Zaman zaman birlikte yürüyüş yaptığım bir arkadaşa, yaya üstünlüğü olan bir yaya yolunda 16 yaşında motosikletli bir çocuk çarptı.
12 Kasım akşamı meydana gelen kazanın ardından, arkadaşı hastanede beş gün sonrasında ziyaret ettim.
Sol ayak alçılı idi. Ameliyat edilen bu ayağa 11 aparat takılmış. Kazanın nasıl olduğunu hatırlamıyor arkadaş. Çünkü çarpma ile birlikte bilinci kaybolmuş.
Sadece ayakla kalsa iyi.
Sanırım sol gözünün etrafı mosmor. Gözün içi ise kan çanağı olmuş. Belli ki başına da darbe almış veya çarpma ile birlikte yere düşünce başını kaldırıma çarpmış olmalı.
Nefes almasını zorlaştıracak şekilde akciğeri hasar görmüş. Çünkü 4-5 kaburgası da kırılmış.
Sağ veya sol omuzunda da sanırım sıkıntı var. Belki çatlat belki kırık belki eziklik.
Arkadaş 12 Kasımdan bu yana epey hastanede yattıktan sonra geri kalan tedavisi için eve çıktı. O günden bugüne yatağa bağlı olarak yatıyor. Daha ne kadar yatacağı da meçhul. Kalktığı zaman eskisi gibi olabilecek mi, kazadan iz ve hasar kalacak mı, bunu da yürüdükten sonra göreceğiz.
Bu kaza beni çok etkiledi. Kaza kendi başıma gelmiş gibi üzüldüm.
Sair zamanlarda olsa gözümün görmediği bir mobilet kazası işitsem, aman mobilet değil mi, ufak tefek yara, bere ve kırıkla atlatır derim. Ama arkadaşın başına geleni aynel yakin görünce, mobilet kazası deyip de geçmemek gerektiğini geç de olsa öğrendim. Adamı öldürür de süründürür de sakat da bırakır, aylar aylar yatağa mahkum da eder. İşini aksattığı gibi bıraktığı psikoloji de işin başka yönü.
Belli ki bu ülkede trafik canavarı sadece kural bilmez bazı araç sürücülerine ait değil; mobilet, motosiklet, donanımlı iki tekerlekli motor, bin bin, elektrikli bisiklet kullananların önemli bir kısmı da iki tekerlekli trafik canavarı olarak trafikte. Sayıları azımsanmayacak kadar çok olan benzinli veya elektrikli iki tekerlekli öyle sürücüler var ki bunlar tam bir trafik canavarı. Ne kendi sağlıklarını ne de başkasının sağlığını düşünüyor bunlar. Her zaman ki gibi nizami araç ve iki tekerlekli kullananları yine istisna tutuyorum. Zira onlar yayaya saygılı ve kurallara uyan kişiler. Bunlara sözüm olmaz. Hatta bu tipler dört tekerlekli trafik canavarlarının tacizine maruz kalıyor hep.
Gerçekten kuralı takmayan, trafiği alt üst eden, yayaya saygı nedir bilmeyen, reşit olmamış, ceza ehliyeti olmayan daha çocuk diyebileceğimiz kişilerin mobilet/motosiklet/donanımlı motor sürmesine ne diyelim? Bunlar trafikte fütursuzca sürmeye devam edecek, önüne gelen yayaya çarpıp onları mağdur etmeye devam mı edecek? Ülke olarak devlet olarak anne ve babalar olarak yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu? Okul bahçesine girerken bile son gaz gaza basan, bağırtan, çevreye verdiği gürültüden zevk alan, yaptığının yanlışlığını bilmeyen bu kendine Müslüman olanları ne yapacağız? Atsan atılmaz, satsan satılmaz bunlar. Trafik ne yapıp ne edip göz açtırmaması lazım bunlara. Daha ekmek almaya göndermediği çocuğunun altına iki tekerlekli bu bisikletleri teslim eden anne ve babalara bir sözümüz bir yaptırımımız olmasın mı?
Neyi bekliyoruz? Bu çocukların çarptığı insanların ölmesini mi? İlla etkili ve yetkili bir makam sahiplerinden birinin başına böyle bir kaza gelmesini mi bekleyeceğiz?
Merhabalar.
YanıtlaSilAslında "bir oğlumuz daha oldu!" diyebiliriz. Bu ülkenin bu dertleri ve sorunları bitmediği gibi, çeşitlenerek artışa son gaz devam ediyor. Sayın hocam ben hep şu sözü söylerim: "Biz bu ülkede tesadüfen taşıyoruz!"
"...Ülke olarak, devlet olarak, anne ve babalar olarak yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?..." Olmaz olur mu sayın hocam; bu konular hepimizin ortak sorunları ve bu konularda hepimize bir görev düşüyor.
Sayın hocam bizler ne zaman adam olacağız? Nasıl düzeleceğiz? Başka ülkelere imrene imrene bir kalıyoruz. Bu ülkenin en acil el atılması gereken en ivedili sorunu budur. Yani adam olmak!
Adam olduktan sonra, gerisi çorap söküğü gibi gelir sanıyorum. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar, as. Tesadüfen yaşadığımız doğrudur. Maalesef oturmuş bir devlet kültürümüz yok. Bence tek yapılması gereken, kurum ve kurallarıyla bir devlet kültürüne sahip olmak. Kim hata yaparsa caydırıcı cezayı uygulamaktır. Bizim cebimize dokunursa, devlet ve halk cezalara sahip çıkarsa imrendiğimiz ülkeler gibi olmamamız için hiçbir neden olmaz. Ceza için illa polisin görmesi gerekmez. Bunun için polise bile gerek yok. Cadde ve sokaklar mobese ile döşenir. Trafiği felç edene, trafikte maceraya girene, kurallara uymayana ceza harfiyen uygulanır.
YanıtlaSilMerhabalar Hocam.
SilCevab-i yorumunuz için teşekkür ederim. Bugün günlerden Cuma'dır. Hayırlı cumalar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
As. Bilmukabele. Hayırlı cumalar. Ben teşekkür ederim.
YanıtlaSil