20 Ağustos 2018 Pazartesi

Eşime Şiddet Uyguladım

Kadına şiddet haberleri televizyonlarımızda eksik olmaz. Çünkü kadına şiddet var bu toplumda.  Aslında ifade yanlış. Güçlünün güçsüze uyguladığı şiddet söz konusu. Bünye itibariyle erkeğe göre kadın daha zayıf olduğu için kadınların şiddet görmesi daha fazladır. 

Erkeğe şiddet yok mu? Çok ön plana çıkmasa da var. Geçen gün bir erkek hanımından şiddet görmüş, ardından hastaneye giderek darp raporu almış. Sayısı az olsa da erkekler de eşinden dayak yiyebiliyor. 

Bizde dayak kimin gücü kime yetiyorsa zayıf olan nasibini alır. Erkek güçlüdür hanımını, hanımı güçlüdür erkeğini, kadın çocuğunu, öğretmen öğrencisini, öğrenci öğretmenini döver. 

Şiddet uygulayanlar kervanına ben de katıldım. Eşim bana göre zayıf ne de olsa. Diz kapağındaki sıvı azalmasından dolayı ağrı ve acıdan güç bela yürüyor, merdivenleri zorla çıkıyor. İlaç kullanması da eksik değil. Kaçırır mıyım bu fırsatı? Vurdum diz kapağına! Can havliyle bağırdı. Açısından ağlayacağı yerde az sonra sesi kesildi. Bana kızıp bağıracağı, "Eşim bana şiddet uyguladı" diye şikayet edeceği yerde "Diz kapağımın ağrısı geçti" demez mi? Boşuna denemişler "Dayak cennetten çıkma" diye.

Ertesi gün doktor raporuna paralel olarak  eşimin rutin kullandığı ilacı oğlan eczaneden alıp gelmiş. Bir gün sonra ailecek bir parkta çay içiyoruz. Oğlan annesine "Anne, ilaçların faydası oldu mu" diye sordu. Doktor ayağıma gelecek, soru soracak da annesi geçmesi der mi? "Geçti oğlum" dedi. Kaçırır mıyım bu fırsatı. Oğlum ilaca gerek yoktu, boşu boşuna para verdin, anneyin diz kapağına bir vurdum, geçti ağrısı" dedim. Merak etti oğlan doğal olarak. "Ne vurması" dedi. Hiç bozuntuya vermedim. Ama oğlan meraklandı iyice. Tekrar tekrar annesine dönüp sordu. Annesi yani eşim "Babanın ayağı görmeden diz kapağıma dokundu. Önce acıdı, ardından iyileşti" dedi. Hep beraber gülüştük. Her şerde bir iyilik vardır denilen  bu olsa gerek.

Ayak ve diz kapağı ağrısı çoğunuzda eksik değildir. Çağımızın hastalığı ne de olsa. "Doktor doktor dolaştım, ilaçlar kullandım, hatta ameliyat bile oldum. Ama hala geçmedi, çekiyorum" diyorsanız size bir telefon kadar yakınım. Masrafsız ayağınızı, diz kapağınızı iyileştiririm. Sizden tek istediğim vurduğun zaman acıya katlanmanız.

Dağ Fare Doğurdu

Bir partinin genel başkan yardımcılığı görevine getirilen birinden beklenen sorumlu davranmasıdır. Parti disiplinine bağlı hareket etmesidir. Parti kendisine ne görevi vermişse onu layıkıyla yerine getirmesidir. Eline mikrofonu alınca söylediğini kulağı duymasıdır. Çünkü konuşması partisini bağlar.

Parti genel başkanlığına getirilen bir kişi ne zaman, nerede, kimin hakkında ne konuşacağını bilen tecrübeli biri olmalı ki kendisine sorumlu bir makam verilmiştir. Ama o ne yapıyor? Partilileriyle bayramdan iki gün önce yaptığı bayramlaşma programında halihazırda görev yaptığı partisinde kurucu üye olmuş; milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış biri 24 Haziran seçimlerinde muhalefetin ortak cumhurbaşkanı olarak seçimlere girmek isteme tercihini/düşüncesini ihanet olarak değerlendiriyor ve ona hain damgasını vuruyor. "O, bir haindir" açıklamasını yapıyor.

Adı geçen kişinin eski dava arkadaşının karşısına karşı bloğun adayı olmak istemesini asla doğru bulmuyorum. Pekala Sayın Genel Başkan "Adaylık süreci şık olmamıştır" şeklinde izah edebilirdi. Bu durumu ihanetle açıklaması ve bu kişiyi hain olarak suçlaması hiç doğru olmamış ve boyundan büyük laf etmiştir. Bulunduğu makam itibariyle sorumlu davranmamıştır.  Birleştiricilikten uzaktır. Tabir yerindeyse dağ fare doğurmuştur. 

Bir insanı hainlikle itham etmenin kime ne faydası var? Partisi bundan karlı mı çıkar? Kaç kişi aferin der buna? Sonra sana bu yetkiyi kim verdi? Bizde modadır bu. İşin kolaycılığına kaçmaktır. Bir nevi tekfirdir bu söylem. Bizim ülkemizde birine "kafir, sapık, hain..." damgası vurmak çok ucuz ne de olsa. Adam inancını mı değiştirdi, düşüncesi mi farklılaştı? Seninle beraber olmamayı tercih etti. Bugün başkasına hain damgası vuran kişinin yarın savrulmayacağına, başka bir kulvarda yer almayacağına dair bir garantisi mi var? Bu kişi ayıpladığı, eleştirdiği, itham ettiği durumla karşılaşamaz mı? Benim bildiğim tasvip etmem ama ayıpladığı er veya geç kendisinin başına gelir. Ayıptır ayıp ve de günahtır günah! 


19 Ağustos 2018 Pazar

Herkes Payına Düşeni Alsın! *

Bugün size yazarının kim olduğunu bilmediğim sosyal medyada paylaşılan cuma mesajlarıyla ilgili bir yazıyı paylaşmak istiyorum:

"Çalışanının hakkını yiyip, vergi kaçıran ama cumayı kaçırmayan işveren, hayırlı cumalar!

Apartman girişine “Mülk Allah'ındır” yazıp kira iki ay gecikince kiracıyı sokağa atan sakallı hacı, sana da hayırlı cumalar!

Torpili patlatıp başkasının yerine  işe giren, beş vakit namazını kılıp internette paylaştığı cuma mesajları ile yediği kul hakkını ödeyeceğini zanneden din kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Dolmuşa dört çocukla binip, bir kişi parası veren ama üç kişilik yerde oturup kendisini kimsenin görmediğini düşünen hanım abla, sana da hayırlı cumalar!

Faiz haramdır deyip, bankadan çektiği kredi İle evladına araba alan hacı baba, sana da hayırlı cumalar!

Her cuma hayırlı cumalar mesajı paylaşan cuma namazının kaç rekat olduğunu bilmeyen, cumartesi gecesi meyhane meyhane gezen muhterem, sana da hayırlı cumalar! 

Profil resminde film yıldızı gibi resmi olup cuma tweeti atan ehli namus bacım, sana da hayırlı cumalar!

Dini sadece oruç tutmak, namaz kılmak ve kendine kestiği kurban zannedip haksızlığa, adaletsizliğe, hırsızlığa ses çıkarmayan dini bütün kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Elinden Kuran, ağzından yalan, boğazından haram eksik olmayan sözde Müslüman kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Ölçüde, tartıda, sayımda hile yapıp, yediği kul hakkını hiçbir para ile ödeyemeyeceğini bildiği halde suçu başkalarına yüklemeye çalışan din kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Fatura kesmeyip vergiden çalan, dini günlerde bayramlarda erzak paketi dağıtan, kapı komşusunun açlığından haberi olmayan sözde yardım eden hayırsever işadamı, sana da hayırlı cumalar!

Yüzüne güldüğü kişinin arkasından rahatça konuşup kötüleyen, atıp tutan ama internette dinî ve ahlâkî paylaşımlar konusunda mangalda kül bırakmayan iki yüzlü riyakar din kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Allah'ın "Kul hakkı İle huzuruma gelme dediğini bilmezmiş gibi kul hakkını omuzlayıp camide İlk safta yer alan Müslüman, sana da hayırlı cumalar!

Sucuğun etiketine yüzde 100 dana eti yazıp, bağırsağı baharatlı mekanik kıyma ile dolduran, vatandaşın sağlığını düşünmeyen, para hırsına kapılmış sözde Müslüman, sana da hayırlı cumalar!

Bulunduğu koltuk, mevkii ve makamı sorumsuzca ve menfaati doğrultusunda kullandığı halde her şeyi hak,  devlet ve millet için yaptığını söyleyip bizi ikna edince ilahi adaletin tecelli etmeyeceğini zanneden din kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Helali, haram’ı çok iyi bildiği halde yaptığı işi ve kazancını sorgulamayıp, beş fazla olsun, nasıl olursa olsun deyip dünya malına tamah edip hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan din kardeşim, sana da hayırlı cumalar!

Kula kulluk yapmayan, yalnız Yaratan’a kul olmaya çalışan, haktan ve adaletten ayrılmayan, doğru ve dürüst kalmaya çabalayan güzel insanlar, size de hayırlı cumalar!"

Fazla söze ne hacet! Hepimiz payımıza düşeni alalım!

*07.09.2018 tarihinde anadoludabugun.com.tr adresinde yayınlanmıştır.