13 Şubat 2019 Çarşamba

Haftalık Ders Programları (5)

Adana'da kadromun bulunduğu okulda toplam 11 saat olan ders yüküme girmeye devam ederken okulumuzun yakınına o zamanlarki adı düz lise olan yeni bir lise açıldı. Okulun benim branşımdan öğretmene ihtiyacı varmış. Girer misin dediler. Girerim dedim. Okulum perşembe günümü boşaltarak o okulda derse girebileceğimi söyledim.

4 saati maaş karşılığı olmak üzere toplam 7 saat derse girdim kadromun dışındaki okulda. 

Bu okulda programı bir öğretmen yapıyordu. Çünkü program yapmadan anlayan idareci yokmuş. Sağ olsun bu okul bana öyle bir program yapmış ki evlere şenlik. Sabahın yedisinde erkenden başlayan dersim ikili öğretim yapan bu okulda akşam yediye kadar devam etti. Toplam 12-14 saat dersin görüldüğü okulda ben sabahtan akşama bir saat girdim, üç saat boş bekledim. Sonra bir saat daha girdim, ardından tekrar boşa çıktım. Gören de bu adam akşama kadar derse giriyor sanır. Halbuki girdiğim ders toplamı yedi saat. Girdim mecburen. Çünkü girerim sözü ağzımdan çıkmıştı bir kere. Bir dönem boyunca hem beklemekten koruk oldum hem de Çin işkencesi gördüm.

Bir gün ders programını yapan öğretmeni gördüm. Sayın hocam kusura bakmayın. Ama böyle program yapılmaz. Yaptığın programda biraz empati yapmalısınız" dedim. "Olmuyor, ancak bu kadar olabildi" dedi. Sayın hocam, olmayacak olan ne? Nasıl komut verirsen program öyle çıkar.  Senin program nasıl düzgün çıkıyor? Lütfen suçu programa atmayalım. 7 saatlik derse siz 14 saatlik pencere açarsanız program böyle olur. Ama ben bir idareci veya programı yapan biri olsam düşmanıma bile böyle program yapıp vermem. Ayrıca Konya'da bir Anadolu Lisesine müdür olarak gidiyorum. Gittiğim zaman yaptığım programın bir örneğini size göndereyim. Bir program nasıl yapılırmış bir görün dedim. Ne mi dedi? Sessizlik. Başka ne diyecek? Adamın adı Hıdır, elinden gelen budur. Keşke beceremiyorum dese kalkıp sonundan öpecektim. Gerçi ne yaptığını bilmeyen çapsız  birinin neresini öpeceksiniz? Ağzınızı kirlettiğinize değmez. Adamın tek yaptığı yani program yapmadaki amacı kendi ve birkaç yandaşının programını en iyi şekilde yapmak. Ben de kim oluyorum? Yalova Kaymakamı kadar bile değerim yoktu onun nazarında.


Haftalık Ders Programları (4)

2001 yılında Adana merkezde bir Anadolu Lisesine nakil geldim. Okuldaki ders yüküm toplam 11 saat. Verilen ders programını elime bir aldım. Salı günü 7 saat, diğer günlerde birer saat ders verilmiş. Cuma günü biteceğim tek ders de cuma namazı saatine denk gelmiş.

Okul müdüründen imza karşılığı teslim aldığım ders programına göre derslerime girmeye başladım. Bir ara yolum programı yapan müdür başyardımcısının odasına düştü. Sayın hocam benim programım nasıl, istersen bir göz at, beğenecek misiniz bakalım dedim. Baktı. "Fıstık gibi program!" dedi. Anlaşılan sizin fıstık anlayışınızla benim fıstık anlayışım farklı dedim. Valla hocam kastım yok, program böyle çıkmış, seni severim dedi. Sayın hocam biliyorum kastınızın olmadığını. Ben de sizi sever sayarım. Kastınız olsa müdür başyardımcısı ile aram iyi değil, o yüzden programımı bozuk verdi derim. Üstelik bu programı diğer müdür yardımcısına gösterdim, ne dersin dedim. "Kasıt var" derim, dedi. Sonra program böyle yapmış olur mu? Nasıl komut verirseniz program ders programını öyle dağıtır. Haydi her şeyden geçtim. Ben cumaya nasıl gideceğim, dedim. Hocam, cumaya git dedi. İyi hocam cumaya gideyim ama zaten bir sınıfa haftada bir saat dersim var. Bu ders saatinde de cumaya gidersem bu dersi nasıl telafi edeceğim, dedim. Hocam en kısa zamanda değişiklik olursa cuma saatine ders vermeyeceğim dedi. Ders saatim az zaten. Ha cuma günümü boş bıraksan ne olur dedim. Boş gün verme prensibimiz yok dedi. Sma prensiplerinin arasında okulun Din Kültürü öğretmenine ders verme prensibin var dedim. Gülüştük.

Birkaç ay boyunca değişmeyen bu ders programına göre cuma namazına gittim. Nasıl mı? Bir önceki dersin teneffüs zili çalar çalmaz sınıfa giderek teneffüsü de alarak dersi işledim. Saat 12.00'ye kadar ders işledim. Ezanla beraber öğrencileri sınıfta bırakarak cumaya gittim. 45 dakikalık dersin en azından 30 dakikasını bu şekilde işledim.

Normal şartlarda kendi programım dışında bir başkasının ders programına bakmam. Ne moralim bozulsun ne de beni ilgilendiriyor. Ama ben öğretmenler odasında bomboş otururken bazı diğer öğretmenler geliyor okula. 4-5 saat dersine ardı arkası girip çekip gidiyor. Tüm suçum ders yükümün az olmasıydı. Ama dersi az ve okulun prensibi diye bir öğretmen de bir saatlik için okula getirtilmez. En azından salı günü yedi saat vereceğine her güne 2, bir gün de üç saat ders gelecek şekilde bir program yapılabilirdi.

Salı dışında diğer günlerde birer saat derse girdim. Bana hiçbir şey olmadı. Girip dersime, dersimi anlattım. Ne rapor ne sevk alma yoluna gittim. Kimseye ne kırıldım ne de üzüldüm. Bu benim ayıbım değildi. Gördüğünüz gibi bana bir şey olmadı, hala yaşamaktayım.

Haftalık Ders Programları (3)

27 yıllık meslek hayatımın 11 yılı dışında geriye kalan kısmında asli görevim öğretmenlik yaptım. Öğretmen olarak Gaziantep, Adıyaman, Adana ve Konyada görev yaptım. Öğretmen olarak görev yaptığım yıllarda ders programım şu şekilde oldun diye pek bir talebim olmadı. Talep ettiysem de mümkünse dedim. İstemeyene emme vermezler misali ben ciddi olarak bir istekte bulunmayınca çoğu zaman çok iyi bir programla karşılaşmadım. Çünkü bana gelinceye kadar mazeret beyan edenler atı alıp Üsküdar'ı geçtiler. Programımın bozuk olmasını çok sorun etmedim. Çünkü benim önceliğim okul. İşlerimi ders programına göre ayarladım. 

Ders programıyla ilgili ilk talebimi Adıyaman Kahta'da çalışırken talep ettim. Müdür yardımcısına "Hocam kaç yıldır buradayım. Ders programıyla ilgili bugüne kadar hiç talebim olmadı. Nasıl bir program verdiyseniz eyvallah dedim. Bu sene çocuğum ilkokula başlayacak. Çocuk derse 07.00'de girecek. Bizim okulda ise 06.30'da ders başlıyor. Şayet ilk dersim boş olursa sabah çocuğu okuluna bırakıp derse öyle gireceğim" dedim. "Olur hocam" dedi. Peşinen program istediğim gibi olacak, okey de dediler diyerek bir sevindim bir sevindim, anlatamam. 

Program yapıldı, imza karşılığı teslim aldım. O da ne! Ben söylemeden önce haftada iki üç gün ilk saat boş olurdu. Talebimden sonra haftanın her gününün ilk saatleri doldurulmuş. Keşke söylemeseydim. En azından bazı günler istediğim gibi oluyordu dedim. Hocam niye böyle oldu. Benim talebimi hiç dikkate almamışsınız, unuttunuz mu yoksa dedim. "Unutmadık hocam. Eşi çalışanlara öncelik verdik" dedi. Kendisine benim suçum eşimin çalışmaması mı? O zaman seneye ders programı hazırlanmadan önce hanıma bir iş bulacağım. Ders programı yapıldıktan sonra hanıma işi bıraktıracağım dedim. Müdür başyardımcısı ne yaptı biliyor musunuz? Açıklanan hoşuna gitmiş olmalı ki katıla katıla güldü. Onun gülmesine ben de güldüm. İyi çalışmalar diyerek ayrıldım odasından.

Verdiğim cevap çok hoşuna gitmiş olmalı ki yardımcımız odasına uğrayan herkese Ramazan Hoca böyle dedi diyerek hem anlatmış hem de gülmeye devam etmiş. Çünkü yanıma gelen Ali Hoca'ya ne dedin dedi gülerek. Öğretmenler odasında muhabbet gırla bu şekil giderken eşi çalışan biri geldi. " Ali hocaya böyle demişsin" dedi. Evet o şekil söyledim dedim. Böyle bir şeyi hoş karşılamadığını söyledi. Ben söylerim sayın hocam. Senin ister hoşuna gider, ister gitmez. Bu benim görüşüm dedim.

Hoşuma gitmeyen bir ders programını sulandırarak muhabbet ortamına böyle döndürdüm. Bakmayın düz kontak bir kişinin tasvip etmediğine.