24 Ağustos 2019 Cumartesi

Yüz Niye Kapatılır ki!

Çarşı, pazarda, toplu taşımada, mahalle ve çarşıda sayıları az da olsa yüzünü kapatan kadın ve kızlarımız var. Yüzü ve gözü kapalı bir şekilde yürüyebildiklerine göre sanırım onlar bizi görüyorlar ama onların kim olduğunu biz bilmiyoruz. 

Aşırı açık giyinenlerden nasıl rahatsız oluyorsam yüzüne ve gözüne varıncaya kadar kapatanlardan da rahatsız oluyorum.  Tercih kendilerinin elbet. Kimseye niçin böyle giyiniyorsun deme durumum yok. Burada açık giyinenleri konu edinmeyeceğim. Siyah bir elbise içinde çarşı, pazara çıkanları ele almaya çalışacağım.

Kadınların örf ve adetlerimize, milli değerlerimize ve inancımıza uygun giyinmeleri istediğim ve takdir ettiğim bir şey. Ama göz ve yüz de kapanınca şaşırıp kalıyorum. Kendi tercihleri olan bu şekil giyime saygı duymakla beraber mantığını anlamış değilim. Eğer bu şekil giyimi dinin bir emri olarak görüyorlarsa bildiğim kadarıyla dinin böyle bir emri yok. Örfümüzde de böyle bir giyime yer yoktur. 

Ben bu tür giyimi yani yüz ve gözün ya da gözün dışında her yeri kapatmayı bir aşırılık olarak görüyor ve böyle giyinenlerin kendilerine eziyet ettiklerini düşünüyorum. Haydi diyelim ki vücut onların, istedikleri şekilde örtünürler. Bir an için öyle diyelim. Küçük bir çocuk bunlar niçin böyle giyinmiş dese ne cevap verebilirim, bilmiyorum. 

Ülkemiz terör ülkesi. Bu şekil el, yüz ve göz kapatanların giyim ve kuşamları bir yeri bombalayacak veya canlı bomba olmayı göze alan teröristlere bir yol gösterebilir. Kendilerini kamufle edip bombalama eylemine katılabilirler. Çünkü kıyafetin altında ne saklandığı veya kim olduğu bilinemez. Pekala erkek bir terörist de böylesi bir kıyafetle kendini gizleyebilir. O yüzden makul kıyafetle toplum içine çıkmak en iyisi diye düşünüyorum. Yüz ve göz görünmeli. Herkes kiminle muhatap olduğunu bilmeli.

Sosyal Medya Paylaşım-cı-ları

Sosyal medya paylaşım-cı-ları gerçek hayatta olduğu gibi çeşit çeşittir. Aklımda kaldığı kadarıyla bu paylaşım ve paylaşımcı çeşitlerini ve bu aleme girip çıkanları yazmaya çalışacağım.
1.Durmadan sadece resim paylaşanlar. Tabii her fotoğraf karesinde kendisi de olanlar.
2.Cuma mesajı paylaşanlar 
3.Kendisi bir paylaşımda bulunmayıp başka paylaşımları beğenip yorum yazanlar
4.Kendisine ait bir profili olduğu halde hiç paylaşım yapmayanlar
5.Her türlü paylaşımı, paylaşımın altına yapılan yorumları okuduğu halde girip okumamış gibi iz bırakmayanlar
6.Sadece resim ve fotoğrafı beğenenler
7.Durmadan bir partinin lehine paylaşım yapanlar
8.Tüm paylaşımını bir parti aleyhine yapanlar
9.Makamca kendisinden yukarı seviyedekinin paylaşımını beğenip altındakileri beğenmeyenler
10.Paylaşımının doğru olup olmadığını araştırmadan amacıma hizmet ediyor deyip paylaşanlar 
11.Her paylaşıma yorum yazıp beğenenler 
12.Beğendiği bir paylaşımı rengimi belli eder düşüncesiyle beğenemeyenler
13.Seçim zamanı aday adayı veya aday olduğu zaman kendisine ait bir profil açıp seçim sonrası kapatanlar
14.Kendi cemaat, tarikatına ait paylaşım yapanlar
15.Önemli gün ve hafta ile ilgili paylaşım yapanlar
16.Dini paylaşım yapanlar
17.Komik video paylaşımı yapanlar
18.Yediğini, içtiğini, gezdiğini paylaşanlar
19.İşi ve mesleğiyle ilgili paylaşım ve bilgilendirme, aynı zamanda reklamını yapanlar
20 Anılarını tazeleyenler
21 Ana, baba ve sevip saydığı kişilerin ölüm yıldönümlerini kaçırmayalar, acısını ilk gün gibi duyanlar ve yıllar sonra da olsa taziye yorumu alanlar
22.Türki Cumhuriyetleriyle ilgili paylaşımlar
23.İslam dünyasıyla ilgili paylaşımlar
24.Türki Cumhuriyetleri paylaşımları ile İslam dünyasındaki işkencelerin karşılaştırılması
25.Milliyetçilik paylaşımları
26.Doğum günü mesajları. Kutlayıp kutlamayana teşekkürler
27.Yeni göreve başlama, atanma mesajları
28.Bir müddet sosyal medya fenemoni olduktan sonra sosyal medyaya veda edenler ve bir müddet sonra yeniden merhaba diyenler
29.Mutlu, üzüntülü, kızgın anını paylaşanlar
30.Doğum-vefat paylaşımları
31.Sendika paylaşımları
32.Hastanede kafa göz sarılı iken yapılan paylaşımlar(Bu halde kime fotoğraf çektiriyorlar bilmiyorum)
33.Dua isteyenler
34.Ziyaret ve görüşme paylaşımları
35.Doğanın güzelliklerini paylaşanlar
36.Yazı paylaşanlar
37.Kes-kopyala yapıştır yapanlar
38.Dünyayı düzeltmeye çalışanlar, tebliğ görevi yapanlar...

23 Ağustos 2019 Cuma

Uzaklaştırma Kararı ***

"Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanun" 8 Mart 2012 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi. Kanunun amacı -adından da anlaşılabileceği gibi- ailenin özellikle kadına şiddeti önlemektir. Kanunun çıkarıldığı gün de önemli. Çünkü 8 Mart Dünya kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır.

Bu kanunun en dikkat çeken, zaman zaman tartışmalara neden olan yönü kadının beyanı meselesidir. Kadın veya şiddete maruz kalan; savcılığa, aile mahkemesine, polis veya jandarmaya başvurarak şikayette bulunması halinde mahkeme, şiddete başvuran kişi hakkında altı aya kadar uzaklaştırma cezası verebiliyor. Görüldüğü gibi kadın ve aileyi korumak amacıyla iyi niyetle çıkarılmış bir kanun var önümüzde.

Peki, bu kanuna rağmen kadına şiddeti daha ötesi kadın cinayetlerini önleyebildik mi? Kanunun çıktığı günden bugüne şiddete maruz kalan veya cinayete kurban giden kadın sayısı ile kanun çıkmadan önceki şiddet ve cinayetin bir istatistiği var mı elimizde? En azından benim elimde böyle bir istatistik yok. Ama kadına şiddet veya cinayete kurban giden kadın cinayetlerini her gün haberlerde seyrettiğimi söyleyebilirim.

Neden derseniz? Kanun yapıcılar kanunu çıkarırken bu toplumun yapısını göz önünde bulundurmamıştır. Niçin derseniz? Bir an için düşünelim. Kadın, kocasını şikayet etmek için ilgili mercilere başvuruyor. Mahkeme de kocaya “İki ay boyunca eşine, çocuğuna, evine yaklaşmayacaksın” desin. Bu tebliği alan koca “Öyle mi? Tüh ya! Madem öyle, ben de iki ay boyunca evime yaklaşmam, ne yapalım? Başa gelen çekilir” deyip evinden uzak mı kalacak? Adam ölümü göze alır, o eve yine yaklaşmaya çalışır ve eline geçirdiği zaman eşine, elinden gelen her türlü kötülüğü yapar. Haydi bir an için koca dişini sıktı, iki ay boyunca evine yaklaşmadı diyelim. İki ay sonra evine girişi serbest olan koca, o eve hayır eder mi? Hayır etmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü çoğu uzaklaştırma cezası verilen aile mahkeme kararları şiddet veya cinayeti tetiklediği görülmektedir.

6284 Sayılı Kanun, tamamen söz dinleyen normal insanlar için çıkarılmış bir kanundur. Karşımızda eşine şiddet uygulayan anormal bir durum ve anormal bir kişi var. Biz bu anormal kişiden normal davranmasını bekliyoruz. Ayrıca uzaklaştırma kararından sonra kadını kim koruyor? Böylesi durumlarda devletin 24 saat evi bekleyecek durumu yok. O zaman uzaklaştırma cezası alan kişi elini, kolunu sallayarak evine girebiliyor.

Kanun hazırlayıcıları ve uygulayıcıları daha iyi bilir ama bu haliyle bu kanun şiddeti önlememekte, hatta şiddeti körüklemektedir. Bence bunun nedeni ev içinde cereyan eden bir olayın şikayet konusu edilerek dışarıya çıkarılmasıdır.

Bana “O zaman kadın dayak yemeye devam mı etsin, şikayet edilmesin mi” diyebilirsiniz. Böylesi durumlarda şayet eşler medeni bir şekilde aralarındaki sorunu çözemiyorlarsa devreye aile büyükleri girmelidir. Aile büyüklerinin yapacağı arabuluculuk, kadını korumaya yönelik 6284 sayılı kanundan daha etkili olur kanaatini taşımaktayım.

***27/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.