7 Mart 2018 Çarşamba

Kadınlar Gününe Ramak Kala Ben

Bugün ve yarın gündüz, öğle-akşam arası eve girmem yasak. Çünkü gün varmış. Haydi yarın(08.03.2018) "Kadınlar Günü",  kadın kadına günlerini kutlasınlar diyeceğim. Bugün de onların günüymüş ve eve erkek sinek bile girmemeliymiş. Yoksa güne halel gelir. Durum böyle ise oyun bozan olmayayım, diyerek işten sonra yollara kan revan oldum, rüzgar nereye sürüklerse. Dolaşa dolaşa soluğu Evliya Çelebi'de aldım. Dünyayı dolaşmasam da en azından Evliya Çelebi'nin parkında turlayayım.

Açık havadaki bu hapis hayatım, akşama kadar sürecek. Daha bu işin bir de yarını var.  Umarım akşam olunca gün sona erer. İlgi, alaka var deyip günün akşamında da oturmaya devam ederlerse işte o zaman yat ağla, kalk ağla Ramazan! Eğer yatacak yer bulabilirsem.

Merak ettiğim, niçin erkeklerin bir günü yok belirli gün ve haftaların içerisinde. Kadınlara yönelik bu pozitif ayrımcılık ne zamana kadar devam edecek? Ne zaman erkeklerin yüzü gülecek? Biz bu makus talihimizi ne zaman yeneceğiz? Bizim bu çilemiz ne zaman sona erecek? Bu karanlık günlerin sabahı olmayacak mı?

Artık bu aşamadan sonra erkeklere pozitif ayrımcılık istemek lazım. Zaten bütün günler kadınların. Günlerinde ne zaman gün göreceğiz? Ayrıca bir de "Kadınlar Günü"ne ne gerek var? 

Evet, yılda bir kez de olsa "Erkekler Günü" istiyorum. Ayrıca bu yazım, günlerinde gün görmediğimiz tüm kadınların "Kadınlar Günü"ne armağan olsun. 07.03.2018, Ramazan Yüce, Konya 

Nev-i Şahsına Münhasır Bir Site Sakini

Bazı insanlar vardır ki, nev-i şahsına münhasırdır. Çevrenizde vardır mutlaka böyleleri. Değerini, çevresi takdir edeceği yerde bu tipler kendilerine olduğundan fazla bir değer biçer. Hal böyle olunca kimse yanına kolay kolay uğramaz, kendileri de başkasına  müdane etmez. Ne başkası kendilerini anlar, ne de kendileri başkasını. Toplum içinde yaşar gider. 

Evinden işine, işinden evine gider durur. İlim adamı olması hasebiyle zaman zaman sempozyum vb. nedenlerle yurt dışına gider gelir. Mahallede ve sitede ne bir kimseye gider, ne de kimse gelir evine. Evinin sırtına yeni bir komşu gelmişse "Kimsin, necisin, hırlı mısın, hırsız mısın, hoş geldin" demez. Keyfi çatarsa sitenin içinde, herkesin gelip geçtiği yerde, rüzgarlı bir havada mangal da yakar. Başkası dumanından, kokusundan rahatsız olurmuş, çocukların canı çekermiş, kime ne? Ev kendisinin değil mi? Dilediğini yapar? Kimden izin alacak, kimden çekinecekti? Kiracıdan mı? Güldürmeyin adamı!
*
Yeni aldığı evine taşınırken kimseyle vedalaşmadı. Zaten hoşgeldin de dememişti. Çünkü gelenler hep kiracıydı, ev sahibi olsa o zaman değişir, belki hoş geldin derdi. Emsali yok dediği eski evini satmaya kalktı. "Değerini vermiyorlar" diyerek satmaktan vazgeçti. Sonunda yüksek bir meblağla iş yeri olarak evini kiraya verdi.

Yeni kiracısı, komşunun düğünü mü var, rahatsız olur mu demedi. Bir ay boyunca takur-tukur evin içinde çalıştı durdu, matkap çalıştırdı. Merdivenlere ait sergiyi herkesin gelip geçtiği yere attı, aylarca durdu orada. Gidip çöpe atmadı. Meğersem ev sahibi, "Bunu atma, ben alacağım" demiş. Üzerinden kış geçtikten sonra gelip geçen biri, "atıver" dediğinden nihayet çöpe atılmış. Halbuki adam ne emeklerle almıştı zamanında onu. Yazık olmuş!
*
Evini iş yeri olarak verse de zaman zaman görünür. İşte o günlerden biri. Kimse girmesin diye tel ile çevirdiği bahçesindeki ağaçları budamaya gelmişti. (Sahi, mangalı niçin bu çevirdiği yerde yakmamıştı da sitenin içinde yakmıştı? Caddeye bakan bu yerde yakmış olsaydı işlek caddede arabasıyla gelip geçen ne kokusunu alır, ne de görürdü. İçeride yakmalıydı ki başta sırtındaki kiracı komşusu ve dolup gelen yine kiracı olan Suriyeliler kokusunu almalıydı. Bu fikri de İsraillilerin hapisteki Filistinliler, kokusunu alsın diye cezaevi penceresinin önünde mangal yaktıklarından esinlenerek almıştı. Ama güzel fikir! Belki de İsrailliler bunu örnek almıştı. Ama zamanında patentini almadığı için hak iddia edemiyordu.) Budadığını gelip geçenlerin yolu üzerine attı. Başkasının ayağı takılır düşer demedi. Çünkü o, ev sahibiydi. Sitede her türlü tasarrufu yapma hakkına sahipti. Rahatsız olan ya oradan geçmeyecekti, ya da alıp çöpün yanına atacaktı. Onu da mı beyefendi atacaktı? Ziraatçı olması hasebiyle budamanın piriydi, ama çöpe atmak onun görevi değildi. Sonra bulunduğu öğretim görevliliği ünvanına yakışmazdı. Bir defa o, site için bir şans idi. Ama muhit değerini bilmiyordu.
*
Akşam çarşıya çıkarken baktım, budanan dallar çöpe atılmamış, gelip geçilen yere paralel bir şekilde istiflenmişti. O mu yaptı, başkası mı bilinmez, ama en azından görüntü kirliliği duvarın kenarına itilmişti. Bunu neden yaptı? Bizim gibi aklı kıtlar onu anlamazdı. Belki de o odunları bir ihtiyaç sahibi götürüp doğalgaz kombisinde yaksın diye düşündü. Belki de kurumaya bıraktı. İleride bir gün gelir, yine eskisi gibi sitenin içinde mangal yakarım diye düşündü.
*
Sitemizin kadir kıymet bilmeyen insanları kıymetini bilemedi bu ilim adamı mangalcımızın. Umarım gittiği yeni sitede değerini bilen insanlar çıkar. Şayet bu eski komşumu çok beğendiyseniz, onunla komşu olma şansınız var. Zira yeni dairesinde bol miktarda satılık daire var. Elinizi çabuk tutsanız iyi olur. Çünkü ne demişti atalarımız, "Ev alma, komşu al."

Ben mi? Kendisiyle az da olsa konuşmuşluğum ve komşuluğum var. İtibarsa yeter bu kadar. Biraz da siz faydalanın... 07.03.2018, Ramazan Yüce, Konya

5 Mart 2018 Pazartesi

Konyaspor'da İşler İyi Gitmiyor

Bir zamanlar yönetici bulmakta zorlanan Konyaspor, bir ekibin yönetimi üstlenmesiyle birlikte önce Super Lig, lig üçüncülüğü, ardından Ziraat Türkiye Kupası ve Super kupa ile kurulduğu andan bugüne en büyük başarıyı gösterdi. Birkaç yılda arka arkaya gelen bu başarılar Konyalıları fazlasıyla memnun etti. Takım Avrupa maçlarında bir varlık gösteremese de çıta yükseltmişti.

2017-2018 sezonuna gelince takıma nazara mı geldi, bilinmez. Takım teklemeye başladı. Neredeyse maç kazanamaz oldu. Hatta ligin altlarına demir attı. Taraftarın sabrı taşmaya başladı. Kötü gidişe son vermek için teknik direktöre yol verildi, bir başkasıyla yola devam kararı alındı. Ara dönemde transfer yapıldı, kiralık futbolcu alındı. Bu hafta, öbür hafta derken istenilen başarı bir türlü gelmedi. Dengimiz takımlara bile sahamızda oyunumuzu sergileyemedik. Derken ikinci teknik direktörle de yollar ayrıldı. Ardından Konyaspor daha sezonun ortasında üçüncü hocasıyla sözleşme imzaladı.

Her bir hoca yeni bir umuttur. Umarım yeni hoca, takıma moral motive olur da takım bir çıkış yakalar. Bu sezon üst sıralarda tutunur diye umutlanılan takım küme düşmez. Şu anda seyircisi ve yönetimiyle herkes, takım küme düşmesin diye çabalıyor. Daha her şey bitmiş değil, takımların arasında makas iyice açılmadı. Ardı arkasına kazanılacak iki maç, takımı yine eski havasına getirecektir.  Yeni bir hoca değişiminde felaket tellallığı yapmak istemem ama takımın başına getirilen kişi, bildiğim kadarıyla hangi takımı almışsa sonunu getirmedi. Birkaç hafta çalıştırdıktan sonra çekti gitti. Geçmiş örneklerine bakınca aynı tavrı burada da gösterir diye düşünüyorum. Keşke hoca seçiminde biraz acele karar verilmeseydi. Umarım yanılmış olurum.

Değinmek istediğim bir başka husus da takımda işler kötü gidince bütün oklar Konyaspor Yönetim Kuruluna döndü. Yönetimden biri, alınan bir futbolcu veya gönderilen bir hoca ve yerine getirilen bir teknik direktörle ilgili taraftarı bilgilendirme yoluna gidince taraftar, “Siz ne zaman gideceksiniz, daha ne duruyorsunuz, sonunda takımı düşüreceksiniz” benzeri acımasız yorumlar yapıyor. Tamam, işin başında yönetim var. Takımda iyi şeyler olmayınca eleştiriden yönetim de payını alacaktır ve almalıdır. Fakat eleştiri seviyesini korumak gerekiyor diye düşünüyorum. Bu yönetim değil miydi kimsenin sahip çıkmadığı bir dönemde takımın başına gelip ve takımı birkaç yıldır başarıdan başarıya götüren. Haydi diyelim ki yönetim istifa etsin. Yerine kim gelecek, takım bu vaziyette iken kim üstlenir bu görevi. Sonra olağanüstü kurula gitmek şu durumda zaman kaybından başka bir şey değil. Çünkü nereden bakarsanız olağanüstü bir kurul için en az iki aya ihtiyaç var. Yeni yönetim geldiği zaman neredeyse lig sezonu biter, düşecek ve çıkacak takımlar belli olur.

Bence şu anda taraftarı, futbolcusu, yönetimi ve teknik heyetiyle birlikte kenetlenip bu badireden nasıl çıkabiliriz diye düşünelim. Temenni etmem, ama farz edelim ki takımın ligden düşmesi kesinleşti. İşte o zaman önümüzdeki sezona takımı hazırlayacak yeni bir yönetime ihtiyaç olur, takım bir taraftan formalite maçlarını yaparken diğer taraftan da yeni yönetim seçilir. Şu durumda bundan başka yapılabilecek bir şey yok görünüyor. Yine yönetimi eleştirelim ama insaf sınırlarını aşmadan. 05/03/2018, Ramazan Yüce, Konya