9 Nisan 2021 Cuma

İstifa Mekanizması *

Gündelik hayatta kullandığımız her kelime ve kavramın hayatımızda ayrı bir yeri olsa da bazı kavramların yeri daha bir ayrıdır. Bunlardan bir tanesi de istifadır. “Görevinden, işinden kendi isteği ile çekilme, ayrılma; işinden, görevinden ayrılmak isteğini bildiren dilekçe” ye istifa diyoruz.

İstifanın bende ayrı bir yerinin olması; kişinin, makam, mevki, işini ve görevini tek taraflı bırakması beyanıdır. Bizim ülkemizde pek işlemeyen bu mekanizma kişi nezdinde çok muteber bir davranıştır. Gözüm yok, benden bu kadar, bu görevi bundan sonra kim yaparsa yapsın demektir. Kişiye itibar kazandırır.

İstifa, istifa eden kimsenin işinde ve temsilde başarısız olduğu anlamına gelmez. Her istifanın gerisinde değişik sebepler olabilir:

Makamı uzun süre işgal etmiş, kurumuyla ilgili yapılması gereken her şeyi yapmış, bundan sonra yapacakları kendini tekrar anlamına gelebilir.

Yaş ve sağlık nedenlerini gerekçe gösterebilir.

Yüzü eskimiştir. Kurumda heyecanını kaybetmiştir. Bir kan değişimi kuruma heyecan getirebilir.

Atandığı makama içi ısınmamıştır. Başarılı olamayacağı kanaati kendisinde oluşmuştur.

Kendisini atayan üst makamla çalışma şartları örtüşmemiştir. Alt ve üst ilişkilerinde uyum olmayabilir.

Bulunduğu makam kendisiyle birlikte tartışmaların odağı haline gelebilir. Tasarrufları kendisini atayanları zor durumda bırakabilir. Kuruma onulmaz yaralar açmış/açacak olabilir.

İşlerinin yoğunluğunu beyan edebilir, esas işlerine daha fazla zaman ayırmak isteyebilir.

Sağlık ve ailevi nedenleri öne sürebilir.

Atamaya yetkili üst makamın kendisiyle çalışmak istemediğini hissetmiş olabilir ya da üst makam bunu hissettirmiş olabilir.

Verdiğim örneklerin dışında başka sebepler de olabilir ama sebep her ne olursa olsun, makam sahipleri, atandıkları göreve gelir gelmez, istifa dilekçelerini ceplerine koymalılar ve günü geldiği zaman gecikmeden istifa yolunu kullanmalıdırlar. Bu demek değildir ki istifa edenler başarısız. Aksine, çok da başarılı olabilirler ama bazen kan uyuşmazlığı olabilir. Yapılacak bir istifa; kişinin kendisini, çevresini ve kendisini o makama layık görenlerin elini rahatlatır diye düşünüyorum.

İstifa bana insan onurunu koruyan ve gözeten bir yol gibi geliyor. “Görevden alındı”, “istifası istendi” denmek ise bana şık gelmiyor.

Kimler istifa yolunu seçer? Kendine güvenen, gücünü bilgi, birikim ve tecrübesinden alanlar bu yolu kullanmaktan kaçınmazlar. İstifadan sonra da makamsız hayatlarına devam edebilirler. Çünkü gittikleri her yerde ağırlıklarını hissettirirler.

Kimler istifa yolunu seçmez? Gücünü kendinden ziyade oturduğu makamdan alanlar kolay kolay istifaya yanaşmazlar. Çünkü koltuğa yapışık gibidirler. Koltuğundan olmamak için gerekirse kırk takla bile atarlar. Onları koltuğundan kaldırmak için vinç bile fayda etmez. Çünkü koltuk onlar için varlık nedenleridir. Koltuk altlarından kayınca sudan çıkmış balığa dönerler. Bu, onlar için ölmekten daha beterdir. Bu tipler koltuğa güç veren değil, gücünü koltuktan alanlardır. Bunlar için görevden almanın dışında geriye başka bir seçenek kalmıyor. Bu da çok istenmemesine rağmen bu ülkede sık başvurulan yollardan birisidir.

Sonuç olarak isterim ki bu ülkede, görevden alma ve alınmanın dışında, makam sahipleri istifaya çok sık başvursunlar. Varlık nedenleri koltuk olmamalı. Kendine güvenen de bu yola başvurmaktan zaten kaçınmaz.

*10/04/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

7 Nisan 2021 Çarşamba

Bildiğim ve Gördüğüm Diplomasi *

Diplomasi nedir?

—Hangisini istersin?

—Ne demek hangisi? Birden fazla diplomasi mi olur?

—Olmaz olur mu? Ben en azından iki tanesini biliyorum. Birincisi, bildiğim ve olması gereken diplomasi, bir de gördüğüm diplomasi var. Hangisini istersin?

—İyi valla! O zaman bildiğin ve olması gereken diplomasiden bahset önce.

—“Uluslararası ilişkiler ve bu ilişkileri düzenleyen anlaşmalar bütünü, yabancı bir ülkede ya da uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme eylemi ve sanatı” şeklinde tarif edilir. Yani uluslararası ilişkilerin müzakereler yoluyla yürütülmesi demektir. Gerçekten diplomasi bir sanattır. Üstelik yabana atılır, görmezden gelinir bir sanat değil. Her devlet yöneticisinde ve devlet yönetimine talip yöneticilerde, dışişleri bakanlarında ve devleti iç ve dışarıda temsil eden hariciye temsilcilerinde bu sanat olmalı. Çünkü devletin haklarını diğer devletlere karşı savunma, devletin menfaatini gözetme söz konusu bu temsilde. İşi gerilim ve savaşa götürmeden sorunu çözmek gerekiyor.

—Bunun için bahsettiğin yöneticilerin ve liderlerin ne yapması gerekir?

—Devletlerarası ilişkilerde bilgi, birikim, denge gözetmek ve çok yönlü düşünmek gerekiyor. Çünkü olaylara vakıf olmak için bilgi ve birikim önemli. Aynı zamanda devletlerin kırmızıçizgisi olur, bu hassasiyeti de göz önünde bulundurmalı. Bir devletle bir anlaşma imzalarken başka devletler de hesaba katılmalı. Burada asıl olan, işi gerilim ve savaş ortamına getirmeden ve ilişkileri kesmeden yürütmektir. Yanı başımızda veya dünyada bazı devletler arasında herhangi bir gerilim olduğunda ve savaş çanları çaldığında veya bir ülkede bir iç karışıklık zuhur ettiğinde hemen meydana çıkılmaz ve taraf olunmaz ve endişe dili kullanılır. Yapılan açıklamada “Tüm olup bitenleri endişe ile izliyoruz. Bu sorunun barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmasını istiyoruz” denir. Dış ilişkilerde herhangi bir sebeple ipler gerildiğinde bu mesele iç siyaset malzemesi yapılmaz. Çünkü kişilerin kadar devletlerin de onuru vardır. Bunun gözetilmesi gerekiyor. Tüm bunların yanında, konuşmalarda diplomatik bir dil kullanılması esastır. Kırıp dökmeyen ve gerilimi yükseltmeyen bir dildir bu. Bu bazen teknik terimler kullanılarak yapılır bazen de ortaya söylenir. Hatta bazen öyle bir dil kullanılır ki yoruma açık bu dilden taraflar kendi payına düşeni aldıkları gibi bazı cümlelerle de kendi lehlerine ifadeler olduğu hissine kapılmalı.

—Anladım; kırmadan, dökmeden ve işi savaş boyutuna getirmeden uluslararası ilişkileri müzakere yoluyla yönetme işidir bu diplomasi. Peki, gördüğün diplomasi nedir? Biraz da ondan bahset.

—Yukarıda dediklerimin tersini yapmak gördüğüm diplomasidir. Önü, arkası düşünülmeden meydan okumak, gerilimi iç siyaset konusu edinmek; asmak, kesmek, meydan okumak, bunu temcit pilavı gibi her platformda dile getirmek gördüğüm diplomasiye bir örnektir. Bu tür diplomaside en son söyleyeceğini en başta söylüyorsun, gerilimi yükseltiyor, ilişkileri kesme noktasına getiriyorsun, hatta kesiyorsun. Büyükelçini çekiyorsun. Bu, yıllar yılı böyle devam ediyor. Ardından alttan alta görüşmeler yaparak bozup kırdığın ilişkileri normalleştirmeye çalışıyorsun. Yani bu diplomasi, önce bozuyorsun sonra ilişkileri düzeltmeye çalışıyorsun.

—Hangisi iyi sence?

—Bana sorma hangisinin iyi olduğunu. Belli değil mi ayrıca hangisinin iyi olduğu. Tabii ki olması gereken diplomasidir istenen. İkincisini yani gördüğüm diplomasiyi tercih ettiğin zaman “Madem düzelteceksin, o halde ne diye bozdun ilişkileri” diye adama sorarlar. O yüzden devlet yönetimi kadar uluslararası ilişkileri yönetme ciddiyet ister, bir satranç oyunu gibi birkaç hamle sonrasını düşünmek gerekiyor. Çünkü birkaç hamle sonrası düşünülmeden yürütülen diplomasiden tüm millet zarar görür.

*30/04/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

AST Kurye *

20 Ocak olsa gerek. Bir evrak için devletin bir kurumuna normal/adi mektupla müracaat ettim. Evrakımın işleme alınıp alınmadığını e-devletten zaman zaman takip ediyorum. Evrakımın işleme alınmadığını tespit edince verilen iletişim numarasını arayarak evrakımın kurumlarına gelip gelmediğini sordum. Henüz ulaşmadı bilgisini aldım. Birkaç gün sonra tekrar sordum. Yine ulaşmamış. Bu çağda meramını adi mektupla giderilmesini istersen olacağı buydu. Adı üzerinde adi mektup. Postacı veya kurumdaki görevli alıp çöpe atmış da olabilir.

Aynı evraka bu sefer 15 Şubat günü APS ile müracaat ettim. E-posta yoluyla "Evrakımın işleme alındığı ve teslimi için 16 Şubat günü x kuryeye verildiği, evrakın takibi için oluşturulan gönderim numarası ile evrakımı takip edebileceğim" bilgisi verildi. Evrakımın aynı gün içerisinde işleme alınması beni fazlasıyla memnun etti. Helal olsun, bu ne hız, dedim.

Gönderim numarası ile gönderilen evrakımın akıbetini sorguladım. Evrakımın en geç 02 Mart günü mesai bitimine kadar teslim edileceği bilgisine ulaştım. Geç bir tarihti ama beklemekten başka çare yoktu. Sonra 16 Şubattan 2 Marta şunun şurasında ne kalmıştı. En geç tarih verildiğine göre kurye o günü beklemez, erkenden teslim ederdi ayrıca.

2 Marttan önce teslim edilmesinden geçtim. 3, 4, 5 Mart geçmiş olmasına rağmen eskilerin hacı yolu bekledikleri gibi kuryenin, adıma hazırlanmış evrakı teslim edeceğini bekledim durdum. Ses seda yoktu. Kuryeyi aradım. Müşteri hizmetleriyle görüşmek için beklemeye koyuldum. 19. 18. 17. 15. vs. sıradasınız kaydını dinlettiler bana. Epey bir bekledikten sonra “İsterseniz müsait oldukları zaman yetkilimiz sizi arasın” uyarısıyla birlikte dedikleri tuşa basarak telefonu kapattım. Birkaç saat sonra kurye temsilcisi döndü. Durumumu anlattım. Evrakınız teslimat için beklemede. Tam açık adresinizi alabilir miyiz” dedi. Adresi yazdırdıktan sonra “Dağıtım ve teslimatta bana öncelik verilmesi kodu geçtiğini” söyledi. Bir sevinç bir sevinç. Ne de olsa benim için işlemler hızlandırılacaktı. Aklıma geldi, ertesi günü evrakımın akıbetini sorguladım. Adıma oluşturulan önceliği görünce şaşırıp kaldım. Pes doğrusu, dedim. Çünkü evrakımın teslimi için en geç 22 Mart akşamına kadar beklemem yazıyordu.

İlk işim, üç harf kısaltmasıyla markalaşmış kuryenin açılımına; kimdir, necidir diye baktım. Açılımı ve anlamı “Aynı Gün Teslim” demekmiş. Şükrettim buna. Ya bir de açılımı “Aynı Yıl Teslim” olsaydı dedim. Kuryenin verdiği iletişim numarasından kuryeyi aradım. Her zaman olduğu gibi tüm müşteri hizmetleri yoğundu. Dönüş yapmaları için verdikleri tuşa basıp kapattım. Bekledim, dönüş yapılmadı. Bu sefer kuryenin verdiği “şikayet, öneri ve eleştiri” kısmına “2 Marta kadar teslim edilmesi gereken evrakımın bu tarih geçmesine rağmen hala şahsıma teslim edilmemesi, firma adınızın açılımına uygun mudur?  Lütfen evrakımın teslimini hızlandırın” yazdım. Bir gün bekledim, firmadan şikayet ve talebime bir cevap verilmedi. Sonunda evrakımı hazırlayıp ilgili kuryeye teslim eden devlet kurumuna e-posta yoluyla meramımı anlattım. Aynı gün ve saatlerde “Adınıza hazırlanmış evrakınızın hala teslim edilmediğiyle ilgili talebiniz anlaşmalı kuryeye iletilmiş, size dönüş yapılacaktır” cevabı verildi. Gerçekten kurye temsilcisi aynı gün arayarak “Evrakınız 12 Mart Cuma günü teslim edilecektir” dedi. En azından belirledikleri tarihten 9 gün önce teslim edecekler. Buna da şükür dedim.

12 Martı iple çektim. Çünkü beklediğim evrak olmadığı için adıma bir işlem yapamıyorum. Benim yapmam gereken işlemleri bir başkası yapmak zorunda kalıyordu.

12 Mart günü akşamına kadar evrakım yine teslim edilmedi. İnşallah 15 Martta teslim edilir. Nasılsa araya hafta sonu tatili girdi dedim.

Sizce 12 Martta teslim edecekleri evrakımı, kurye, 15 Martta teslim etmiş olabilir mi?  İnanmayacaksınız ama 14 Mart Pazar akşamı teslim etmiş. Benim de bu teslimattan, kaymakamlıkta çalışan bir personelin telefonla beni aramasıyla haberim oldu. Böylece ertesi gün işe gelince yani 15 Mart günü evrakıma ulaştım. Gördüğünüz gibi ikili tüm görüşme ve yazışmalarımın semeresini evrakımı teslimat gününden 9 gün önce almış ve muradıma ermiş oldum.

Tüm bunları niye anlattım? Firmanın reklamını yapayım ki kurye tercihiniz bu firmadan yana olsun. Gerçi bu evrak için kurye seçme hakkınız yok. Paşa paşa dağıtım için kuryenin keyfini bekleyeceksiniz. Merak ettiğim, kendisi evrakı bir günde dağıtıma hazır hale getiren devlet, bu firmayı bulmak için çok mu aradığı. Bu arada anladığım kadarıyla firma çok yoğun olmalı ki belirlenen tarihte bile evrakını teslim edemiyor ve telefonla görüşmek için bile sıra bekliyorsun. Acaba devlet, bize göndereceği her evrak için bu kuryeyle kaç paraya anlaştı? Bu işte para varsa bir de nasılsa aynı gün aynı hafta ve aynı ay teslim şartı olmadığına göre ben de bir kurye firması mı kursam, diyorum. Adını da şimdiden hazırladım: “Aynı saatte Teslim”. Siz buna kısaca AST diyebilirsiniz. Bu aşamadan sonra artık gelsin paralar. Bunun için bir de para sayma makinesi alırım, olur biter.

*24/04/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.