15 Haziran 2019 Cumartesi

Nerede Kaldı O Eski Karneler?

Eskiden karnelerin bir anlamı, daha doğrusu aile ve öğrencilerde bir karne günü heyecanı vardı. Şimdilerde o karnelerin bir heyecanı kalmadı. Sadece âdet yerini bulsun türünden karne veriliyor ve karne alınıyor. 

Neden böyle? Çünkü e-okul çıktı, karnelerin gizemi ortadan kalktı. Zaten her şeyde böyle değil mi? Hangi şeyin gizemi kalkmışsa o şeyin bir anlamı kalmadı.

Eskiden öğrenci, karne heyecanı yaşardı. Şu dersten acaba kaç aldım? Acaba öğretmen sözlüme ne verdi? Notlarımın toplamı teşekkür ya da takdir almaya yeter mi? Karneme zayıf düşer mi? Zayıf düşerse evde ailem ne der? Babamın elinden çekeceğim. Of! Ne yapmalıyım?" beklentisi içerisine girerdi.  Özellikle onluk not sisteminin uygulandığı ve karnelerin el ile  yazıldığı yıllarda notları zayıf olan bazı öğrenciler, rakamlar üzerinde oynama yapardı. Mesela 3'leri 8'e, 1'leri 10'a dönüştürürdü. Bazı okul idareleri bunun önüne geçmek için notların yazıldığı rakamların üzerini şeffaf izole bant ile yapıştırırdı ve öğrencilere verilen bu karneler veliye imzalatıldıktan sonra birinci dönem tekrar toplanırdı. 

Karnesi kırık olarak evinin yolunu tutan bazı çocuklar, bazı babalar tarafından şiddete maruz kalırdı. Bundan dolayıdır ki bugün böyle bir durum kalmamasına rağmen eğitimciler, karne günü verdikleri mesajlarda "Zayıfı yüzünden çocuğunuzu üzmeyin" açıklaması yaparlar hala. 

Günümüzde ne el ile karne yazma kaldı ne karnede notlarla oynanır oldu ne de verilen karneler geri toplanır oldu. Veli ve öğrenci karneyi görmeden hangi dersten hangi puan alınmış, öğretmen performans ve proje ödevinden kaç vermiş hepsini an be an e-okul'dan takip ediyor. Teşekkür ve takdir alıp almayacağını biliyor. Teşekkür veya takdir almaya biraz eksiği olan öğrenci, öğretmenleri dolaşarak eksiğini kapatıyor. Hoş öğrenci gelmeden okul idaresi ve öğretmenler bu eksikliği gideriyor. Hasılı veli ve öğrenci karneyi alınca şok geçirmiyor. Karne gününe kadar varsa zayıflar aile ve çocuk tarafından özümseniyor. 

Bu konuda değinmek istediğim bir diğer husus, zayıfı olan öğrenciyi ara ki bulasın. Zayıf almak için öğrencinin çok uğraşması gerekiyor. Öğrencilerin çoğu takdir, pek az kısmı teşekkür alıyor. Zayıfı olan veya ödül belgesi almayan öğrenci, bir elin parmaklarını geçmez. Böylesi durum öğretmenden mi, yoks öğrenciden mi kaynaklanıyor? Öğretmenler mi bol not veriyor yoksa öğrenciler eskiye oranla daha mı başarılı? Takdir kamuoyunun. Ama burada size bir kopya vereyim. Öğretmenlerin verdiği notlar maalesef hormonlu. Haberiniz olsun...

Hasılı karnelerin eski heyecanı ve gizemi yok. Sadece âdet yerini buluyor, eski bir gelenek devam ettiriliyor. Eski verilen veya alınan not veya puanlar, alınan karneler ve alınan teşekkür ve takdir belgeleri takdire şayan; gizemi ve heyecanlı bir bekleyişi içerisinde barındırıyordu. Sahi nerede kaldı o eski karneler!

14 Haziran 2019 Cuma

Sağlık Olsun!

Üç yıl öncesinde tanıdım kendisini. Büyükle büyük, küçükle küçük olmasını bilen, herkese değer verdiği gibi mukabilinde değer gören biri. Görevine bağlı, vazifesini layıkıyla yapar, işten kaçmaz. Emekliliğim geldi nasılsa, işin ucundan öylesine tutayım demez. Herkesin işi ve derdiyle dertlenir.

Çok zengin olmamasına rağmen yedirmeyi ve ikramı seven, cebi ve gönlü zengin, cömert ve sehavet ehli olmada üstüne yoktur. Eşini-dostunu, beraber yiyip beraber içtiklerini, birlikte oturup kalktıklarını satmaz, vefanın en güzel örneklerini bünyesinde barındırır. Uyumlu fakat koyun gibi çekilmeye gelmez. İyinin, doğrunun ve güzelin yanında yer alır. Gelene ağam, gidene paşam diyen biri değil. Güçlünün değil, mağdur ve zayıfın yanında yer tutar. Sonu ne olur, ucu bana dokunur demez, haklının yanında durur.

Hiç derdi yok mu bunun? Olmaz olur mu? Allah onu evladıyla imtihan etmiş, evlat acısı görmüş; ondan geldik, ona gideceğiz" ayetini düstur edinerek acısını içine gömmüş bir babadır aynı zamanda. İçimize dışarıdan gelmiş, Konya'yı mesken edinmiş, eşinin ailesini ata bilmiş, saygıda kusur etmemiş, aynı zamanda doğup büyüdüğü yer ile bağını koparmamış, sılayı rahmin en güzel örneklerini uygulayarak yerine getirmede yine üstüne yoktur.

Kendi kişiliğinden ve kimliğinden ödün vermeden haklıya haklı, haksıza haksız diyebilecek kadar bir erdem sahibi olan bu kişi her kesimin insanıyla dialog içerisindedir. Çünkü iletişime, selam sabaha önem veren biridir. Selam verir, selam alır. Bulunduğu yere pozitif enerji verir. Uyumludur fakat uysal koyun değildir. Zira çekmeye gelmez boynu. Prensipleriyle çelişen bir durum gördü mü aslan kesilir, en ön safta yer tutar. Kimsenin kuyusunu kazmaz, herkes hakkında olumlu kanaate sahiptir.

Yıllardır aynı okulda çalışan zümresinin efsane başkanı olan bu kişi hiç istemediği halde çalıştığı ve memnun olduğu kurumdan ayrılıyor şimdi. Kırgın ayrılıyor hem de. Çünkü değer verdiklerinin selamı sabahı kesmesine asla tahammülü yoktur. Bu durumu kaldıramamıştır. Çünkü bir hiç uğruna Allah'ın selamı esirgenmiştir kendisinden. Dur, kal, yapma dememize pabuç bırakmadı. Kubbede hoş bir seda bırakarak ayrılıyor aramızdan; başı dimdik, vakur bir şekilde... Ne diyelim? Sağlık olsun... Değer görenlerden eylesin... Hakkım varsa helal olsun, hakkı varsa -ki vardır- helal etsin...

Not: Kalsaydı hiç üzmeyecektim onu.

Kredi Kartı Asgari Ödemesi *

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu(BDDK) yeni çıkardığı yönetmeliğe göre kredi kartı asgari ödemelerinde ve kredi kartı ile taksitlendirmelerde yeni düzenlemeye gitti. Daha önce yüzde 35 ve yüzde 40 olan asgari ödeme tutarını yüzde 30'a çekti. 

BDDK'nın bazı kalemlerde taksit sayısını artırmasını anlayabilirim. Mobilya ve elektronik eşya almalarda kredi kartı ile alışveriş yapan ve bu alışverişini taksitlendirmek isteyenler için bir kolaylık olacaktır. BDDK'nın asgari ödeme tutar yüzdesini aşağıya çekmesini tasvip etmediğimi buradan belirtmek isterim. Bu oran düşürme, vatandaşı daha fazla faiz sarmalına duçar edecektir. Vatandaşın borcunu kapatmasını istememek demektir. 

Ne demek asgari ödeme? Yaptığın alışverişin bir ay sonra yüzde otuzunu öde, kâfi demektir. Geri kalan yüzde yetmişe ise ilgili banka yine BDDK'nın belirlediği oranda faiz bindirecektir. Asgari ödemeye alışan veya buna mecbur kalan biri, her ay yine karttan harcama yaptığı ve sürekli asgarisini ödediği müddetçe bankaya olan borcu sürekli katlanacak ve bir müddet sonra bankanın belirlediği kart limiti döndürülemez noktaya gelecektir. Kartı döndüremeyince vatandaş kredi kartı borcunu ödemek için ya çevresinden borç bulacak ya da bankasından veya bir başka bankadan kredi çekme yoluna gidecektir. Vatandaş geri kalan ömrünü kredi kartı veya bankadan çektiği kredi borcunu ödemekle geçirecektir. Bu durum vatandaşı kredi/faiz batağına iyice çekmek demektir. Böylesi müşteri, bankacıların arayıp da bulamadığı bir müşteridir. Çok severler borcunun asgarisini ödeyen müşteriyi. Kredi kartı kullanıp da ödeme gününde borcunu tamamen sıfırlayan kart müşterisini hiç sevmezler. Çünkü işlerine gelmez.

BDDK'nın kart kullanıcılarına kolaylık gibi görünen bu asgari ödeme tutarını aşağıya çekmesi aslında vatandaşa yapılan bir kötülüktür. Bu değişiklik olsa olsa bankacıların işine gelir. BDKK'dan bırakın asgari ödeme tutarını aşağıya çekmesini, ödeme tutarını daha yukarıya çekmesini hatta asgari ödeme tutarını tamamen kaldırmasını beklerdim. Zaten içimiz-dışımız, yediğimiz-içtiğimiz faiz oldu. İşin içine bir de asgari ödeme tuzağı girmesin. İşin garibi asgari ödeme tutarını benimsedik iyice. Kimsenin bu duruma ses çıkardığı yok. Halbuki hangi birimiz bakkala olan borcumuzun bir kısmını ödedikten sonra geriye kalan borcumuza bakkalın faiz uygulamasını ister? Hiçbirimiz razı olmayız. İtiraz ederiz. Ne farkı var bankanın geri kalan borca faiz uygulamasında?

Biliyorum ne demek istediğimi anladınız. Ama yanlış anlaşılmaya mahal vermemesi için şu açıklamayı yapayım. Burada kastım bakkala da asgari ödeme yapınca bakkal da geri kalana faiz bindirsin demek istemiyorum. Böyle bir durumdan Allah bakkalı da korusun, borç yapanı da. Aslında en güzeli hiç kredi kartı kullanmadan peşin alışveriş yapmaktır. Eğer bu mümkün değilse kartla yaptığımız alışveriş tutarının aylık olarak tamamen temizlenmesidir. Allah kimseyi faize düşürmesin, herkese ayağını yorganına göre uzatmayı nasip etsin. Kimseyi asgari ödeme batağının içine düşürmesin. Bu bataklıkta olanları da tez elden kurtarsın.

*22/06/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.