasını da bu vesileyle ilk defa görmüş oldum. Halim, selim, mütevazı biri idi. Hocam, Allah razı olsun. Biz meseleden haberdar olduk. Olaya el koyduk. Kızı dershaneden aldık. İçiniz rahat olsun, ilgi ve alakanız için teşekkür ederiz dedi.
Konunun bu şekil çözülmesine ben de sevindim.
Gerçekten bu iş nasıl bir şey, nasıl bir aşk ise yaptığının normal olmadığını bilmesine ve konuştuğum her şeye hak vermesine rağmen kızın bu haletiruhiyesini anlayamadım. Siz anladı iseniz beni bu konuda aydınlatırsanız memnun olurum. Bu konuda bildiğim tek şey aşkın insanın sadece gözünü değil, aklını da aldığı. İnşallah, aşıkları ayırmışsın deyip ayıplamazsınız.
Hasılı bu kızı kazasız belasız mezun ettim. Herhangi bir yer kazandı mı hatırlamıyorum. Belki ilçedeki iki yıllık meslek yüksek okulunu okumuş olabilir. Olabilir diyorum. Çok sonra ilçede öğretim üyeliği yapan biri ile evlendiğini öğrendim.
Aradan yıllar geçti. Ben ilçe merkezinden şehirdeki bir okula geldim. Bir gün İplikçi Caminin şadırvanında abdest almaya hazırlanırken yanıma biri gelip selam verdi. Elini uzattı. Tanıdın mı hocam dedi. Ben falan ilçe falan okuldan şu öğrencinizin babasıyım dedi. Ben de ismiyle hitap ettim. Nasıl kızımız dedim. Hocam, çok iyi. Mutlu ve bahtiyar. Biz de öyleyiz. Şu kadar çocuğu oldu dedi. İyi maşallah, dede oldunuz demek suretiyle lafladık.
Çocuğun mutlu ve bahtiyar olmasına birazcık katkım olduysa ne mutlu bana.
İki Tekerlekli Bir Trafik Canavarı
Zaman zaman birlikte yürüyüş yaptığım bir arkadaşa, yaya üstünlüğü olan bir yaya yolunda 16 yaşında motosikletli bir çocuk çarptı.
12 Kasım akşamı meydana gelen kazanın ardından, arkadaşı hastanede beş gün sonrasında ziyaret ettim.
Sol ayak alçılı idi. Ameliyat edilen bu ayağa 11 aparat takılmış. Kazanın nasıl olduğunu hatırlamıyor arkadaş. Çünkü çarpma ile birlikte bilinci kaybolmuş.
Sadece ayakla kalsa iyi.
Sanırım sol gözünün etrafı mosmor. Gözün içi ise kan çanağı olmuş. Belli ki başına da darbe almış veya çarpma ile birlikte yere düşünce başını kaldırıma çarpmış olmalı.
Nefes almasını zorlaştıracak şekilde akciğeri hasar görmüş. Çünkü 4-5 kaburgası da kırılmış.
Sağ veya sol omuzunda da sanırım sıkıntı var. Belki çatlat belki kırık belki eziklik.
Arkadaş 12 Kasımdan bu yana epey hastanede yattıktan sonra geri kalan tedavisi için eve çıktı. O günden bugüne yatağa bağlı olarak yatıyor. Daha ne kadar yatacağı da meçhul. Kalktığı zaman eskisi gibi olabilecek mi, kazadan iz ve hasar kalacak mı, bunu da yürüdükten sonra göreceğiz.
Bu kaza beni çok etkiledi. Kaza kendi başıma gelmiş gibi üzüldüm.
Sair zamanlarda olsa gözümün görmediği bir mobilet kazası işitsem, aman mobilet değil mi, ufak tefek yara, bere ve kırıkla atlatır derim. Ama arkadaşın başına geleni aynel yakin görünce, mobilet kazası deyip de geçmemek gerektiğini geç de olsa öğrendim. Adamı öldürür de süründürür de sakat da bırakır, aylar aylar yatağa mahkum da eder. İşini aksattığı gibi bıraktığı psikoloji de işin başka yönü.
Belli ki bu ülkede trafik canavarı sadece kural bilmez bazı araç sürücülerine ait değil; mobilet, motosiklet, donanımlı iki tekerlekli motor, bin bin, elektrikli bisiklet kullananların önemli bir kısmı da iki tekerlekli trafik canavarı olarak trafikte. Sayıları azımsanmayacak kadar çok olan benzinli veya elektrikli iki tekerlekli öyle sürücüler var ki bunlar tam bir trafik canavarı. Ne kendi sağlıklarını ne de başkasının sağlığını düşünüyor bunlar. Her zaman ki gibi nizami araç ve iki tekerlekli kullananları yine istisna tutuyorum. Zira onlar yayaya saygılı ve kurallara uyan kişiler. Bunlara sözüm olmaz. Hatta bu tipler dört tekerlekli trafik canavarlarının tacizine maruz kalıyor hep.
Gerçekten kuralı takmayan, trafiği alt üst eden, yayaya saygı nedir bilmeyen, reşit olmamış, ceza ehliyeti olmayan daha çocuk diyebileceğimiz kişilerin mobilet/motosiklet/donanımlı motor sürmesine ne diyelim? Bunlar trafikte fütursuzca sürmeye devam edecek, önüne gelen yayaya çarpıp onları mağdur etmeye devam mı edecek? Ülke olarak devlet olarak anne ve babalar olarak yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu? Okul bahçesine girerken bile son gaz gaza basan, bağırtan, çevreye verdiği gürültüden zevk alan, yaptığının yanlışlığını bilmeyen bu kendine Müslüman olanları ne yapacağız? Atsan atılmaz, satsan satılmaz bunlar. Trafik ne yapıp ne edip göz açtırmaması lazım bunlara. Daha ekmek almaya göndermediği çocuğunun altına iki tekerlekli bu bisikletleri teslim eden anne ve babalara bir sözümüz bir yaptırımımız olmasın mı?
Neyi bekliyoruz? Bu çocukların çarptığı insanların ölmesini mi? İlla etkili ve yetkili bir makam sahiplerinden birinin başına böyle bir kaza gelmesini mi bekleyeceğiz?