5 Aralık 2024 Perşembe

Bir Aşk Hikayesi

Fi tarihinde bir lisede çalışırken, dersine girdiğim bir öğrenci vardı. Dersimi can kulağıyla dinlerdi. Girişi, çıkışı, oturuşu, konuşması ve giyim kuşamıyla yaşından olgun bir görüntü çizerdi. Diğer kız öğrencilere göre başını örten biri idi. 

Bu öğrenci de diğer son sınıf öğrenciler gibi hedefi olan bir öğrenci idi. Arkadaşları gibi o da ilçeden şehir merkezine dershaneye giderdi. 

Duydum ki bu kız öğrenci dershanenin muhasebecisi bir erkekle gönül ilişkisi yaşamaya başlamış. Diğer arkadaşları da biliyor bunu. Okulda, müstakbel enişte adayı gırla gidiyor alttan alta. 

Diğer öğrencilerden bu ilişkiye müdahale etmeye çalışanı enişte arayarak tehdit etmeye başlamış. 

Aynı dershaneye giden amca kızından damat adayı hakkında bilgi aldım. Dershanenin muhasebecisi daha önce meşhur ve köklü bir partinin merkez ilçesinde ilçe başkanlığı yapmış. Eşinden ayrılmış, yedi yaşında çocuğu olan biri. Bizim son sınıf öğrencisi ile arasında epey yaş farkı da var. 

Belli ki muhasebeci bizim kıza kancayı takmış. Kız dershaneye geldiğinde bazı zaman derslere girmeyip birlikte başka bir ile gezmeye gidiyorlar. Deneme sınavı yapılıyor. Bizim kızımız arkadaşlarının önüne geçerek birinci yapılıyor. Hepsi eniştenin başının altından çıkıyor. 

Çağırdım kızı odama. Bu duyduklarımın aslı astarı var mı dedim. Var hocam dedi. Bu gönül ilişkisi normal mi dedim. Değil dedi. Adamın yedi yaşında kızı varmış, bunu kabullenecek misin dedim. Evet dedi. Bu yaptığın normal mi dedim. Normal olmadığını biliyorum dedi. Sağdan, soldan o kadar nasihat ettim. Her dediğime başını salladı. Yerden göğe kadar haklısın dedi. Bu işi devam ettirecek misin dedim. Evet dedi. Kızım, hem haklısın diyorsun hem de devam ettireceğim diyorsun ve ciddi ciddi evlenmeyi düşünüyorsun. Burada bir çelişki yok mu dedim. Haklısın, bu işe nasıl girdim bilmem dedi. Bu evlilikte denklik var mı dedim. Yok dedi. Yalnız bana o kadar iyi davranıyor ki ben bir daha böyle iyisini bulamam dedi. Kızım, daha lise bitmedi. Önünde üniversite var. Boy pos var. Güzelsin. Akıllı ve zekisin. Elini sallasam ellisi misali önüne daha ne nasipler çıkar. Adam evlenip boşanmış. Üstelik çocuğu var. Aranızda yaş farkı var. Sen ise daha bekarsın ve çocuksun. Aklını başına al, evde mi kaldın da iyi davranıyor diye kendinle denk olmayanla evlenmeye kalkıyorsun. Yok bir de kötü davransaydın, elbette iyi davranacak dedim. Hocam, çok haklısın. Yalnız böyle iyi birini bir daha bulamam dedi. 

Peki ailenin haberi var mı, ailen buna hazır mı dedim. Annem şeker hastası. Duysa yıkılır. Babam tansiyon hastası. O da yığılır kalır dedi. Daha ne, dedim. Madem bu işi yürütmek istiyorsun. Sınıf arkadaşlarını arayarak onları rahatsız ediyor. Herkesin ağzında, çıktığın kişinin adı var. Bu böyle yürümez. O zaman ne yapıp ne edip ailene bu durumu anlatacaksın. Anlatmazsan, ben evine gelip babana durumu açıklayacağım dedim. En kısa zamanda dedi. 

Birkaç defa çağırıp tekrar benzer konuşmakta yaptım. Bak sen, ailene bu durumu açmıyorsun. Beni mecbur etme dedim. Tekrar annem yıkılır, babam yığılır dedi. 

En son görüşmemde, bak falan okulda enişten var. Bu akşam babanla bu konuyu konuştun konuştun. Değilse enişteni alıp evine geleceğim. Anne yıkılırsa yıkılsın, baban yığılır kalırsa kalsın, sen de cenazelerine katılırsın, benden günah gitti dedim. 

Son savurduğum tehdit işe yaramış olmalı ki kız konuyu ailesine açmış. Evde ne oldu, ailesi nasıl karşıladı, yere yıkılma ve yığılma oldu mu bilmem. 

Ertesi sabah kızın babası geldi. Utana sıkıla odama girdi. Kendini tanıttı. Babasını da bu vesileyle ilk defa görmüş oldum. Halim, selim, mütevazı biri idi. Hocam, Allah razı olsun. Biz meseleden haberdar olduk. Olaya el koyduk. Kızı dershaneden aldık. İçiniz rahat olsun, ilgi ve alakanız için teşekkür ederiz dedi. 

Konunun bu şekil çözülmesine ben de sevindim. 

Gerçekten bu iş nasıl bir şey, nasıl bir aşk ise yaptığının normal olmadığını bilmesine ve konuştuğum her şeye hak vermesine rağmen kızın bu haletiruhiyesini anlayamadım. Siz anladı iseniz beni bu konuda aydınlatırsanız memnun olurum. Bu konuda bildiğim tek şey aşkın insanın sadece gözünü değil, aklını da aldığı. İnşallah, aşıkları ayırmışsın deyip ayıplamazsınız. 

Hasılı bu kızı kazasız belasız mezun ettim. Herhangi bir yer kazandı mı hatırlamıyorum. Belki ilçedeki iki yıllık meslek yüksek okulunu okumuş olabilir. Olabilir diyorum. Çok sonra ilçede öğretim üyeliği yapan biri ile evlendiğini öğrendim. 

Aradan yıllar geçti. Ben ilçe merkezinden şehirdeki bir okula geldim. Bir gün İplikçi Caminin şadırvanında abdest almaya hazırlanırken yanıma biri gelip selam verdi. Elini uzattı. Tanıdın mı hocam dedi. Ben falan ilçe falan okuldan şu öğrencinizin babasıyım dedi. Ben de ismiyle hitap ettim. Nasıl kızımız dedim. Hocam, çok iyi. Mutlu ve bahtiyar. Biz de öyleyiz. Şu kadar çocuğu oldu dedi. İyi maşallah, dede oldunuz demek suretiyle lafladık.

Çocuğun mutlu ve bahtiyar olmasına birazcık katkım olduysa ne mutlu bana. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder