29 Haziran 2024 Cumartesi

Gece Kuşları *

Gece kuşu dendiği zaman halk ağzında yarasalar akla gelir. Çünkü yarasalar gündüz ya uyur ya da dinlenir. Geceleri uyumazlar.

"Her gece dışarılarda eğlenen, eve geç dönen, gece eğlenmeyi ve gezmeyi seven kimselere" de mecazen gece kuşu tabiri kullanılır. 

Geceleri uyumayan sadece yarasalar ve gece eğlenen kişiler mi?

Keşke sadece bunlarla sınırlı kalsaydı. 

Günümüzde gece kuşu denmesi gereken bir sektör daha ortaya çıktı. 

Kimi sabaha kadar dijital oyun oynuyor. Genelde gençler bunlar. 

Kimi kripto para takibi yapıyor. Ağırlıklı olarak orta yaşlı kişiler. Acaba elimdeki parayı nasıl değerlendirir nasıl köşeyi dönerim diyenler. 

Kimi arkadaşlarıyla çetleşiyor. Bunların çoğu lise öğrencisi. 

Kimi dijital kumar oynuyor. Gencinden orta yaşlısına varıncaya kadar bir kesim bu kumarı oynuyor. Yeter ki az veya çok maaşlı bir işe başlamış olsun. Kazandıkça oynuyor, kaybettikçe oynuyor. Para lazım oldukça sağdan soldan borç alma, kredi çekme, evden para çalma gibi vahim durumlar ortaya çıkıyor. Aile farkına vardığı zaman iş işten geçmiş, bundan sonraki ömrünü, çocuğunun taktığı borcu ödemeye adıyor. 

Bunlar, gündüz veya akşam yemeğinden sonra az bir kestirdikten sonra cep telefonu ya da bilgisayar karşısında sabahlayan kesim. Bunlara İnternet bağımlısı da dense yeridir. 

Gece sabaha kadar bir gram uyku uyumadan çetleşerek sabahı yapan üç öğrenci tanıdım. Ayakta gezen uyurgezer gibiler. Bu ne hal, niye böylesiniz dedim. Uyuyamıyoruz dediler. Hiç mi dedim. Evet dediler. Kitap uykuyu getiren en önemli ilaçtır dedim. Çok denedik dediler. Kafanızdaki problemi yatmadan önce halledin, sonra yatın dedim. Denedik dediler. Sayı sayma, hayal kurma, iyi şeyler düşünme vs. dedim. Biz her yolu denedik. Olmadı. Gündüz ya da akşam yemekten sonra biraz kestiriyor musunuz dedim. Gündüz derste kafamızı sıraya koyarak az bir uyuyoruz. Hepsi bu dediler. Okul rehber öğretmeninden destek alın dedim. Alıyoruz dediler. Bir psikoloğa gidin dedim. Gidiyoruz ama faydasını görmedik dediler.

Kendilerine, okul bitince gece bekçiliğine müracaat edin. Çünkü bu durumda siz en iyi gece bekçiliği yapabilirsiniz. Böylece çetleşmeyip sabaha kadar mıntıkanızda turlarsınız, bir işiniz olur ve bu iş size çok güzel yakışır. Devlet sizden iyisini mi bulacak dedim. Öyle deyip güldüler.

Gülseler de sersem, bitkin ve yaşayan bir ölü gibiler. Çünkü bu öğrencileri hiç dinç görmedim. Gece uykusu görmeyince başka bir görüntü de beklenmez zaten. Bu öğrenciler maalesef daha lise çağında yeşil reçete ilaç kullanıyorlar. Bu yaşta ne dertleri varsa artık.

Gece kuşu dediğim, gece uyumayan kim varsa, söyleyeceğim, gece uykusu gibisi yoktur. Çünkü insanın en büyük nimetidir. Kişiyi gündüz dinç yapan da verimli hale getiren de bu uykudur. Ne yapıp ne edip az veya çok gece uyumanın yoluna bakalım.

*05.07.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

28 Haziran 2024 Cuma

Elektrik Zammına Bir de Bu Gözle Bakalım

Bazılarını anlamak zor. Adeta eleştirmek için fırsat kolluyorlar.

Neymiş de 1 Temmuzdan geçerli olmak üzere evlerde kullanılan elektriğe yüzde 38 zam yapılmış. Bu olur muymuş?

Tabi, bardağın boş tarafından bakınca eleştiri de arkasından geliyor.

Halbuki ne zaman bardağın dolu tarafından bakmayı öğrenirsek bu ülkeyi kimse tutamaz. Belki bazı eksikliklerimiz, olur olmaz eleştirilerden olsa gerek.

Şimdi boş verelim bardağa boş tarafından bakanlara. Biz bardağa dolu tarafından bakalım:

Bir defa 2022 Eylülden bu yana elektriğe gelen ilk zam bu. Bu demektir ki iki seneye yakın zamsız elektrik kullandık. Üstelik yüksek enflasyona rağmen.

Ayrıca bu gelen % 38’lik zam, yüzde 76 olan yıllık enflasyonun yarısı. Halbuki enflasyon oranında artırılmış olsaydı elektriğe en az % 76 zam konması gerekirdi. Bu bile zam koyucunun insafını ortaya koyuyor. Gel de bunu gözü dönmüş, ön yargılı kişilere anlat. Bu tip ön yargılı sayısı az olsa gam yemeyeceğim. Maalesef bu ülkede ganimet gibi. Bu ülke bu kadar ön yargılı ve nankör kişilere rağmen iyi ayakta duruyor.

Bu tiplerde kıyas da yok, insaf da. Kafaları az bir kıyasa çalışsa bu ülkede elektrik daima sudan pahalı gelirdi. İki senedir su fiyatları elektriği solladı geçti. Bu tiplerin kaçı Allah razı olsun, sayelerinde elektriği iki senedir ucuz ucuz kullanıyoruz dedi? Derler mi? Demezler. Halbuki sudan ucuz elektrik kullandık bu zaman zarfında. İnsaf, bu kıyası görmeyi gerektirirdi. Tek kelimeyle insafları kurusun bu tür nankörlerin.

Bu tipler aynı zamanda unutkan.

Ne ara unuttular Bulgaristan’dan elektrik aldığımızı.

Ne çabuk unuttular günlük ve planlı elektrik kesintilerini. Eskiden elektrik kesintileri olurdu. Yeterli gelmezdi çünkü. Doğru dürüst ve planlı elektrik kesintisi var mı şimdi?

Hem hiç elektrik kesilmeyecek hem sürekli aydınlanacağız hem de elektriğe zam gelmeyecek. Aydınlanmanın hiç bedeli olmasın mı? Unutmayın ki aydınlanmanın bedeli ağır olur. Yok öyle yağma. Hem aydınlanacağız hem de az para ödeyeceğiz. Gidin işinize. Elektrik dediğin öyle suya sabuna dokunmayan cinsten değil. Aydınlattığın gibi bazen çarpacak bazen de cebine dokunacak. 

Az daha eskiye gitsek, ya hu bu ülkenin çoğu köylerinde elektrik yoktu elektrik. Gaz lambası ile aydınlanırdık.

Lambaya gazyağı almak için sıraya girerdik. Şimdi kaçınız lamba kullanıyor?

Sonra Gazze kan ağlarken, adamların bırakın elektriği, evi barkı yokken bu küçük zammı mesele edinmenin vicdanla hiç alakası var mı?

Var gör bu tipler Kola boykotuna bile katılmayanlardır. Çünkü bu tür boykotu küçümser bunlar.

Sonuç olarak bu tipler elektrik zammını yüksek görüp eleştiriyor mu? Yakmayın, kullanmayın, aboneliklerinizi iptal ettirin kardeş. Karanlıkta oturun. Bu durumda bir kuruş elektrik parası ödemezsiniz. Size yok yakacaksınız diyen mi var? Bu zorunlu ve makul güncellemeyi kabullenemeyenler bu ülkeyi terk edip daha ucuz elektrik veren ülke varsa hazır yurtdışı çıkış harçları da yükselmeden çekip gitsinler.

Hasılı kaç aydır politika faizi yerinde sayarken, döviz-TL paritesi TL lehine iken, bu aydan sonra enflasyon düşecek iken, uygulanan ekonomik model sayesinde Türkiye önünü görmeye başlamışken, iyi günler bizi beklerken bu tür eleştirileri haksız ve yersiz bulduğumu açıklamayı bir vatandaşlık borcu biliyorum.

Bu yazdıklarıma ciddi misin diyeceklere şimdiden hiç olmadığı kadar diyorum.

Kaliteli Ekmekte Konya *

Bir ara Konya'da meşhur bir ekmek fırınından birkaç defa ekmek aldım. Hiçbirini beğenmedim. Böyle meşhur bir fırın nasıl bu şekil ekmek çıkarır da satışa koyar dedim. Bir daha bu fırına gidip de ekmek almadım.

Dün akşam sabaha hazır olsun diye istemeye istemeye yine bu fırına gittim. Poşetin içinde verilen ekmeğe o değilden elimi bir dokundum. Taş gibiydi ekmek. Sanırım biri böyledir, diğerine bakayım dedim. O da aynı. Öbürüne baktım. Aynı. Sanırım bu işi meslek edinmiş, kaç nesil boyu bu sektörde olan bu fırının ekmekten anladığı bu idi. Öyle ya taş ekmek taş gibi olmalıydı. Birini kafasına atsan silah görevi görmeliydi.

Beyaz ekmeği de böyleydi bu ekmek fırınının, tam buğday ekmeği de.

Yolda eve giderken moralim bozuldu. Vara ekmeği akşamdan bu fırından almayayım da sabah gidip başkasından alsaydım dedim. Aklıma gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Erhan Bey geldi. Çünkü ne zaman bir ekmek zammı gelse çoğunluk bu ekmek zammından dert yanarken Erhan Bey ise ekmek zammından ziyade ekmeğin kalitesine dikkat çeker. Konya'da iyi ekmeğin çıkarılmadığına işaret eder. Yerden göğe hak verdim Erhan Bey’in bu tespitine.

Eve gelince sabaha kadar yumuşasın diye poşetin ağzını güzelce bağladım. Sabah kalkınca baktım ki poşet bile yumuşatmamış ekmeği.

Genelleme yapmak istemiyorum. Konya'da istisna fırınlar veya ekmek fabrikaları vardır. Buralar kaliteli ekmek yapıyordur. Yalnız bunların sayısının da fazla olduğunu düşünmüyorum. Şu var ki çoğu firmanın ekmeğinde bir kalite sorunu olduğu aşikar. 

Başka şehirlerde ekmekte kalite yakalandığı halde Konya'nın neyi eksik ki Konyalı kaliteli ekmekten mahrum kalıyor? 

İyi ekmek ustamız mı yok? 

Firmalar maliyeti düşürmek amacıyla malzemeden mi kısıyor? 

Konyalı kaliteli olsun veya olmasın, nasılsa alıyor. O zaman kaliteli ekmeğe ne gerek var diye mi düşünülüyor? 

Fırıncılar adımız Hıdır, elimizden gelen budur mu demek istiyor?

Nasılsa peynir ekmek gibi bu şehirde ekmek gidiyor. Ne çıkarırsak gidiyor. Müşteriden de şikayet gelmediğine göre ne gerek var kaliteli ekmeğe mi deniyor?

Ekmeğimiz kaliteli de biz mi kaliteden anlamıyoruz? 

Zaten Konyalının çoğu kilolu. Üstelik hamur işi ve ekmeği de çok yiyor. Çok kaliteli ekmek yaparsak Konyalı daha da fazla ekmek yiyerek kilo alır. O yüzden kaliteyi düşürelim ki Konyalı ekmeğe kendini vermesin dercesine halkın sağlığı mı düşünülüyor?  

Aklımca sorular soruyorum. Hiçbir sorunun da cevabını bilmiyorum. Kalite düşüklüğünün gerekçesini de bilmiyorum. 

Ne derece doğru bilmiyorum. Bir ara Konya’nın ünlü bir fırınında çalışan biri “ekmek daha beyaz görünsün diye bir bardak kireç dökerdik” demişti.

Sebep her ne ise bilinen bir gerçek var ki bu şehir doğru dürüst kalite ekmekten mahrum ve çıkarılan bu ekmekler bu şehre yakışmıyor.

*01.07.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.