Savaşlardan elde edilen, çarşı ve pazarlarda alınıp satılan köleler dönemi vardı. İnsan mal gibi alınır satılır mı, bir insan özgürlüğünden mahrum bırakılır mı diye eleştirirdim.
Eleştirdiğim bu dönemde köleler efendilerinin hizmetlerinde olur, özgürlüğü olmaz, gelecekleri efendilerinin iki dudağının arasındaydı. Efendisi onu ister tutar ister satar ister döver ister cezalandırırdı.
Eski köleliğin belki de en iyi yanı, kölenin yemesi, içmesi ve barınması efendisine aitti. Kölenin en büyük hayali, bir gün özgür olup her işine koşturarak bir köleye sahip olmak idi. Başka efendisine hizmeti dışında bir meşgalesi, yarın korkusu, geçim endişesi yoktu.
Dünyada bu tür kölelik kalktı. Çünkü köleler hürriyetine kavuştu. Efendiler de aylıkçı veya yevmiyeci tutmak suretiyle işlerini yürütüyor.
Günümüzde ise herkes özgür. İster kendi işini kuruyor ister bir başkasının işinde maaş artı sigortalı çalışıyor. Her çalışan mesai bitimi evinin yolunu tutuyor. Geceyi evinde eşi ve çocuklarıyla geçiriyor. Haftada bir veya iki gün tatil yapıyor. Çalışıp didindikten sonra günü geliyor, emekli oluyor. Emekli olduktan sonra isterse tekrar çalışmaya devam ediyor.
Çalışanların büyük çoğunluğu, özellikle özel sektörde çalışanlar asgari ücretten maaş alıyor. Bunların çoğu emekli olduktan sonra yine çalışmaya devam ediyor. Çünkü yetmiyor aldıkları. Kendisinin dışında eşi ve çocukları da çalışıyor. Zira aldığı maaş günümüzde ev kirasını karşılamıyor. Bir de çalışma takati kalmadığı halde asgari ücretin altında en düşük seviyede maaş alan emekliler var. Sağ da solda biraz birikintisi veya ek geliri yoksa hepsi geçim gailesi yaşıyor. Zira ay sonunu getiremiyor.
Hasılı, eskinin köleliği kalksa da günümüzde kölelik modern bir şekilde devam ediyor.
Şimdi arkaya yaslanıp düşünelim. Tercih hakkımız olsa eski veya modern kölelikten birini seçin dense, tercihimiz hangisi olur?
Adı üzerinde kölelik. Hem yüzü hem de adı soğuk. Köleliğin hiçbir türü tercih edilmez ise de kazancı kendi kendine yetmeyen, sürekli borçla yaşayan, kirasını ödemede zorlanan, o kadar çalışıp didinmeye rağmen bir ev sahibi dahi olamayan, ay sonunu zor getiren, kredi kartının her ay asgarisini ödeyen, evde çoluk çocuk kim varsa hepsi çalışmak zorunda kalan, emekli olduktan sonra insanca yaşayabileceği bir maaştan mahrum kalan insanlar için eski tür kölelik tercihi daha masum geliyor. Çünkü günümüz modern köleliği daha acımasız.
Ne dediğinin farkında mısın, kendinde misin demeyin. Zira çok iyi farkındayım ve ne dediğimi biliyorum. Çünkü eski tür kölelikte kölenin geçim gailesi yok. Fiş, fatura ödeme derdi yok. Kiralık ev arama ve kira ödeme derdi yok. Üst baş, yiyecek, barınma her şey efendiye ait. Bu tür köle akşam başını yastığa koyunca mışıl mışıl uyur. Halbuki günümüzde alınan asgari ücret ve en düşük seviyedeki emekli maaşı ile geçinmek mümkün değil. Geçim derdi olunca bunların akşam rahat uyumaları da mümkün değil.
Herhalde günümüz asgari ücretliye ve en düşük seviye maaşa talim edenlere dense ki size maaş vermeyeceğiz. Çalışacaksınız. Bunun karşılığında size maaş vermeyeceğiz. Kiranızı, mutfak masrafınızı ve her türlü giderinizi insanca yaşayabileceğiniz şekilde biz karşılayacağız dense herhalde asgari ücretten maaş alanlar bu teklifi havada kapar. En düşük seviye emekli maaşı alanlar da geçimimi sağlayın, maaş istemem der.
Soruyu tekrar sorayım. Kırk katır mı kırk satır mı? Pardon, eski tür kölelik mi istersiniz, modern kölelik mi?
Merhabalar.
YanıtlaSilİnsan köle olmaktan ve kölelikten asla kurtulamayacak. Bu kölelik, dünya ve kainat durduğu sürece devam edecek. İşte siz de yazınızda uzun uzun açıkladığınız gibi, eskiden her şeyi efendisine ait olan bir kölelik düzeni vardı, şimdi de yine yazınızda açıkladığınız şekilde bir kölelik hüküm sürmektedir. Hal böyle olunca "ha anan ölmüş baban kalmış, ha baban ölmüş anan kalmış." Bu da bizim yöremizin bir söylemidir.
Selam ve saygılarımla.
As. "Ha anan ölmüş, baban kalmış. Ha baban ölmüş anan kalmış". Ne güzel demiş sizin yöre. İkisi birlikte olmuyor işte. Herhalde bize biçilen rol bu olmalı.
YanıtlaSil