23 Temmuz 2024 Salı

Açık Lise Sınavından Kısa Kısa (3)

Açık lise sınavına dair kısa kısa bahsederken şundan da bahsetmesem olmaz.

Sınavını bitiren bir öğrencinin sınav evrakını almak için yanına gittiğimde, öğrencinin önünde, uçları aynı oranda açılmış bir deste veya düzine kalem gördüm.

İçinden bir tanesini çıkarmış. Onunla kodlamasını yapmış. İşi bitince kullandığı kalemi de diğer kullanmadığı deste veya düzine kalemlerin içine koymaya çalışıyordu.

Deste veya düzine diyorum. Çünkü kurşun kalemler deste ile mi satılır ya da düzine ile mi bilmediğimden.

O değilden gence sordum. Satıyor musun bu kalemleri dedim. Yok abi, niye satayım dedi. O zaman niye getirdin hepsini dedim. Bir tane kurşun kalem satmıyormuş esnaf. Mecburen böyle hepsini aldım. Lazımsa vereyim dedi. Yok, delikanlı. Lazım değil, teşekkür ederim dedim. Evrakını alıp öğrenciyi gönderdim.

Garibime gitti bu durum.

Bu konuyu yazı konusu edineyim derken kurşun kalemler deste ile mi yoksa düzine ile mi satılıyor diye araştırdım. Düzine ile satılıyormuş İnternet üzerinden. İki farklı markaya baktım. Birinde 130 TL idi düzinesi, diğerinde 160,91 TL idi.

Bir derse girmek için sabah sabah kırtasiye veya bakkalın yolunu tutan bu çocuk bu bir düzine kalemi kaça aldı bilmiyorum. Keşke kaça aldın diye sorsaydım.

Esnafın işyerinde satmak için bu kalemleri düzinesi ile alması normal. Toptancı ise düzine ile satması da normal. Anormal olan, esnafın bir kalem isteyen çocuğa düzinesi ile satması. Öyle görünüyor ki bu sınav çocuğa çok pahalıya patladı.

Esnafın bu yaptığı tamamen fırsatçılık.

Halbuki esnafın yapacağı düzine ile alırsan şu fiyat, tek alırsan bu fiyat şeklinde iki ayrı fiyat söylemesi. Elbette tek alım daha pahalıya gelir. Bu da normaldir. Çünkü perakende satışa girer. Düzine ile alım ise toptan satışa girdiği için daha hesaplı olur.

Öyle görünüyor ki esnaf, gözü açılmamış ve sabah sabah kalem ihtiyacı olan çocuğa bir düzine kalem satarak kârına kâr katmış. Belli ki büyük esnaf olma gibi bir niyeti yok. Günde kaç kişiyi tokatlarsam kâr mantığı güdüyor. Vah ki vah...

Bileydim ve görseydim, bu çocuğa kalem aldırmazdım. Gelmeyen kişilerin kutucuğunu işaretlemek için evden götürdüğüm kalemi verirdim ona. Al oğlum, bununla kodla derdim. Esnafa da sabah sabah zırnık koklatmazdım.

Böyle esnaflar aslında topuklarına sıkıyor. 

Devlet ders kitaplarını ücretsiz verdiğinde bu esnaf sinek avlamaya başlamıştı. 

ÖSYM kalemine varıncaya kadar öğrencinin ihtiyacını sınavlarda temin ediyor. 

Böyle esnafın sayısı artarsa açık lise öğrencilerine de kalemi vermeye başlar. Ondan sonra bu tür kırtasiyeci esnafı ne satar, bilmem. 

Açık Lise Sınavından Kısa Kısa (2)

Açık lise sınavlarında sorulan sorular yeni nesil sorularından değil. Soru ve cevapları 10 saniye içerisinde okunabilir. 

Bir öğrenci yedi dersten sınava girmiş olsa her dersten 11 soru olduğuna göre yüz dakikalık sürede her bir soruya bir buçuk dakikalık zaman verilmiş olur.

Bir dersten de sınava girse yedi dersten de sınava girse, çoğunluk, ilk yarım saatte çıkıp giderken bir ya da iki öğrenci yüz dakikanın çoğunu kullanıyor.

Tüm süreyi kullanan iki ayrı oturumda iki öğrenci dikkatimi çekti. Her ikisi de dört dersten sınava giriyor. 

Kısa ve kolay olan bu sorular için bu öğrenciler niçin sürenin tamamını kullandı dersiniz. Bunu bilmek için salonda iki gözetmen eşliğinde bu öğrencileri beklerken izlemek zorundasınız. 

Bir tanesi her soru ve cümleyi gözüyle değil, dudağıyla okudu. Belki anlamak için aynı cümleyi kaç kere okuyor. Ardından okuduğu yerin altını tek tek çiziyor. Arkadaşlarından geride kalmasının en önemli sebebi bu olsa gerek.

Sınavın başlamasını beklerken okuduğu duanın haddi hesabı yoktu zaten.

Bir diğeri sınav süresinin bitimine on dakika kalıncaya kadar süresini kullandı. Sürenin çoğunu kodlamaya ayırdı. O küçücük yuvarlağı doldurmak için neredeyse bir otuz saniyesini kullandı. Aynı tempoyla döndü döndü yuvarlağı karaladı.

Bir başına kalma pahasına tüm kodlamayı aynı yol ve yöntemle yaptı. Ne bıktı ne usandı. Kodlarken süreyi yetiştirebilecek miyim diye ara ara duvardaki saate baktı durdu. 

Bitirdikten sonra sıra gelmişti kontrole. Sol eline kitapçığı, sağ eline de cevap kağıdını aldı. Kitapçığı en baştan sonuna kadar cevap kağıdıyla birlikte kontrol etti. Kitapçıktaki işaretiyle cevap kağıdındaki işareti tutunca sağ elinin işaret parmağını yukarı doğru kaldırdı. Bitime on dakika kala tüm kontrolleri bitirdi. Kitapçığı kapattı. Son on beş dakika kala çıkış yasak olduğu için arkasına yaslanıp beklemeye koyuldu. Bu öğrenciyi gören de YKS, AYT veya KPSS'ye girmiş sanır. 

Sınav bitiminde gözetmen arkadaş, kızım niye örgün okumuyorsun diye sordu. Örgün de hedefime ulaşamayacağıma inandığımdan açık lisede okumayı tercih ettim dedi. Kaçıncı sınıftasın dedi. 11.sınıfta imiş daha. Bu zamana kadar da hiç örgün gitmemiş. Hedefi ne ise artık.

Bu iki öğrenci yüzünden tüm salonlar sınavını bitirmiş olmasına rağmen evrakını en son teslim eden iki salondan biri olma şerefine nail olduk. Son teslim etme şerefine nail olamadık. Sanırım birinci olan salondaki öğrenci sürenin tümünü kullandı.

Salonda, bu öğrencilerin sınavı bitirip gitmesini beklerken iki görevli olarak bize de bol bol sabretmek düştü. 

Bir sonraki yazımda da gördüğüm bir garipliği ele almak isterim.

Açık Lise Sınavından Kısa Kısa (1)

2014-2015 yıllarıydı herhalde merkezi sınavlarda en son görev aldığım. 

Bakayım ne değişmiş yokluğumda deyip bir görev istedim. Üç görev birden çıktı.

Sınavın başlamasından bir saat önce yapılan toplantıya katıldım. Kurallara dair pek bir değişiklik yoktu. Aynı görevlilere üç sınav boyunca aynı kurallar okundu. Sanırım salonda tek öğrenci kalınca sınavı bitiren bir öğrenci onun sınavı bitirmesi için bekletilirdi. Bu kaldırılmış.

Sınav evrakını alıp salona geçtim. Salonda tarih kokuyordu adeta. Öyle ya tarihi binada tarihten başka ne kokacaktı. (Bu tarihi liseyi ayrı bir yazı konusu edineceğim için bu kadarla yetiniyorum.)

Gözetmen meslektaşımla tanıştım. Sınava giren öğrencileri hangimiz müsait ise kimlik ve giriş belgesi kontrolü yapmak suretiyle sırasına oturttuk. 

İki farklı oturumda sadece gözleri görünen, görünen gözlerini göstermemek için renkli gözlükle salona giren iki kız çocuğu geldi. Sırasına oturtup kimliğine bakmak istediğimizde yüzünü gösterir misin dememize fırsat vermeden girişte kontrolü yapıldı cevabını aldık. Belli ki bu tip öğrencilere böyle deyin deniyor. Kimlik, giriş belgesi ve TC numaralarını kontrol etmek suretiyle tamam dedik. 

Giriş belgeleri salonla uyumlu idi ama çarşafın ve gözlüğün altında kim vardı bilemiyorum. 

Zevklerle renkler tartışılmaz dendiği gibi insanların giyim ve kuşam tercihi de tartışılmaz. İsteyen istediğini giyinsin. Ama normali de zorlamamak lazım. Ki din el, yüz ve ayağın açık olmasını avret mahalli olarak görmez. Sadece sınavlarda değil, çarşı, pazar her yerde yüzün açık olmasına dikkat etmek gerek. Ötesi abartıdır, aşırılıktır ve anormalliktir. Yüz ve gözü göstermeyecek şekilde kişinin kendisini gizlemesi din falan değildir. 

Sınava 15 dakika kala sınav evrakını açıp kitapçık ve cevap kağıdını dağıtmak istedim. Sınav evrakı ambalajı farklı idi. Belki de sınava dair bir diğer değişiklik sınav evrakı idi. Eskiden neresinden açılacağını gösteren ok veya yazı olurdu. Şimdikilerde hiçbir işaret yok. Gözetmene sordum. Ben de uzun süredir görev almıyordum. Gelmeden önce baktım. Ya şuradan ya buradan açılacak sanki dedi. 

Toplantıda da ne şekilde açacağımız gösterilmemişti. Eski sınavlarda özene bezene ve uygulamalı bir şekilde nasıl açılacağı gösterilirdi. Aman dikkat edin, yanlış yerden açarsanız tutanak tutmamız gerekir denirdi. 

Sınav bitimi içine sadece kitapçıklar konacağı için ne şekil açılması pek de önemli değil deyip ucundan yırtarak bir şekil açtık.

Her bir öğrenciye önce cevap kağıtlarını ve kitapçıklarını verdik. 

20 kişilik belirlenen sınav salonunda ağırlıklı olarak kız çocukları vardı.

Sınavda her bir dersten 11’er soru sorulmuş. Ya 10 ya da 20 soru normali idi. Niçin 11 buna bir anlam veremedim.

Sınavda tek dersten sınava giren de vardı 7 dersten de. Bilmiyorum çok mu zor tek dersten sınava girenlerle fazla dersten sınava girenleri ayrı ayrı salonlara yerleştirmek?

Üç oturumun ilkinde altı, ikincisinde üç, üçüncüsünde yedi öğrenci sınava girmedi.

Zil sesiyle birlikte sınav başladı. İlk on dakika içerisinde sınavı bitirip beklemeye koyulan öğrenciler oldu. Ama kural gereği ilk yarım saat salondan çıkış yasak olduğu için beklemek zorunda kaldılar.

İlk yarım saat dolunca yarıdan fazlası sınav evrakını vererek salonu terk etti. Ardından bir 10-15 dakika geçince salonda kala kala bir ya da iki öğrenci kaldı.

İster tek dersten sınava girsin ister 7 dersten girsin, sınav süresi yüz dakika olunca tüm süre hakkını kullanmak için sınava giren öğrenciler eksik olmuyor.

Diğer yazımda da salon boşalmasına rağmen sürenin tamamını kullanan öğrencilere örnek vermek istiyorum.