29 Ağustos 2019 Perşembe

Huzur Sokağı *

Huzur Sokağı romanı ile adı özdeşleşmiş Şule Yüksel Şenler hanımefendi vefat edince sosyal medyada yazılıp çizilenlere ve paylaşımlara bir göz attım. Samimi duygu ve düşüncelerini ifade eden, üzüntülerini paylaşan çok kişi gördüm. Paylaşımcıların ortak noktası sanki okullarda ders kitabı olarak okutulmuş da herkes zorunluluktan onun kitabı "Huzur Sokağı" isimli kitabını okumuş. Sadece benim nesil değil, benden kaç nesil sonrası da bu kitabı okumuş. Çok satan kitaplar arasında yer alan bu kitap, öyle zannediyorum satışından fazla bir okuyucuyla buluşmuş. Kitabı kim okuduysa kitapta kendinden bir şey bulmuş ve etkilemediği kişi kalmamış. Kadını da okumuş, erkeği de.

Kitabı bu derece değerli kılan ne olabilir diye düşünüyorum. Aklıma merhumenin samimiyeti geliyor ilk başta. İkincisi kendisini anlatması geliyor. Zira romanın kahramanlarından Feyza ile kendisini anlatmış rahmetli. Üçüncüsü, halkı Müslüman olan bir ülkede dinin bir emri olan başörtüsünü takanların, devleti yönetenler nezdinde parya olarak görülmesinin işlenmesidir. Zira az bedel ödenmedi bu uğurda. Romanına yansıttığı bu toplumsal vakıanın çözümü için mütedeyyin kesimin öncü ve simge ismi olmuştur. Öyle ki kendi bulduğu örtünme modeli, başını örtenler arasında “şulebaş” olarak anılmıştır.

Yazdığı kitaplarla, verdiği konferanslarla, gazete ve dergi yazılarıyla davasını anlatmış, anlatmakla da kalmamış, yaşantısıyla genç kızlara örnek olmuştur. Kendisine çok sayıda soruşturma açılmış, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a yazdığı bir mektuptan dolayı sekiz ay kadar cezaevinde kalmış, çile çekmiş İslam davasının bir neferidir.

Sayın Şenler'i tek başına çıktığı bu kutlu davasında kendisini -nazarımda- değerli kılan, ortaokul iki terk olması. Beşikten mezara ilim dedikleri bu olsa gerek. İnanmış bir defa bu yola baş koyarken. İnancın ve azmin elinden ne kurtulabilir? Okul dışında, hayatın içinde yaşamanın ve yaşam mücadelesi vermenin en büyük okul olduğunu, verdiği ve bıraktığı birbirinden değerli eserleriyle gösterdi bize. Bir kişinin neler yapabileceğini, çoğu kimsenin hayatını değiştirebileceğini, kalitenin tesadüfi olmadığını yaşayarak bizzat gösterdi cümle aleme.

Ömrü biraz daha kifayet etseydi, örtündüğü başörtüsünün hakkını veremeyen kişilere de öyle zannediyorum birkaç söz ederdi. En azından ne umdum, ne buldum derdi. Belki de söyledi, ben vakıf değilim. Belki de içine atarak içinde bir ukde olarak kaldı, öbür dünyaya götürdü. Umarım vefatının ardından samimi duygu ve düşünceleri hayatımıza yön verir.

Kaybından büyük üzüntü duyduğum ve giderken hoş bir seda bırakan Sayın Şule Yüksel Şenler'e Allah'tan rahmet diliyorum. Dilerim "Huzur Sokağı" romanında düşlediği huzura, ukbâ âlemde kavuşur. Mekanı inşallah cennet olur. Allah ondan ve onun yolunu takip edenlerden ebeden razı olsun.

*30/08/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

2 yorum:

  1. Allah gani gani rahmet eylesin. Vefat haberini duyunca kendisini hiç görmediğim halde sanki en yakınımı kaybetmiş kadar üzüldüm. Dediğin gibi belki de bizi kendisine bu denli sevgiyle bağlayan onun samimiyeti idi. İnşallah huzur sokağında aradığı huzuru ukba aleminde bulur/ bulmuştur. Huzur sokağı 30- 35 sene sonra bile hala hafızamızda canlılığını muhafaza ediyor. En çok satılan kitaplar arasında yerini bulan bu kitabı okuyup ondan etkilenmeyen de yoktur. Okuyanların duaları bile onu cennette uçurmaya yeter. Ruhu Şad, Mekanı cennet olsun. Allan kendisinden razı olsun inşallah.

    YanıtlaSil
  2. Amin inşallah. Dolu dolu yaşamış biri olarak yaşadığı hayatı kitabına dökmüş. Davanın öncüsü olması, birçok kişinin hidayetine vesile olması sevap hanesini umarım doldurmuştur. Allah razı olsun kendisinden. Çıktığı kutlu yolda bir kişi tek başına ne yapabilirim dememiş. Davaya inanç da bu. Sayın Şenler'i Şenler yapan nedenlerden bir tanesi de cafcaflı hayatı yaşamış, mini etek giymiş, makyaj yapmış, oje sürmüş. Yaşadığı bu hayat kendisini sorgulamasına sebep olmuş. Yani Türkiye'de yaşamakta olan her iki sosyal dokuyu da bilen ve yaşayan biri. Samimiyeti de buradan geliyor olsa gerek. Cafcaflı hayatın bedelini ödeyenler, sonradan kendine gelenler bu şekil içten oluyor.

    YanıtlaSil