Huzur
Sokağı romanı ile adı özdeşleşmiş Şule Yüksel Şenler hanımefendi vefat edince
sosyal medyada yazılıp çizilenlere ve paylaşımlara bir göz attım. Samimi duygu
ve düşüncelerini ifade eden, üzüntülerini paylaşan çok kişi gördüm.
Paylaşımcıların ortak noktası sanki okullarda ders kitabı olarak okutulmuş da
herkes zorunluluktan onun kitabı "Huzur Sokağı" isimli kitabını
okumuş. Sadece benim nesil değil, benden kaç nesil sonrası da bu kitabı okumuş.
Çok satan kitaplar arasında yer alan bu kitap, öyle zannediyorum satışından
fazla bir okuyucuyla buluşmuş. Kitabı kim okuduysa kitapta kendinden bir şey
bulmuş ve etkilemediği kişi kalmamış. Kadını da okumuş, erkeği de.
Kitabı
bu derece değerli kılan ne olabilir diye düşünüyorum. Aklıma merhumenin
samimiyeti geliyor ilk başta. İkincisi kendisini anlatması geliyor. Zira
romanın kahramanlarından Feyza ile kendisini anlatmış rahmetli. Üçüncüsü, halkı
Müslüman olan bir ülkede dinin bir emri olan başörtüsünü takanların, devleti
yönetenler nezdinde parya olarak görülmesinin işlenmesidir. Zira az bedel
ödenmedi bu uğurda. Romanına yansıttığı bu toplumsal vakıanın çözümü için
mütedeyyin kesimin öncü ve simge ismi olmuştur. Öyle ki kendi bulduğu örtünme
modeli, başını örtenler arasında “şulebaş” olarak anılmıştır.
Yazdığı
kitaplarla, verdiği konferanslarla, gazete ve dergi yazılarıyla davasını
anlatmış, anlatmakla da kalmamış, yaşantısıyla genç kızlara örnek olmuştur.
Kendisine çok sayıda soruşturma açılmış, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a yazdığı
bir mektuptan dolayı sekiz ay kadar cezaevinde kalmış, çile çekmiş İslam
davasının bir neferidir.
Sayın
Şenler'i tek başına çıktığı bu kutlu davasında kendisini -nazarımda- değerli
kılan, ortaokul iki terk olması. Beşikten mezara ilim dedikleri bu olsa gerek.
İnanmış bir defa bu yola baş koyarken. İnancın ve azmin elinden ne
kurtulabilir? Okul dışında, hayatın içinde yaşamanın ve yaşam mücadelesi
vermenin en büyük okul olduğunu, verdiği ve bıraktığı birbirinden değerli
eserleriyle gösterdi bize. Bir kişinin neler yapabileceğini, çoğu kimsenin
hayatını değiştirebileceğini, kalitenin tesadüfi olmadığını yaşayarak bizzat
gösterdi cümle aleme.
Ömrü
biraz daha kifayet etseydi, örtündüğü başörtüsünün hakkını veremeyen kişilere
de öyle zannediyorum birkaç söz ederdi. En azından ne umdum, ne buldum derdi.
Belki de söyledi, ben vakıf değilim. Belki de içine atarak içinde bir ukde
olarak kaldı, öbür dünyaya götürdü. Umarım vefatının ardından samimi duygu ve
düşünceleri hayatımıza yön verir.
Kaybından
büyük üzüntü duyduğum ve giderken hoş bir seda bırakan Sayın Şule Yüksel
Şenler'e Allah'tan rahmet diliyorum. Dilerim "Huzur Sokağı" romanında
düşlediği huzura, ukbâ âlemde kavuşur. Mekanı inşallah cennet olur. Allah ondan
ve onun yolunu takip edenlerden ebeden razı olsun.
*30/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*30/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.