28 Aralık 2022 Çarşamba

Ne Oldum Delisi Tipler

Kendisini mükemmel bir yaratılışta gören; akıl, zeka ve yaptıklarına kendisini inandırmış, hasbelkader bir makama gelen bazı zevat ile ilgili değerlendirmem: 

Kibir budalasıdır. 

Ne oldum delisidir. 

Kendisinden başka kimseye güvenmezler. 

Bir şeyin ve her şeyin en iyisini kendisinin yaptığını sanırlar. 

Devletin imkanlarını hoyratça kullanırlar. 

Başkasının eksik ve yanlışını bulmak için azami gayret gösterirler. Buldular mı egoları tavan yapar. Sevinçlerine diyecek yoktur. 

Olur olmaz her şeye karışırlar. Yani burunlarını sokarlar. Buna her şeye maydanoz olma diyoruz. 

Sabırsızdırlar. Büyük bir ihtimalle dokuz aylık değildirler. 

Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı ve Allah vergisi görürler.

Dediğim dedikçidirler. Dedikleri aynı anda olmazsa ve yapılmazsa kıyameti koparırlar. Dedikleri amasız, fakatsız yerine getirilecektir. Nasıl ki ağanın p.kunun üzerine p.k yapılmazsa bunların lafının üzerine laf konmaz. Koymaya kalkan olursa da had bildirilir. 

Günde dört mevsim yaşarlar. Bir bakarsın şeker gibi az sonra terör estiren bir terörist olabiliyorlar. İçindeki fırtına dışa vuruveriyor. 

Makamdan aldıkları güçle egolarını tatmin ederler. 

Kolay kolay kimseyle geçinemezler. Evlilik yapamazlar. Evlenirlerse de geçinemezler. 

Başkasına güvensizliğin temelinde çocukluğunda yaşadıkları en büyük etkendir. 

Geçmişte her türlü halta imza attıkları, tüm kaçak yolları bildikleri için karşısındaki herkesi öyle bilirler. 

Aşırı kincidirler. Gücü yetiyorsa kendileri kelle alır, gücü yetmiyorsa başkalarının eliyle sonuca giderler.

Soruşturma hastasıdırlar. Soruşturmayı her şeyin ilacı bilirler.

Makama güç katsın verdikleri gücü makamlarına alarak Çingene beyliği yapmaktan büyük zevk alırlar.

Bir Allah var bir de kendileri. Dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanırlar.

Elindeki imkanları güce dönüştürürken gücünün yetmediklerine de bir secdeye kapanmadıkları kalır.

27 Aralık 2022 Salı

Çağı Okuyamayan Bir Kesim

Haber izlemem, gündemi de takip etmem. Türkiye ve dünya gündeminde ne var ne yok diye ara ara sosyal medyayı takip ederim. Yoğunlukla bir konu paylaşılıyorsa, Türkiye'nin gündemi bu derim. O konunun aslı nedir diye gazetelerin dijital sayfalarına göz atarım. Göz atarken de - pek kalmasa da- ortada olan İnternet sayfalarına bakarım. Trol seviyesinde tarafgir ve muhalif olanları hiç okumam. Bir konunun aslının ne olduğunu öğrenmek için de tek İnternet gazetesiyle yetinmem. Hiç ortada olan yani haberi olduğu gibi veren yoksa iki tarafın yazılarına bakarım. İki tarafın fazlalıklarını atarak ortası benim için doğru olandır derim. Toplumsal infiale sebebiyet veren bir haber oldu mu, algı olabilir mi diye az beklerim. Yani gördüğüm her haberi ilk etapta acaba şüphesiyle karşılarım. Hakkında gerek sosyal medyada paylaştığım gerek köşe yazısı olarak yazdığım tüm yazılar kendime özgüdür. Kendi üslubumca ifade ederim. 

İlginç bir paylaşım bulabilir miyim diye bazen sosyal medyada öylesine gezinirim. Gezinirken de paylaşımcıdan ziyade paylaşıma bakarım. Öyle paylaşımlar önüme gelir ki paylaşımcıya bakmadan paylaşımın kime ait olduğunu tahmin ederim. Sağlamasını yapmak için profile baktığımda % 90 o kişi, o değilse aynı zihniyetten beslenen başka kişi olduğu gözümden kaçmaz.

Kimsenin hangi konuda ne paylaştığına karışacak değilim elbet. Dervişin fikri ne ise zikri de odur. İsteyen istediğini paylaşırsa da aynı zihniyetten beslenen bu kişiler hakkında bir değerlendirmede bulunacağım. Bu tiplerin içlerinde istisnaları olmakla beraber çoğu değerlendirmemin içerisinde yer alır.

Çoğunluğu trollük yapıyor. Ya bir parti lehine ya da bir başka parti aleyhine bu paylaşımlar. Gören de bir partinin maaşlı elemanı sanır. Para alsalar, ekmek kapısı diyeceğim. Trollük yaparken kendi özgün fikriyle bir paylaşım yapsalar, düşüncesidir deyip saygı duyacağım. Bir başkasının hazırlayıp servis ettiği paylaşımları paylaşıyorlar. Az biraz kafa yorsalar, bu profilin sahte, içeriğin de olgudan ziyade algı oluşturmaya yönelik olduğunu görürler. Hiçbir zihin yormadan gözü kapalı paylaşıyorlar. Sorsan partilerini seviyorlar. Bence partilerini varsın sevsinler. Gidip sandıkta oylarını da versinler. Yalnız birilerine trollüğünü göstermek, bak ben sizin için kelle koltukta mücadele ediyorum mesajı veren bu tipler bilsinler ki partilerine en büyük zararı veriyorlar.

Çoğu makam ve mevki sevdalısıdır. Bileğinin hakkıyla alamadığı bu makam kazanımının ayağının altından kayıp gitmesinden pek korkarlar. 

Güce yaslanırlar, güçten beslenirler. Korkusuz korkaklıkta üstlerine yoktur. Asarlar, keserler, meydan okurlar. Bir araya geldiklerinde mangalda kül bırakmazlar. Had bildirelim, anladıkları dilden konuşalım derler. Ağızlarını bozarlar ve galiz küfürler ederler. Yetinmezler. Gerekirse suç duyurusunda bulunurlar. Dün pek sesleri çıkmayan bu ucuz mücahitler, yaptıklarının kahramanlık olduğuna kendilerini inandırmışlardır. En ufak bir tehlikeyi gördükleri zaman ortalıktan sıvışıverirler. Süt dökmüş kediye dönerler. 

Beslendikleri kaynak dindir. Söylemleri hep dini içeriktir. Ayet ve hadisi dillerinden düşürmez iseler de söylem ve eylem çelişkisi yaşadıklarından kendileri dışında herkes haberdardır. Bunlara göre en iyi Müslüman kendileridir. 

Dün devletin üvey evladı muamelesi gören bu kesim bugün hiç olmadığı kadar devletçidir ve devleti kutsamaktadır. Devlete yön verenlerin her yaptığında bir hikmet görürler ve "Devletimin yanındayım" paylaşımlarında üstlerine yoktur. Devlet elbette hepimizin devleti. Hepimizin hizmetini görmek için vardır. Bir tüzel kişiliktir. Ayrıca kutsallığı yoktur halbuki. 

Bu kesim hiç olmadığı kadar siyasete angaje olmuştur. Kazanımların kaybolmaması için durmadan trol paylaşımları yaparlar. Kendilerinin yanında olmayanları nankörlükle suçlarlar. Bu suçlamayı da tespit olarak görürler. Siyaseti de dinle bağdaştırırlar.

Bunlar dünün mağduru, bugünün mağrurudur. 

Çağı okuma gibi bir dertleri ve kapasiteleri yoktur. 

Zamanın ruhuna uygun hareket edemiyorlar.

Kendi dünyaları içerisinde yaşayıp giden ve her konuda söz söyleyen bu grubun, kendileri dışında topluma maalesef verebilecekleri özellikle dine mesafe koyan gençliğe söyleyebilecekleri ve ikna edebilecek bir şeyleri yoktur. Ayakları altına aldıkları kutsal değerler de cabası.

26 Aralık 2022 Pazartesi

Veda *

Yazmaya başlamak zordur. İlk başlarken acaba yapabilir miyim, haftanın dört günü konu bulmada zorlanabilir miyim? Yazdım diyelim. Okuyucu ne diyecek endişesi de taşımıştım.

Yazdıkça zor olmadığını gördüm. Konu bulmada zorlanmadığım gibi yazdığım konulardan hangisini göndereyim diye düşünmedim değil. Bazen güncel ve gündeme dair konulara yer verirken bazen gündem dışı konulara yer verdiğimi takip edenler bilir.

04.01.2021 tarihinden bugüne iki yıla yakın yazı yazmışım. Bu zaman zarfında bu yazımla birlikte toplam 403 yazı kaleme almışım.

Başlamak kadar veda da bir o kadar zordur. Şu an o durumu yaşıyorum. Çünkü bir şeyi yapa yapa o bizde alışkanlık hale geliyorsa, yazma da öyledir. Bir nevi bağımlılık. İçini döküyorsun, bir görüş bir duruş ortaya koyuyorsun.

Bu zaman zarfında, dert edindiğim her konuda aşağı yukarı yazdım. Yazarken farklı üsluplar kullandım. Kah baba oğul arasında bir diyalog şeklinde girdim konuya kah mizah yolunu kah hicvi seçtim kah konuya direk girdim kah tersinden.  Yazarken kırıcı olmamaya, hedef göstermemeye, isimler vermemeye azami gayret gösterdim. Çünkü amacım kişilerden ziyade yapılan hareketlerin yanlışlığını ortaya koymak ve nasıl olması gerektiğine dair yol göstermekti.

Yazılarım amacına ulaştı veya ulaşmadı. Bakış açıma katıldınız veya katılmadınız. Belki de kızdınız belki de sıkıldınız. Her bir kanaatinize eyvallah diyorum. Zira her konuda hepimiz aynı düşünsek, bir kişi dışında dünyayı boşuna kalabalık etmiş oluruz.

Sizi bilmem ama yazılarımdan şu kesim pek hoşlanmamıştır. Bu kesim:

Aşırı fanatik ve tarafgir olanlar. Hepsini kastetmesem de bunların çoğu kendi aklı ve özgür iradesiyle hareket etmeyen, hayata ve olaylara kendi penceresinden bakamayan tiplerdir. En büyük maharetleri saldırı ve savunmadır. Başka da maharetleri yok. Tarafgirlerin pek azı tarafgirliğine devam etse de doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebiliyor. Bu hakkı da teslim etmek isterim.

Her şeyden nem kapan tipler. Bunlar olur olmaz her şeyi paratoner gibi üzerlerine çekerler. Kendisinin kastedildiğini sanırlar. Bunlara yapılacak bir şey yok. Adı üzerinde alıngan. Bunların da canı sağ olsun.

Hasılı, bu aşamadan sonra yazacağım her şey kendimi tekrar olur. O yüzden işi tadında bırakayım, yazmayı bırakayım, biraz da ben başkasını okuyayım diyorum.

Bu vesileyle gazetenin bu sütununda yazmam için bana fırsat sunan gazete sahibi ve yönetimine, takipçilerime, yazılarıma zaman zaman yorum yazarak katkı sunan okuyucularıma, kısaca bana tahammül eden herkese teşekkürü bir borç bilirim. Umarım kubbede hoş bir seda bırakabilmişimdir. Değil ise adım Hıdır, elimden gelen budur.

Yazılarımda bilerek veya bilmeyerek sürçülisan etmişsem hakkınızı helal etmenizi isterim. Benim varsa helal olsun. Hoşça kalın.

* 28 Aralık 2022 günü Barbaros Ulu adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.