14 Temmuz 2024 Pazar

Bir Branşın Para ve Makamla İmtihanı (6)

Sınıf hakimiyeti olmayan tecrübesiz ön lisans mezunu ücretli din kültürü öğretmeninin ardından, emekli ve tecrübeli din kültürü öğretmeni okulumda göreve başlamadan cuma günü ziyaretime geldi.

Odamda çayımızı yudumlarken tecrübeli hocama tereciye tere satmak gibi olmasın hocam.

Siz yıllarca İHL’lerde meslek derslerine girdiniz. Mesleğimizin duayenesin. Sınıfa nasıl hakim olacağınızı ve öğrenciye nasıl davranılacağını bilirsiniz. Yine de bazı hususları açacağım burada.

Okul İHL değil, öğrenciler de İHL öğrencisi değil. Burası sınavla öğrenci alan puanı yüksek bir Anadolu lisesi. Bizde hep tip öğrenci var. Veli profili de farklı.

İHL öğrencileri gibi bizim öğrencilerimizin başı kapalı değil. Kılık kıyafete çok önem vermiyoruz.

Seçmeli ders olarak Kur’an derslerine de gireceksiniz. Çocuk okuyamayabilir, başı açık ve abdestsiz Kur’an okumak isteyebilir, izin vermiyoruz ama tırnakları ojeli olabilir. Bu çocuklara ne verebilirsek artık. Dinden soğumasınlar, dini ve din kültürü öğretmenini sevsinler yeter. Ahlaki olarak ne dokunabilirsek. Gönüllere dokunmaya çalışalım. Şiddet zaten uygulamazsınız. Bunu söylemeye gerek yok ama bazı din hocalarının bu konuda sicili bozuk. Bilsin veya bilmesin, okusun veya okuyamasın, vereceğimiz notlar da mümkün olduğunca yüksek olsun. Notu silah olarak kullanmayalım. Süreyi ezberlemedi diye zayıf vermeyelim dedim.

Hocam, Allah razı olsun, ben mesajı aldım. Ben de böyle düşünüyorum dedi. Pazartesi görüşmek üzere ayrıldık.

Hocamız derslere girmeye başladı. O memnun biz memnunuz. Teneffüslerde ziyaretime geliyor, koridorda selamlaşıyoruz. Derse zamanında geliyor, zamanında çıkıyor. Nezaket ve görgüsüne de şapka çıkarıyorum.

Bu memnuniyet fazla sürmedi. Öğrencilerden şikayet gelmeye başladı. Odama biri girdi, diğeri çıktı. Tehdit ediyormuş öğrencileri sınıfta. Şöyle yaparım, böyle yaparım diyormuş. Aha sana şu zayıfı verdim diyormuş. Öğrencilere, hocanız öyle değil, size bir şey yapmaz, nazik ve kibardır, Anlayışlıdır. Size düşük vermez. Şakasına söylüyordur. Bakmayın öyle sıktığına diyerek ikna ettim onları.

Yine bir görüşmemizde, hocam, şaka yaptığınızı ve işi ciddiye alsınlar diye böyle davrandığınızı biliyorum. Öğrenciler baya korkmuş dedim. Elbette şaka hocam. Ben hallederim. Ne yaptığımı biliyorum. Bu arada mesajı aldım dedi gitti.

Gitti ama yememiş, içmemiş çocuklara uylaya kalmış. Öküz herifler, bir de beni müdüre şikayet edersiniz ha türünden öğrencilere yapmadığı hakaret kalmamış. Öğrencileri iyice sindirmiş ve soğutmuş kendinden. Sonradan birkaç öğrenci söyledi bana bunu. Bu ikinci duyduklarıma şoke oldum. Çünkü hiç beklemiyordum böyle bir tavır içine gireceğini. Daha bana gelmeyen neler var kim bilir. Güya her konuşmamızda mesajı çok iyi aldım hocam, sağ olun diyordu.

Bir şekilde kazasız ve belasız dönemi bitirdik. Okulun son haftasına geldik. Şükrüm fazla sürmedi.

Kapımı sosyete bir aile çaldı. Buyur ettim içeri. Kadın sosyete, kocası da üst rütbeli bir askermiş. Hocam, şikayet gibi olmasın. Dönem bitti. Yalnız bizim çocuğun başına gelen başka çocuğun başına gelmesin diye size bir konuyu açmaya geldik. Çünkü çocuğumuz psikolojik yönden çok etkilendi dediler. Hayırdır, lütfen açık açık söyleyin dedim.

Çocukları arka sıradaki arkadaşına dönük bir şey konuşurken öğretmeniniz derse girmiş. Herkes ayağa kalkmış. Bizim çocuğun sırtı dönük olduğu için öğretmenin geldiğinden haberi olmamış.

Öğretmen gelmiş. Çocuğa arkasından sırtına dirseğiyle vurup ben gelince nasıl ayağa kalkmazsın ha demiş.

Hangi öğretmen bu dedim. Ücretli din kültürü öğretmeniniz dedi. Niye o zaman gelip durumu anlatmadınız dedim. Öyle uygun gördük. Çünkü şikayet gibi bir niyetimiz yok. Sadece daha dikkatli olsunlar diye iş işten geçtikten sonra sizi rahatsız ettik dediler.

Vay be, ayağa kalkmadığı için dirseğiyle öğrenciyi dövmek. Nasıl olur böyle şey. Üstelik çocuğun bir kastı yok. Sonra kalkmasa ne olurdu. İnanın, çok üzgünüm. O öğretmenim adına sizden özür diliyorum. Hassasiyetiniz için de çok teşekkür ediyorum dedim. Uğurladım.

Tecrübeli din kültürü öğretmenim bu son yaptığıyla gözümden iyice düştü. Bir daha mı tövbe tövbe. Gerekirse dersim boş geçsin. Asla çalışmam dedim.

Gördüğünüz gibi ne umdum ne buldum. Acemisinden çektim, tecrübelisinden de.

Ücretli veya ücretsiz, emekli veya çalışan, tüm din kültürü öğretmenleri böyle değil ama kahir ekseriyeti makam ve mevkide imtihanı kaybettiği gibi parayla imtihanı da kaybettiler. Son iki yazımda da anlatmaya çalıştığım gibi usul, yol ve yordam konusunda da çoğu sınıfta kalıyor. Bir türlü öğrencinin seviyesine inemiyor. En ufak bir şeyde şiddete meyyal olabiliyor.

Bir Branşın Para ve Makamla İmtihanı (5)

Okuldan çıkıp ilçe milli eğitime geldim. Atamadan sorumlu şefin yanına uğradım.

Selam kelamdan sonra verdiğiniz din kültürü öğretmeni yetersiz. Sınıf hakimiyeti yok. Böyle giderse büyük sıkıntılara gebe. Okulum lise. Liseye uygun birini verin, bize verdiğinizi de bir ilköğretimde değerlendirin dedim.

Ben şefle konuşurken ilgili şube müdürü geldi. Konuştuklarımı dinledi. Müdür bey doğru söylüyor. Hocama yardımcı olun, iyi birini verin dedi.

Şef, biz ne yapalım hocam. Listeden sırayla çağırdık. Size gönderdiğimiz kabul etti dedi. İyi de içlerinde lisans mezunu yok muydu da ön lisansa kadar düştünüz dedim.

Buyur liste burada. İstediğini seç, ara. Kabul ederse bizim için problem değil, onaya sunarız dedi şef.

Listeyi aldım. Tanıdık tecrübeli biri var mı diye göz attım. Daha önce ilçede lisede çalışırken İHL’de çalışan bir meslek dersleri öğretmeni vardı. Emekli olmuş. Belli ki ihtiyacı var. Ücretli derslere giriyor.

Tamam, ben aradığım öğretmeni buldum. Bizdekinin dilekçesini alıp bunu başlatalım dedim. Ayrıldım.

Ertesi günü kız çocuğunu çağırdım. Alttan girip üstten çıkıp bizdeki dersleri bırakmasını, çünkü böyle gitmesinin mümkün olmadığını, ilçenin kendisine ilköğretimde ders vereceğini söyledim.

Kızımız başladı ağlamaya. Dilekçe yazmamak için kırk dereden su getirdi. Biliyorum ilçe bana ilköğretimde ders vermeyecek, siz benden kurtulmak istiyorsunuz. İstemeyerek bırakıyorum dedi. Dilekçesini yazıverdik. Kendisine imzalattık.

Sendeki kitap ve yıllık planları ilçedeki okulumuz dolabına koyuver dedik. Tamam dedi. Koymadı. Belli ki bize gönül koymuştu.

İlçe bu kıza başka okulda görev verdi mi bilmiyorum.

Kızı okuldan ayırmak hoşuma gitmedi. Çünkü ekmeğine mani olmuştum. Beni sevindiren ise emekli, lisans mezunu, tecrübeli bir ücretli öğretmenle çalışacağım idi.

Bu tecrübeli öğretmenle aynı okulda çalışmadım ama okuluna müdürüyle görüşmek için geldiğimde saygıda kusur etmedi. Nazik ve kibar biriydi üstelik.

Tecrübesiz kızdan sonra tecrübeli, üstüne üstlük nazik ve kibar biriyle çalışacak olmam iyi olacaktı.

Aradım kendisini. Telefonu vardı bende. Hal hatırdan sonra okulumu söyledim. Sana ihtiyacım var. Benimle çalışır mısın dedim. Çok memnun kaldı. Çalışırım ama ilk dönem falan okulda çalıştım. İkinci dönem için falan İHL’ye söz verdim. Onlardan haber bekliyorum dedi. Hocam, orası başkasını bulsun. Başlamadıysan bende başla. 30 saat ders veririm. Sana ihtiyacım var, ilçeye gidip okulum için dilekçe ver dedim. Tamam dedi. (Devam edecek) 

Bir Branşın Para ve Makamla İmtihanı (4)

Bu konuya başlarken ilk yazımda lisede çalışmaya başladığımda din kültürü öğretmenimin tayin isteyip gittiğini, yerine dersleri dolduracak kimse olmadığından, ilçeye din kültürü öğretmeni ihtiyacımızın giderilmesi için müracaat ettiğimizi, bakalım ilçe bu ihtiyacımızı giderebilecek mi diye yazmıştım. Çünkü 4+4+4 sistemiyle birlikte oluşan din kültürü normuyla birlikte her okulun din kültürü öğretmenine ihtiyacı oluşmuştu.

Sonrasında bu süreçten bahsetmeye, bu süreçte yetiştirilmesi murat edilen dindar gençlik adına bu branş öğretmenlerinin kullanıldığına değinmiş, bu branş sahibi çoğu kimsenin bu süreçte makam, mevki ve para ile imtihan olduğunu diğer yazılarımda örneklerle açıklamaya çalıştım.

Bu süreçte din kültürü öğretmenleri sadece para ve makamla imtihan olmadı. Aynı zamanda usul, tarz ve metotla da imtihan oldu. Çünkü bu sisteme birden geçilmiş, öncesinde hazırlık yapılmamış, din kültürü öğretmen ihtiyacı ve bina ihtiyacı dikkate alınmamıştı. Adeta ben yaptım oldu. Hele bir yola çıkalım, kervan yolda düzülür hesabı yapılmıştı.

Konuyu dağıttığımın farkındayım. Biz gelelim ilçenin ihtiyacımız olan din kültürü öğretmenini nasıl karşıladığına.

İkinci dönemin başında törenle öğrencileri içeri aldık.

Herkes içeri girdikten sonra öğrenci sandığım kısa boylu kız yavaş yavaş merdivenlerden çıkarak yanımıza geldi. Kimsin demeye kalmadan, ben bu okula görevlendirilen din kültürü öğretmeniyim dedi.

Hiç gözüm tutmadı çocuğu. Çocuk diyorum. Adeta benim lise son sınıf öğrencilerin yaşıtı biri idi. Yaşından geçtim sınıf hakimiyeti sorunu yaşayacağını da düşündüm.

Ücretli olarak görevlendirilen bu kız çocuğunu odama aldım. Hoş geldin, hal ve hatırdan sonra nere mezunu olduğunu, daha önce tecrübesinin olup olmadığını sordum.

İlahiyat ön lisans mezunu olduğunu, daha önce Kur’an kurslarında çok çocuk okuttuğunu, tecrübesinin ve bilgi birikiminin olduğunu söyledi. Belli ki minyon biriyle karşı karşıyaydık.

Her şeyden geçtim. İlahiyat mezunu bile değildi öğretmen. İki yıllık uzaktan eğitimle diploma almış bu öğretmen benim lise öğrencilerine ders verecekti. Pedagoji yoktu, tecrübe yoktu, formasyon yoktu.

İçime sinmese de elde olan bu idi. Hayırlı olsun dedim. Lise öğrencileri Kur’an kursu öğrencileri gibi olmaz dedim ve sınıf hakimiyeti için tatlı sert olmasını tavsiye ettim. Gireceğin sınıf ve dersler şunlar. Şu sınıf ve derslere de ben giriyorum. Şu siyer kitabı, bu da yıllık planı, diğerlerini alt kattaki falan müdür yardımcısından alırsın dedim.

Müdür yardımcısını da aradım. İlk sınıfına götürüver öğretmeni dedim.

Birkaç gün sonra kızımız benden siyer kitabını ve yıllık planı istemeye geldi. Kızım, ilk gün verdim ikisini birden dedim. Aldıydım, almadıydım derken evdedir o zaman dedi.

Nasıl gidiyor dersler? Sınıflara alıştın mı dedim. Gürültü yapıyorlar ama sizinle korkutuyorum dedi. İyi, hakimiyeti sağla da varsın kötü ben olayım dedim.

Bir iki hafta böyle geçti. Müdür yardımcısını çağırdım odaya. Hocam, nasıl gidiyor bu öğretmenin dersleri dedim. Hocam, verim yok. Verimden geçtim. Sınıf hakimiyeti yok. Susturmak için sınıfına ardından ben giriyorum. Sınıfında duruyorum. İşimi bıraktım, sınıf sınıf dolaşıyorum. Durmadan öğrencilere nasihat ediyorum dedi.

Almıştık başa belayı. (Devam edecek)