18 Eylül 2022 Pazar

“Müdire WC” *

Bir meslek lisemizde okul müdiresinin kendisine has bir WC tahsis etmesi ve kendini bilmez birilerinin kullanmasının önüne geçmek amacıyla WC'nin kapısına "Müdür WC" yazdırması infiale sebep olunca müdire hakkında inceleme başlatılmış. Basında yer alan haber böyle. İzninizle bu fiil, çıkan haber ve infial üzerinde duracağım. 

Bu müdür WC'sinin haber değeri var mı? Var. Çünkü bu WC uygulaması okullarda görülen rutin bir uygulama değil. Bu yüzden haber değeri taşıması kadar doğal bir şey olamaz.

Eğitimde güzel örneklere emsal olabilecek bu özel WC uygulamasının neresine soruşturma başlatılacak? İnanın, çok anlamış değilim. Bence müdire hanım, bırakın inceleme ve soruşturmayı, ödülü hak etmiştir. Çünkü 657 sayılı DMK'nin122.maddesine göre düzenlenen Yönergede ödül kriterleri belirlenmiş. Bu kriterlerin ilk maddesinde "Olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak" yazar. Bu madde tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde hoca hanımı tarif ediyor. Çünkü emsallerine göre farklı ve olağanüstü bir başarıya imza atmış. Sorarım size, bugüne kadar gelmiş geçmiş kaç müdür kendine has tuvalet yaptırdı? Kaçının aklına böyle bir fikir geldi? Okulundaki bir tuvaleti kendine has kıldığı halde kaçı WC kapısına "Müdür WC" yazdırdı? Bildiğim kadarıyla yok. Meslektaşlarının düşünemediği, düşündü ise de uygulamaya geçiremediği bir fiili yerine getirdiği için bu müdireye ceza mı verilmeli yoksa ödül mü? Bence gecikmeden soruşturmayı kaldırmalı ve "Emsallerine göre başarılı görev yapmak" maddesinin gereği olarak bu müdireye başarı belgesi verilmeli ve kendisinden özür dilenmeli. Başarı belgesinin altında da ilgili bakanın adı olmalı, gereğini yap diye iş kaymakama bırakılmamalı. Ardından bakanlığın sayfasında "Müdür WC" başlığı altında bir sayfa açarak bu uygulamanın tüm okullara örnek olması tavsiye edilmeli. Kendi imkanları ile yapamayan okullara öncelikli olarak müdür WC ödeneği gönderilmeli. 

Burada okulların onca derdi varken "Müdür WC" öncelikli mi diye içinizden moral bozucu soru soranınız çıkacaktır. Garipsemem bu soruyu. Zira beklediğim bir sorudur. Bunlara şunu demek isterim: Bir okul, müdürüyle okul ise bir okulda müdüre ait bir WC'nin olması kadar doğal ne olabilir? Ayrıca öğretmen ve öğrencilerden ayrı olarak bu müdürlere müdür odası diye ayrı bir makam odası ayırmıyor muyuz? Hangi okula gitseniz, ilk sorduğunuz, müdür odası nerede değil mi? Müdür odası varsa, niçin müdür WC olmasın? Müdüre ayrı bir oda tahsis edip insani bir ihtiyacını gidereceği zaman herkesin kullandığı ortak WC'ye müdirenin gidip hacetini gidermeye kalkması ne derece etik ne derece ahlakidir. Bırakalım da okullarda müdürlere ait bir WC de bulunsun. Sonra ortak WC'yi kullanan bir müdürün ardından bir başka personelin aynı WC'yi kullanması, Kibar Feyzo ile Maho Ağa arasında geçen tuvalet sahnesini hatırlatmaz mı? Nasıl ki ağanın p.kunun üzerine p.k yapılamazsa, müdürünkinin de üzerine yapılamaz. Hiç tevazua gerek yok. Güç böyle bir şey. Herkes bu güce boyun eğmeli. Hatta müdürün giriş çıkışı, asansörü ve merdiveni bile ayrılmalı. Bu imkanları müdürlere özellikle bu müdüre sunmaktan kaçınmayalım.

Burada iğneyi de müdireye batırmak istiyorum. Zira müdirenin de kadı kızında olabilecek küçük hataları var. Bir defa emsallerine göre yaptığı bu olağanüstü fiilinin ardında durmalı: “Sehven oldu. Firma yanlışlıkla yazdı. Benim bundan haberim yok…” dememeli. Sonunda müdireliğinden de olacak olsa uygulamasını savunmalı. Bir diğer hatası da kendisi kadın olduğu halde WC’nin kapısına “Müdür WC” yazdırması. Halbuki doğrusu “Müdire WC” olmalıydı. Tüm itirazı da buna olmalıydı. Bu müdireye illa bir soruşturma açılacaksa bundan dolayı açılmalı.

Hasılı bu müdireye sahip çıkmalı. Onu kurda kuşa yem etmemeli. Birilerinin tenkitlerine pabuç bırakmamalı. Özellikle bu müdire, yazılı sınav olmadan mülakattan başarılı olarak atanmışsa daha fazla sahip çıkılmalı. Çünkü böyle orijinal müdüreler kolay yetişmez. Kamuoyunun gazı alınsın diye bu müdire görevinden alınacaksa, bu müdüreye ilçe milli eğitim müdürlüğü veya daire başkanlığı gibi bir görev vererek onu taltif yoluna gitmeli.

 *19/09/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır. 

Serzenişim Kime? *

—Yazılarında hep bir serzeniş, eleştiri ve karamsarlık hakim. 

—Haklısın, öyle. 

—Nedir sebebi yoksa muhalif misin? 

—Muhalif değilim. Böyle diyene de gönül koyarım. Yaptığım, gördüğümü okumak, dert edindiklerimi terennüm etmek, Halkın derdine tercüman olmak. Bir nevi amme hizmeti benimkisi. Tüm bunları yaparken izlediğim yol, meşhur hadisi şerifin gereğini yerine getirmek. 

—Nedir o? 

—"Bir kötülük gördüğün zaman elinle düzeltmek, buna gücün yetmiyorsa dilinle düzeltmek, buna da gücün yetmiyorsa, kalbinle buğz etmek" . Buna göre benim yaptığım, gördüğüm sosyal, ekonomik, siyasi, ahlaki vb. hoşnutsuzlukları yazıya dökmekten ibarettir. Yani hadisin dil ile düzeltme kısmını yerine getirmeye çalışıyorum. 

—Düzeltebiliyor musun bari? 

—Devenin neresini düzelteceksin? 

—O zaman boşa kürek çekmiş olmuyor musun? 

—Boşa kürek çekmiş olsam da hoşnutsuzluklara karşı içimi dökmüş oluyorum. Bu da kalple buğz etmeye girer. Yani ben bu gidişattan memnun değilim demektir. 

—Yazılarının muhatabı kim? 

—Kişilerle işim olmaz. Zira kişilerle uğraşmak küçük insanların işi. Olup bitenlerden hareketle bir prensip ortaya koymaya ve duruş sergilemeye çalışıyorum. 

—Çoğu yazıların adrese teslim gibi. 

—Elbette öyle olacak. Ne şiş yansın ne de kebap ya da fincancı kayıtları ürkütmeyeyim diye bir derdim hiç olmadı. 

—Çoğu yazılarında bir ima, kapalılık ve dokundurma var. Niçin açık yazmıyorsun? 

—Sözün daha açığı ahmağa söylenir derler. Ayrıca milletimiz irfan sahibidir. Dokundurmanın kimlere ve neye olduğunu çok iyi bilir. 

—Ama çoğunlukla bir kesimi eleştiriyorsun? 

—Eleştirdiğim kesim benim çevremdir, içinden çıktığım muhitimdir. 

—İnsan çevresini savunmalı değil mi? 

—İnsanın çevresini savunması kadar doğal bir şey olamaz. Ama bu savunma doğru olanlar içindir. Yanlışlar çevremden çıkıyorsa buna bigane kalamam ve kötü körüne savunmam. Başkasından önce ilk ben eleştirmeliyim. 

—Oldu mu ya şimdi? 

—Niye olmasın, bal gibi olur. Zira olması gereken ve benim izlediğim yol budur. Bu yolumdan dolayı da eleştirilirim. Problem değil. Ben buyum, ne yapayım. Görmezden gelmezlik yapamam. Bunu bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki evime yemekli misafir geldi. Misafirle beraber yemeğe başlayınca baktım ki yemek olmamış. Misafirden önce yemek de olmamış, tuzlu olmuş, kusura bakmayın derim. Bunu misafirden duyarsam, zoruma gider. Yemeğin olmaması, eşimin yemek yapamadığı, berbat bir aşçı olduğu anlamına gelmez. Eşim iyi bir aşçıdır normalde. Değişik sebeplerle bu yemeğin kıvamını tutturamamış olabilir. Ayrıca yemeğin olmadığını söylemem, eşimi bir çırpıda silip atmam, onu düşman bellemem anlamına gelmez.

—Ama hep kendi camianı eleştiriyorsun? Başkası çok mu iyi yapıyor? 

—Muhatabım, sorumlu olanlardır. Elbette sorumlu olanlara serzenişte bulunacağım. Yemeği eşim yapmış ama yapamamışsa onu eleştireceğim. Yemekte dahli olmayanı eleştirmem hakkaniyete sığar mı? İnsanımız bir şeyden olumsuz etkilenmişse, muhatabım o olumsuzluğu bize düçar kılana. Dahli olmayanla işim olmaz. Yani bir şeyin etrafında dolanmam. Birinci derece sorumlu kimse, serzenişim onadır, sorumluluğu olmayan rakibine değil. 

—Rakibi geldiği zaman çok mu iyi yapacak? 

—Yapar veya yapamaz. Müneccim değilim yapıp yapmayacağını. Gelirse şayet, dediği gibi yapamazsa, sorunlara neşter vuramazsa, eleştiri oklarını ona döndürürüm. Şimdiden doğmamış çocuğa don biçemem. 

—Ama o zaman sevenin olmaz. Hep kara listeye alınırsın. 

—Çok da tın. 

—Çok karamsar olmana ne demeli? 

—Karamsar değilim normalde. Ama umut beklediklerin, iyi şeyler yapacak diye bel bağladıkların seni hayal kırıklığına uğratmışsa, bu durumda karamsar olmayıp da ne yapacaksın? İsyanım bunadır. Çünkü ümit beslediklerim kendilerine çeki düzen vermez, kırıp döktüklerini tamir etmezse, Allah bunlara verdiği nimeti çekip alacaktır. Sonuçta sadece yetkiyi ve sorumluluğu kaybetmeyecekler. Savundukları ve referans aldıkları ortak değerlerimizi de kendileriyle birlikte götürecekler. Korkum, endişem, serzenişim, isyanım, haykırışım, dokundurmam bundandır. 

—Son bir soru: Yine tek düze yazmıyorsun? Yazılarında bazen ironi bazen mizah bazen kapalılık var. Bazen över gibi yapıp yeriyorsun. Bazen de yerer gibi yapıp övüyorsun. Nerede, ne yaptığını okuyucu nasıl bilsin? 

—Kimseyi kırmadan dökmeden, kimsenin onurunu zedelemeden ince mesajlar vermek suretiyle nerede, neyi kastettiğimi de okuyucu tespit edecek. Burada espri var demem. Böyle dersem, bir anlamı kalmaz. Türkçe ve edebiyat derslerinde hocalarımız sınavlarda bir paragraf özellikle şiirin bir bölümünü verir. Buradaki edebi sanatları bulun der. Bizler de şurada telmih, burada teşbih, şurada kinaye vs. var diyerek kendimiz buluruz. Karşılığında da doğru tespit edip etmediğimize hocalarımız puan verir. Yani metindeki edebi metni hoca değil, öğrenci bulur. Yazılarımdaki mizah, kinaye, ironiyi de okuyucu bulacak. 

*28/09/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

17 Eylül 2022 Cumartesi

Adaylardan Bekliyorum *

Bugünlerde bol bol seyirlik vesikalık fotoğraflar görüyorum sosyal medyada. Fotoların altında da sendika delege adayı yazıyor. Belli ki sendika seçimi var. Seçim var ama foto, ad soyad, sendika ismi ve okul isminden ibaret tüm yapılanlar. Başka da bir şey göremedim. Seçim dediğin ya da seçim atmosferi tüm bunların yanında, yapılanlar ve kazandığımız takdirde şunları şunları yapacağız dendiği bir süreç olmalı diye düşünüyorum. Öyle ya isim ve fotoya mı oy verecek üyeler? Her neyse. Mesela şu tür vaatleri görmek isterdim:

"Delege seçildiğim, yönetime girdiğim, temsilci veya başkan olduğum takdirde;

Üyelerin özlük haklarının şu şekilde olması için çalışma başlatıp mücadele edeceğim.

Üyeler arasında ayrım yapmayacağım.

Makam, mevki, mansıp, müdürlük vs. dağıtmayacağım. Çünkü burası bunların dağıtılacağı yer değildir. 

Belirli periyotlarla üyelerimi yerinde ziyaret edeceğim. Onların dert ve isteklerini mahallinde dinleyeceğim. Her bir üyenin şikayet ve talebini tek tek not edeceğim. Şikayetleri göğüsleyip makul talepleri yerine getirmek için uğraşacağım. 

Yeni üye bulmak için araziye çıkıp adaylarla birebir görüşmeler yapacağım. Onlara, sendikamı diğer sendikalardan ayıran özellikleri anlatacağım. 

Herhangi bir sebeple üyelikten ayrılmak isteyen üyelerle görüşüp derdini dinleyeceğim. 

Ayrılan üyelerin ayağına kadar gidip "Seni hep aramızda görmek isterdik. Ama biz seni tutamadık. Kapımız her daim açık. Telefonun bizde kayıtlı. Üyemiz olmasan da herhangi bir derdinde yanındayız" şeklinde konuşmalar yapacağım. 

Sendikamı partilerin arka bahçesi yapmayacağım. Sarı sendikacılık hiç yapmayacağım. Sendika hiçbir partinin payandası olmayacak. 

Haftanın her günü bir sorun veya istek için telefon açan üyelerime en makul sürede şahsım veya yardımcılarım tarafından dönüş yapılacaktır. 

Hafta içi mesaiden sonrasını ve cumartesi günlerini bizimle görüşmek isteyen üyelere ayırıp onlarla tek tek veya toplu görüşeceğim. 

Herhangi bir yerde üyelerimden biriyle karşılaşırsam, onları görmezlikten gelmeyeceğim. Selâm mutlaka olacak. Duruma göre hal hatır soracağım. 

Başkan ya da temsilci seçildiğim takdirde koltuğa yapışıp kalmayacağım. Okul okul gezeceğim. O bölgedeki tüm okul ve üyeleri ziyaret ettikten sonra üyelerin hak ve taleplerini görüşmek üzere il-ilçe milli eğitim müdürlerini ziyaret edeceğim. Gerekirse sorunların çözümü için kaymakam, vali gibi mülki amirlere çıkacağım. Anlayacağınız bir il veya ilçeye gidince üyelerle görüşmeden ilçe MEM'e ve kaymakama çıkmayacağım. 

Yönetim kurulunda müdür, müdür yardımcısı olmayacak. Yöneticilik görevi olanları yönetim kuruluna girdikten sonra istifa ettireceğim. Yani hiç kimse üzerinde birden fazla unvan ve makam bulunduramayacak.

Herhangi bir seminer, kurs vb. toplantı için soluğu Alanya ve Antalya'da almayacağım. Bunları mahallinde makul salonlarda gidereceğim. Üyelerin parasını otel ve turistik yerlere peşkeş çekmeyeceğim. Maksat tatil ve kafa dinlendirme ise şahsımın ve yönetim kurulundakilerin istifade ettiği tüm haklardan üyelerim de yararlanacaktır. Üyelerim yararlanamayacaksa oraları kendime de haram edeceğim.

Üyelerimle yapacağım istişare toplantılarında hep kendim çalıp kendim oynamayacağım. Adı üzerinde istişare toplantısı. En az benim kadar üyelerim de konuşup görüş bildirmede söz sahibidir.

Yönetime seçildiğim ya da söz sahibi olduğum takdirde, sendikamı nitelik ve nicelik yönünden geliştirmek ve artırmak için gelen önerilere kapım açık olacaktır. Bunun için teknolojinin sunduğu tüm imkanlardan yararlanacağım. Üyelerin önerilerini de göz önünde bulundurmak suretiyle sendikama bir omurga ve prensipleri olan bir tüzel kişilik kazandırmaya çalışacağım.

Üyelerimin iletişim bilgilerinin yanında her bir üyeden hangi alanda ne şekil faydalanacağımın çalışmasını yapacağım. Tespit ettiğim konularda bu üyelerden komisyonlar kurarak onların bilgilerinden azami derece faydalanacağım. Devlet memurunun özlük haklarının iyileştirilmesi ve korunması, eğitim ve öğretimin geliştirilmesi, herhangi bir konuda sendikanın o konudaki duruşu gibi konular...

Sendikamın büyümesi, küçülmesi, üyelerini koruması vs. durumlar siyasi partilerin büyümesi veya küçülmesine bağlı olmayacak. Üyelerimin çoğunun gönül verdiği siyasi partiler iktidardan uzaklaşsalar bile üye kaybı yaşatmamaya çalışacağım. Bunun için aidiyet duygusunun yerleşmesi için elimden gelen çalışmayı yapacağım.

Sendika yönetiminde ve delege adayı tespitinde, branşların oranına göre adaylar belirlenecektir. Buraların çoğunluğunu tek branşa mahkum etmeyeceğim. Bu öz branş buralara girmeye kalkarsa, onlara sendikacılık, müdür ve yardımcılık dışında başka yapacakları görevleri olduğunu hatırlatacağım. Hayatta her şey makam, mevki ve ek dersten ibaret değil diyeceğim. 

Gördüğünüz gibi neler vadederdim neler... Zaman geçmiş değil. Profilinde adaylığını açıklayan delege ve başkan adaylarından da benzer vaatler bekliyorum. Biz sadece üyelerimize görücüye çıktık. Onlar da bizi tanır demesinler. Bu kadar küçük düşünmeyelim. Üyelerinize görücüye çıkmışken sendikanıza üye olmayanlara da mesaj vermek daha iyi olmaz mı? Zira başka türlü nitel ve nicel büyüme nasıl sağlanır. Bekliyorum tüm adaylardan. 

*21/09/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.