23 Nisan 2017 Pazar

Milliyetçi oylar

Referandum sonuçları değerlendirildiğinde İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde evetin, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde ise hayırın bir baskınlığı söz konusu. Marmara Bölgesinde hayırın evete yaklaştığı, hatta bazı illerde evetin önüne geçtiği, Güney Doğu Bölgesinde ise evet oylarında bir artışın söz konusu olduğu görülmektedir.

Siyasi partiler seçime giderken referandumda evet veya hayır diyeceklerini deklare ettiler. Çoğu da görüşleri çerçevesinde çalışma da yaptı. Bildiğiniz gibi AK PARTİ, MHP, BBP ve HÜDA PAR evet, CHP, HDP, SP vb ise hayır bloğunu oluşturdu. Evet bloğundaki oyların sandığa tamamen evet şeklinde yansımadığı, hayır bloğu ise göründüğü kadarıyla bir önceki seçime göre oylarını artırmış görünmektedir. Bir önceki seçime göre bir kısım seçmen referandumda oy rengini değiştirmiştir. Her partide geçişlilik olmakla birlikte MHP oylarında bir parçalanma söz konusu. Sanki çoğunluğu hayıra gitmiş gibi. Özellikle sahillerdeki MHP oylarının silme hayıra gittiği, İç Anadolu ve Karadeniz'deki MHP oylarının ise bir kısmının evete, büyük bir kısmının ise hayırda karar kıldığını söyleyebiliriz. Buradan hareketle sahilde yaşayan milliyetçi oylar, ulusalcılığa daha yakın, içerlerdeki milliyetçi oylar ise Ak Parti'ye daha yakın denebilir.

MHP oylarının çoğunluğu hayır şeklinde ortaya çıkması, evete çok azının gelmesi MHP’deki çalkantıya işarettir. Oyların farklılaşmasından MHP’nin içinin kaynadığını söyleyebiliriz. MHP seçmeninin çoğunluğu ilk defa liderini dinlememiştir. Bunda MHP’nin olağanüstü kongre sürecini iyi yönetememesi düşünülebilir. 01 Kasım seçimlerinden sonra MHP içerisinde liderliğe oynayan kişiler ortaya çıkmış, tüzük değişikliği için imzalar toplanmış, mahkemelerin kongre sürecini nakzedecek şekilde kararlar vermesi MHP içerisini iyice karıştırmıştır. Bu karışıklık kafa karışıklığına da sirayet etmiştir. Partiye bayrak liderlik potansiyeli taşıyan kişiler partiden ihraç edilmiştir. Bunun sonucunda da MHP’ye gönül verenler ikiye, üçe, dörde bölünmüş durumdadır. Bu bölünmüşlük sonucunda MHP, tabanına hakim olamamıştır. MHP tabanının liderinin evet tercihine rağmen evet dememesinde bölünmüşlüğün yanında AK Parti ile geçmişteki kutuplaşmanın da etkisi vardır. Yıllardır ülkeyi yöneten AK PARTİ idareci atamalarda tek bir sendika üyeleri dışında diğer sendika üyelerini tercih etmemesi de etkendir. 15 Temmuz darbesiyle birlikte AK Parti ve MHP liderlerinin birlikte hareket etmesi tabana yansımamıştır. Üst birliktelik sağlansa da alt birliktelik sağlanamamıştır.

Türkiye siyaseti zaman zaman düşman kardeşleri bile bir araya getirebilmektedir. Dün birbirine düşman gibi davrananların kısa bir zaman sonra bir araya geleceği bundan sonra özellikle 16 Nisan referandumu sonrası daha sık görülecektir. 2019 seçimleri birlikte hareket etme ruhuna daha fazla ihtiyaç duyacaktır. Bundan dolayı ülkeyi yöneten iktidar, atamalarda dengeyi gözetmesinde fayda vardır. Tek sendika üyelerini yönetici atamalarda gözetmesinden ziyade başka sendikaların üyelerine de şans ve imkan vermelidir. 16 Nisan’daki liderlerin birlikteliğinin tabana yayılması için buna mutlaka ihtiyaç vardır.

AK Parti ahbap-çavuş görüntüsü veren atamalarda mutlaka objektif kriterlere yer vermelidir.  Her düşüncedeki insanlara kamu atamaları açık olmalıdır. İlk iş olarak sözlü mülakatlara son vermelidir. Yönetimde adaletin sağlanması için bu ülkede neşvünema bulan her düşüncedeki dürüst insanlara kamuda görev yapacak ortam sağlanmalıdır. Toplumsal barış için bu şarttır. Eğer bu yapılmazsa milliyetçi oyları karşı cephede toplanmış görebiliriz. 23/04/2017


2017 referandumunun kahramanları

Kazananı ve kaybedeniyle her ne kadar şimdilik konuşulmaya devam edilse de bir müddet sonra 2017 referandumu da diğerleri gibi unutulacak. Ama 2017 referandumu unutulsa da hatırlandığı zaman hep "mühürsüz oylar" diye anılacak.

Genelde seçim ya da referandum sonuçlarından sonra genelde kazanma ve kaybetme nedenleri üzerine değerlendirmeler yapılırken bir hafta geçmesine rağmen 2017 referandumu hala sıcaklığını koruyor. Tartışma da sonuçlardan ziyade YSK'nın mühürsüz oy ve zarfları geçerli kabul etmesi. İşin garibi ne kadar zarf ve oy pusulası mühürsüzdü? Bunu bilen de yok. Yıllar geçse de bu mühürsüz oylar birilerince hep temcit pilavı gibi önümüze getirilmeye devam edecek. Bunu sağlayan da sağ olsunlar sandık kurullarında görev alıp o görevini yapmayan her partiden temsilcinin olduğu sayısını bilmediğimiz sandık kurullarıdır. İçlerinde AK Partili, MHP'li, SP'li, HDP'li, CHP'li üyelerin olduğu sandıklar. Farklı siyasi düşünceye sahip bu sorumsuzlar nasıl bir araya gelmişler ya da getirilmişler? Bunları bir araya getirenleri tebrik etmek lazım. Uğraşılsa becerilemez. Tencere-kapak misali. Hepsi sorumsuz, hepsi unutkan. Ülkede hiç birlik ve beraberlik yok diyenler, bunlara baksın. Düşman kardeşler nasıl uyum içerisinde uyumuşlar. Birlik dedikleri bu olsa gerek. Acaba içlerinden biri yahu arkadaşlar, bu mühür ne işe yarar, bunu niçin koymuşlar diye de mi sormadı. Pes doğrusu! 

İster kabul edin, ister etmeyin. Referandumun gizli kahramanları bunlardır. Adlarını, sanlarını bilmesek de kendilerini hep hayırla yad edeceğimiz kişilerdir bunlar. Meşhur oldular, aynı anda ülke gündemine oturdular. Gündem belirlediler. Kim istemez ki gündem belirlemeyi. Bu tevazu çalışmaları karşısında meşhur olmak her adama nasip olmaz. İşin böyle olacağını bilseydim ben de mühürlemezdim. Sabah sabah üyelerin iki ayağını bir papuca sokarak oy pusulalarını ve zarfları önce saydırdım, sonra da tek tek mühürlettim. Böyle yaparak binlerce sandık başkanından biri oldum. Görevimi yapmak suretiyle hiç de esamem okunmadı. Çünkü rutin işleri yapmıştım. Halbuki herkesin yaptığı işi yapmak değil marifet. Önemli olan sıradışı bir işe imza atmaktır. Bu az sayıdaki arkadaş işte bunu becerdi. Bunun sonucunda da meşhur oldular. Bizim isimsiz kahramanlarımızdır onlar. Çünkü asl olan meşhur olmaktır. İyi veya kötü ülkeye bir değer ürettiler. Yaptıkları önemsiz olsa bir haftadır insanlar bunları konuşur muydu? Sonra biz bu konu olmasaydı ne konuşacaktık? Olaya biraz da bu yönden bakmak lazım. Ayrıca bu arkadaşlar yaptıkları icraatlarıyla YSK'yı harekete geçirdiler. Hangi birimiz YSK'yı bu şekilde harekete geçirebiliriz? Aslında bu arkadaşlara ödül bile vermek lazım. 

Hani futbolda her maç sonucunda katkısından dolayı oyunun adamı seçilir. Biz de hep beraber bu referandumun adamı olarak bu arkadaşları seçelim. Hepsini ekranlara çıkaralım, meydanlarda tek tek gezdirelim. Halk bu kahramanların yüzüne -nazar değmesinler diye- tükürdükçe onlar "Ya Rabbi, şükür! Yağmur yağıyor " desinler. 23.04.2017

22 Nisan 2017 Cumartesi

2019'da seçimler birleştirilmeli

Malumunuz 2019 yılı Mart ayında yerel seçimler, Kasım ayında ise genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktır. Uzun propaganda dönemleri göz önüne alınırsa tüm bir yılı seçimle geçireceğiz demektir. Seçimin birini bitirip diğerine geçeceğiz. Buna ne zaman yeter, ne de ülkenin bütçesi.

Bizde seçimler maliyetlidir. Çünkü ölümüne asılırız. Kazanmak için saçar savururuz. Seçim yılı ve atmosferine girince hükümet radikal kararlar almaz/alamaz. Ekonomi beklemeye geçer önünü görmek için. Toplum kutuplaştırılır, başka konu ve meseleleri bırakır, milletçe seçime ve sonuçlarına odaklaşırız. Seçim öncesi kazanmak için var gücümüzle seçimlere asılırız. Seçim sonrası da eğer kaybetmişsek seçimi tartışmaya açarız.

Vakit varken bu iki seçim birleştirilmeli ve seçmenin önüne aynı anda yeterince sandık konmalıdır. Bu uygulamadan ülke ve insanımız kazançlı çıkar. Hem zamandan tasarruf sağlar, önümüze bakarız. Hem de bütçeden ve cepten fazla para harcanmamış olur. Seçmen mahalli idarelerde, genel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi desteklerse seçilen beş yıllığına seçilmiş olur. Seçilen beş yıllık icraatına hemen başlamış olur. Bir daha ülkenin önüne bir beş yıl seçim gelmemiş olur. Bu ülke hem ekonomide, hem siyasette istikrarı yakalamak istiyorsa mutlaka seçimleri birlikte yapmalı. Çünkü seçim ekonomisi uygulamayacağız diyen hükümet bile kendini bu atmosferden kurtaramamaktadır. Fikri, zikri, düşüncesi ne olursa olsun vatanını seven, ülkesine hizmet etmek isteyen siyasilerin bir araya gelerek bu konuyu masaya yatırmasında fayda vardır. Hemen gelebilecek eleştiriyi baştan söyleyeyim. "Efendim tüm seçimleri aynı anda yapmak vatandaşın kafasını karıştırır, hangi zarfı nereye koyacağını bilemez. Oylar iptal olur denebilir. Tüm dert bu olsun. Bunun da çözümü bulunur. Seçimleri birleştirmeyi vatandaş istese öyle zannediyorum siyasiler istemez. Çünkü onlar bir seçimde durumlarına bakıp diğerine tedbir alacaklar, mahalli seçimde aday gösterdikleri kazanamazsa onu vekil seçtirmek için diğerinde aday gösterirler…Çünkü her seçim onlar için bir alternatiftir.

Her ne kadar siyasilerimiz kendi bildiklerini yaparlarsa da ben yine de seçimleri birleştireceklermiş gibi önerilerimi sunmak istiyorum.

   1.Her türlü itham, töhmet, şüpheden kurtulmak için seçimler YSK gözetiminde ÖSYM’ye ihale edilmeli. Bu kurum uygulaması imkansız, gereksiz ve zor olan bir kuralı dahi uygulamaya koyar. Acımasızdır. En zor seçimleri bile tereyağından kıl çeker gibi yapar. Yeter ki yetki verilsin. Seçim torbaları nasıl teslim edilir, sonuçlar nasıl alınır, seçim sandığına giden yollar, koridorlar nasıl kamera ile donatılır… cümle alem bir görsün. ÖSYM, sandık görevlilerinin ne yapacağını göstermek için genelgeyi kitapçık şeklinde falan bastırmaz. Sandık görevlilerinin hangi dakika ne yapacaklarını anlaşılır bir şekilde önlerine koyar. Kimsenin unutacağı, ihmal edeceği bir şey olmaz. Sandık görevlilerinin görevini tam yapıp yapmadığını test etmek için ya oy vermede veya sandık üyeleri arasında bir gözlemci de yerleştirir.
  2.Seçmenin önüne muhtarlık, ilçe belediye, il veya büyükşehir belediye, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı olmak üzere beş ayrı sandık konur. İl genel meclis veya belediye encümeni pusulası atılmamalı. Belediye başkanı adayının aldığı oy oranına göre encümen/üye seçilmelidir. Partilerin encümen listesi seçimden önce YSK'ya teslim edilmelidir.
     3.Muhtar adayları için birleşik oy pusulası düzenlenmelidir. Dışarıdan gen herhangi bir muhtar adayına ait pusula olmamalıdır. Zarfın içine muhtar azaları listesi konmamalıdır. Seçilen muhtar azalarıyla birlikte seçilmelidir.
     4.Her zarfın üzerine muhtarlık, milletvekili, belediye başkanı gibi seçimin adı yazılmalıdır.
     5.Her seçim bölgesi ve sandık kurulunun yaptığı iş ve işlemleri denetleyen yeterince gezgin denetmen görevlendirilmelidir. (Oy verme öncesi, oy verme anı ve sayım anı izlenmeli.)

  Buradan  Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilere seslenmek istiyorum. Gelin siyasi partiler yasasını değiştirerek bu işe başlayın. Ardından 2019 yılında bu iki seçimi birleştirmenin alt yapısını oluşturun. İnanın ülkeye en büyük hizmeti yapmış olursunuz. 22/04/2017