Millî Eğitim Bakanlığında şube müdürü
olarak görev yapan bir tanıdığım var. Konuşurken söz döndü dolaştı, şube
müdürleri atamasına geldi. “Oradan buradan, bir şeylerin kenarından köşesinden
yazıyorsun. Bir de şube müdürü atamalarına değin” dedi. Hangi hizmet bölgesinde
ne kadar çalışacağınız, sonrasında nereleri isteyeceğiniz mevzuata göre
belirlenmiş. Bunun neyini yazacağım, neyiniz var dedim. “Senin olup bitenlerden
haberin yok galiba. Neler dönüyor neler…kimler ihya edilirken kimler mağdur
oluyor kimler” dedi. Haydi derdiniz ne ise yaz bana gönder de köşemde aynen
yayımlansın dedim. “Ben yazar mıyım” dedi. Ben yazar mıyım sanki. Buna rağmen
yazıyoruz. O zaman derdini yazıp gönder de bir yazı konusu edinelim dedim. Aşağıdaki
metni göndermiş:
“Bugünlerde Milli Eğitim
taşra teşkilatlarında görev yapan şube müdürü atamaları dillerden düşmüyor. Çünkü
bu teşkilatta görev yapan ve yapacak şube müdürleri için ülke genelinde il ve ilçeler
beş bölgeye ayrılmış. Bunlar şu şekildedir: 1.bölgede 6, ikinci ve üçüncü
bölgelerde 4, dördüncü ve beşinci bölgelerde ise 2 yıldır. Tayin isteyen şube
müdürleri atama döneminde iki alt, iki üst bölgeyi isteyebiliyorlar. Buraya
kadar her şey normal. Çünkü kimin, ne kadar süre ile hangi bölgede çalışacağı
mevzuatta belirlenmiş. Anormal olan, 657 sayılı DMK’nin 76.maddesinin devreye
sokulması. Bunda ne sakınca var diyebilirsiniz. Sakınca, bu 76.madde atamaları
ile 1.bölge boş kadrolar doldurulunca 2. ve 3.bölge hizmetini tamamlayan şube
müdürleri, hak ettikleri 1.bölgeye tayin isteyemiyorlar. 1.bölgedeki boş
kadrolar birilerine bu şekil peşkeş çekilince burada bir hak gaspı söz konusu
olmaktadır. Haliyle birileri ihya edilirken birileri mağdur ediliyor. Bu da
çalışma zevkini yok ettiği gibi adalet duygusunu da zedelemektedir”.
Çok vakıf olduğum bir
konu değil ama dediği gibi ise şube müdürü bu isyanında, bu serzenişinde haklı
mı? Haklı. Alacağı var mı? Ki olması gerekir ama mevzubahis olan bu ülke ise
maalesef alacağı yok. Çünkü adamına göre iş yapıldığı, birileri birilerine
karşı kollandığı, ben yaptım oldu mantığı güdüldüğü müddetçe, tüm bu olup
bitenlere karşı da toplumsal bir tepki ve refleks olmadıkça, çok özel
durumlarda kullanılması gereken bu 76.madde, genel bir atama maddesi olarak
kullanılmaya devam edecek ve mağduriyetler oluşacaktır. Durum böyle olunca siz
bu 76.maddeye torpil maddesi de diyebilirsiniz.
Örnek mi istersiniz?
Verelim. Tabir yerinde ise kuş uçmaz, kervan geçmez, kimse tarafından cazip
görünmeyen, ulaşımı sorunlu, merkeze uzak ilçelerde ilçe milli eğitim müdürlüğü
yapan bazıları, belli bir süre buralarda görev yaptıktan ve asaleti elde
ettikten sonra merkeze gitmenin/gelmenin yolunu arıyor. Bunun yolu da milli
eğitim müdürü iken bir alt görev diyebileceğimiz şube müdürlüğüdür. Yapılan
görüşmeler sonucunda bu kimseler için 76.madde işletilerek bunlar il merkezindeki
boşalan kadrolara atanıyorlar. Bu yol ile prensimiz merkeze gelebiliyorken
gelmek için gün ve yıl sayan birilerinin önü de tıkanıyor. Yani bir taşla iki
kuş vurulmuş oluyor. Burada bir haksızlık yok mu? Var maalesef. Bir alt birim
diyebileceğimiz şube müdürlüğüne gelen/getirilen ilçe milli eğitim müdürü,
zamanında şube müdürlüğünü kazanmış ve belli bir süre şube müdürü olarak
çalışmış, sonrasında da uygun görülerek ilçe milli eğitim müdürü olarak atanmış
olsa, bu şartlarda şube müdürlüğüne dönenlere kimsenin bir diyeceği olmaz. Zaten
şube müdürü idi, asıl görevine döndü denir. Herkes için söylemiyorum ama atanan
ilçe milli eğitim müdürlerinin çoğu, zamanında şube müdürlüğü sınavına girmiş
ve başarılı olamamış kişilerdir. Bu yol ile yani haklarında 76.madde işletilmek
suretiyle sınavsız şube müdürü olmuş oluyorlar.
Bu konuda ne diyelim? Başkalarının
önüne geçerek ve onların hakkını gasp ederek oldukları bu şube müdürlüğü kendilerine
hayırlı olsun. Merkeze gelmek isteyenlere de sabırlar dilerim. Gerekirse
isimlerini sabrettin olarak değiştirebilirler.
*21/05/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder