9 Eylül 2024 Pazartesi

Dünyada Üstün Irk Var mı? *

Dünyada üstün ırk var mı bilmem ama bir mavi kandan bahsediliyor. Kan adına bugüne kadar da bildiğim kırmızı kandır. Mavi kan var mı, bu bir mitoloji mi bunu da bilmiyorum. Ama bazı ülkelerin bayraklarında hakim renk olarak maviyi görmek mümkün.

Mitolojilerde özellikle Sümer tabletlerinde iki tür varlıktan bahsedilir. Biri dünyalı, diğeri de dünya dışından gelmiş insan türü. Bunlara uzaylı da deniyor. Hatta uzaylıların bir müddet yeryüzünde durduğu, burayı yönettiği, bunlara yarı ilah muamelesi yapıldığı, buradaki bazı kadınlarla ilişkiye girdikleri, bu ilişkiden çocukları olduğu, bu uzaylıların yeryüzündeki insanlara göre daha fazla bilgiye sahip oldukları, bazı bilgileri insanlara öğrettikleri, Nuh tufanından sonra uzaydan gelenlerin yeryüzünü terk ettikleri, bugün yeryüzünde hakim olanların, uzaylıların yerdeki bazı kadınlarla ilişki sonucu doğanlar olduğu belirtiliyor.

Enok (İdris) kitabında ise gökyüzünden 200 kadar düşmüş meleğin yeryüzüne inip kadınlarla cinsel ilişkiye girdikleri, babası düşmüş melek, annesi dünyalı insanların dünyada yaşadığı, bunlara Tevrat'ta Nefilimler, başka kaynaklarda ise dev dendiği, bunların mavi ve kırmızı renk karışımı kana sahip olduğu sanal alemde dolaşımda. Sümer tabletlerinde anlatılanların bir çoğunun ilahi dinlerin kitaplarında da yer aldığı, ilahi dinler mi bunlardan faydalandı ya da Sümerliler mi ilahi dinlerden bu bilgileri aldığı da tartışma konusu.

Biz gelelim yarı uzaylı, yarı dünyalı insan tipine. İşte bunlara mavi kan deniyor. Bunlar kendilerini üstün ırk kabul ediyor. Sermaye, teknoloji, bilim, ticaret vb. her alanda söz sahibi olan 13 zenginin de mavi kandan oldukları, dünyada her şeye bunların yön verdiği yazılıp çiziliyor.

Üstün ırk anlamına gelen bu mavi renk aynı zamanda bazı ülkelerin bayrak renklerine de yansımıştır. Mesela bu ülkelerden bir tanesi de İsrail bayrağı. Alt ve üstte mavi renk, ortada beyaz renk, beyaz rengin üzerinde Davut yıldızı tasviri var. Bir başka husus, Yahudilikte Yahudi olmak için Yahudi anneden doğma şartı da düşündürüyor.

Bugün sayıları çok az olmasına rağmen başta sermaye, teknoloji ve bilim olmak üzere Yahudiler diğer milletlere göre açık ara öndeler. Her ülkede güçlü lobileri var. İstihbaratları da güçlü. Yeni icat ve Nobel Barış Ödülü alanların ekseriyeti belki de hepsi Yahudi uyruklu. Belki de bugün dünya sermayesinin yüzde seksenini elinde bulunduran 13 zengin de Yahudi’dir. Bugün Ortadoğu’da olup biten her şeyin İsrail'in güvenliği için yapıldığı da bir gerçektir. Arap Baharı adı altında İsrail'e potansiyel tehdit ülkeler olan Mısır, Irak, Suriye ve Libya'nın zayıflatılması ve devletsizleştirilmesi buna verilebilecek bir örnektir. İsrail'in dünyadaki tepkiye rağmen Gazze'yi yerle bir etmesi, buna kimsenin sesini çıkaramaması da örnek olarak verilebilir.

Tüm bunlar acaba Yahudiler üstün ırk mı ya da onlar kendilerini üstün ırk olarak mı görüyor diye düşündürüyor.

Kur'an'da, yanlış hatırlamıyorsam, iki ayette, "Size verdiğim nimetleri ve sizi aleme üstün kıldığımı hatırlayın" denmesi ve arzımevud (Yehova'nın kendilerine vermeyi vadettiği kutsal topraklar), acaba bunlar ayrıcalıklı kul mu diye düşündürüyor.

Yahudiler ya da mavi kanlılar üstün ırk ise kırmızı kan taşıyan diğer insanlar hangi veya nasıl ırk oluyor?

*30.09.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

8 Eylül 2024 Pazar

Çarşı ve Pazarda İnsan Yoğunluğu *

Cumartesi adımlayarak çarşıya çıktım. Çarşı her zamankinden daha kalabalıktı. 

Bu kalabalığın sebebi hikmeti nedir derken jeton düştü: Okullar açılıyor.

Yanına çocuğunu almış anne ve baba yollara düşmüş. 

Dönüşte torunuyla bir akrabamı gördüm. Torununa okul kıyafeti almaya gidiyormuş. Okul kıyafeti satanlar gerinizde kaldı. Ters gidiyorsunuz dedim. Baktık oralara. Çok kalabalık. Bir de şu çarşıya bakalım diye düşündük dedi. 

İlk, orta ve lisede okuyan küçük çocuğum olmadığından, bu yıllarda okul masrafı yapmıyorum.

Hoş, çocuklar okurken de okullar açılacağı hafta alışverişe çıkmazdım. Ne yapıp ne edip kırtasiyeci ve okul kıyafeti satanlar tenhalaşıncaya kadar uğramazdım. İğne atsan düşmezdi çünkü.

Eğitim ve öğretim istenildiği gibi olmasa da herkes ne olacak bu eğitim işi dese de yine de herkeste bir umut var. Bu insan yoğunluğu da bunun göstergesi. Bu umudun hiç bitmemesini temenni ederim. İsterim ki öğrenci de veli de umduğunu bulamadığı için hayal kırıklığına uğramaz.

Okullar açılmadığı daha öğretmenler ne tür defter isteyeceği belli olmadığı için kırtasiyeciden ziyade kuvvetle muhtemel okul kıyafeti yoğunluğu bu çarşı pazarın kalabalık hali.

Bu vesileyle okul kıyafetlerine değinmek isterim. Okul kıyafetinin faydası var, zararı var. Zararı faydasından daha çok bana göre.

Faydaları:

Okul kıyafeti okulda düzeni, disiplini ve güvenliği sağlar.

Herkes aynı kıyafeti giydiği için öğrenciler arasında kıyafet giyme yarışı olmaz.

Öğrenci sabahleyin annesini uyandırıp “Anne bugün ne giyeyim” demeyeceği için anne uykudan uyanmamış olacak. Çünkü çocuk ne giyeceğini, giyeceğinin nerede olduğunu biliyor.

Okul kıyafeti satanlar bu sektörden ekmek yemeye devam ediyor.

Okul kıyafetleri diğer kıyafetlere göre daha az masraflı.

Her gün kıyafet kontrolü yaparak ve haftaya farklı kıyafetle geleni almayacağım demek suretiyle okul idarecileri kendilerine iş bulmuş oluyor.

Zararları:

Her okulun farklı forması olduğundan öğrenci başka okula nakil gittiğinde, okul kıyafetini yenilemek zorunda kalarak ikinci defa kıyafet masrafı yapıyor. Bu da aileye artı külfet.

Tek tip kıyafet, tek tip öğrenci ve insan yetiştirme psikolojisini yansıtmakta. Askeriye mantığı bu. Bu yaşta çocukları dar kalıplara hapsediyoruz. Halbuki zevklerle renkler tartışılmaz. Renk ve farklılık birey yetiştirmede önemli. Unutmayalım ki tek tip insan yetiştirmeye çalışmanın bu ülkeye bir faydası olmaz.

Tek tip kıyafetten bıkan öğrenci, okulu bitirince veya üniversiteye gidince hıncını daha farklı giyinerek gösteriyor.

Okullarda tek tip kıyafet dayatması yerine, kontrollü kıyafet serbestliğini savunuyorum. Daha sağlıklı nesiller için öğrencileri tek tip kıyafet zorlamasından kurtarmak gerek.

Burada okullarda serbest kıyafet olursa, zengin-fakir ayrımı ortaya çıkar. Alan var, alamayan var denebilir. Okul dışında, yani hayatın içinde bu farklılık kendini göstermiyor mu? Okulları da hayatın parçası haline getirmek lazım.

*13.09.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Narin Bebek

Diyarbakır’da 8 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin bebek, 19 günün ardından çuval içinde üzeri ağaç ve taşlarla örülmüş bir şekilde dere kenarında bulundu.

Narin bebeğin cesedi bulunduğun göre katil ya da katillerin yakalanması da an meselesi. Umarım caniler en kısa zamanda belli olur da hak ettikleri cezayı alırlar ve çekerler.

Menfur cinayetin sebebini bilmiyoruz ama belli ki büyüklerin kurbanı seçilmiş olmalı bu çocuk.

Cinayetle ilgili çocuğun anne babası ve amcaları da dahil 21 kişinin göz altına alınması düşündürücü.

Belli ki cinayet aile içinden biri ya da birileri tarafından işlendiğinden şüpheleniyor devlet.

Az önce bir kanalda biri “Aile meclisi kararıyla öldürüldü” iddiasını ortaya attı.

Eğer bu iddianın aslı varsa aile meclisi karar alacak şekilde bu çocuk ne yapmış olabilir? Öyle ya eti ne budu ne bu küçük çocuğun.

Aklıma getirmek istemiyorum ama acaba bu çocuk istismara uğradı da aile, meclis kararı alarak sülalenin namusunu temizleme yoluna mı gitti?

Düşünüyorum da 8 yaşındaki bir çocuktan, ne istenir de öldürülür?

Bu çocuk, öldürülecek kadar ne yapmış olabilir?

Ne istenir günahsız yavrucaktan?

Bu konuda ne denir bilmem ama insanın eli yazmaya varmıyor.

Bu cinayetle bir cinnet hali yaşadığımız ortada.

Belli ki bu cani ya da caniler gibi hasta ruhlu insanlar aramızda geziniyor. Bunlar da bizimle aynı havayı teneffüs ediyorlar.

Bir şey var ki sözün bittiği yerdeyiz.

Zira burada akıl yok, mantık yok.

Birilerinin gözünü kin ve intikam bürümüş.

Ne ara böyle canilikleri içimizde barındırır olduk.

Ne ara böyle bir toplum olup çıktık biz gerçekten.

Biz hep böyleydik de biz mi bilmiyorduk yoksa?

Bu şekil küçük çocuk cinayetlerine bu ülkede zaman zaman rastlanıyor maalesef.

Temenni ederiz ki Narin bebek cinayetin son kurbanı olur.

İyi de biz bu tür vahşi cinayetleri bu ülkede duymak zorunda mıyız? Yok mu bu cinayetleri kesecek bir formül?