16 Nisan 2017 Pazar

Babasıyla beraber görev yapan çocuklar

Resmi daire ve okullarda pek eksik olmaz çocuğuyla beraber gelenlerin sayısı. Kimi zevkine getirir, kimi de mecburiyetten. Çünkü çocuğuna bakacak kimseyi ayarlamamıştır. Sabah çocuğa ellerden biri bakar, öğleden sonra da öbürü.

Seçim günü de partili üyelerden birinin yanında önce bir çocuğu, ardından ikincisi geldi. Biri biraz durduktan sonra kayboldu. Diğeri ise görevli üyelerle beraber oturdu. Girdi girdi, çıktı dışarı. Bizimle beraber yedi, bizimle beraber içti. Halihazırda saat 15.11 oldu. Çocuk bizimle beraber. Hedef sanırım sayıma katılmak. Baba ise zaten rahat, gidip dolaşıp geliyor. Kimse ne yaptığını da bilmez. Arka arkaya sigara mı içer, yoksa birileriyle muhabbet mi ediyor bilinmez.

Haydi kendisi seçimde görev aldı. Çocuğunun ne işi var ki oy verme yerinde. Yazık değil mi bu çocuğa. Boş sınıfta hiçbir şey yapmadan bekliyor. Sanırım eşi de görev aldı. Bir başka sandıkta görevli. Diğer çocuk kaybolduğuna göre annesinin yanında olmalı. Ailecek buradalar yani. Pazar gün herkes evinde yatarken bu aile çift yevmiye alacak. Hafta içi zaten hastanede görevli. Pazarı da ailecek bu şekilde değerlendirdiğine göre gözü açık biri.

Üzüntüm çocuklarına yevmiye verilmemesi. Aslında böylelerine ailecek yevmiye verilmeli. Çünkü ailecek görev adamı. Siyasete meraklı, görev aşığı ne de olsa. Şimdilik çocukları meccanen bekliyor salonu. Büyüseler hepsi ayrı bir sandıkta görev yapacak, paraya para demeyecek. Her biri aile bütçesine katkıda bulunacak.

Siz evinizde yatın bu tatil günü. Bu görev adamı hepinize örnek olsun. Eğer iş adamı iseniz bu aileyi kaçırmayın derim. 16.04.2017

Edep yoksunu bir mahluk!

Referandum günü oy verme iş ve işleyişlerini hazırlamak için 07.00'den itibaren üyelerle birlikte hummalı bir çalışma yaparken erkenden oy vermeye gelenler oldu. Altlarına sıra vererek oy verme saatinin gelmesini beklemelerini istedik. İçlerinde hasta olanlar vardı. Hastalığını beyan edenlerin sayısı da az değildi. Erken gelip sıkılanlar da vardı, işi olduğunu söyleyenler de eksik değildi.

Oy verme saati geldi, sıradan almaya başladık. Sıra bekleyenlerin önünden geçerek gelen biri oldu 45-50 yaşlarında. Ben görevliyim işe gideceğim dedi. Sırada bekleyenler, beyefendi biz burada bekliyoruz demesine aldırmadı. Kendisine, sıraya geçer misiniz dedikse de; ben görevliyim, infaz memuruyum, görev yazım var, biz öncelikli kullanırız dedi. Görev kağıdını göster dedim. İş yerinde dedi. İş yerinde ne işi var yazının dedim. Hiç utanmadan, sıkılmadan oy vermek için bekledi, sırasına da geçmedi. Arkada bekleyenlere kusura bakmayın da demedi. Oyunu kullandı, gitti.

Ne dersiniz böyle birine? Siz söyleyin, ben yazayım. Ya da ben yazayım, siz ilave edin... Öküz, eşek, hayvan desem hayvanlar alemine hakaret olur. Cahil desem infaz memuru olduğuna göre en az lise mezunu. Özürlü ya da hasta desem değil, sağlam görünüyor. O zaman kim olabilir? Hasta olmaya hasta. Bunun hastalığı beyninde. Maalesef tedavisi yok. Terbiyesiz ve ahlaksızdır. Çünkü başkasının önüne geçiyor. Başkasının hakkını çiğnerken utanmadığına göre haya denen ahlaki duygudan da yoksun. Uyarıya rağmen sıraya geçmediğine göre bu işi sürekli yapmakta ve iyice kaşarlanmış. Toplum içinde akıllı geçiniyor, hakkını aradığını sanıyor. Terbiyesizlik yaptığının farkında değil. Menfaatçi, bencil, egoist biri. İşini çıkardığını sanıyor. Bir kesere sap olup çalışıyor ama adam olamamış.

Her yerde çıkar böyleleri, az da olsa. Gören tiksinir bunlardan. Maalesef böyleleriyle birlikte yaşıyoruz. Bu tiplerin attığı oydan da hayır gelmez. Neredesin ey edep? Ya gel bunlara biraz görün. Ya da Rabbim alsın canlarını böylelerinin. 16.04.2017


Seçime Giderken ***


Türkiye'de seçimler uzun, sıkıntılı, masraflı, tartışmalı ve gergin geçiyor. Siyasiler yapacaklarını anlatmaktan ziyade tüm propagandalarını rakibini eleştirme ve kötüleme üzerine kuruyor. Baştan sona siyasetimizi eleştiriyorum.

Siyaset bizde belli bir sürede yapılıp bırakılan bir uğraş olmaktan ziyade bir meslek gibidir. Siyasete giren bir daha bırakmıyor. Ucundan tutan ölünceye kadar ihya oluyor. Sanırım bu yüzden bırakılmıyor. Siz hiç siyaseti bıraktıktan sonra başka bir meşgale bulan gördünüz mü? Varsa da bir elin parmaklarını geçmez. İster muhalefet, ister iktidar olsun partisinin başına geçen gitmemek üzere gelir. İlk işi de yerini sağlamlaştırır. Tepeden tırnağa kendi kadrosunu kurar, partisinde ileride kendisine rakip çıkabilme ihtimali olanları bir fırsatını bulup ekarte eder. Böylece rakipsiz kalır.

Kirli bir siyasetimiz var. Hep algı ve yanıltma üzerine kuruludur. Siyasetimiz rakibini kötüleme, eksikliklerini yüzüne vurma, arşivi karıştırma, çamur atma üzerine kuruludur. Rakibi bir hata yaptığında düzeltme bile yapsa nafile. Vurdukça vurur, üstelik dillere pelesenk olurcasına söylenir durur. Zorunlu olmadıkça bir araya gelinmez. Grup toplantısında veya meydanlarda rakibine meydan okunur. Varsa dertleri bir araya gelip çözmezler. Çünkü dertleri çözme değil, çözümsüzlüktür. Fırsatı ganimet bilip canlı yanında yüklenirler. Kolay kolay aynı fotoğraf karesinde yer almazlar. Bir konuda tavır alacaklarsa memleketin hayrından ziyade rakibinin görüşüne göre tavır alırlar.

Her seçimde siyasi partilere seçim yardımı yapılır. Devletin verdiği de yetmez. Fazladan cepten de ölümüne para harcanır. Siyasilerin neredeyse gitmedikleri yer kalmaz. Kullandıkları aracın sayısı belli değildir. Bastırmadıkları afiş, broşür kalmaz. Partileri adına müzik yaptırır, seçim boyunca yolda, çarşıda, pazarda ve miting alanlarında sesi sonuna kadar açılarak çalınır.

Çoğu her ilde miting yapar. Mitingler şehrin en gözde yerinde yapılır. Miting alanına giden tüm yollar saatler öncesinden kapatılır, miting bitinceye kadar kapalı kalır. Araçlar ve toplu taşıma araçları güzergâh değiştirmek zorunda kalır. Çünkü trafik felç olur. Miting alanı yenilen ve içilenlerin atılmasıyla iyice kirlenir, savaş alanı gibi olur.

Şehrin tüm caddeleri parti bayrağı ve vurgulu sloganlarla donatılır. Bunları asarken ve çıkarırken trafik aksar, zaman zaman insan sağlığını tehlikeye atacak şekilde sıkıntılar meydana gelir.

En az bir ay öncesinde propaganda başlar. Partiler araziye çıkar, neredeyse evinin yolunu unutur. İşi-gücü varsa seçim sonrasına ötelenir.

Siyasi partiler birbirini rakip olarak değil, düşman gibi görür. Birbirini yok etmek için uğraşır, seçim esnasında rakibi alt etmek için her yol mubah olarak görülür.

Seçimi kaybeden niçin kaybettiğini sorgulamaz. Seçmeni suçlar, seçime hile karıştığını, seçimin eşit şartlarda olmadığını ifade eder. Hiç suçu kendinde bulmaz. İstifa etmeyi düşünmez. Çünkü kendisi ve partisi suçlu değildir ona göre.

Televizyonlar mitingleri canlı olarak ekrana getirir, ekranlarda tartışma programları olur, her gün seçim değerlendirmesi yapılır. Vurgulu reklamlar yer alır.

Gördüğünüz gibi seçimler biz de hayat-memat meselesidir. Ölümüne mücadele edilir. Yapılmadık masraf kalmaz, uzun zamanımızı alır, gürültü ve görüntü kirliliği eksik olmaz.

Bir kısmını anlatmaya çalıştığım seçim çalışmaları bu kadarla sınırlı değil. Peki, seçimler nasıl olmalı?
-Miting yapılmamalı, yerine salon toplantıları tercih edilmeli veya siyasiler TV kanalı kiralayabilir. Miting yapılacaksa mitingler sınırlandırılmalı. Mesela yedi bölgede miting yapmak şeklinde düzenlenebilir. Miting alanları şehrin dışında trafiği engellemeyecek yerlerde yapılmalıdır.
-Partilerin seçimde harcayacakları bütçe belli olmalı, nereye-ne kadar harcadıkları belgeye dayalı olarak kayıt altına alınmalı, yapılan harcamayı nereden bulduğu sorulmalı. Kimin hangi partiye ne kadar bağış yaptığı belirtilmeli. Partilerin gelir ve giderleri ciddi denetim altına alınmalı.
-Seçim çalışmaları ve propagandalarda siyasi partiler yaptıklarını, yapacaklarını anlatmalı. Neyi, ne şekil yapacağını izah etmeli. Rakibinin varsa eksiği etik değerler çerçevesinde eleştirmeli, birbirine karşı centilmen olmalı, toplum ve ortamı germemeli, yalan ve iftiradan uzak durulmalı.
-Belirlediği oy oranını yakalayamayan istifa etmeli.
-Partiler görüntü, gürültü kirliliğine zemin hazırlamayacak şekilde bir çalışma yürütmeli.
-Kazanan tebrik edilmeli, kaybeden teselli edilmeli. Sonuçlar hazmedilmeli. Kazanan zafer sarhoşu olmamalı. 16.04.2017

*** 01/05/2018 tarihinde Barbaros ULU ismiyle Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.