29 Ocak 2024 Pazartesi

Tek Seçim Niçin Düşünülmez? *

Beş yılda genel seçimler ve mahalli idareler olmak üzere seçmenin önüne iki sandık konurdu. 

Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmeye başlanmasıyla birlikte sandık sayısı üçe çıkmıştı.

Sistem değişikliğiyle birlikte Cumhurbaşkanı ve TBMM'nin yenilenmesi bir sandıkta yapılmasıyla birlikte üç olan sandık sayısı yeniden ikiye indi.

Biri Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi diğeri de mahalli idareler olmak üzere halihazırda beş yılda iki defa sandığa gidiyoruz. Sandığı ikiye indirmiş olsak da bu sistemde Cumhurbaşkanı seçimi için sandıktan yüzde elli artı bir çıkmazsa Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi bir on beş gün sonra yeniden sandık konuyor seçmenin önüne. Böylece sandık sayısı yeniden üçe çıkmış oldu.

Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçiminin ardından 10 ay sonra Mart 2024 mahalli seçim sandığı konacak önümüze.

Bir on ay sonrası yeniden seçime gitmek hem siyasiye hem seçmene hem ülkeye yazık. Çünkü seçim demek, hükümet olanın çözüm bekleyen meseleleri seçim sonrasına ötelemesi demektir, maliyet demektir, zaman israfı demektir. 

Sandık demokrasinin gereği denebilir. Buna eyvallah ama ne kadar az seçim ne kadar az sandık ülkenin ve insanımızın menfaatine.

Bizde mahalli seçimlerin de genel seçimler havası içerisinde geçtiği göz önünde bulundurulursa hepsini birlikte yapmakta yarar vardır.

Mayıs 2023’te iki defa yaptığımız Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu yana seçmen seçmenin fikir değiştirdiğini sanmıyorum. Belki birkaç şehrin belediye başkanı yer değiştirir, hepsi bu kadar. Bunun için koca bir seçime gitmenin, seçimle yatıp seçimle kalkmanın ne gereği var.

Burada siyasette bir gün bile uzundur sözünü yabana atmıyorum. Değil ki on ay sonrası siyaset birçok şeye gebe olmasın. Böyle de olsa ülke ekonomisi bu kadar seçimi kaldırmaz.

Bu yüzden 2024 mahalli seçimlerini ardından Türkiye ne yapıp ne edip tüm seçimleri tek sandıkta halletmenin yolunu bulması lazım. Bunun yolu da bir Anayasa değişikliğine bağlı. Cumhurbaşkanı, TBMM’nin yenilenmesi ve mahalli idareler seçimleri tek seçimde yeterince sandıkla beş yılda bir, aynı günde yapılır denmelidir.

Böylece Türkiye beş yılda bir defa sandığa gider. Vekilini, belediye başkanını, encümen üyelerini, muhtarlarını, milletvekillerini ve Cumhurbaşkanı’nı beş yıllığına seçer. Bir beş yıl erken seçim hariç seçim düşünmez.

Böyle yapıldığı takdirde ülke kazançlı çıkar. Zaman kaybı olmaz, seçmenler arasında gerilim ve kutuplaşma olmaz. Seçim masrafları asgariye iner. Hükümet olan çözüm bekleyen sorunlara radikal tedbirlerle eğilir, sorunlar ötelenmemiş olur. Ülke seçim ekonomisi uygulamaz.

*02/02/2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır. 

28 Ocak 2024 Pazar

Çalışma Yaşı *

İnsanlar niye emekli olur ki? Bir de çıkarmışlar çalışma yaşı 65 diye. Gerçi 65'i bulmadan emekli olan sayısı çok bu ülkede. 

Tabiatta hangi canlı bir yaşa kadar çalışıp ondan sonra benden bu kadar deyip çalışmayı bırakanı var mı?

Sadece insan neslinde var emeklilik. Diğerleri ölünceye kadar yaşam mücadelesi veriyor. Yani tabiatın doğasında emeklilik yok. 

Sanırım devlette çalışan kamu görevlileri için 65 yaş sınırı var. Devlet bende 65'e kadar çalışabilirsin diyor. Diğer sektörler için böyle bir durum yok. Özel sektör ise patronu ölünceye kadar işin başında iken çalışanını 65 yaşına kadar bekletmiyor. Gerekirse tazminatını vererek işine son veriyor. 

Kimlerde yaş sınırı ve şartı yok? 

Siyasette böyle bir sınır yok. Mezara kadar siyaset yapıyor siyasetçilerin çoğu. İster başarılı olsun ister ağzına yüzüne bulaştırsın.

Başka? 

Serbest çalışanlar. (Eczacı, avukat, işyeri sahipleri vs.) 

65 yaşından sonra niye çalıştırmıyorlar? 

Yaş ilerledikçe efor düşüklüğü ortaya çıkıyor. Efor yoksa yerine daha gençleri varsa yaşlıyı niye çalıştırsın değil mi? 

İşyeri sahiplerini anlarım. Ne de olsa kendi işleri. Özel sektör de daha dinç olanlarla yoluna devam etmek ve daha fazla verim almak istedikleri için daha yaşlı olanlarla çalışmak istememelerini anlarım. Devlet memuru, bürokrat, öğretmen vs. gibi sektörlerde bedenen çalışma ve yorulma söz konusu değil. Nice 65'ini dolduran olmasına rağmen çoğu gençlere taş çıkartanlar var. Verimli olduğu ve kişi istediği müddetçe çalışmasının önünde bir engel olmaması lazım. 

Buna rağmen devlet memurluğunda yaş sınırı var ama siyaset yapmada sınır yok. Siyaset yapmak daha mı kolay? 

Siyaset yapmak kolay değil. Her siyaset için yola çıkan ülke yönetimine talip. Düşünsene, 65 yaşına geldi diye öğretmenden sınıfı, bürokrattan koltuğu, devlet memurundan masayı ve bilgisayarı esirgiyorsun. Ama koca bir ülkeyi 65 yaş sonrası insanlar yönetiyor veya ülke yönetimine talipler. Olacak şey değil. Bu ülke yürümekte zorlanan, merdiven basamaklarını çıkamayan, hastaneden beri gelmeyen siyasiler gördü ama hiçbirine çekil köşene otur denmedi. Çoğu nefesini siyaset yaparken verdi.

Kurallar alt sınıflar için var o zaman.

Yukarı kesim için neredeyse kural yok. Mesela bir devlet memuru siyasete soyunsa, başkan ya da vekilliğe adaylık için müracaat yapsa mevcut görevinden istifa etmesi gerekir. Aday yapılacağı bile belli olmadan kaç ay maaş alamaz. Belediye başkanı, vekil ise istifasına gerek yok. Üzerinde bir görev varsa aynen devam eder, maaşını alır. Aday olduğu yeri kaybetse bile mevcut görevi devam eder.

*31/01/2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır. 

26 Ocak 2024 Cuma

Can ve Ten

Başarı sermayen nedir?

Tek sermayem yoktur. Bende sermaye çoktur. 

Mesela?

Dindir. Yola çıkarken hiç yanımdan ayırmam. Rakiplerimden kim ona dokunursa yanar. Onlar bu yangınla uğraşırken ben kıs kıs güler. Epey yol alırım.

Bitmiyor mu bu sermaye?

Din sermayesi biter mi? Doğal zenginliktir bu. Arabistan kuyularındaki petrol gibidir. Yeter ki çıkarıp satmasını bil.

Başka?

Canım ve tenim. 

Anlamadım. Ayrıca herkeste var bu can ve ten. 

Herkeste vardır ama kullanmıyorlar o can ve teni. Kullanacaklarsa benim gibi kullanacaklar. 

Siz nasıl kullanıyorsunuz? 

Herhangi bir konuda bu can bu tende durduğu müddetçe dedim mi bu iş tamam. Yine ben kazandım demektir. Çünkü rakiplerim ondan sonra beni ikna için etrafımda pervane gibi dönüyor. 

Ama her defasında da o can o ten durduğu halde siz yapmam, yapmayacağım dediğinizi yapıyorsunuz. Bu ne yaman çelişki ve U dönüşü böyle. 

Bakarım burada saklı. O kadar çelişki ve U dönüşüne rağmen kazanıyor muyum. Sen ona bak. Kazan kazan politikası bu.

Doğru, kazanıyorsun. 

Her konuda nasıl ikna edici oluyorsun?

Dişi deve meselesi. Erkek deveyi dişi deve diye pazarlayabiliyorum. Ötesini sen düşün.

Başka sermayen? 

Dedim ya bende sermaye bitmez. Mesela rakiplerim. Allah onlardan razı olsun. Onları bana cennette komşu eylesin. Çünkü onlardan çok memnunum. Sayelerinde hep başardım. Allah'ın sevgili kuluymuşum ki bana hep böylelerini nasip etti. Onlar kendilerine değil hep bana çalıştılar adeta. Yoruldukları da yanlarına kâr kaldı.

Başka?

Elimde hiçbir şey kalmasa terörü devreye sokar. Onları hedef gösteririm. Bunlar teröristlerle işbirliği yapıyor derim.

Başka?

Kah dindar kah milliyetçi kah demokrat olurum. Bazen aslan gibi kükrerim bazen tevauu sahibi olurum. Hepsinin karşılığı var.

Başka?

Çok sıkıştığım zamanlarda gündem saptırırım.

Emekliler biraz zorlayacak gibi.

O iş bende. Bir parmak bal yeter de artar bile.

Terörün dağ kadrosu?

Onlarla benim işim olmaz ama seçimden önce teröre başvurarak benim ekmeğime yağ sürüyorlar. Siyasette tek anlamadığım onlar. Neye, kime hizmet ediyorlar bilmiyorum. Ama belli ki bana çalışıyorlar.