28 Eylül 2016 Çarşamba

"Onlarla en güzel şekilde mücadele et!"... Vusulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir *

"Sert ve kaba konuşan kişilerin çoğu, muhatabı korkutmaktan ziyade içlerindeki korkuyu dindirmek için bu yola baş vururlar.

Muhalif saftaki insana söylenecek sert bir söz veya yanlış bir tavır, onu durduğu yere daha da sıkı bağlar. Sosyal medyada da buna dikkat edilmeli. Küfür, hakaret, alay vb şeyler bir müslümana yakışmaz.

Hiç bir peygamber muhataplarına bağırmamıştır. Koyu bir putperestlik içinde oldukları halde 'Ey kavmim!' diye onlara hitap etmişlerdir.

Muhatabımızın yanlışını, onu ezmenin, ifşa edip rezil etmenin bir fırsatı olarak değil, ona ulaşmanın bir kapısı olarak değerlendirmek gerekir.

İletişimi başlatan da bitiren de SÖZ'dür.

Müminin en güçlü silahı, onun hoş sözü ve güzel ahlakıdır.

'Müslüman, eliyle ve diliyle başkasına zarar vermeyendir' demiş Rasulullah(sav).

O halde, elimiz hep sıkılmış yumruk, dilimiz de sokmak için hareket halindeki yılan gibi olmamalı.

Her insan müslüman olmak için adaydır. Allah'ın temiz fıtrat üzerine  yarattığı insan oğlu çevresinin yanlış etkileri sebebiyle değişir, özüne yabancılaşır. CİHAD; o insanın elinden tutmak, özüne döndermek, onu sahil-i selamete çıkaracak gemiye buyur etmektir. Müslümanlar, insanlığı kurtaracak geminin hem kaptanı hem de hizmet personeli olmalıdırlar.

Bilmeliyiz ki, el uzatamadığımız insanların akibetinden bizler de sorumlu tutulacağız.

Müslümanlar, saldırmak için değil, saldırganı engellemek için güçlü olmalıdırlar. 'CİHAD', böylesi temiz bir amaç uğruna yapılan mücadelenin adıdır. Gerisi boş bir kavgadır.

İslam dünyasında gerçek bir fikir özgürlüğü vardı. 'Sizin dininiz size, benim dinim bana' hakikati hükümferma idi. Zamanla yaygınlaşan cehalet, başka fikirlere karşı korkuyu ve peşinden de tahammülsüzlüğü doğurdu.

Aykırı fikir ve inançlardan korkmamalıyız; korktukça tehlikesi daha da artar çünkü."

* Kahta İHL'de birlikte çalışmaktan onur duyduğum saygıdeğer meslektaşım Mehmet CÖMERT'in facebook sayfasında kesik kesik paylaştığı cümlelerinin tarafımca derlenmesinden ibarettir. Sadece yazının başlığı bana aittir. Altına imzamı atıyorum. Müslümanlığı kimseye bırakmayıp geleni azarlayan, gideni azarlayan bizim mahallenin yol bilmez, yordam bilmez, samimi insanlarına ithaf olsun bu yazı... Eline sağlık Mehmet Hocam... 28.09.2016

Hiç kimse bize itibar elbisesi giydirmeyecek öğretmenim!

Dersime girmek için ayağa kalktığımda bugün yanıma bir bayan yaklaştı. Bana "Hocam bir saniye, adınız ne idi sizin" dedi. Adımı söyledim. Sonra size bir şey göstereceğim dedi. Naylon bir poşetin içerisini açtı. İçerisinden  bir merhem çıkardı. "Bu ilacın romatizma, diz ve bel ağrıları ve bel fıtığı için kullanıldığını, bunun satışını yaptığını, Konya'da bu merhemin satış temsilcisi olduğunu, elinde fazla kalmadığını, daha önce kredi kartlarına çektiğini, artık kredi kartları ile satış yapmadığını, bu işi de kredi kartı borçlarını kapatmak için yaptığını, çok ucuza vereceğini...söyledi. Sattığı ilacın fiyatını da sormadan ihtiyacım yok, teşekkür ederim dedim. "Başka tanıdıklarınız için" dedi. Yakınlarımdan isteyen olursa sizinle irtibat kurarım deyim ayrıldım.
***
Baştan söyleyeyim: Kimsenin sattığı merhemde, kazanacağı parada gözüm yok, kimseyi de ayıplamıyorum. Belki de dediği gibi ihtiyaç sahibidir. İsteyen ticaret yapar, isteyen yapmaz. Ama bu işi işinin ehli  bir pazarlamacı yapsa nasıl olur? Fena olmaz sanırım. Memur görünümlü, öğretmen görünümlü kişiler yapmasa ne olur? Kıyamet mi kopar sanki?
***
Haydi bu işi yapıyorsun sayın öğretmenim! Madem sana müşteri lazım. Ben bu kurumda göreve başlayalı tamı tamına 2 ay oldu. Haydi yaz dönemiydi görmediniz. Bayramdan önce 7 gün o okulda birlikte mesleki çalışma yaptık. Haydi seminer döneminde il dışından seminer alan yabancılar vardı, beni tanıyamadınız. Okul açıldıktan sonra bugün 8.gün. Ben o okula 8 gündür gidip geliyorum. Derslere girip çıkıyorum. Öğretmenler odasında karşı karşıya geliyoruz. Bir defa başınızı kaldırıp "Hoş geldiniz, nereden geldiniz, branşınız ne idi" diye sorup bir aşınalığımız olsaydı, olmaz mıydı sayın hocam. Bu işi kaç yıldır yapıyorsunuz bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla hala acemiliğiniz devam ediyor. Benim bildiğim pazarlamacı kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez. Önceden alt  yapısını oluşturur, alttan girer, üstten çıkar, satmaya çalışır. Biz de ihtiyacımız olmasa da en azından bir tane alırız. Kullanmasak da, yaptığın içimize sinmese de hatır için yaparız bunu zaman zaman.  Görgü, dışarıdan gelen bir yabancıyı ilk gördüğünüzde hoş geldin demek ile başlar.

Siz yanıma yaklaşıp adımı sorduğunuzda ne yalan söyleyeyim aklıma ne geldi biliyor musun? Merak ediyorsan anlatayım: Okula geldiğim andan itibaren okulun idarecileri dahil bu okulda hoş geldin diyen meslektaşımın sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. 80-100 kadar öğretmenin arasından 8-10 kadar kişi yaptı bu medenice hareketi. Siz bana yaklaşınca ne yalan söyleyeyim: Bir kaç gündür okulda bir yabancı görüyorum, galiba bu adam bir öğretmen. Kaç gün boyunca ayıp ettim. En azından bir hoş geldin diyeyim diyeceksin sandım. Ya da bir tanıdığımdan selam getirmiş olmalı diye düşündüm. Ama ne yazık ki böyle bir şey olmadı. İnsanlık denen şeyin maalesef mektebi yok, pazarda da satılmıyor. Eğitim yuvasında bile biz bunu öğrenemediysek nerede öğreneceğiz bir düşün istersen. Bana hoş geldin demediğin için bir eksiklik hissetmiyorum, diyenlerde de bir eksilme meydana gelmedi bilesin. Ama sana tavsiyem iyi satıcı olacaksan önce nezaket, kibarlığı elden bırakmayacaksın ve adabı muâşerat ve protokol kurallarını iyi bileceksin, satıcılıkta iletişim yollarını iyi kullanacaksın. Ayrıca bir tercihte bulunacaksın. Ya öğretmenlik ya da pazarlamacılık. Atalarımızın sözünü hiç duymadın mı? Bir koltukta iki karpuz gitmez diye. Yine tereciye tere satmak gibi olmasın ama "Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakespeare'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı:
-Dostum, siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın.." olur. Siz de bir tercihte bulunun ya öğretmenlik yapın, ya da tüm ağrılara iyi gelecek ucuz ilacın pazarlamasını yapın. Hem milletin ağrıları dinerse hayır dualarını da alırsınız emin olun.

Ayrıca haddim değil ama. Bu kadar kredi kartı ya da kredi borcunu niye yaptın, yarın öğrencilere ayağını yorganına göre uzat diye nasıl söyleyeceksin. Bayan olarak bu işi yaptığınıza göre kocanızın da bir işi vardır mutlaka. Siz çift maaşla geçinemeyip ekstreden krem satışı yapıyorsanız bu ülkede işi olmayan, işi olup da asgari ücretle çalışan, maaşını düzenli alamayan,  evine tek maaş girenler ne yapacak sayın öğretmenim. Biraz empati yapalım lütfen! Yok ben daha fazla kazanmak için bu işi yapıyorum diyorsan insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa ikinci vadiyi ister, onun gözünü ancak toprak doyururmuş öğretmenim!

Kusura bakma! Derdim sen değilsin. Senin gibi böyle ikinci iş yapan binlercesi var maalesef. Bu yapılanlar bizde itibar zedelenmesine sebebiyet verir. Dünyada hiç kimse, kimseye itibar elbisesi giydirmez. İnsanlar kendi itibarını kendi kazanır ve kendine yakışanı yapar.

Hoş bulduk öğretmenim! Sana iyi satışlar... Bol kazançlar. İnşallah bu satışın esas işini aksatmaz. 28/09/2016

Vodafone'a açık mektup

Avea görünümlü Vodafone olan faturalı bir hattım var. Tarifemin adı “Esnek tarife” sanırım.  Toplamda her ay 26.60 TL gibi bir ödeme yapmakta idim son iki aya gelinceye kadar. Ağustos ayı fatura bedeli: 54.50 geldi. Olabilir belki telefon ya da internet aşımı yapmış olabilirim dedi. Eylül ayı bedeli : 68.59 TL geldi.  Galiba limiti aştım yine diyerek fatura detay bilgilerine baktım. Her herhangi bir aşım göremedim.

Müşteri hizmetlerine bağlanmak istedim. Ne mümkün efendim! Karşına elektronik bir ses  çıkıyor: Aradığınız numara ile işlem yapmak istiyorsanız: 1’i, başka bir numara için işlem yapmak istiyorsanız 2’yi, tuşlayınız. Tuşlayınca karşınıza kampanyalar hakkında bilgi almak istiyorsanız şu numarayı, faturayı ödediyseniz bu numarayı, faturanızı açtırmak istiyorsanız şunu, güncel fatura bilgilerinizi öğrenmek için bunu... şeklinde ardı arkası kesilmeyen yerlere sizi yönlendirmeye çalışıyor. Karşına bir türlü müşteri hizmetleri çıkmıyor. Tüm numaraları tek tek tuşlasanız bile size hemen bir uyarı geliyor: Yanlış rakam tuşladınız diye. Haklarını yemeyelim aradığımız 542 hattın ücretli olduğu uyarısını yapıyor. Hatta isterseniz 7000’i arayarak sesli yanıt sistemimizden ücretsiz faydalanabilirsiniz uyarısı da yapılmaktadır. 7000’i çeviriyorsun faturanın güncel bilgilerini sayıp döküyor sana. Kapatıyorsun ardından Vodafone’dan bir mesaj geliyor. Sesli yanıt sistemimizle aldığınız cevaplar sizin için yeterli oldu mu, sıfırdan 10’a kadar puan verip yanıtlar mısınız diye. Web sayfalarına girdim.  “Vodafone destek” ismiyle oluşturdukları Twitter adreslerine  “Size ulaşamıyorum, benim fatura ile ilgili bir derdim var, lütfen yardımcı olur musunuz” diye tweet gönderdim. Bana “Fatura kalem detaylarınızı Online Self Servis üzerinden kontrol edebilirsiniz. vftr.co/online ^GB” şeklinde bir bilgi geldi. Kendilerine  fatura detaylarında bir şey gözükmüyor şeklinde tekrar yazdım. Bana “Bizesosyalmedyadestek.vodafone.com.tr/LeadForm/index… adresinden ulaşabilir misiniz? ^BZ” şeklinde bir mesaj geldi. Dedikleri adresten istedikleri forma numaramı ve derdimi anlatan bir yazı daha gönderdim. “Sosyal Medya Destek Formu ile göndediğiniz form tarafımıza ulaşmıştır, bu formu kullandığınız için teşekkür ederiz. Kısa zamanda sizinle irtibata geçilecek” açıklaması geldi sayfama. Bu formu  doldurarak kaç defa göndermişsem de ne arayan oldu ne de soran.  

Üşenmedim çarşıdaki Vodafone bayisine girdim. Bu numarama bakabilir misin, bu yüksek faturanın derdi nedir diye. Sağ olsun biri baktı: “İçerik servis ücreti” ödüyorsun, iptal ettirmez isen her ay gelir, bunu da ancak müşteri hzmetleri yapar” dedi. Çıkınca tekrar ücretli olan müşteri hizmetlerini aradım. Dakikası 60 kuruşmuş. Sudan ucuz. Ama nafile. Yine rakamlarla boğdu beni. Müşteri hizmetlerine bağlanamadan tekrar kapattım. Yolda giderken bakkal dükkanından daha fazla olan bir başka servisine  uğradım. “Kardeş müşteri hizmetlerne bağlanabilmem için hangi numara ya da numaraları tuşlamam lazım” diye. Müşteri hizmetlerine hangi numara ile bağlanılacağını bilmeyen acemi olduğu belli olan eleman yardımcı olmaya çalıştı. İçerideki  bir bilene sordu. Bilmem telefon yönlendirir: 1-3-5, veya 1-3-8 olabilir, ben bilmem dedi yanındaki kaşarlanmış olan.

Eve gelip tekrar “Sosyal medya destek formuna” yazdım yazdım gönderdim. Maalesef geri dönen olmadı. 54.50’dan sonra 68.59’u da ödedim. Güncel faturamın daha ortasına geldim, fatura bedelim 38.50 gösteriyor. Oturup üşenmedim 150 sayfadan fazla detay olan faturamın hepsini tek tek inceledim:
Tarih        Tür    Numara/İsim       Açıklama     Sure    Ücret
13/09/2016 Diğer  6670 cellenity     Yurt içi        -    14.00 TL  yazıyor

Kim olmuş, nasıl olmuş bilmem ama 6670 cellenity’e üye olmuşum. Ne işe yarar bilmem. İnternete girince gazete haberlerini okumaktan başka da bir iş yapmam... İnternetten bir araştırdım. Grup oluşturup grubuna kısa mesaj gönderiliyormuş. İşin garibi tarifem dahilindeki 4000 mesajımdan 3-4 tane göndermişim. Başka yere üye olarak mesaj göndermeyi ne yapayım ben.

Uzattım uzatmasına. Ne bulunmaz Hint Kumaşı imiş bu firma. Ulaşabilirsen aşk olsun. Ödediğim yüksek meblağa mı üzüleyim, ulaşamadığıma mı, ya da ne işe yaradığını bilmediğim 6670 cellenity’e mi bilemedim gitti. Beni tanıyanlar sosyal medyadaki paylaşımlarımı takip edenler bilir. Yazılarımda yer, şahıs ve kişilere yer vermem. Hep olayları bir prensip çerçevesinde eleştiririm. Vodafone’nin sosyal medya destek formuna: “Benimle lütfen iletişime geçin, yoksa sosyal medyada  bu mağduriyetimi kaleme alacağım” dedimse de yine tık yok. Ciddi firmalar hep der ya: Memnuniyetinizi dostlarınıza şikayetinizi bize bildirin” diye. Ben kendilerine anlatmak istedim. Ama olmadı. Mecbur kaldım burada yazmaya.

Sayın firma! İsmini değiştirerek satın aldığınız bu GSM operatörünün sahibi bir zamanlar siyasete atılmış, mitingine gelenlere dürüm  ve kontör dağıtan ve miting meydanına getirdiği sanatçılara şarkı söylettirerek  propoganda yapan biri idi. Yabana atılmaz, hatırı sayılır bir oy oranına ulaşmıştı. Sonradan ortaya çıktı ki bu şahıs, aynı hattı kopyalayarak insanlara satmış, sattığından daha az bir gelir göstererek devletten vergi kaçırmış biri olarak lanse edildi medyada.  Bizde eskiler: Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de o olur.. Kırk yıllık kani olur mu yani... Bir insanın mayası bozuksa ondan her şey beklenir...” derlerdi.  Ben bu görüşlere tam katılmasam da  sizin bu yaptığınızı ve aymazlığınızı görünce ister istemez bu GSM operatörünün eski sahibi aklıma geldi. Acaba aslına mı çekti diye... Şunu bil ki, son üç ayda ödediğim meblağ ne beni öldürür, ne de sizi ondurur. Firmalar itibarları ile uzun ömürlü olurlar. Sosyal medyaya baktığım zaman firmanız hakkında yazılmış binlerce olumsuz mesaj görebilirsiniz, eğer görmek isterseniz.

Sahi sizi arayan size niçin ulaşamaz? 542’li müşteri hizmetleri hattınız niçin ücretli? Tarifemiz dahilinde her yöne ücretsiz konuşabiliyor iken sizin hattınızın özelliği nedir? Bulunmaz Hint Kumaşı mısınız? Yoksa her arayan mağdurdan bıktınız da acaba aramasınlar diye mi düşünüyorsunuz? Yaptığınız hizmetten utanıyor musunuz? Haydi ücretinden geçtim. Niçin müşteri hizmetlerinden birine bağlanılamıyor. Elektronik bantla insanları avutuyorsunuz. Yoksa bu ülkede milyonlarca  telefon müşterisi var. Her sezonda vurduğumuz kişi sayısı bize yeter diye mi düşünüyorsunuz? Tabela renginizin kırmızı olması: Dikkat tehlike anlamına geliyor da biz mi bilmiyorduk yoksa?  Lütfen sosyal medyada açmış olduğunuz ve bir işe yaramayan  “Sosyal medya destek formu”nun adını “Sosyal medya köstek formu” olarak değiştirin daha iyi... Ya da hiç gölge etmeyin...

Bu açık mektubumdan sonra şahsımla iletişim kurarsanız, ilgi ve alakanızı yine bu sayfadan duyurmak isterim...28/09/2016