24 Şubat 2022 Perşembe

Sapla Samanı Karıştırmak

—Delikanlı, bana yardım eder misin?

—Buyur amca, yapılacak ne vardı? Taşınacak bir şeyin mi var yoksa para mı istiyorsun?

—Yok evladım, ne parası. Bunu da nereden çıkardın?

—Ne bileyim, yolda giderken bir saniyeni alabilir miyim diyen ne kadar kişi gördümse hepsi dilenci değilim deseler de para istiyor. Sizi de öyle sandım. Ne istiyorsun benden?

—Hiçbir şey istemiyorum. Para ihtiyacım da yok.

—O zaman ne istiyorsun?

—Vaktin varsa beni biraz dinlemeni istiyorum. Derdime ortak arıyorum. Zira dertliyim.

—Oğlun, kızın, gelininle mi derdin var?

—Yok evlat. Her evde olduğu kadar bu konularda benim de derdim olur. Bunlar da önemli değil. Benim derdim ülkem.

—Neyini dert edindin ülkenin?

—90 küsur yaşına geldim. Ülkem ne badireler atlattı. Hepsini gördüm. Bugünkü olup bitenler kadar karamsar olmadım.

—Ne demek istiyorsun?

—Bu gidişatın sonu ne olacak böyle? Kimi gördüm ise yarınını göremiyor. Fiyatlar almış başını gidiyor. Hep zam zam zam. Ne zaman markete gitsem, daha önce aldığım ürünü aynı fiyata alamıyorum.

—Paran mı yetmiyor amca?

—Yok evlat. Param yetmeye yetiyor. Zira ayağımı yorganıma göre uzatmasını bilirim. Ayrıca param da var. Şükür ki kimseye de ihtiyacım yok. Allah kimseyi namerde muhtaç etmesin.

—O zaman ne?

—Dün aldığım ürüne bugün katmerli para vermek zoruma gidiyor. Ne değişti gerçekten? Paramızı pul etmenin önüne geçecek bu ülkenin hiç mi B planı olmaz. Ben ne olacak böyle diye düşünüyorum. Bizi yönetenlerin, gördüğüm kadarıyla, böyle bir derdi bile yok. Bu ülke, bu millet bunu hak etmedi diye düşünüyorum.

—Enflasyonlu hayat böyle olur.

—Tamam, enflasyonlu hayat böyle olur ama bugünden yarına geçeceğe benzemiyor. Hala bu ortam tozpembe gösterilmeye çalışılıyor. Başımıza gelen bu belayı haklı göstermek için de durmadan pul olan paramızı başka ülkelerin parasıyla kıyaslamak suretiyle bu aldığımız şu ülkede daha pahalı, biz yine iyiyiz mesajı verilmeye çalışılıyor. Bunu yaparken ülkelerin parasının alım gücünü göz ardı ediyorlar. Olan oldu artık. Bu menfi hayatı yaşıyoruz. Bari başka ülkeleri örnek vermeyip sussalar. Zira sapla samanı karıştırıyorlar.

Develere Sahip Çıkma Zamanı

Abdulmuttalip'i bilirsiniz. Peygamberimizin dedesidir. Ebrehe, Kabe'yi yıkmaya geldiğinde, saldırıya geçmeden önce adamları tarafından Mekkelilere ait civarda ne kadar mal, mülk ve hayvan varsa el koydurur. El konulan develer arasında Abdulmuttalip'in de 100 devesi var.

Develerine el konan Abdulmuttalip, Ebrehe'nin huzuruna çıkarak develerinin geri verilmesini ister. Ebrehe, ben de sandım ki Kabe'yi yıkma diye ricaya geldin. Sen ise develerinin peşindesin, der. Abdulmalip, ben develerin sahibiyim. Develerimi istiyorum. Develerimi korumak zorundayım. Kabe'nin sahibi ise evini koruyacaktır, cevabını verir.

Bu anekdotu dindar, mütedeyyin camiada bilmeyenimiz yoktur. Bunu herkes harika cevap şeklinde anlatır durur. Bugüne kadar Kabe yıkılmakla yüz yüze iken Abdulmuttalip'i develerinin derdine düşmüş, mal düşkünü diye kimsenin eleştirdiğini, ayıpladığını görmedim. Aksine ondan bu sözünden dolayı övgüyle bahsederler. Ben de bu sözünden dolayı Abdulmuttalip'i takdir ederim. Çünkü develerinin derdindedir. Ki o develer tüm Haşim oğullarına aittir. Kabilenin geçimi, rızkı, ekmek kapısı ve sermayesidir. Bir insanın kendi derdiyle dertlenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ki ateş düştüğü yeri yakar.

Günümüze gelirsek, ekonomik sıkıntı ve belirsizlik dolayısıyla köşe olanlar olduğu gibi milyonlarca insan ekonomik sıkıntı çekiyor. Çocuğunu everecek. Düğün eşyası ateş bahası. Altın uçmuş. Nasıl mihr yapacak vs. Hiç çekmiyorum diyen peşi sıra gelen zamlardan etkileniyor. Kimi döviz ve altın borcu almış, borcu katlanmış bir durumda iken bunlardan biri gidişattan dert yansa senin derdin de bu mu? Oyun var efendim oyun... Nankörlük yapma vb. sözleri duyması kaçınılmazdır.  Yahu Abdulmuttalip gibi kendi derdinin peşine düşmesinde ve dertlenmesinde ne sakınca var, anlamıyorum. Vatandaş kendi derdine düşecek. Bu dertleri de giderecek olan devlettir. Vatandaş devletin gözüyle bakmaz. Devlet de vatandaşın gözüyle bakmaz. Kulvar farklı. Koyun can derdinde iken et derdinde olan kasap gibi olmayalım. Bırakalım her şeyden nem kapmayı. Sosyal medyadan ülke yönetmeyi ve bunu savunmayı. Herkes develerine sahip çıksın. Devlet de ekonomiyi düzelterek devletliğini göstersin.

Hasılı, öyle bol keseden atmanın, döviz ve altın istersen şu kadar, enflasyon bu kadar olsun şeklinde hava atmanın, ekmeğinin kaygısında olan insanları ayıplamanın hiç zamanı değil. Zaman herkesin devesine sahip çıkma zamanıdır. Çünkü “Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası/Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası” beyti boşuna söylenmemiş.

Günah Keçisi

Ne zamandır beşli marketler günah keçisi ilan edildi. Öyle bir algı oluşturuldu ki gören de diğer marketlere göre buralarda ürünler kazık mı kazık. Bence algılara teslim olmayalım. Hayat pahalılığındaki diğer sebepleri göz ardı ederek tüm suçu bunlara yıkmayalım. Gören de hayat pahalılığının başı bu marketler sanır. Bu yapılan suç bastırmak ve suçu başka yerde aramak demektir.

Hayat pahalılığından dert yanabilirsiniz ama hayat pahalılığındaki tüm suçu beşli marketlere yıkmak, halkı bu marketleri boykota çağırmak hakkaniyete sığmaz. Unutmayalım ki bu beşli marketler, insanları illa bizden alışveriş yapacaksınız diye zorlamıyor. Pahalı bulan alışverişini gider başka marketlerden yapar. Bunda da hakları vardır. Sahi pahalı olan bir ürünün fiyatı başka yerde daha uygunsa kim gider bu marketlerden alışveriş yapar.

İnsanları boykota çağırırken işin perde gerisini de düşünelim. Diyelim ki boykot çağrısı bu ülkede dalga dalga yayıldı. Kimse bu marketlere gidip alışveriş yapmadı. Bu firmalar zincirlerini kapatma kararı aldı. Bu kapatmalarda en büyük zararı buralarda çalışanlar görecektir. Kim bu çalışanlar? Senin oğlun, benim kızım. Merak ediyorum, boykota çağıranlar bu işsizler ordusuna iş verebilecekler mi?

Bu marketler hakkında bir taraftan emir almış gibi algı oluşturmayı bırakalım. Bu marketler, bölgesinde fiyat istikrarı sağlayan marketlerdir. Bir an için düşünün. Bu marketler bu sektörden çekildi. Diğer marketlerin fiyatlarının yanına varılabilecek mi? Unutmayın ki birçok bakkal ve market bu beşli zincirin fiyatlarıyla rekabet edemediği için kepenk kapattı.

Beşli marketleri boykota çağıranlar, gerçekten bu marketleri pahalı buluyorlar ve bunda da samimiler ise bu beşli marketlerin fiyatlarıyla Tarım Kredi Kooperatiflerindeki fiyatları bir karşılaştırsın. Bence uzaktan gazel okumayalım. Bu sektörde yüksek fiyat çeken hiçbir market ayakta kalamaz.

Unutmayalım ki hayat pahalılığının nedeni yaşadığımız yüksek enflasyondur. Bir mamulün maliyeti arttıkça ürünlerin maliyeti artacak ve ürünlere zam olarak yansıyacaktır. Maliyetler ne kadar artarsa artsın, firmalar ürünlere zam yapmasın düşüncesinde isek bu ticaretin doğasına aykırıdır. Hiçbir satıcı ürününü maliyetinin altında veremez. Verdiği takdirde önce cepten yer, ardından bu sektörde tutunamaz. Yine aynı şekilde ürünlerini hep pahalı veren de bu sektörde tutunamaz.

Eğer hayat pahalılığından muzdarip isek esas sebeplerine ve sebep olanlara inmek lazım. İnanın, suç bastırmak için birilerini günah keçisi ilan etmenin enflasyonla mücadeleye bir katkısı olmaz. Hazırında sosyal barışı bozar ve büyük vebaldir.

Ha ürününü fırsat bu fırsat deyip pahalıya satmaya kalkan olmaz mı? Sahasında tek, tek değilse de piyasayı belirleyenlerle anlaşma yoluna gitmişse bunun yolu da denetimdir. Sıkı bir denetip açgözlü insanları yola getirir. Bu da devletin asli görevidir.