5 Aralık 2019 Perşembe

PISA Sonuçları Yüreğimize Su Serpti ***

Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır. Amacı, öğrencilerin okulda öğrendikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanma becerisini ölçmektir. Ayrıca gençlerimizi daha iyi tanımak; onların öğrenme isteklerini, derslerdeki performanslarını ve öğrenme ortamları ile ilgili tercihlerini daha açık bir biçimde ortaya koymaktır.

PISA’da zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır. (pisa.meb.gov.tr)

Üç yılda bir yapılan ve Türkiye’nin ilk defa 2003 yılında katıldığı 2018 PISA sonuçları açıklandı. 2015 PISA sonuçları ile 2018 sonuçlarına bir göz atalım: Türkiye'nin okuma becerileri alanında 2015 yılında;
*428 olan ortalama puanı, 2018 yılında 38 puanlık artışla 466'ya,
*420 olan ortalama matematik puanı 34 puanlık artışla 454'e,
*425 olan ortalama fen puanı 43 puanlık artışla 468'e yükseldi.
Üç alanda da puanların 2015 yılına göre yükseldiği, en büyük iyileşmenin de fen okuryazarlığında elde edildiği görülmektedir.

79 ülkenin katıldığı PISA sonuçlarına sıralama bazında bakarsak;
* Okuma becerilerinde 50'nci sırada iken 40.
* Matematik okuryazarlığında 50'nci sırada iken 42.
* Fen okuryazarlığında 54'üncü sırada iken 39. sıraya yükseldi.

Bir istatistik daha verelim. SETA’nın (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) 2018 PISA sonuçlarına dair hazırladığı analize göre “Matematik haricinde fen ve okuma alanlarında kız öğrencilerin performansı, erkek öğrencilere göre daha yüksek” olduğu ortaya çıkmıştır. Bu istatistik de beni yanıltmadı. Kız çocukları biz geliyoruz diyor. Bunu da merkezi sınavlardaki başarılarından ve kamuda görev alan kadın sayısından anlayabiliriz. Eskiden kamuda görev yapan erkek nüfus kadınlara göre daha fazla iken bu oran kadınların lehine hızlı bir şekilde değişmektedir.

2018 PISA sonuçları istediğimiz gibi mi? Değil elbet. Daha iyi olamaz mıydı? Olurdu elbet. Ama 2015 PISA sonuçlarına göre 2018 PISA sonuçları yüreğimize su serpti desek yanlış olmaz. Çünkü 2015 PISA sonuçlarına göre Türkiye puanını artırdı. (2015 sonuçlarının gerisine de düşebilirdik.) Artırdığımız puan istediğimiz gibi olmasa da geleceğimiz adına ümit vericidir.

2018 PISA araştırmalarına katılan ve 2015 değerlendirmesine göre çıtayı yükselten öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Bir üç yıl sonra yani 2021 yılında yapılacak olan yeni bir değerlendirmede yeni 15 yaş grubu öğrencilerimizin 2018 PISA sonuçlarını daha yukarılara taşıyacaklarına yürekten inanıyorum. Yeter ki biz bu çocuklarımıza güvenelim. Çünkü güven, başarıyı tetikleyen öğelerin başında gelir.

***07/12/2019 tarihinde Barbaros Ulu adıyla Pusula haber gazetesinde yayımlanmıştır.




Kimden Korkacaksın?

Bugün size tipler içinden bir tipten bahsedeceğim. Bakalım beğenecek misiniz? Beğenir iseniz yanınıza alıp turşusunu bile kurabilirsiniz.  Turşuyu hep kendinize almayın, biraz da bize verin dersem iki gözüm çıksın. Alın tepe tepe kullanın. Varsın size yakın, benden ırak olsun.

Dişlerinizi boş yere sıktığınız bu tipin adını koyacağım sadece. Düzeltebilir misiniz? Asla. Çünkü kabili mümkün değil. Bu ülkede eğitim düzelir, ekonomi düze çıkar. Bu tipler yine düzelmez.

Biliyorum merak ettiniz bu tipi. Ama nevi şahsına münhasır bir tip değil, çevrenizde sürüyledir böyleleri. En iyisi özelliklerini sayayım:
Plansızlığı plan edinmiştir.
Önerilere açık değildir. Çünkü egosu müsaade etmez ve egosundan ödün vermiş olur. Kibri el vermez. Zira görünmeyen bir kibri vardır.
Fazla konuşmaz. Şayet konuşmak zorunda kalırsa savunma refleksini çalıştırır. Bilir ki kırıp dökmüştür ama burnundan kıl aldırmaz. 
En makul ve masum isteklerine cevap vermez. Çünkü aklı basmaz. Tek yaptığı öğrendiğidir. Tek doğrusu da budur. Zira hayata dar açıdan bakar. Siz buna at gözlüğüyle bakar diyebilirsiniz.
Teamül nedir bilmez. İnsanlarla dama taşıyla oynar gibi oynar.

Plansızlığı plan olan bu tiplerden korkacaksın. Kendisinden değil, plansızlığından. Saygı da duymayacaksın. Çünkü sağı solu belli olmaz. Böylelerine asla sorumluluk vermeyeceksin. En küçük bir koltuğu bile  kurban edeceksin. Mümkünse ne birlikte çalışacaksın ne de iş vereceksin. Fayda bekleme böylelerinden. Zararı bir virüs gibi herkese bulaştırır. Selam vermeyeceksin. Selam vermez de verse de almayacaksın. Uzak duracaksın. Uzaktan kırıp döktüklerini seyredeceksin. Yaptıklarını mesele edinip moralini bozmayacaksın. Çünkü en büyük mutluluğu senin moralini bozmak üzere kurulu. O yüzden egosunun tavan yapmasına izin vermeyeceksin.

O, odasına kapanıp bir sonraki kırıp dökme işinin planını yaparken sen de kırıp dökülen işini yapmaya yönel. Tam toparlamaya başladım derken bu kimsenin senin için hazırladığı sürprize hazır ol. 

3 Aralık 2019 Salı

Merkezi Sınavlarda Süre *


Merkezi sınavlar, okuyacağımız okulu ve okuduğumuz bölüme göre meslek seçiminde en önemli faktördür bu ülkede. Okumaktan başka bir seçenek düşünmeyenler için hayat-memat meselesi dense yeridir. Bundan dolayıdır ki ilkokuldan başlayarak muhit, okul ve öğretmen arayışına girilir. Ortaokul hakeza. İyi bir lise okumak için daha 5.sınıftan itibaren etüt ve kurs merkezi, özel ders alma, DYK kurslarına yazılma, özel okula gitme ve yardımcı kaynak alma gibi merkezi sınavlara hazırlanma çabamız var. Aynı maraton, lise öğreniminde de devam ediyor.

Niyetim merkezi sınavları anlatmak değil. Çocukluğunu doğru dürüst yaşamadan burunlarından fitil fitil getirdiğimiz çocuklarımıza dünyayı dar eden ve hayatlarına yön veren merkezi sınavlardaki sürelere dikkat çekmek istiyorum. Çünkü sınava giren öğrencilerin kahir ekseriyeti "Süreyi yetiştiremediğinden" şikayetçi. Çocuklarda mı sorun var, verilen sürelerde mi?

Önce sınav sürelerine bir bakalım:
LGS→50 soruluk sözel alan için 75 dakika, (her bir soruya 1,5 dakika)
40 soruluk sayısal alan için 80 dakika. (2 dakika)
TYT→120 soruya 135 dakika. (ortalama 1,125 dakika)
AYT→160 soruya 180 dakika. (1,125 dakika)

Merkezi yapılan sınavların her soruya düşen ortalama süresi, verdiğim bilgilerde görüldüğü gibi ortaokullarda 1,5 ila 2 dakika, lise öğrencilerinde ise 1,125 dakikadır.

Sürelere bakınca ortaokul öğrencilerinin girdiği LGS süresine eh, olabilir diyeceğim. Lise son ve mezunlarının girdiği YKS süresi tam bir fecaat. Yazık çocuklara verilen bu süreye. İki ayağını bir pabuca sok demektir, düşünmeden yap demektir, seri üretim yapan bir makine gibi ol demektir. Çocuklar ve ebeveynleri için hayat-memat olan bu sınavlarda, sınava giren öğrencilerin çoğunluğu süre sorunu yaşıyorsa çocuklardan kaynaklanmayan bir sorun var demektir. Merak ediyorum, ister sözel ister sayısal sorularda olsun, MEB Bakanına, ÖSYM Başkanına, kendi hazırladığı soruların dışında merkezi sınav sorularını hazırlayan kişilere aynı süreyi verip kendilerini imtihan etsek kaçı süre sorunu yaşamaz.

Kimse biz de bu yoldan geçtik, biz de zamanı ayarlama sorunu yaşadık, bunlar da aynı sorunu yaşayacak. Bu, pratik eksikliklerinin ve fazla soru çözmediklerinin bir sonucudur, derece yapanların niye böyle bir sorunu yok, elemek ve başarı sırası belirlemek için başka yol yok diyemez. Yeni nesil sorular, bilgiden ziyade çocukların anlama ve kavrayışlarını ölçmeye yönelik. Bilgi sormuyoruz, metinden ne anladığını ölçeceğiz diyerek neredeyse bir sayfayı bulan bir metin koyuyoruz önüne. Uzun sorular bir değil, beş değil. Neredeyse tamamı böyle. Eskiden Türkçe veya Edebiyat sorularında gördüğümüz uzun sorulardan Fen grubu ve diğer dersler de nasibini aldı. Çocuk, sorunun uzunluğunu görünce daha baştan gözü korkuyor. Büyükler gibi daha anlama, kavrama ve analitik düşünme melekeleri tam gelişmemiş çocuk ve gençlere Allah'tan reva mı bu? Çocuk/genç parçayı mı okusun, parçayı mı anlasın? Verilen bu süre ile öğrencinin parçayı ikinci defa okuması mümkün değil.

Niyetimiz öğrencilerin başarısını mı ölçmek yoksa zamanla yarıştırarak heyecan ve aceleden nasıl yanlış yaptırarak başarısız kılarız mı? Niyet, başarısızlığı ölçmek olmasa da sonuç nasıl başarısız kılarıza varıyor. Yapmayın Allah aşkına! Yazık etmeyin bu çocuklara! Geleceklerini ve hayallerini yok etmeyin. Düşünecekleri kadar makul süre verin sınavlarda. Hem siz "Acele işe şeytan karışır" demiyor musunuz? İşimize şeytanı karıştırırsak istemediğimiz bildik başarısızlıklar ortaya çıkar. Ya soruları azaltın ya da süreyi makul bir seviyeye çekin. Bu çocuklara yazık etmeyin. Onları, bu dünyaya geldiklerine pişman etmeyin.

* 04/12/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.