3 Ekim 2022 Pazartesi

Hangi Müslümanlık? (1) *

İslam ve Müslümanlık tek ve en son hak din olmasına, inananlarına Kur'an'ın ifadesiyle Müslüman denmesine, hepsinin beslendiği kaynaklar Kur'an ve sünnet olmasına rağmen yöreye, bölgeye, yetişme iklimine göre çeşit çeşit Müslüman tipi var. Başka ülke Müslümanlarını bilmem ama gözlemlerime dayanarak Türkiye'deki Müslüman tiplerini ele almaya çalışacağım. Yapacağım tipleme nesnel değil, özneldir.

Namaz Müslümanlığı: Müslümanlıktan anladıkları namazdır. Sabahtan akşama namaz kılmasalar da namaz tüm günlerini kapsar. Bir vakit namazını kılarlar, diğer vakit namazına hazırlanırlar. "Vakit yaklaşıyor, namaza hazırlanmak lazım, namazını kıldın mı? Haydi namazımızı kılalım. Bir namazımız var, namazı da kılamayıp da ne yapacağız..." derler. Namaz kılınır, az iş güç, biraz dinlenmenin ardından tekrar yeni bir namaza hazırlanırlar. Bir abdestle kolay kolay iki vakit kılmazlar. Namaz kılmadan da rahat etmezler. Arda kalan zamanda namaz kılmayanları eleştirirler. Yanlış anlaşılmasın, yapılan bu ibadeti küçümsemiyorum. Namaz dinin direği ve önemli bir ibadet. Bu tipler için tek söyleyeceğim, Allah namaz ibadetini kaldırsa, bunlar ibadet namına ne yapacaklar? Öyle zannediyorum, sudan çıkmış balığa dönerler.

Slogan, Hamaset Müslümanlığı ve Siyasal İslamcılık: Sabahtan akşama dinin muhabbetini yaparlar. Ayet ve hadis paylaşırlar. Ağızlarından din, iman düşmez. Müslümanlığı kendilerinden başkasına pek layık görmezler. Zira en iyi Müslümanlık bunlarda. Bugünkü sorunların hepsi İslam'ı yaşamadığımızdan ve İslam'ın hakim olmamasından. Adalet ancak İslam kanunları uygulanırsa sağlanır. Ağızlarından Allah ve peygamber düşmemesine rağmen bu savundukları değerleri çok da iyi yaşadıkları söylenemez. Zira çoğunda söylem var, icraat yok. 

Ritüel Müslümanlığı: Namaz Müslümanlığını da bu başlık içinde değerlendirebiliriz. Dinden anladıkları İslam'ın beş şartı denilen ibadetleri yerine getirmekten ibarettir. Namaz ve oruç tutarlar. Kelimeyi şahadeti söylemeye gerek yok. Zaten bilirler ve söylerler. İmkanları iyiyse zekatlarını verirler. Kotaya takılmazlarsa hacca giderler.

Cuma ve Bayram Müslümanlığı: Cumadan cumaya ve bayramdan bayrama camide görünürler. Diğerlerini kılamıyorum, Allah affetsin derler.

Oruç Müslümanlığı: Bu tiplerin namazla arası yok ama oruçlarını tutarlar.

Ramazan Müslümanlığı: Ramazandan ramazana oruç tutup beş vakit namazlarını ve teravihleri kılarlar. Geri kalan 11 ayda cuma ve bayram dışında namaz kılmazlar. İstirahate çekilirler.

CHP Korkusuna Dayalı Müslümanlık: CHP'nin iktidara gelmesinden pek korkarlar. Çünkü bu zihniyet başa gelirse, ortada ne din kalır ne iman. Kızlarımızın başını açarlar, İmam hatip okullarını ve Kur'an kurslarını kapatırlar. Çalışanları cumaya bile göndermezler. Hasılı, CHP ile yatar, CHP ile kalkarlar. İnsanları CHP zihniyetiyle korkuturlar. Zira ülkedeki her kötülüğün müsebbibi olarak bu partiyi görürler. Dinden beslenen partiler de bu tür Müslümanların oyunu almak için durmadan bu sihirli formülü kullanır.

Başörtüsü, Kur'an Kursu ve İHL Müslümanlığı: Varlık sebepleri bu üçüdür. Bu üçü serbest mi yeter onlar için. Bunları en büyük kazanım olarak görürler. Tüm mücadeleleri bu kazanımların kaybolmaması. Bugün başörtüsü serbest olsa da kurs ve İHL'ler açık olsa da en büyük korkuları bir gün birilerinin eline fırsat geçerse başörtüsünün kamuda yasaklanması ve İHL'lere kat sayı engellinin konması korkusunu yaşarlar. Özellikle başörtüsünü ve İHL'leri hiç ağızlarından düşürmezler. Sanırsın ki Müslümanlık bunlardan ibaret. Din sadece buralardan öğrenilir. Çocuk ancak bu okullarda okutulur. Zira dinimiz buralardan öğrenilebilir. Çocuğunu bu okullara göndermeyen veliler sorgulanır. Kamuda yönetici görevlendirme ve atamalarında mutlaka bu okul mezunlarına öncülük verilmelidir. Zaman zaman İHL'lere bir saldırı olduğunda bu okul mezunlarının gururu nükseder. “Bu okul mezunu olmaktan gurur duyuyorum” paylaşımları gırla gider. Bir yerde boş arsa mı var. Buraya ya cami ya İHL ya da Kur'an Kursu yapılmalı. Cemaati ve öğrencisi olmasa da her köşede bunlar olmalı. Zira israftan anladıkları sadece ekmek israfıdır. Başka bir okul türü hiç düşünülmemeli. Yapılacaksa da bunları devlet yapmalı. 

Kur'an Müslümanlığı: Bunlara göre Kur'an'dan başkası yalan. Hadisleri referans olarak almazlar. Ayeti ayetle izah ederler. Hadisleri ön plana çıkaranları hurafeci görürler. 

Hadis Müslümanlığı: Hadisin Buhârî ve Müslim'de veya Kütübü Sitte'de ya da Kütübü Tis'a da geçmesi önemli değil. Sahih veya zayıf olması da önemli değil. Hadis hadistir. Her konuda paylaşacakları hadisleri var. Şu konuda şöyle bir ayet var desen, ayetin zıddına bir hadis rivayet ederek ama peygamberimiz böyle demiştir derler. Ayet mi, hadis mi desen bu tercihi kabul etmezler ama gönülleri hadiste. (Devam edecek.)

*07/10/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

2 Ekim 2022 Pazar

Maşallahım Var!

Markete girerek iki tane beşer litrelik su aldım. Kasaya yanaştım. Gözlüklü kasiyer kızımız suyun barkodunu okuttu. Ama makine okumadı. Şu diğer sudan okut dedim. Kızımız bu önerime önce sıcak bakmadı. Aynı suyu tekrar okuttu. Yine olmadı. Sonra diğerini denedi. Onu da okumadı. Küçük yazılmış o kadar rakamı tek tek yazmak istedi. Göremiyorum ki dedi. Getir ben okuyayım dedim. Amcanın zoruna bak. Bu yaşımda ben okuyamıyorum. Yaşına başına bakmadan ben okuyayım diye atlıyor. Zaten işim başımdan aşkın demiş olmalı ki hiç pas vermedi. Öyle ya, gepegencecik kendisi okuyamıyorsa 60'ındaki ben nasıl okuyacaktım.

Cebinden cep telefonunu çıkardı. Kamerasını açtı. Barkoddaki rakamları büyüterek fotoğrafını çekti. Çektiği rakamları yazdı. Makine yine okumadı. Bulduğu çözüm de işe yaramadı.

Ben bekliyorum, kızımız bekliyor. Ardımda kuyruk uzadı. Kızımız ne yapacağını şaşırdı. Patronu çağırsa, barkodu okuyamadım dese olmazdı. Fotoğrafını büyüterek çektiği barkodu tekrar tekrar yazdı. Tüm bunları yaparken de hiç telaşa kapılmadı. Sakindi maşallah. Tüm bunlara rağmen amca okur musun demedi. Zira bundan gelecek yardım Allah'tan gelsindi. Sonunda çıplak gözle okumaya başladım. Kızımız hızlıca yazdı. Hayret bu sefer barkot okudu. Ödemeyi yapıp çıktım. Kızımız teşekkür etmedi. Maşallah amca demedi.

Aman neyse ne. İşimi gördüğüme bakarım ama maşallahın var amca dese daha iyi olurdu. Sanırım gururu müsaade etmedi. Belki de bu nasıl olur diye nutku tutuldu. Haydi kızımızın aklına gelmedi. Arkada sıra bekleyenler tebrik edebilir, bana teşekkür edebilirlerdi. Çünkü onların önünü açtım. Yoksa benim acelem yoktu. Ha biraz daha bekleyebilirdim.

Neyse olan oldu. Siz bari maşallah deyin yoksa çatlayacağım. Yok mu bir maşallahınız?

Bu Çocuk Geri Zekalı Olabilir mi? *

Hediyelik Afyon lokumu almak için Gazlıgöl'de bir dükkana girdim. Seçtiğimiz lokum çeşitlerini kesip paketin içine koyan yaşlı bir amcaya, tartıda yardım eden bir çocuk vardı.

Amca pratik mi pratik. Gelen müşteriyi kaçırmıyor. Hem ağzı çalışıyor hem de eli. "Kampanyamız var efendim. Şu kadar fiyattı. Bu kadara indirdik." diyor. Bir taraftan da lokum kesmeye devam ediyor. Dışarıdan gelip geçenleri de gözünden kaçırmıyor. Müşterinin dükkanın önündeki tezgahtaki ürünlere baktığını görür görmez kalabalığı yararak kendini dışarıya atması görülmeye değer. “Sucuklarımız şu kadar efendim. Tavsiye ederim" diyor. Müşteri, "Şurada şu fiyat dediler. Sen pahalı veriyorsun" deyince, onların verdiği sucuklardan içeride var. Bende onlar şu fiyat" diyerek onlara da bir kılçık atıyor. Bundan sonrasını onlar düşünsün. "Biz daha buradayız. Giderken alacağız" diyor adamlar. Bey amca, "Tamam, efendim, biz buradayız. Size söylediğim fiyat geçerli. Mutlaka beklerim" diyor.

Ardından işinin başına dönüyor. Yanında kendisine yardım eden çocuğa, "Geri zekalı, kutuyu ver. Kutuyu aç. Şu koyduğumu paketle" diyor. Çocuğa ya cümlesinin başında ya da sonunda geri zekalı dedi durdu. Bu söze çocuk da hiç tepki vermedi. Bir an için çocuğun adı geri zekalı olabilir mi diye düşünmedim değil. Bey amca, çocuğa niye hakaret ediyorsun diyeyim dedim. Nasıl dersin? Adamın elinde makas var. Nedin lan sen deyip peşime düşebilir ve lokum doğar gibi doğrayabilirdi. Ondan sonra al başına belayı. Benim lokum işi de kalırdı. Adam öyle yapar mıydı, yapmaz mıydı bilmiyorum ama beni sessizliğe iten elindeki makastı. Kasaplara da bir şey demem. Zira onların da elinde bıçak, satır, tahra gibi edevat eksik olmaz. Elektronik terazileri yokken pazarcı esnafına ve seyyar satıcıya da bir şey demezdim. Çünkü tartıda kullandıkları kilolar aynı zamanda onların kavgada kullandıkları aletleriydi. Aman neyse ne. 

Gelelim tekrar usta-çırak diyaloğuna. "Şu teraziye koyduğum bir kilo. Bunu hemen paketle. Oyalanma" dedi usta. Çocuk ise "Ustam, bu daha bir kilo olmamış. 998 gram. Denk getiremiyorsun" dedi. Ustası, Ulen geri zekalı. Nasıl gelmez bir kilo. Bak 1024 yazıyor" dedi. Çocuk ısrarlıydı 998 olduğuna. Adam paketi kaldırıp hızlıca teraziye koyunca, tartı eylemin şiddetinden bir kiloyu geçti. Çocuk hep böyle ikna oldu. Amca zaman zaman da çocuğa göre eksik tartı olan lokumun içine biraz Hindistan cevizi serpiştirerek kiloya tamamladı. Ardından bey amcanın koyduğu her pakete aynı muamele ve usta çırak arasında aynı konuşma. Anladım ki çocuğun geri zekalı olmasının temelinde ustasının düşük tartmasına itiraz var. Bu arada düşük tartılıyor mu, tartılmıyor mu, bunu usta ile çırak dışında kimse göremiyor. Tüm mesele iki gram ise varsın eksik olsun. Zira tam kilo denk gelmez. Buna da kimse bir şey demez. Yine de siz siz olun, çırak olarak yaşını başını almış ustanızın tarttığı lokumun kilosuna karışmayın yoksa öğle yemeğiniz hazır: Geri zekalı. 

Hülasa, amcanın her iki lafından birinin geri zekalı olması hoş değil. Herhalde sizin de hoşunuza gitmemiştir. Çünkü bir çocuğun her yaptığına geri zekalı denmesi ve bunun sürekli tekrarlanması çocukta kalıcı izler bırakabilir. Zira bir kişiye kırk defa geri zekalı dense, o kişinin adı geri zekalı kalır. Hele çırak bulmada esnafın zorlandığı bu yıllarda, bu çocuklara bu şekil hakaret, ayağına kadar gelen nimeti tepmek demektir. Burada bir temennide de çocuk için bulunmak istiyorum. Bu çocuk biz büyükler gibi günaha batmamış, masum mu masum. İnşallah terazideki gösterdiği bu duyarlılık hayatı boyunca her alanda devam eder.

*14/10/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.