Ana içeriğe atla

Babasıyla beraber görev yapan çocuklar

Resmi daire ve okullarda pek eksik olmaz çocuğuyla beraber gelenlerin sayısı. Kimi zevkine getirir, kimi de mecburiyetten. Çünkü çocuğuna bakacak kimseyi ayarlamamıştır. Sabah çocuğa ellerden biri bakar, öğleden sonra da öbürü.

Seçim günü de partili üyelerden birinin yanında önce bir çocuğu, ardından ikincisi geldi. Biri biraz durduktan sonra kayboldu. Diğeri ise görevli üyelerle beraber oturdu. Girdi girdi, çıktı dışarı. Bizimle beraber yedi, bizimle beraber içti. Halihazırda saat 15.11 oldu. Çocuk bizimle beraber. Hedef sanırım sayıma katılmak. Baba ise zaten rahat, gidip dolaşıp geliyor. Kimse ne yaptığını da bilmez. Arka arkaya sigara mı içer, yoksa birileriyle muhabbet mi ediyor bilinmez.

Haydi kendisi seçimde görev aldı. Çocuğunun ne işi var ki oy verme yerinde. Yazık değil mi bu çocuğa. Boş sınıfta hiçbir şey yapmadan bekliyor. Sanırım eşi de görev aldı. Bir başka sandıkta görevli. Diğer çocuk kaybolduğuna göre annesinin yanında olmalı. Ailecek buradalar yani. Pazar gün herkes evinde yatarken bu aile çift yevmiye alacak. Hafta içi zaten hastanede görevli. Pazarı da ailecek bu şekilde değerlendirdiğine göre gözü açık biri.

Üzüntüm çocuklarına yevmiye verilmemesi. Aslında böylelerine ailecek yevmiye verilmeli. Çünkü ailecek görev adamı. Siyasete meraklı, görev aşığı ne de olsa. Şimdilik çocukları meccanen bekliyor salonu. Büyüseler hepsi ayrı bir sandıkta görev yapacak, paraya para demeyecek. Her biri aile bütçesine katkıda bulunacak.

Siz evinizde yatın bu tatil günü. Bu görev adamı hepinize örnek olsun. Eğer iş adamı iseniz bu aileyi kaçırmayın derim. 16.04.2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde