20 Mayıs 2022 Cuma

MEB Şube Müdürü Atamalarında Mağduriyet ve Kollanma Var mı? *

Millî Eğitim Bakanlığında şube müdürü olarak görev yapan bir tanıdığım var. Konuşurken söz döndü dolaştı, şube müdürleri atamasına geldi. “Oradan buradan, bir şeylerin kenarından köşesinden yazıyorsun. Bir de şube müdürü atamalarına değin” dedi. Hangi hizmet bölgesinde ne kadar çalışacağınız, sonrasında nereleri isteyeceğiniz mevzuata göre belirlenmiş. Bunun neyini yazacağım, neyiniz var dedim. “Senin olup bitenlerden haberin yok galiba. Neler dönüyor neler…kimler ihya edilirken kimler mağdur oluyor kimler” dedi. Haydi derdiniz ne ise yaz bana gönder de köşemde aynen yayımlansın dedim. “Ben yazar mıyım” dedi. Ben yazar mıyım sanki. Buna rağmen yazıyoruz. O zaman derdini yazıp gönder de bir yazı konusu edinelim dedim. Aşağıdaki metni göndermiş:

“Bugünlerde Milli Eğitim taşra teşkilatlarında görev yapan şube müdürü atamaları dillerden düşmüyor. Çünkü bu teşkilatta görev yapan ve yapacak şube müdürleri için ülke genelinde il ve ilçeler beş bölgeye ayrılmış. Bunlar şu şekildedir: 1.bölgede 6, ikinci ve üçüncü bölgelerde 4, dördüncü ve beşinci bölgelerde ise 2 yıldır. Tayin isteyen şube müdürleri atama döneminde iki alt, iki üst bölgeyi isteyebiliyorlar. Buraya kadar her şey normal. Çünkü kimin, ne kadar süre ile hangi bölgede çalışacağı mevzuatta belirlenmiş. Anormal olan, 657 sayılı DMK’nin 76.maddesinin devreye sokulması. Bunda ne sakınca var diyebilirsiniz. Sakınca, bu 76.madde atamaları ile 1.bölge boş kadrolar doldurulunca 2. ve 3.bölge hizmetini tamamlayan şube müdürleri, hak ettikleri 1.bölgeye tayin isteyemiyorlar. 1.bölgedeki boş kadrolar birilerine bu şekil peşkeş çekilince burada bir hak gaspı söz konusu olmaktadır. Haliyle birileri ihya edilirken birileri mağdur ediliyor. Bu da çalışma zevkini yok ettiği gibi adalet duygusunu da zedelemektedir”.

Çok vakıf olduğum bir konu değil ama dediği gibi ise şube müdürü bu isyanında, bu serzenişinde haklı mı? Haklı. Alacağı var mı? Ki olması gerekir ama mevzubahis olan bu ülke ise maalesef alacağı yok. Çünkü adamına göre iş yapıldığı, birileri birilerine karşı kollandığı, ben yaptım oldu mantığı güdüldüğü müddetçe, tüm bu olup bitenlere karşı da toplumsal bir tepki ve refleks olmadıkça, çok özel durumlarda kullanılması gereken bu 76.madde, genel bir atama maddesi olarak kullanılmaya devam edecek ve mağduriyetler oluşacaktır. Durum böyle olunca siz bu 76.maddeye torpil maddesi de diyebilirsiniz.

Örnek mi istersiniz? Verelim. Tabir yerinde ise kuş uçmaz, kervan geçmez, kimse tarafından cazip görünmeyen, ulaşımı sorunlu, merkeze uzak ilçelerde ilçe milli eğitim müdürlüğü yapan bazıları, belli bir süre buralarda görev yaptıktan ve asaleti elde ettikten sonra merkeze gitmenin/gelmenin yolunu arıyor. Bunun yolu da milli eğitim müdürü iken bir alt görev diyebileceğimiz şube müdürlüğüdür. Yapılan görüşmeler sonucunda bu kimseler için 76.madde işletilerek bunlar il merkezindeki boşalan kadrolara atanıyorlar. Bu yol ile prensimiz merkeze gelebiliyorken gelmek için gün ve yıl sayan birilerinin önü de tıkanıyor. Yani bir taşla iki kuş vurulmuş oluyor. Burada bir haksızlık yok mu? Var maalesef. Bir alt birim diyebileceğimiz şube müdürlüğüne gelen/getirilen ilçe milli eğitim müdürü, zamanında şube müdürlüğünü kazanmış ve belli bir süre şube müdürü olarak çalışmış, sonrasında da uygun görülerek ilçe milli eğitim müdürü olarak atanmış olsa, bu şartlarda şube müdürlüğüne dönenlere kimsenin bir diyeceği olmaz. Zaten şube müdürü idi, asıl görevine döndü denir. Herkes için söylemiyorum ama atanan ilçe milli eğitim müdürlerinin çoğu, zamanında şube müdürlüğü sınavına girmiş ve başarılı olamamış kişilerdir. Bu yol ile yani haklarında 76.madde işletilmek suretiyle sınavsız şube müdürü olmuş oluyorlar.

Bu konuda ne diyelim? Başkalarının önüne geçerek ve onların hakkını gasp ederek oldukları bu şube müdürlüğü kendilerine hayırlı olsun. Merkeze gelmek isteyenlere de sabırlar dilerim. Gerekirse isimlerini sabrettin olarak değiştirebilirler.

*21/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

18 Mayıs 2022 Çarşamba

Doktor Olacak Adammışım *

Prof. Dr. Canan Karatay, “Kolesterolün görevleri arasında vücudu derinin altındaki mikroplara karşı korumak, alyuvarları ve sinir dokularını güçlendirmek, vücuttaki su dengesini ayarlamak” olduğunu, sağlıklı bir yaşam için kolesterol düzeyinin, olması gereken seviyede tutulması gerektiğini ve kötü kolesterolün dengelenmesi için büyük önem taşıdığını” açıkladıktan sonra konuyu zeytin çekirdeğine getirir ve zeytin çekirdeği ile ilgili olarak şunları söyler:

    ·     Zeytin çekirdekleri çöpe atılmamalı,

    ·    Günde 5-6 tanesi yutulmalı,

    ·    Çünkü mide ülseri, gastrit, reflü gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı zeytin çekirdeği ilaç niyetine kullanılmalı.

Çekirdeğin sadece kötü kolesterol için değil, insan vücudu için birçok faydalarının olduğunu belirtir:

Çünkü zeytin çekirdeği;

· Mide asidini düzenleyen önemli besin kaynakları arasındadır.

· Ülser, gastrit ve reflü gibi mide rahatsızlıklarının tedavi edilmesi için büyük önem taşımaktadır.

·         Baş ve diş ağrısını engellemektedir.

·         Sindirimi kolaylaştırmaktadır.

·         Kanserojen hücre oluşumunu engellemektedir.

· Vücudun bağışıklık sitemini güçlendirmektedir.

Sizler için derlediğim bu yazdıklarımı gazetelerden okumuş olmalısınız. Sizler gibi ben de okuyunca, sen neymişsin be zeytin çekirdeği… her derde deva imişsin dedim. Ardından, ben neymişim be abi, tam doktor olacak adammışım diyerek kendime pay çıkardım.

Sayın Karatay’ın tıp bilgisi ile bu ulaştığı bu faydalı bilgileri okuyanlar sizler, uygulasam olur mu, acaba işe yarar mı, haydi yararlı. Üzüm çekirdeğini bile yutamıyoruz, koca zeytin çekirdeğini nasıl yutalım diye düşünedurun. Karşınızda, küçüklüğünde bu tedavi yolunu bilfiil uygulamış biri var. Tek farkı, tedavi amaçlı kullanmadığım. Şöyle ki: Kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğuyum. Ailede kimsenin sosyal güvencesi yok. Kıt kanaat geçinen ve yokluk içerisinde, olmayan şeylerin özlemini duyarak büyüdüm.

Her gün kahvaltıda çay içmek lükstü bizim için. Haftada bir veya iki gün kahvaltıda çay içerdik. Şimdiki çoğu çocuk ve gençlerin beğenmediği zeytin de her zaman olmazdı sofrada. Şu zeytin iyi veya kötü diye bir seçenek aklımızın ucundan bile geçmezdi. Baba bakkaldan ne almışsa, oydu bizim katığımız. Sofraya konduğu zaman zeytini bir defada yemez, iki-üç ısırışla tüketirdik. Küçük kardeşlerim; kim, kaç tane zeytin yemiş bakar ve göz ucuyla sayarlardı. Çoğu zaman sen şu kadar, ben bu kadar, o şu kadar yemiş diyerek çekirdeğinden yediğimiz zeytinler sayılırdı. İşte burada benim aklım devreye girerdi. Abim, şu kadar yemiş demesinler diye zeytin çekirdeklerinin bazılarını yutardım. Fazla yediğim belli olmasın diye yaptığım bu eylemin Canan Karatay’a göre tıpta her derde deva olabileceğini nereden bilebilirdim. Hasılı, bilmeden başka saiklerle tıbbi davranmışım, vesselam.

Hoş, yediğim zeytinin çekirdeğini sayan olmasa da şimdilerde de yutarım zaman zaman.

*25/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

16 Mayıs 2022 Pazartesi

Dil Nimeti ya da Dil Belası *

Allah’ın bahşettiği her şey bir nimettir. Dil de bu nimetlerden bir tanesidir. Yeter ki yerinde kullanmasını bilelim. Yerinde kullanmazsak ne olur? Nimet olur bela. Dil ile ilgili Kristal Kelebekler isimli kitaptan istifade edilerek hazırlanıp sosyal medyada paylaşılan bir yazıyı sizler için kısaltarak derledim. Dil ile ilgili hangi kelime, kavram ve deyimleri üretmişiz, bir bakalım:

·        Saygısızca karşılık verenler için dili bir karış,

·        Alay etmek istediklerimiz için dil çıkardık,

·        İnandırmak istediklerimiz için dil döktük,

·        Bir şeyi kötülemek için dil uzattık,

·        Sevdiklerimiz için dilden düşürmedik,

·        Kızdıklarımız için dile düşürdük,

·        Konuşmak istediklerimiz için dile getirdik,

·        Sırlarını ifşa ettiklerimiz için dile verdik,

·        Çok konuştuğumuzda dilimiz çözüldü,

·        Hastalandığımızda dilimiz ağırlaştı,

·        Gevezelik yaptığımızda dilimiz uzadı,

·        Çok yorulduğumuzda, dilimiz bir karış dışarı çıktı,

·        Üzüldüğümüzde dilim boğazıma takıldı,

·        Susadığımızda dilimiz damağımıza yapıştı,

·        Korktuğumuzda veya heyecanlandığımızda dilimiz dolaştı,

·        Derdimizi tam olarak anlatamadığımızda, dilimizin döndüğü kadar,

·        Nutkumuz sevinç veya üzüntüden tutulduğunda dilimiz dönmedi,

·        Baş edemediklerimize dili kurusun,

·        Anlatamadıklarımızda dili olsa da söylese,

·        Saygısızca gönül kırıcı konuşup gönül incitenlere dili pabuç kadar,

·        Bazen kelimeleri iyi dizemediğimizde dilimiz sürçtü,

·        Bazılarına laf anlatamadığımızda dilimizde tüy bitti,

·        Derdi tasası olanların dilinden anlamadık,

·        Dostları ve sevdiklerimizi dilimizden düşürmedik,

·        Sitem ve eleştiriye maruz kalınca dilinden kurtulamadık,

·        Kötü, kaba, çirkin söz söyleyenlere diline biber sürmek istedik,

·        Panel, konferans kalabalık olursa gelirim deyince dilimize kira istedik

·        İnandığımız değerleri, hakikatleri dilimize pelesenk ettik,

·        Ağzı sıkı olanlara diline hakim,

·        Boşboğaz olanlara dili beynine çok yakın,

·        Diliyle kırıp döküp incitenlere dilini eşek arısı soksun,

·        Sır küpü gibi konuşmayıp susanlara dilinin altındaki baklayı çıkar

·        Bir şeyi bilip hatırlayamadığımızda, dilimizin ucuna geldi,

·        Ölçüsüz ve düşüncesiz konuştuğumuzda dilimizin cezasını çektik,

·        Güzel İşler yapınca dillerde anıldık,

·        Niyetler ve ameller bir ve güzel olunca dillere destan olduk

Dedik.

Ayrıca dil ile ilgili isimler verdik. Mesela alımlı, güzel anlamında Dilber, gönlümüzü süsleyenlere Dilara, yiğitçe duruş sergileyenlere Dilaver, Aynı derdi paylaşanlara Dildaş, gönlümüzü çalanlara Dilruba, gönlü şen kalanlara Dilşad, ay gibi güzel olanlara, Dilberay, gönlü aydınlık olanlara Dilnur, insanlık için ağlayanlara Dilhun, Münafıkça konuşanlara Dilbaz gibi isimler verdik. Yine aşk girdabına kapılanlara dil ü pare olduk denir.

Gördüğünüz gibi dil ile ilgili demişiz de demişiz, isimler vermişiz. Dil ile ilgili atasözlerimiz de eksik değil.

*07/11/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.