28 Aralık 2023 Perşembe

Ayakları Yere Basmayan Zümre

Gözde bir okulun müdürü sosyal medyada tefsir dersi sınavında meslek dersleri öğretmenlerinin zümre olarak hazırladıkları sınav kağıdı içeriğinin bir kısmını paylaşmış. Böyle sorular hazırladıkları için öğretmenlerini tebrik ediyor. 

Ders tefsir olduğuna göre zümrenin, Kureyş ve Fil surelerinin anlamını öğrencilerinden istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu yönüyle öğretmenleri ben de tebrik ediyorum. 

Burada sorun, Fil ve Kureyş surelerinin anlamlarını istenmesi değil. Sorun, Fil suresinin anlamından hareketle, Kabe'yi yıkmaya cüret ederek haddi aşan Ebrehe'nin Allah'ın orduları tarafından nasıl yok edildiğinin ve bunu bugünkü Filistin'deki hadiselerle yorumlanmasının istenmesi. Kureyş suresinin sorulması da öyle zannediyorum, İsrail ile alakalı. İsrail de Filistinlilere zulmederek tıpkı Ebu Lehep gibi haddi aştı. Ebu Lehep'in başına gelen İsrail'in de başına gelmesini istiyor. Öğrenciler sınavda ne yorum yaparlar, bunu bilemiyorum.

Yeniden 5.soruya gelirsek, belli ki öğretmen, Kabe'yi yıkmaya gelen Ebrehe nasıl ki haddi aştığı için cezalandırıldı ise İsrail de Filistinlilere uyguladığı zulüm ve katliam dolayısıyla cami duvarına çoktan işedi. Bu yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı. Tıpkı Ebrehe ordusu gibi İsrail de kahrı perişan edilmeli. Bunun için Allah'ın ordularını göreve çağırıyor. Allah Fil olayında olduğu gibi yardım eder mi, İsrail'i yok eder mi bilmiyorum. Zira bu, Allah'ın işi. 

Açıkçası öğretmen zümresinden, "Ey îmân edenler! Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları (savaş araçları) hazırlayın ki bununla hem Allah'ın, hem de sizin düşmanınız olan kimseleri ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, fakat Allah'ın bildiği kimseleri (korkutup, size karşı savaştan) caydırabilesiniz." (Enfal, 60) ayetini sınavda sormasını ve bu ayetin yorumlanmasını sormasını isterdim. Çünkü bu ayet Müslümanların ayaklarının yere basmasını istiyor. Allah bu ayetle Müslümanlara caydırıcı olması bakımından düşmanlarına karşı ne yapmaları gerektiğine dair bir ev ödevi veriyor. Açıkçası Allah, “Ayaklarınızı yere basın ve görevinizi yapın. Düşmanın hakkından ancak böyle gelirsiniz” demek istiyor. Başta öğretmen zümresi olmak üzere Müslümanlar ne yapıyor? Fil suresinden hareketle Allah’ı göreve çağırıyor. Yani “Ya Rabbi, bu iş sende” demek suretiyle Allah’a görevini hatırlatıyor ve görev veriyor.

Neyse, her zaman olduğu gibi bizim bu zümre ve Müslümanlar işin kolayına kaçıyor ve kaçak güreşiyor. Ayıptır, tek kelimeyle günahtır. Acizliğimizin faturasını bunu öde demek suretiyle Allah’a hatırlatıyor ve “Düşmanın silahıyla silahlınınız” sözünü de bu vesileyle es geçiyorlar.

Bunu da geçelim. Diyelim ki beşinci soruda öğrenciler Fil suresiyle İsrail’i sorgularken içlerinden bir tanesi şöyle yorum yapsın: Öğretmenim, iyi, hoş diyorsun. Bu yol benim de hoşuma gidiyor. Allah İsrail’i bu vesile kahretsin. Yalnız kafama şu soru takıldı. Ebrehe daha Kâbe’yi yıkmadan, Kabe’yi yıkmaya teşebbüsten başına bu geldi. Fakat hafız, dini bütün, koltuğunda Kur’an’ı eksik etmeyen ve gece boyunca Kur’an okuyan, Kur’an’ın hareke ve noktalamasına katkıda bulunan Haccac-ı Zalim, halifelik iddiasında bulunan, üstelik 10 yıl kadar Mekke ve Medine’nin halifeliğini yapan Abdullah b. Zübeyr’i yok etmek için hac mevsiminde Kâbe’yi mancınıkla yıkmıştır. Adam öldürmenin yasak olduğu harem bölgesinde nice canları yok etmiştir. Hızını alamayarak Kâbe’nin içine sığınan Abdullah b. Zübeyr’i Kabe’nin içinde öldürmüştür. Kabe, zalimliği ile nam salmış biri tarafından yıkılırken, emin beldede insanlar hunharca öldürülürken, niçin Fil olayındaki olayın bir benzeri burada gerçekleşmemiştir. Yoksa kötülüğü yapan bizden ise ona ceza yok mudur? Onlar ne yaparsa mubah mıdır? Ya da Fil olayını başka mı anlamamız lazım? Sizin bu sorduğunuz sorudan benim aklıma bunlar geldi. Benim bu yazdıklarıma puan vermeseniz de olur ama siz sınavdan sonraki dersimizde bize bunu açıklar mısın?” dese öğretmen ne cevap verir acaba?

Yorum sizin.

2024 Asgari Ücreti *

Halihazırda 11.400 lira olan asgari ücret, yeni tespitle birlikte 2024 yılında net 17.002 TL oldu. Bu miktar % 49 bir orana tekabül ediyor. 

Verilen bu oran, yıl ortasında yeni bir düzenleme yapılmayacak olması işçiyi kara kara düşündürüyor. Çünkü 2024 yılı boyunca bu emekçiler bu enflasyonlu dönemde bu ücrete talim edecekler. 

İşçiyi ve işçi temsilcisini memnun etmeyen bu zam oranı, kendileri asgari ücretli olmayan tuzu kurulara göre rekor bir artış. Asgari ücretin açıklanmasıyla birlikte işçi daha zamlı ücretini almadan verilen asgari ücretin dolar bazında 578 dolar yaptığını yazarak "Asgari ücret rekor tazeledi" paylaşımları yapmaya başladılar. Sanki Ocak 2024 yılında dolar yerinde sayacakmış gibi. Daha önce asgari ücretin kaç dolar yaptığını yıllara göre listeleyip kamuoyuna servis ediyorlar. Milatları da 2002 yılından bu yana. Sanırsın ki bu ülkenin 2002 öncesi yok. Akılları sıra işçiyi biz düşünürüz mesajı vermeye çalışıyorlar. Paylaştıkları listede, 2023 Ocak ayındaki asgari ücretin karşılığı 455 dolar paylaşımı dikkat çekti. Nedense Temmuz 2023'de asgari ücretliye verilen 11.400 liranın, Aralık 2023 itibariyle 380 dolara gerilediğini yazmamışlar. Belli ki işlerine gelmiyor. Çünkü işleri güçleri gerçeklerin üstünü örtüp algılarla bu işi götürmeye çalışıyorlar. 

Şu bir gerçek ki yüzde 49'lık bir zam oranı çok yüksek bir artış. Zaten kimse zam oranına bir şey demiyor. Piyasa yerinde dursa enflasyon azmasa döviz bugünkü durduğu yerde dursa kimsenin bu zamma diyecek sözü olmaz. Hatta asgari ücretli enflasyona ezdirilmeyecek bile denir. Herkes biliyor ki ürünlere zam gelmeye devam edecek, kira artışları yerinde durmayacak, Mart 2024 mahalli seçimlerinden sonra döviz rekor üstüne rekor tazeleyecek, hayat pahalılığı dar gelirlinin belini bükecek. Bu dediklerim maalesef Türkiye'nin bir gerçeği. 

Ülkenin bu gerçeğini ancak yaşayanlar bilir. Çünkü yeni zamma, daha zam asgari ücretlinin cebine girmeden ve piyasayı hesaba katmadan rekor artış demek, doğmamış çocuğa don biçmek gibidir. Asgari ücretlinin bu zamla yılı nasıl geçirdiği yıl sonunda belli olur. Biz ise daha yaşamadan onlara haydi iyisiniz, rekor zam aldınız. Şu kadar dolara yükseldiniz diyoruz.

Bugün yeni asgari ücretin dolar bazında 578 dolar yaptığını yazıp çizenlerin Eylül 2024 yılında dolar karşısında asgari ücretin kaç dolara tekabül ettiğini yazarlarsa kendilerini objektif adamlarmış ilan edeceğim.

Dövizin tutulamadığı, enflasyonun kontrol altına alınamadığı bu ülkede bordro mahkumlarına verilen yüksek zamların bir anlamı yok. Üstelik verilen her yüksek zam enflasyonu tetikler. Keşke fiyatlar yerinde dursa paramız enflasyon ve döviz karşısında pul olmasa da varsın hiçbir ücretliye zam yapılmasın. Çünkü her yüksek artış, ekonomide çalan tehlike çanlarının giderek arttığına işarettir.

Türkiye ne yapıp ne edip asgari ücret statüsünde çalışanların insanca yaşayabileceği bir ücreti takdir etmesi gerekiyor. En azından enflasyon kontrol altına alınıncaya kadar asgari ücretlinin bir nebze nefes alması için altı ayda bir yeni ücret tespitinde yarar var. Nasıl ki çalışan ve emekli işçi ve memurun maaşları altı ayda bir düzenleniyorsa ve verilen zam oranı enflasyonun altında kaldığı takdirde geriye dönük enflasyon farkı alıyorsa aynı yöntem asgari ücretli için de düşünülmelidir. 

Hoş, asgari ücretliye rahmet okutan bir başka bordro mahkumları daha var. Esas acınası onlar. Hani şu 2023 yılında 7.500 liraya talim ettirdiğimiz emekli sınıfı. Gerçekten asgarinin asgarisi bile denmeyecek bu rakamla bu insanlar koca bir yılı geçirdiler. Geçinsinler, güle güle harcasınlar diye bir 5.000 lira verdik. Bir daha da hatırlamadık onları.

Öyle zannediyorum, kimsenin beğenmediği asgari ücreti bu 7500'lük kesim havada kapar. Vah ki vah...

Yeni yılınız dünü ve bugünümüzü aratmasın. 

*01/01/2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Aşır Karye ismiyle yayımlanmıştır.

26 Aralık 2023 Salı

Terörü Kınamamak

Terör Türkiye'nin başının belası.

Az bedel ödemedi bu uğurda.

Nice canlarını bu uğurda verdi.

Nice ocaklara ateş düştü.

Bugüne kadar teröre kurban gidenlerin sayısı say say bitmez.

Okullarımızın isimleri şehit asker isimleriyle müsemma.

Bitti bitiyor, kökü kazındı derken bir bakmışsın, kış uykusuna yatmış terör yeniden hortlayıveriyor.

Kanaatimce kaç yıldır sessizliğe bürünen ve Türkiye içinde teröre kalkışmayan terör örgütü, tüm gücünü Suriye’de yeni bir yapılanmaya verdi. Yani hedefi büyüttü. Belki de birkaç yıl içinde Suriye içinde önce özerklik, ardından bağımsız bir devlet olma mücadelesi verecek.

Terör örgütü bunu kendi başına yapmıyor. Dün Türkiye içinde teröre izin veren güç bugün Suriye’de farklı bir yapılanmanın içinde.

Biz de perde gerisini düşünmeden Türkiye’de terör olmuyor, terörün kökü kazındı diye sevinip duruyoruz.

Hoş, terör örgütünü anlamak zor. Belli ki başka güçler adına vekalet savaşı veriyor. Bu gücü kesmeden, ülke içinde ve dışında terörü yok etmek mümkün değil.

Tüm gücünü Suriye’ye kaydıran terör örgütüne yeni bir görev verilmiş olmalı ki birinci gün altı, ikinci gün altı olmak üzere 12 askerimize kıydı.

Terör örgütünün zamanlaması manidar. Zira her seçim sathı mailine girdiğimiz zaman yapıyor bunu. Çünkü her terör milleti kenetler, milliyetçi oyları artırır. Bu da terör örgütünün misyon ve varlık nedeninin ipuçlarını veriyor bize.

Terörün amacı bir tarafa. Zira bu bizi aşar. Biz gelelim verdiğimiz 12 şehide. Meclis terörü kınamak için ortak bildiri hazırladı. Metne grubu bulunan dört parti imza koyarken iki parti imza koymadı. İmza koymayan bu iki parti tek kelimeyle ayıp ediyor. Her terör eylemine bugüne kadar imza veren partinin, genel başkanı değiştikten sonra kınamaya imza atmaması düşündürücü.

Burada kınamak çözüm mü? Sanki terör bitecek mi denebilir. Terör bitmeye bitmez ama teröre karşı Meclisin kenetlenmesi önemli ve sembolik değeri var. En azından tarafını seçiyorsun.

Hiçbir terör eylemine bugüne kadar imza atmayan ve terörle bağını gizlemeyen partiye gelince, bu parti böyle yapmaya devam ettikçe belli dar bölgenin partisi olmanın ötesine geçemeyecek ve Türkiye partisi olamayacak. Belli ki küçük olsun, bizim olsun amacı güdüyorlar. Belki de misyonları bu.

Terörden medet bekleyen, oy devşirmeye çalışan, terörden ekmek yiyen, teröre ses etmeyen, kenetlenip kınama bile yapamayanlara yazıklar olsun.

Birileri adına vekalet savaşı verip bu ülkeyi kan gölüne çevirenlere de lanet olsun.

Şehit verdiğimiz 12 askerimize Allah’tan rahmet, ateşin düştüğü ocaklara başsağlığı diliyorum.