Ne kadar insanla çalışmışsam, hepsi ya nankör ya da
beceriksiz çıktı. Kime görev verdim ise ya altımı oymaya çalıştı ya da ağzına
yüzüne bulaştırdı.
Nankör derken?
Kendini bir şey sanmaya başladı.
Varsın sansın.
Olur mu öyle şey? Sayemde bir
yerler gördü. Ben olmasaydım, onlar bir hiç idi.
Ağzına yüzüne bulaştırdı,
beceriksiz derken?
Verdiğim görevleri tam yerine
getiremiyorlar. Koltuğu işgalden başka yaptıkları bir iş yok.
Yeteneklisini alsaydınız. Nasılsa
tercih sizde.
Yetenekli diye aldım zaten. Ama yapamadılar.
Bu durumda bu dünyada sizden başka
becerikli insan yok anlamı çıkmaz mı?
Vardır belki ama bana denk gelmedi.
Bundan dolayı kendini hiç
sorguladın mı?
Ne münasebet.
Eyvallah da insanız hepimiz ne de
olsa.
İyisi bana denk gelmiyor.
Görev verdiğin kişilere tam yetki
ve sorumluluk verdin mi?
Tek yetkili benim. Niçin onlara tam
yetki vereyim. Bana karşı da sorumlular. Bundan doğal ne olabilir?
Peki, görev verdiğin kişilerin her
işine karışıyor musun? Şunu şöyle, bunu böyle yap diyor musun? Niye böyle
yaptın veya yapmadın diye onları haşlıyor musun?
Karışırım elbet. Şöyle yap derim.
Yeri gelince haşlarım da. İyi de bunları niye sordun?
Aklıma geldi nedense. Yalnız olur
olmaz her şeye karışırsan, en ufak bir hatada kızarsan, en becerikli insan bile
bazen ne yapacağını şaşırır. Yanlış yapmayayım diye ne kadar özen gösterirse
göstersin, yine hata yapar. Görev verdiğin insana güvenmeyi bileceksin. Olur olmaz
her şeyine karışmayacaksın. Bak bakalım o zaman dediğin yanlışlar olacak mı?
Ama ben karışmasam duramam ki...
O zaman kimseye beceriksiz ve nankör deyip durmayacaksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder