5 Şubat 2023 Pazar

Baskın Basanındır

—Baba, sen bu hale düşecek adam mıydın? Ne oldu sana böyle?

—Ne varmış halimde?

—Aynaya bir bak istersen.

—Bakıyorum devamlı. Yine aynıyım ben.

—Değil baba değil. Eskisi gibi değilsin. Yüzün gülmüyor. Yüzünde bir tedirginlik hakim. Eskisi gibi pozitif enerji vermiyorsun. Kitleleri ardından sürükleyemiyorsun. Yeni bir şey söylemiyorsun. Hep kendini tekrarlıyorsun. Seni dinleyen umutsuz vaka pozisyonuna giriyor.

Eskiden yapacaklarını anlatırdın. Şimdilerde ise yapacaklarından ziyade başkasını kötülüyor ve onlarla korkutuyorsun herkesi. Gören de olumsuz ortamı yaratan, direksiyonun başında başkası var sanır.

—Öyle değil mi? 

—Ne alakası var? Her şey senin eserin. Yaptıkların ve yapmadıkların. Bir de şimdi olduğu gibi üzerine hiç toz kondurmaman yok mu? Beni kahreden de bu.

Tamam, bir şeyi yapamayabilirsin. Yaptığını ağzına yüzüne bulaştırabilirsin. İnsanlık hali. Herkesin başına gelebilir. Bu durumda yapamadım, şundan dolayı demek varken suçu hep başkasına atıyorsun. Seni tanıyamam da bundan. 

—Haklı olabilirsin ama o zaman suçu kabullenmiş olurum. O zaman üstüme üstüme gelirler. 

—Gelsinler. Söyleyeceğin vardır mutlaka. 

—Benim taktiğim, suçu başkalarının üstüne atarak kavgayı başlatmak ve şaşırtmak. Onlar biz ne yaptık derken ben üzerlerine çullanırım. Ne yapacaklarını şaşırırlar. 

—Ama onların suçu yok ki. 

—Hiç suçları yoksa bile suyumu bulandırmaları yeter de artar. Bunun için onları geçmişle vururum. Onların geçmiş çamaşırlarını karıştırırım. Repertuarımda malzeme çok. 

—Yapmadıklarından dolayı onlara yüklenmek etik mi? 

—Ben işin etiğinde değilim. Benim kavgamda etiğe yer yoktur. Baskın basanındır misali onların sinir uçlarına dokunurum. Zira herkesin yumuşak karnını bilirim. Sinirlenince hata üstüne hata yaparlar ve bana malzeme verirler. Ondan sonra keyfime diyecek yok. Bu yolda her şey mubahtır benim için. Bir de öyle ikna edici yönüm var ki hayranım bu yönüme. Bana inananları gördükçe keyfe geliyorum. Dişi deveye erkek desem, yemin billah edip erkek diyenim çok. Hasılı evlat benim işim olgu değil, algıdır.

—Pes doğrusu. Bir de bir sözün diğerini tutmuyor. Buna ne dersin?

—Yeni felsefem her güne yeniden uyanmak gibi dünü hesaba katmadan yeniden hayata başlamak. O yüzden dün ne söylediğim değil, bugün ne söylediğim önemli. Bugün söylediğimi de yarın nakzederim. 

—Yani dün dündür, bugün de bugün diyorsun.

—Aynen öyle.

—Ama bir zamanlar bu söze kızıp eleştiriyordun.

—Olabilir ama o dünde kaldı. Bugüne bakmam lazım.

—Hiç bu yaptıklarınla yüzleşmeyecek misin?

—Yüzleşirim belki. Ama şimdi değil.

—Ne zaman?

—Beni bu halimle kabul eden milyonlar var. Bu ilgi bu iltifat bu alaka bu alkış bu yaşa, var ol olduğu müddetçe yapamam bunu. Karşılığı Var yani. Yüzleşirim dedim. Ne zaman biliyor musun? Ne zaman sıfırlanırım, karşılığı kalmaz. İşte o zaman ya Rabbi beni affet derim, olur biter.

Hırsızlık

Kendisine ait olmayan bir şeyi sahibinin haberi olmadan almaya hırsızlık, bu işi yapana da hırsız diyoruz. Hırsız yakalandığı takdirde yargılanıp cezalandırılır. Siciline de hırsız damgası vurulur.

Hoş karşılanmasa da cezalar çok caydırıcı olmadığı için hırsızlık bu ülkede çok yaygındır. Kimi ihtiyacı olduğundan hırsızlık yaparken kimi de bu işi gelir kapısı ve meslek olarak yapıyor.

Yüz kızartıcı bir suç olduğundan ne toplum tasvip eder ne ahlak ne örf ne de yasa. Hırsız suçunu çekip çıksa dahi kendisine kolay kolay iş verilmez. Kimse de kendisiyle doğru dürüst iletişim kurmaz. Arkadaş ve dost olarak eve alınmaz. Kolay kolay bir şey emanet edilmez. 

Kısaca anlatmaya çalıştığım gibi hırsıza bakışımız olumlu değil ve dışlarız. Peki hırsızlık sadece bundan mı ibaret? Başka hırsızlık çeşitlerine de bu derece tepki gösteriyor muyuz?

Mesela, paranın değerinin pul olmasına veya pul edilmesine de hırsızlık denebilir mi? Eğer hırsızlık ise bu durumda hırsız veya hırsızlar kim olur? 

Enflasyon rakamlarıyla oynayıp az göstermeye de hırsızlık denebilir mi? Eğer hırsızlık ise bu durumda hırsız veya hırsızlar kimler olur? 

Bir esnafın bir kilo istenen bir ürünü  terazide düşük tartıp buyurun bir kilo demesine hırsızlık denebilir mi? Bu durumda hırsız kim olur?

Enflasyonlu hayatta TL cinsinden alınan borcu bir yıl sonra aynı rakam olarak vermek hırsızlığa girer mi? Çünkü bir yıl öncesinin yüz lirasının alım gücü ile bir yıl sonrasının yüz lirasının alım gücü aynı değildir. Eğer bu hırsızlık ise bu durumda borçlunun borcunu öderken paranın değerini gözetmesi gerekir. 

Örnekleri çoğaltabilirim ama bu kadarı kâfi. İlk başta değindiğim hırsızlık hepimizin nazır da hırsızlık ve suçtur. Aynı şekilde esnafın terazi ile oynayıp ürünü düşük kilo vermesi de hırsızlık ve suçtur. Diğer verdiğim örnekler hırsızlık olarak görülürse, bu suç değil, faillerine de hırsız denmiyor. Yargılanıp ceza almıyor.

Hırsızlığın hiçbir türünü kimseye tavsiye etmem. Herkes emeğinin karşılığını yesin. Allah herkese helalinden kazanç versin. Yok, ben hırsızlık yapacağım derseniz, bir ev veya işyerine girerek yapılan hırsızlığı ve esnafın eksik tartması haricindekileri öneririm. Çünkü ne cezası var ne ayıplayanı ne de suçtur. Hiç bedel ödemiyorsunuz. Bu ülkede göğsünüzü gere gere dolaşabilirsiniz.

Bu işlerde tecrübem yok, anlamam diyorsanız, tam yerine geldiniz. Zira bu ülkede bu işlerin piri çoktur. Hangisine giderseniz, bu işi çabuk öğrenirsiniz.

Hesabı Zor Geçecekler

Dünyanın adaletine değil, ahirete inanan biri olarak alenen veya gizlice yapıp ettiklerimizden, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan sorumlu olacağımıza, hesap vereceğimize, karşılığında ödül veya ceza alacağımıza yürekten inanıyorum. 

Uzun bir maraton yürüyüşünde, bu yaptıklarımızı unutabilir, inkar edebiliriz, yaptıklarımızı kimse de görmemiş olabilir. Noktası, virgülüne, yaparken niyetimiz dahil, mahşerde karşımıza çıkacak. Çünkü hepsi kayıt altında. Bu dünyada olduğu gibi şunu kastettim, bunu kastetmedim deme durumumuz da yok. Çünkü kumanda bizde değil. Bütün vücut, yapıp ettiklerimizi bir bir sıralayacak, şahitlik edecek. Belki de bu şahitlikte nabza göre şerbet veren, evirip çeviren, karşı tarafı kandırmaya çalışan dilimize hiç sıra gelmeyecek. Ne amaçla yaptığımızı da niyetimiz bir şekil ele verecek. Hasılı bu sınavdan kaçış yok. Herkesin hakkı orada tastamam verilecek. 

Herkesin hesabı zor geçecek ama öyle zannediyorum, etkili ve yetkili kişilerin hesabı daha çetin geçecektir. Çünkü bu tiplerin elinde imkan var. Bunlar kimler olabilir?

Din, iman, ahlak, adalet vb. değerleri tekeline alıp sadece kendilerini samimi Müslüman kabul eden, din tüccarlığı yapan, değerlerini emellerine alet edenlerin ve dinden beslenenlerin,

Milli ve manevi değerleri, emelleri uğruna hoyratça kullanarak ve sürekli söyleyerek bu değerlerin içini boşaltanların,

Adaleti ağzından düşürmeyip adaletsizliklere imza atanların,

Sözüyle eylemi birbirini tutmayanların,

Elindeki güç ve imkanları yandaşlarına peşkeş çekenlerin,

Algıları olgu gibi gösterenlerin,

Kendilerini layüsel görenlerin,

Olur olmaz ağzını bozanların,

Kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gösteren, başkalarını hep kötüleyerek hedef gösterenlerin,

Tevazu görünümlü bir kibre sahip olanların,

Güç zehirlenmesi yaşayanların,

Kendilerinden başkasının onurunu düşünmeyenlerin,

Eleştirinin yapıcı olanına dahi gelmeyenlerin,

Laf ebeliği yaparak yalanı doğru, doğruyu yanlış gösterebilenlerin,

Gözünün içine baka baka yalan söyleyebilenlerin,

Prensip adına zerre omurgası olmayanların...