4 Temmuz 2023 Salı

Ya Nankör Ya Beceriksiz

Ne kadar insanla çalışmışsam, hepsi ya nankör ya da beceriksiz çıktı. Kime görev verdim ise ya altımı oymaya çalıştı ya da ağzına yüzüne bulaştırdı.

Nankör derken?

Kendini bir şey sanmaya başladı.

Varsın sansın. 

Olur mu öyle şey? Sayemde bir yerler gördü. Ben olmasaydım, onlar bir hiç idi.

Ağzına yüzüne bulaştırdı, beceriksiz derken?

Verdiğim görevleri tam yerine getiremiyorlar. Koltuğu işgalden başka yaptıkları bir iş yok.

Yeteneklisini alsaydınız. Nasılsa tercih sizde. 

Yetenekli diye aldım zaten. Ama yapamadılar.

Bu durumda bu dünyada sizden başka becerikli insan yok anlamı çıkmaz mı?

Vardır belki ama bana denk gelmedi.

Bundan dolayı kendini hiç sorguladın mı?

Ne münasebet. 

Eyvallah da insanız hepimiz ne de olsa. 

İyisi bana denk gelmiyor.

Görev verdiğin kişilere tam yetki ve sorumluluk verdin mi?

Tek yetkili benim. Niçin onlara tam yetki vereyim. Bana karşı da sorumlular. Bundan doğal ne olabilir?

Peki, görev verdiğin kişilerin her işine karışıyor musun? Şunu şöyle, bunu böyle yap diyor musun? Niye böyle yaptın veya yapmadın diye onları haşlıyor musun?

Karışırım elbet. Şöyle yap derim. Yeri gelince haşlarım da. İyi de bunları niye sordun?

Aklıma geldi nedense. Yalnız olur olmaz her şeye karışırsan, en ufak bir hatada kızarsan, en becerikli insan bile bazen ne yapacağını şaşırır. Yanlış yapmayayım diye ne kadar özen gösterirse göstersin, yine hata yapar. Görev verdiğin insana güvenmeyi bileceksin. Olur olmaz her şeyine karışmayacaksın. Bak bakalım o zaman dediğin yanlışlar olacak mı?

Ama ben karışmasam duramam ki...

O zaman kimseye beceriksiz ve nankör deyip durmayacaksın.

Bu Kafayı Tanıyalım

"Nerede o açlar? Ekonomi çok kötücüler?”

“Yahu biz ne kadar zenginmişiz de haberimiz yokmuş. Bunların büyük çoğunluğu hani açtı, patates soğan edebiyatı yapıyordu?

“Patates, soğan tarlasında dönen garibanlar. Hey yavrum hey!”

“9 günlük bayram tatilinde otellerin doluluk oranı %% 100. Hani millet açtı? Millet aç değil, millet şükürsüz, millet doyumsuz.”

9 günlük bayram tatili öncesi ve dönüş sonrası, tatile giden ve dönen araç kuyruğunun üzerine bu tür paylaşımlar bugünlerde bazı sosyal medya gediklileri tarafından gırla paylaşılıyor.

Bu tür paylaşım yapmakla amaçları nedir, paylaşım sıkıntısı mı çekiyorlar, bu paylaşımlarla bir şeyleri gizlemek ve kapatmak mı istiyorlar? Çok anlamış değilim. Bu tür paylaşımları gördükçe böylesi tipler neyin kafasını taşıyorlar, nasıl bir haletiruhiye içindeler? İnan anlamış değilim. Üstelik;

Bol enflasyonlu ve hayat pahalılığının zirvesini gördüğümüz, bu zamların nerede duracağının bilinemediği bugünlerde,

Ekonomide sıkıntının olduğunu siyasi irade bile kabul ettiği halde,

Yüksek enflasyondan dolayı yılda bir yapılan asgari ücret tespitinin altı ayda bir yeniden planlamaya başlandığı günümüzde,

Kiralara yıllık yüzde 25'den fazla artış yapılmamasıyla ilgili kanun çıkarılmasına rağmen kira artışındaki önüne geçilemeyen fahiş artışlar,

Dövizin durdurulamayışı ve paramızın yabancı para karşısında iyice değerini kaybetmesi vs.

Durumları ortada iken böyle paylaşım yapılması ilginç ve garip. Çünkü verdiğim örnekler, ekonomide hiçbir şeyin iyiye gitmediğini gösteriyor. Tüm bu gerçekler fazlasıyla ortada iken bazı sosyal medya gediklilerinin, bu meseleye değineceği, değinmese bile mevcut durumu görüp sessiz kalacağı yerde ve bu zor günlerin geride kalmasını temenni edeceği yerde, ortalık güllük gülistanlık gibi paylaşım yapmalarının hiç mantıklı bir izahı yok.

Bu ülkede ekonomik kriz olsa da olmasa da uzun tatillerde insanımızın sahile aktığı, tatile gidiş ve dönüşlerde yolların yoğun araç trafiğine maruz kaldığı bir gerçek.

Buna kalırsa, marketlere giderseniz, marketler alışveriş yapanlarla dolu.

Hastanelere giderseniz, içerisi ve koridorlar hasta yoğunluğuyla karşı karşıya.

Tüm bunlardan, araç yoğunluğuna ve otellerin doluluk oranlarına bakarak herkes tatilde anlamı çıkarmak, herkes marketlerden dopdolu alışveriş yapıyor demek, toplumun tamamını hasta kabul etmek yanlıştır. Çünkü bu millet 85 milyondur. Pahalı da olsa market alışverişi zorunlu. Zengin fakir herkes alışverişini yapacak. Bunu bir tarafa bırakıp kıyas yapılacaksa tatile gidenlerin ve hasta olanların oranına bakmak lazım. Kalabalığı görüp herkesi tatilde, herkesi hasta görmek yanıltıcıdır. Çünkü ne herkes tatildedir ne de hastadır.

Bir diğer husus, her tatile giden parası olduğu için giden, aynı şekilde her tatile gitmeyen parası olmadığı için tatile gitmeyen anlamına gelmez. Gitmek isteyen borç harç gider, gitmek istemeyen gitmez. Ki günümüzde kredi kartı ile taksitlendirme olduğu müddetçe belirli bir geliri olan kişilerin tatile gitmesinden kolay ne var. Kimi tatile gitmeden yerini ayırtıp indirimden yararlanarak ödemeye başlıyor kimi de tatil sonrası ödemeye.

Üstelik hayat pahalılığına rağmen orta yerde bir resesyon yok. Zengin ile fakirin sosyal adalet dengesi iyice açılmış olsa da en fakirinden en zenginine bu millette az veya çok para var. Sorun paranın alım gücü. Paranın alım gücü artmadan bu hayat pahalılığı artarak devam edecektir.

Dua edelim, yönetilemez ve çevrilemez bu ekonomik tablo daha uzun sürmesin. Bir şekil para ayırıp tatile giden zenginin tatilde harcadığı para da ağzımızı yormasın. Ki tatil günümüzde lüks olmaktan çıktı. Tıpkı araba gibi haceti asliyedendir. Bırakın yapan yapsın. Bu tatil yapanları da ön plana çıkararak bir şeylerin üzerini örtmeye çalışmayalım. Zaten örtülen hiçbir şey gizli kalmıyor. Zira her şey ayan beyan ortada. Bunu sağır sultan bile biliyor. Ayrıca bu ülkenin tüm insanı tatil yapan insanlardan ibaret değil. Bu ülkenin kahir ekseriyeti asgari ücretle maaş alıyor. Geçimini ona göre sağlıyor. Unutmayın ki bugünkü asgari ücretle sadece kirada oturabiliyorsun.

3 Temmuz 2023 Pazartesi

"İnsana ve Hayata Dair İbretlik Tespitler"

Bu yazımda “İnsana ve Hayata Dair İbretlik Tespitler”* başlıklı 29 maddeden ibaret bir alıntıya yer vereceğim:

      1-Beyin bir donanımdır, her insanda vardır. 

      Akıl bir yazılımdır, her insanda yoktur.

2-Evrendeki en mükemmel laboratuvar insan beynidir. İstediğini düşünerek sentezler.
3- Bilim insanı olmanın birinci şartı, bilmediğini yüreklice söyleyebilmektir.
4- Bir toplumun okuyup geçenlere değil, okuyup düşünenlere ihtiyacı var.
5- Aptallaşmanın en kolay yolu, merak etmeyi bırakmaktır.
6- Karın tokluğuna yaşanan bir yerde ilkeli düşünce üretmek mümkün değildir.
7- Çocuklar yetişkinlere göre daha iyi akıl yürütürler. Çünkü ön yargıları yoktur.
8- İki yüz kelimeyle düşünen biri, iki bin kelimeyle düşünen birini asla anlayamaz.
9- Büyük bir güç mü istiyorsunuz? İşte o gücü size gösteriyorum: Hayal gücü.
10- İçinizdeki çocuk yaşıyorsa, yaşlanmıyorsunuz demektir.
11- Düşüncen fakir ise diğer zenginliklerin seni kurtarmaz.
12- Size bütün kapıları açan bir anahtar vereceğim. Bu anahtarın üzerinde iki şey yazılıdır: Biri sabır, ötekisi nezâket.
13- Sessiz çığlıklar sesli haykırışlardan daha etkilidir.
14- Dilinizi sökün, tamir edin ve yeniden yerine takın. Çünkü bütün sorunların temelinde o var.
15- İnsan, duymak istediklerinden vazgeçmedikçe uyanamaz.
16- Doğru sözler karşısında yapılacak en iyi hareket, bir kenara çekilip sessizce dinlemektir.
17- Uzmanı olmadığınız konularda kendinize yakışanı yapın ve bir kenara çekilip sessizce oturun.
18- Bir insanı ancak kendisi engelleyip kendisi durdurabilir.
19- Önündeki seçeneklerden en zorunu seçen başarılı olur.
20- Vazgeçmezsen, doğru seni eninde sonunda bulur.
21- İnsan, sorun yaşadığı oranda değil, sorun çözdüğü oranda gelişir ve olgunlaşır.
22- Kendi üzerinizde çalışmaktan vazgeçmeyin. Aksi halde gelişip olgunlaşamazsınız.
23- Kitaptan ve kütüphaneden uzaklaşıldıkça cehalet artar. Cehalet arttıkça da sefalet ve felâket artar. Sefaletin ve felâketin getirdiği ise acı ve gözyaşıdır.
24- Ahlâksızları ahlâklı gibi göstermek bir toplumun ahlâkını bozar.
25- Bir toplumun çoğunluğu, olduğundan daha ahlâklı görünmek çaba ve gayreti içindeyse, bilin ki o toplumda ahlâk sorunu vardır.
26- Herkesten ve her şeyden umudunuzu kestiğiniz anda belki de kurtarıcı sizsinizdir. Küsmekten ve kabullenip bir köşeye çekilmekten daha başka bir yol var: Mücadele etmek.
27- Ekonomik gelişmeyi kişisel ve zihinsel gelişmenin önünde tutan toplumlar, kesinlikle uygarlaşamazlar.
28- Gönlü güzel olanın niyeti de söylemi de eylemi de güzeldir.
29- Karnı doymayan değil, gözü doymayan insan fakirdir.

* Yazı, halen ülkemizde yaşayan Güney Azerbaycanlı bir Azeri olan Anooshirvan Miandji’ye ait.