4 Aralık 2023 Pazartesi

Din ve Milliyetçilik

Bazı alanlar vardır ki zamanın ruhuna uygun olarak parlar ve söner. Parladığı dönemde birileri sahiplenir, nemalanır. Yıldızı sönünce de yüzüne bakan olmaz. 

Bazı alanlar vardır ki parlayıp sönmez. Bunlar din ve milliyetçiliktir. Bu iki alan toplumlarda her daim geçerli alanlardır. Bu alanlar toplumun hem yumuşak karnı hem kırmızıçizgisi hem de gözbebeğidir. Bu alanlara bitek ve hiçbir zaman yıldızı sönmeyen alan diyebiliriz.

Başka ülkeler için de geçer akçe olan din ve milliyetçiliği Türkiye özelinde ele alalım.

Türkiye'de bir zamanlar dört eğilim vardı. Bunlar: merkez sağ, merkez sol, milliyetçilik ve İslamcılık. Bu dört eğilim toplumda taban bulan eğilimlerdir. Bu tabanlara hitap eden bir veya daha fazla parti siyaset sahnesinde her daim olmuştur. 

Bu dört eğilim halen varlığını sürdürse de merkez sağ ve merkez sol eskisi kadar güçlü değil. 2000'den sonra ortaya çıkan muhafazakar ve İslamcı parti merkez sağın tek temsilcisi olmuştur. Bu hareket 15 Temmuz 2016'dan itibaren milliyetçilik ile birlikte hareket etmektedir. Karşısında ise sol, seküler, laik ve Atatürkçü kesim var. Bunların dışında aldığı oy oranıyla üçüncü ya da dördüncü parti olma özelliğini koruyan bir parti daha vardır. Bu da kamuoyunda Kürt partisi olarak bilinmektedir. Laik ve seküler tarafa yakın olan bu parti de milliyetçi parti kategorisinde yer alır. Kürt ve Türk milliyetçilerinin aldığı oylar birbirine yakın oylardır. Birbirinden beslenirler.

Atatürkçülük laik ve seküler eğilimin tekelinde. Ege ve sahiller sol ağırlıklı.

Karadeniz ve İç Anadolu bölgeleri muhafazakarlığa yakın Türk milliyetçilerinin tekelinde.

Güneydoğu Anadolu ve metropol şehirlerde Kürt milliyetçilerinin ağırlığı var.

Marmara, İç Anadolu, Karadeniz bölgelerinde İslamcılık ve muhafazakarlığın ağırlığı var.

Seküler ve laik ulusalcı milliyetçiler ise ağırlıklı olarak sahillerden oy alıyor.

Hasılı bu ülkede bu dört eğilim olsa da bu ülkenin hakim unsuru İslamcılık ve milliyetçiliktir.

İslamcılık ve milliyetçilik geçer akçe olunca haliyle bu iki yıldızı tekeline alan partiler bu eğilimleri tepe tepe kullanmakta. Bu membadan ekmek yemektedirler. Bu iki alan o kadar bitek bir alandır ki kullan kullan bitmiyor. Kullananlar tıka basa doyuyorlar. Kimse bu parlayan yıldızları söndüremiyor.

Bir kurşun atılsa, bir terör vuku bulsa bir şehit haberi gelse milliyetçilik tavan yapar. Ondan sonra gelsin oylar. Dini bir oluşum, bir hareketinden dolayı eleştirilse bunların esas amacı İslam’dır söylemiyle, eleştiri getirenler din düşmanı, savunanlar ise dinin yılmaz savunucusu olarak olaya müdahil oluyor. Ondan sonra gelsin oylar.

Kısaca İslamcılık ve milliyetçilik bu ülkenin sürekli gündeminde olan, gündemden hiç düşmeyen iki parlayan yıldız. Bunları tekellerine alanların karşısında kimse duramaz. Çünkü bunların karşısında durmak demek, din ve milliyetçilik düşmanlığı gibi görülür. Bu iki yıldızı tekellerine alanlar maçlara daima bir sıfır önde başlarlar.

3 Aralık 2023 Pazar

Çin Olacağız Artık

Doğuluyuz. Daha doğrusu Doğulu idik.

Olmayacak böyle, Batılı olalım dedik.

Hani şu muasır medeniyet dedikleri.

Bu uğurda çok didindik. Batılı da olamadık.

Bari eski kimliğimize dönelim, dedik. Baktık, biz ona da yabancılaşmışız.

Kendimiz olalım dedik. Bu da olmadı. Zira biz kim, kendimiz olmak kim.

Ne yapacağız böyle? Biz hiçbir şey olamayacak mıyız? Çünkü ne Batılı olabildik ne de Doğulu kalabildik.

Biz hiçbir şey olamayacak mıyız derken yani iki arada bir derede iken şükür ki bir şey olmaya karar verdik:

Bahtımıza Çin çıktı.

Artık bundan sonra Çin gibi olmaya karar verdik. Talih kuşu demek bu.

Bahtımıza Etiyopya, Kenya da çıkabilirdi.

Buna ancak şükredilir. En azından bir şey olacağız çünkü.

Bir kesere sap gibi bir şey bu. Fena mı?

Artık bu aşamadan sonra kimse bize, siz kimsiniz diyemeyecek. Derse de ağzının payını alacak.

Evet, biz Çin gibiyiz. İleride gibiyi de kaldırır, Çin oluruz.

Bize bu imkanı veren ve bir şey olmamıza karar veren yetkililerden bu aşamada istediğim, Çin olacaksak olalım aman yeni bir harf devrimi yapmayalım.

Mevcut alfabemiz kalsın.

Çünkü ben Çince ne yazar ne de okurum.

Bu aşamadan sonra bir Çinceyi sökemedi densin istemem. 03.12.2022

1 Aralık 2023 Cuma

Bana Bir Fon Bulun!

Parasızlık başa bela. Çünkü parasız hayat dönmez. Bu yüzden tüm mücadelemiz hayatı döndürecek paraya sahip olmak.

Parasızlık böyle de ya paralı olmak. Bu da bela. Çünkü para fazla olunca, ne yapacağım bu parayı diye düşünüp taşınırsın.

En iyisi, kararınca olmalı para. Ne eksik ne fazla. Gelir gideri karşılasın yeter.

Ağzımdaki baklayı çıkarayım. Benim de kötü günler için ayırdığım bir on beş bin lira fazlalığım var. Kaç gündür kara kara düşünüyorum. Nasıl değerlendireyim bu parayı diye. Bu para ne ki demeyin. Beğenmediğiniz para bugün iki emeklinin birer aylık maaşı.

Hasılı, cebimde iki emekli parası var. İstiyorum ki bu parayı değerlendireyim. Ama nerede, nasıl?

Altın alsam, altın fırlamış. Yanına yaklaşamam.

Döviz alsam. Bugüne kadar dövizle hiç işim olmadı.

Borsaya zaten yabancıyım.

Kur garantili mevduat da kalktı.

Finans kurumlarına yatırıp kar payı alsam...bu finans kurumlarına dair şüphelerim hiç dağılmadı.

Yüksek faiz veren bir bankadan mevduat hesabı açtırıp oraya yatırsam...bu iş de hiç bana göre değil.

Kumar oynasam, hiç şansım yok. Ütülürüm. Ütülmekten de geçtim. Gören ve duyan ne der sonra.

O zaman ne yapmalıyım bu parayı? En iyisi yüksek kar getirici bir fonda değerlendireyim. Ama nasıl? Zira bugüne kadar bu konuda hiç tecrübem yok. Fon diye bildiğim, Özal zamanında kaymakamlıklar bünyesinde Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı adı altında kurulan vakfın halk dilindeki adının Fak Fuk Fon olduğudur.

Of... Başa bela bu zenginlik. Gel de çık işin içinden.

Yine de en iyisi fon. Ama bu fon, Fak Fuk Fon gibi haftalık dağıtan bir yer olmalı. Bir farkla. Fak Fun Fon, ihtiyaç sahiplerine dağıtırken bu fon benim zenginlere hitap etmeli. Bir defa bana özel ve de çok gizli olmalı. Öyle olur olmaz herkes bu fondan faydalanma yoluna gitmemeli. Bu tür fonla ilgili her türlü ayak varsa sizde, lütfen benimle iletişime geçiniz. Bu tarakta beziniz yoksa kulağınız deliktir sizin. Bildiğiniz fona yönlendiriniz beni.

Adıma açılacak fonlara itibar etmeyiniz. Başkası adına açılan fonlar tercihimdir. Çünkü onların sırtı hiç yere gelmedi.  

Bu arada beni yeterince tanımayanlar için kendimi kısaca tanıtayım. Gözlük takıncaya kadar futbol oynamışlığım var. Yani ayağım iyi. Mahalleler arası müsabakalarda ilk on birde yer almışım. Tek eksiğim milli olamamak, bir de bu işi amatörce yaptım. Yalnız bunların sorun olduğunu sanmıyorum. Şimdi param var ya siz ona bakın. Ayrıca mahalle takımında yer almak da bir nevi milli olmak demektir.

Haydi sevindirin bu garibi. Ben sevinirsem, sizi de sevindiririm.