Referandum sonuçları değerlendirildiğinde İç Anadolu, Doğu
Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde evetin, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde ise
hayırın bir baskınlığı söz konusu. Marmara Bölgesinde hayırın evete yaklaştığı,
hatta bazı illerde evetin önüne geçtiği, Güney Doğu Bölgesinde ise evet
oylarında bir artışın söz konusu olduğu görülmektedir.
Siyasi
partiler seçime giderken referandumda evet veya hayır diyeceklerini deklare
ettiler. Çoğu da görüşleri çerçevesinde çalışma da yaptı. Bildiğiniz gibi AK
PARTİ, MHP, BBP ve HÜDA PAR evet, CHP, HDP, SP vb ise hayır bloğunu oluşturdu.
Evet bloğundaki oyların sandığa tamamen evet şeklinde yansımadığı, hayır bloğu
ise göründüğü kadarıyla bir önceki seçime göre oylarını artırmış görünmektedir.
Bir önceki seçime göre bir kısım seçmen referandumda oy rengini değiştirmiştir.
Her partide geçişlilik olmakla birlikte MHP oylarında bir parçalanma söz
konusu. Sanki çoğunluğu hayıra gitmiş gibi. Özellikle sahillerdeki MHP
oylarının silme hayıra gittiği, İç Anadolu ve Karadeniz'deki MHP oylarının ise
bir kısmının evete, büyük bir kısmının ise hayırda karar kıldığını
söyleyebiliriz. Buradan hareketle sahilde yaşayan milliyetçi oylar,
ulusalcılığa daha yakın, içerlerdeki milliyetçi oylar ise Ak Parti'ye daha
yakın denebilir.
MHP oylarının çoğunluğu hayır şeklinde ortaya çıkması,
evete çok azının gelmesi MHP’deki çalkantıya işarettir. Oyların
farklılaşmasından MHP’nin içinin kaynadığını söyleyebiliriz. MHP seçmeninin
çoğunluğu ilk defa liderini dinlememiştir. Bunda MHP’nin olağanüstü kongre
sürecini iyi yönetememesi düşünülebilir. 01 Kasım seçimlerinden sonra MHP içerisinde
liderliğe oynayan kişiler ortaya çıkmış, tüzük değişikliği için imzalar
toplanmış, mahkemelerin kongre sürecini nakzedecek şekilde kararlar vermesi MHP
içerisini iyice karıştırmıştır. Bu karışıklık kafa karışıklığına da sirayet
etmiştir. Partiye bayrak liderlik potansiyeli taşıyan kişiler partiden ihraç
edilmiştir. Bunun sonucunda da MHP’ye gönül verenler ikiye, üçe, dörde bölünmüş
durumdadır. Bu bölünmüşlük sonucunda MHP, tabanına hakim olamamıştır. MHP
tabanının liderinin evet tercihine rağmen evet dememesinde bölünmüşlüğün
yanında AK Parti ile geçmişteki kutuplaşmanın da etkisi vardır. Yıllardır
ülkeyi yöneten AK PARTİ idareci atamalarda tek bir sendika üyeleri dışında
diğer sendika üyelerini tercih etmemesi de etkendir. 15 Temmuz darbesiyle
birlikte AK Parti ve MHP liderlerinin birlikte hareket etmesi tabana
yansımamıştır. Üst birliktelik sağlansa da alt birliktelik sağlanamamıştır.
Türkiye siyaseti zaman zaman düşman kardeşleri bile bir
araya getirebilmektedir. Dün birbirine düşman gibi davrananların kısa bir zaman
sonra bir araya geleceği bundan sonra özellikle 16 Nisan referandumu sonrası
daha sık görülecektir. 2019 seçimleri birlikte hareket etme ruhuna daha fazla
ihtiyaç duyacaktır. Bundan dolayı ülkeyi yöneten iktidar, atamalarda dengeyi
gözetmesinde fayda vardır. Tek sendika üyelerini yönetici atamalarda
gözetmesinden ziyade başka sendikaların üyelerine de şans ve imkan vermelidir.
16 Nisan’daki liderlerin birlikteliğinin tabana yayılması için buna mutlaka
ihtiyaç vardır.
AK Parti ahbap-çavuş görüntüsü veren atamalarda mutlaka
objektif kriterlere yer vermelidir. Her
düşüncedeki insanlara kamu atamaları açık olmalıdır. İlk iş olarak sözlü
mülakatlara son vermelidir. Yönetimde adaletin sağlanması için bu ülkede
neşvünema bulan her düşüncedeki dürüst insanlara kamuda görev yapacak ortam sağlanmalıdır.
Toplumsal barış için bu şarttır. Eğer bu yapılmazsa milliyetçi oyları karşı cephede toplanmış görebiliriz. 23/04/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder