1 Kasım 2016 Salı

Gününde öğretmen

Bir öğretmenler günü daha yaklaştı. Böyle bir günde öğretmenler daha fazla mesaj alır. Devlet yetkilileri tebrik ederler. Törenler yapılır. Öğretmenlerin fedakarlığından dem vurulur, öğrettiği  her bir harf için 40 yıl kölesi olurum bile denir.

Kendi gününde kendisini kutlatmak için tören yapmak zorundadır. Çünkü günü, "Belirli gün ve haftalar" içerisinde yer alır. Öğrencileri kendi seçer, şiir ve konuşmaları kendi belirler. Öğrenci öğretmenini övücü şeyler söyler. Öğretmen de bu durumu izler ayakta. Görevli öğretmen de program mükemmel olacak diye çabalar durur. Tören bitimi öğrencilerinden gelen birkaç çiçekle dersin yolunu tutar. Ya bir de öğretmen ilçe-il programını düzenlemekle görevli ise günler öncesinden başlayan hazırlık öğretmenler gününde yerini heyecan ve endişeye bırakır. Programda bir aksama olur mu endişesiyle perde gerisinde dokuz doğurur.

Bazı okul yönetimleri bu günde bir öğretmenler kurulu ihdas ederek öğrencilere kıvrak eğitim yaptırır. Öğretmenler de kendi ceplerinden harcayacakları para ile böyle bir günde birlikte yemek yerler. O günün akşamında günü sona erer. Eski kaldığı yerden hayatına devam eder. Bu sene toplantı icat etmeye gerek kalmayacak ortaokullar. Çünkü o gün TEOG sınavı yapılacak.

Bu günün sevindirici bir yönü var. Senede bir gün de olsa veli, yetkililer, basın o gün öğretmenleri eleştirmez. Ertesi günden başlamak suretiyle eleştiriler ardı arkası kesilmeden gelmeye devam eder. Çünkü öğretmenlik son yıllarda hiç olmadığı kadar bir itibar sorunu yaşamaktadır. Bu meselede öğretmenin payı olduğu kadar sistem ve diğer kesimlerin de payı büyüktür.

Kanaatimce öğretmenler günü, öğretmenin öz eleştiri yapacağı gün olmalıdır. Neredeyim, nerede olmalıyım, eğitim ve öğretimdeki başarı ve başarısızlıktaki payım nedir? Başka türlü nasıl olmalıyım, şeklinde sorulacak sorulara cevap aramalıdır. Başarı ve başarısızlıkla ilgili emek sarf edilmiş raporlar o gün yayımlanmalıdır. Devlet yetkilileri de sadece o güne  mahsus övücü sözlerden vazgeçmelidir. Öğretmenin tayin, özlük hakları, maaş, ek ders, terfi, yükselme vb tüm durumları izleyen ocak ayında başlayacak şekilde bugün  açıklanmalıdır.

Yok biz bu durumdan memnunuz. Bu gün kutlamayla geçiştirilecek deniyorsa öğretmeni gününde rahat bırakın. Gününü zehir etmeyin. Öğretmenin gününü bir başkası hazırlayıp sunsun. Öğretmen izleyici olarak katılsın. Hatta öğrencisi o gün ders işlesin, veya öğretmenleri durmadan eleştiren doğuştan öğretmen olan başka meslek sahipleri o günkü dersi onlar anlatsın. Öğretmen arkada dinleyici olsun...

Günse eğer, günün kutlu olsun öğretmenim! 01/11/2016


Bir ülkede adalet ve güven zedelenmeye görsün *

Bu ülkede çözülmesi gereken sorunlarımız çok. Meselelerimizi çözmeye çalışırken yeni sorunlar ortaya çıkmakta. Sorun yumağı içerisinde yuvarlanıp gidiyoruz milletçe.

Bana bu ülkede en önemli iki sorun söyle dense adalet ve güven derim. Çözülmeyi bekleyen bu iki sorun varken diğer dertlerimizi bir tarafa bırakmak lazım. Biz bu iki haslete kavuşursak bu milleti kimse tutamaz.  Hem gelişme, hem de ahlaki yönden parmakla gösterilen bir ülke oluruz.

Durum gerçekten vahim. Bugün öyle bir noktaya geldik ki yapılan sınavlardan aldığımız puana bile güvenmiyoruz.  Yerine sözlü yapar olduk.

Adaletimiz ise hiç sadra şifa olmadı. Öyle bir noktaya getirdik ki; kim haklı-kim haksız,  kim suçlu-suçsuz belli değil. Sürekli değiştirdiğimiz ceza sistemi sayesinde cezaevlerini önce doldurup sonra boşaltıyoruz. Hapishanelerimiz yetmiyor suçlunun cezasını çekmesi için. Sürekli yenilerini yapmaya devam ediyoruz.

Bir  suçtan dolayı zanlıyı önce gözaltına alıp hakim karşısına çıkarıyoruz. Hakim tutuklanmasına gerek görmüyor.  Suçlu serbest kalıyor,  savcı itiraz ediyor. Sonra tekrar tutuklanma kararı çıkıyor. Sonra tekrar serbest bırakıyoruz. Güncel bir mesele olan,  kadına müstehcen giyiniyor  diye tekme atan kişinin evlere şenlik yargılanmasını gözünüzün önüne getirin.  Ne demek istediğim daha iyi anlaşılmış olur. Adı geçen zanlı içeride mi dışarıda mı bilmiyorum. Zaten takip etmek de mümkün değil.

Suçlu ceza alıyor. Cezasının yarısı indiriliyor. Cezası iki yıldan az ise önce açık cezaevi, ardından şartlı salıverme uygulanıyor. Yargılanmadan önceki yattıklarını da sayarsan neredeyse adamdan özür dilenip üste tazminat verilecek. İndireceğin cezayı niye veriyorsun? Eğer adam bir de pişmanım derse verecek ceza da kalmıyor. Örgütlü suçlarda zaten karar çıkmaz. Sonunda dava müruru zamana uğruyor.

Sizin de mutlaka başınıza gelen böyle bir durum veya gözlemleriniz vardır. Hanginize dokunsak bin ah işitiriz eminim. Keşke açlıktan ölsek, dünyanın en fakir ülkesi olsak da adalet sistemimiz düzgün olsa ne iyi olurdu inanın. Her cuma hutbesinde "Allah adaleti...emreder" diye okur, ama bir türlü emri yerine getirmeyiz.

Adalet, hep -bozuk mal çıkaran bir fabrikanın üretimi gibi- ağır aksak karar veriyor, ama her verdiği karar hep defolu nedense. Yazık bu ülkeye! Yazık bu ülkenin insanına! Sağcısı-solcusu, Müslümanı-ateisti, sünnîsi-alevisi...bu asırda yaşayan kim olursak olalım bu ülkede hep birlikte adaleti tesis edelim, aramızda güven ortamını oluşturalım. Gelecek nesiller için hoş bir seda bırakalım. Yok yapmayacaksak bu ülkenin hep birlikte cenazesini kılalım.  01/11/2016

* 05/11/2016 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


İngilizceye Fransız Kalmak

1979 yılında ortaokula başladığımda, öğrenciler bir yabancı dil seçerlerdi. Büyük okullarda İngilizce, Almanca ve Fransızca yabancı dilleri okutulurdu. Sınıflar, seçilen dillere göre oluşturulurdu. Sonraları Almanca ve Fransızca dersleri çoğu okullarda kalktı ya da kaldırıldı. Sadece İngilizce yabancı dili seçilmeye başlandı.
1986 yılında liseyi bitirdikten sonra Hasan Celal GÜZEL'in bakanlığı döneminde bir ara yabancı dil dersini okuma, isteğe bağlı hale getirildi. Sonra tekrar zorunlu hale getirildi. Haftalık ders saatleri bazı zamanlar artırıldı, bazen de azaltıldı.
Köksal TOPTAN'ın bakanlığı döneminde, Anadolu Liselerini kazanamayan öğrencilerin diploma notuna göre kayıt yaptırdığı yabancı dil ağırlıklı ders yapan Süper Liseler açılmıştı. Bir zamanlar 5.sınıfı bitiren öğrenciler Anadolu Lisesi sınavına girer. Kazanan öğrenciler üç yıllık lise eğitiminin önünde bir yıl İngilizce hazırlık sınıfı okurlardı. İlköğretim kesintisiz sekiz yıla çıkarılınca, lisenin başında yabancı dil hazırlık okunmaya başlandı. Yurt dışına giden öğrencilerin diploma denkliklerinde sorun çıkmaya başlayınca okulların önündeki yabancı dil hazırlık sınıfı kaldırılarak liseler 4 yıla çıkarılmış oldu. Bazı zamanlarda yabancı dilin dışındaki bazı dersler özellikle sayısal derslerin de yabancı dil ile anlatılması durumu söz konusu olmuştu. Hatta yabancı dil öğretmenleri girdikleri her iki saate bir saat de derse hazırlanma ve planlama adı altında bir saat ek ders ücreti alıyordu. Dersini yabancı dil ile anlatan veya anlatır görünen FKB(Fizik-Kimya-Biyoloji) öğretmenlerine, girdikleri her dört saate bir saat planlama ücreti ödenmekteydi.
Hazırlık sınıfları kaldırıldıktan sonra lise 2.sınıftan itibaren alan seçiminde, öğrencinin seçtiği 4 alandan bir tanesi yine yabancı dil alanıydı. Bu alanı seçen öğrenciler 18-20 saat kadar İngilizce eğitimi aldı. Şimdi liselerde alana benzer bir şekilde seçmeli dersleri İngilizce seçmek suretiyle yabancı dil eğitimi görülmektedir.
Yabancı dilini geliştirmek için alınan özel dersleri, gidilen dershane ve kurs merkezlerini ve alınan İngilizce yardımcı kaynakları saydığımız zaman toplum olarak yabancı dile ne kadar önem verdiğimiz ve özen gösterdiğimiz ortaya çıkmaktadır.
Bakanlık son zamanlarda pratiğe dönük yabancı dil eğitimi için müfredatta yeniliğe gitti, gramer vb yönleri biraz es geçti. Gramer istemeyen Bakanlık merkezi sınavlarda nedense gramer vb sorulardan vazgeçmedi.
Öğretmenin tavsiye ettiği yardımcı kaynaklara verilen paralar ile diğer tüm derslerden alınan yardımcı kaynakları, ücret bakımından değerlendirdiğimiz zaman İngilizce kitaplarına verilen paralar daima ağır basmaktadır.
Uzun süredir 4.sınıftan itibaren yabancı dil özellikle İngilizce dersi müfredatta yer aldı. Birkaç yıl öncesinde ise ilkokul 2.sınıftan itibaren İngilizce dersleri müfredata eklendi. 5.sınıftan itibaren bazı okullarda birkaç dersin yerine İngilizce seçmek suretiyle ortaokullarda İngilizce derslerinin haftalık ders yükü 8-10 saate kadar çıkarıldı.
Bakanlık, bir taraftan veliler, yabancı dil eğitiminin geliştirilmesi için maddi ve manevi yönden çaba sarf etmektedir. Bu kadar çabaya rağmen bu toplumun büyük bir çoğunluğunun yabancı dil bilgisi, "What is your name? What is this"den öteye geçemedi. Bu konuda çoğumuz yabancı dil konuşmaya Fransız kaldık. Birkaç yıldır içimizde yaşamak zorunda kalan Suriyeli çocukların bizim gibi Türkçe konuştuğunu görünce acaba bu millet dil özürlü mü demekten kendini alamıyor insan. Bu millet dil öğrenme özürlü falan değil. Bizim derdimiz usulsüzlüğümdendir. Yukarıdan aşağıya İngilizce maceramızdan aklımda kalanları sıralamaya çalıştım. Hala bir yol ve yöntem bulamadık gitti. Usulümüz olmayınca maalesef vusulümüz de olmuyor. Öğrenemesek de pes ettiğimiz yok.
MEB'in açıkladığına göre Bakanlık, 2016-2017 yılından itibaren 5.sınıflara eskinin hazırlık sınıflarına benzer şekilde 18-20 saate kadar İngilizce ders yükü koymaya hazırlanıyor. Bakalım şimdi olacak mı? Bunu da zaman gösterecek. Fakat görünen köy kılavuz istemez. Bakanlığın koymayı düşündüğü bu yöntem ilköğretim sekiz yıl olmadan önce Anadolu Liseleri ortaokul kısmının önünde ve 28 Şubattan sonra ise lise 1.sınıfın önünde hazırlık koyarak denenmişti. Demek ki vazgeçildiğine göre bu hazırlık sınıfları da işe yaramamıştı.
Bakanlığın, uygulamayı düşündüğü bu yöntemi yeniden gözden geçirmesinde fayda vardır. İlk önce bu millet kendi dili olan Türkçeyi iyi öğrenmelidir. Kendi dilini iyi bilen bir başka dili daha çabuk öğrenir. Eğer İngilizceye önem verilsin düşüncesi varsa Bakanlık başka alternatifler üzerine kafa yormalıdır: Bunun yolu yeniden hazırlık sınıfları koymak değildir. Sahillerde garson vb. olarak çalışan insanımız İngilizceyi okulda öğrenenlerden daha iyi konuşmaktadır. Bakanlık belli sınıf seviyelerine, ortalamasını yüksek tutan öğrencileri yaz dönemlerinde yurt dışına gönderebilir. Merkezi sistem sınavlarda gramer ağırlıklı soru sormaktan vazgeçmelidir. Yok bu iş okullarda öğrenilecek deniyorsa istisnalar kaideyi bozmaz ama Bakanlık ilk önce  İngilizce eğitimi alan öğretmenlerin üniversiteden mezun olduğu zaman İngilizce konuşabilmesini sağlamalıdır. Kendisi rahat bir şekilde İngilizce konuşabilen bir öğretmen seviyelerine indiği takdirde öğrencilerine pratik İngilizce öğretebilir. İngilizce öğrenmek için aynı zaman da Türk gibi düşünüp İngilizce konuşmaya çalışmaktan vazgeçilmelidir. İngiliz gibi düşünmek lazımdır. Yabancı dil eğitimi alan her bir dil öğretmeni üniversite eğitiminin belirli aşamasında bir veya iki dönem yurt dışında yaşama imkanına sahip olmalıdır. Dil öğrenmeyi de ihtiyaç olarak görenlerle sınırlandırmak lazımdır. Herkese yabancı dil öğretme idealinden vazgeçilmelidir. Ortaokul ve liselerde 35-40 ders saati gören bir öğrencinin yabancı dil öğrenmesi mümkün değildir. Ders saatleri azaltılarak sabahleyin teorisini gören öğrenci öğleden sonra öğretmen nezaretinde dersini turistlerin yoğun olarak bulunduğu yerlerde onlarla konuşarak işlemelidir. Öğrencinin eğitim gördüğü mahalde turist yok ise öğrenci öğleden sonra belirli bir süre yabancı film izleme, haber dinleme, arkadaşlarıyla hem derste hem de ders dışında gördüğü yabancı dili konuşma zorunluluğu getirilmelidir. KPSS'yle memur olarak atanacak kişilerde yabancı dili konuşma şartı getirilebilir. İngilizceyi pratik olarak konuşabilen kişiler sınavsız atanır denebilir.
Alternatif olarak yazdığım önerilerin mutlaka aksayan yönleri olabilir, uygulama imkanı olmayabilir. Bakanlığın her yıl belirlediği kontenjan kadar başarılı öğrencinin yurt dışına gönderilmesi öğrenciyi teşvik eder. Herkese yabancı dil öğreteceğiz derken kimseye yabancı dil öğretemeden daha kaç nesli mezun edeceğiz? Her yıl 3-5 aylığına ülke dışına giden kişilerin yabancı dil öğretiminde mesafe alacağını düşünüyorum.
Bakanlık, dert edindiği yabancı dil eğitiminde mesafe almak istiyorsa incelenmiş, tecrübe edilmiş yöntemleri bulmalı, bu kuralları da kolay kolay değiştirmemelidir. Her bir yetkili günübirlik bulduğu çözüm önerileriyle bu milletin evladını kobay olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. 01/11/2016