24 Mayıs 2016 Salı

Berber koltuğuna oturmuş pişmiş kelle gibi sırıtan koltuk sahibi

-Yüzün eğri  gibi?
-Maalesef.
-Hayırdır?
Tıraş  olmak için berber salonuna girmiştim. Bir ne göreyim! Gözümün ve gönlümün görmek istemediği, aynı ortamda bulunmaktan, aynı ortamda görünmekten ve birlikte nefes almaktan haz almadığım, aynı camiada olmaktan, meslektaşım olmaktan utandığım; üzerinde insan kisvesi olan bir tip ile karşılaştım.
-Ne yapıyordu?
-9 köyün ağası gibi sırtını aynaya vermiş, berber koltuğuna oturmuş, gelene gülücük dağıtıyordu.
-Berberliğe özenmiş olmalı.
-Yapmadığı bir o kalmıştı, bir de onu yaparsa tamam olacak.
-Sırtını niye aynaya vermiş?
-Yüzüne kendisi de bakamıyor olacak.
-Bu kadar özellikleri olan biri olduğuna göre çok donanımlı biri olmalı.
-Hem de nasıl?
-Kim bu? Neler yaptı?
-Kim değil ki! Neler yapmadı ki! Çok kapasiteli biri.
-Bulunmaz Hint kumaşı mı yahu? Ne özelliği var?
-Bir defa seni bir görüşte kim ve ne  olduğunu anlar.
-İnsan sarrafı mı bu?
-Evet. İnsan eleme üstadının yardımcısı.
-İnsanları iyi etüt ediyor o zaman. İyi çalışıyor.
-Fazla çalışmasına gerek yok. Seninle yolculuk etmeden, komşuluk yapmadan ve alışveriş yapmadan hakkında hüküm verir. Daha doğrusu hükmü verenlerin uygulayıcısıdır.
-Cellat gibi desene.
-Hem de ta kendisi. Tetikçi de denebilir. Berber koltuğu gibi  birer koltuğa oturtuldular. Sonra o koltuktan aldıkları güçle insanları tıraş ettiler. Her kesimden insanı incittiler ve üzdüler. Onulmaz yaralar açtılar. Herkesin boyunu postunu aldılar. Utanmadan hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar.
-Berberde ne yaptı sana?
-Bir şey yapmadı. Sadece benimle konuşmaya çalıştı. Yüz vermeyince çekti gitti.
-Ne dedi?
-Ramazandı değil mi adınız?  Nasılsınız? Yüce idi demi soyadınız. Şimdi nerede idiniz?
-Sen ne dedin?
-Kısa cevaplar verdim: Evet gibi.
-Niye sordu ki?
-Sıkılmış anlaşılan konuşacak birilerini arıyor. Tanışıp muhabbet kuracak.
-Tanıyor mu idi seni?
-Hayır tanımıyordu. Üstelik tanımadan adıma oynanan evet hayır oyununda hep hayır dedi.
-Ne yapmak istiyor?
-Yaptıkları haltın unutulduğunu sanıyor. Bir de iyi yaptıklarını sanıyorlar.
-Geçmişe sünger çekmek istiyor.
-Kusura bakma da bazı geçmişlere sünger çekilmez. Varsa biraz vicdanları çekip gitmeleri lazım buralardan.
-Ben esas o koltuk altından kaydığı zaman ne yapacak onu merak ediyorum. Şimdi sen onun pişmiş kelle gibi sırıttığına bakma. 21.05.2016

Tüm yeteneklerini trafikte harcayanlar

Trafikte aracınızla giderken önünüzde, yanınızda, arkanızda trafik kurallarına uymayan niceleriyle karşılaşırsınız. Trafiği engelleyen, tehlikeye atanlardan bir tanesi de araç sürerken cep telefonuyla konuşanlardır.

İsterseniz trafiğe çıktığınız zaman bir de bu gözle bakın. Denemesi bedava. Önünüzde bir araç var, kırmızı ışıkta durmuş, yeşil yandığı halde hala duran bir araç görmüşseniz bu sürücü ne yapıyor diye bir bakın, genellikle  o kişinin cep telefonuyla konuştuğunu görürsünüz. Yine döneceği tarafa sinyal vermemişse, kendi şeridinde  gitmiyorsa, ağır ağır gidiyorsa hiç başka sebep aramayın adam telefonla konuşuyor demektir.

Sürücü hem  direksiyonu tutuyor, hem vites değiştiriyor, hem gaza basıyor, hem sağa-sola sinyal veriyor, hem sigara içiyor, hem   cep telefonuyla konuşuyor. Hem de önündeki aracı, arkasındaki, yanındaki araçları gözüyle takip ediyor. Analar ne evlat(lar) doğurmuş. Mübareklerin on parmağında on marifet gerçekten. Bu kadar yeteneği olan kusura bakmayın da biraz trafiği engellesin. Kim bilir ne de önemli bir görüşme yapıyordur. Böylesi adamları kıskanıyorsunuz biliyorum. Hiç kendinizi  gizlemeye çalışmayın. Allah size  ondaki yetenekleri vermemişse adamın suçu ne? Çatlasanız da patlasanız da bilin ki adam yetenekli? Bu adamlardaki kabiliyetler Allah vergisi olsa gerek.

Trafikte kazaya sebebiyet verebiliyorlarmış. Versin efendim! Siz yeteneğine bakın. Sonra adam o kadar işi aynı anda küçük bir arabanın içerisinde yapıyor. Çok iş yapan, çok hünerli olan, kendine çok güvenen kişiler   hata yapar. Acemiler değil. Hangimiz hata yapmayız ki. O kadar hata kadı kızında da olur. Bir defa bu yetenekleri gözümüz gibi korumalıyız. Bu ülkenin değeri bunlar. Trafiği engelleseler de , hata üstüne hata yapsalar da onlar bizi değil, biz onları koruyacağız. Onlardan korunmaya çalışmakla onları da korumuş olacağız. Çünkü adamlar zamanla yarışıyor. Hiç de boş zamanları yok. Bir defa senin gibi değiller hani.

Senin elinden kör eşek saman yemezse  adam ne yapsın? Sen kendine yan olmaz mı? 24.05.2016

Öğretmen performansı -2

Bakanlık  performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymak için hazırlık yapa dursun, ben de bir performans sistemi geliştirdim bile. Buyurun:

*Haftalık ders saatleri 25 saat ile sınırlandırılmalıdır.
*İkili öğretimden vazgeçilerek tam gün öğretim yapılmalıdır.
*Tam gün eğitim yasası çıkartılarak öğretmenin 8.30-16.30 arası her gün okulda bulunması sağlanmalıdır.
*Okullarda 09.00-13.00 arası ders, 14.00-16.00 arası etüt, etkinlik, ek ders gibi uygulamalar planlanmalıdır.
*Resim, Müzik, Beden Eğitimi gibi yazılı değerlendirilemeyen dersler puanla değerlendirilmemeli ve öğleden sonra işlenmelidir. Hatta bu tür uygulama derslerinin belediyeler tarafından hafta sonu veya hafta içi öğleden sonra her türlü ders  materyalinin bulunabileceği belli merkezlerde yapılması planlanmalıdır.
*Her yıl okula yeni başlayan öğrencinin hazır bulunuşluk durumunu öğrenmek için bakanlık tüm öğrenciler için TEOG benzeri merkezi sistem sınavlar yapmalıdır. Bu sınavlarla her okulun, her sınıfın tüm derslerden seviyesi(net ortalaması) ortaya konmalıdır. Dönem ve yıl sonunda yine yapılacak merkezi sınavlarla sınıfın ve okulun durumu(geldiği nokta, net ortalaması) çıkarılmalıdır. Merkezi sistemle alınan notlar öğrencinin yıl sonu sınıf geçme notu olmalıdır. Mezun olduğu okuldaki 5.6.7.8.sınıflardan, 9.10.11.12.sınıflardan aldığı notların ortalaması sınıf geçme ve diploma notu olmalıdır.  Bu dört yıllık ortalama orta öğretim notu ve üniversiteye girme notu olmalıdır. Ayrıca TEOG ve YGS sınavları yapılmamalıdır. Merkezi sınavlar dışında okullarda ayrıca sınav olmamalıdır. Bir dersin sene başındaki seviye ortalaması sene sonundaki alınan ortalamalarla kıyaslanmalıdır. Öğretmenin girdiği sınıflardaki dersinin net ortalaması öğretmenin performansı olmalıdır.
*Okullarda hafta içi ve hafta sonu ayrıca takviye ders yapılmamalıdır. Bir dersten eksiği olan öğretmen okullarda öğleden sonra işlenecek şekilde öğretmen tarafından planlanmalıdır.
*Girdiği sınıfının seviyesi sene sonunda aynı kalan, geriye giden öğretmen ertesi yıl bir başka okulda görevlendirilmeli. Performansında ilerleme meydana gelmeyen öğretmen öncelikli olarak hizmet içi eğitime alınmalı. Değişmediği takdirde milli eğitimin bürolarında çalışacak şekilde planlama yapılmalıdır. Sene sonunda net ortalaması artı yönde gelişen dersin öğretmeninin maaşı net ortalaması oranında artırılmalıdır. Neti değişmeyen öğretmenin maaşı aynı şekilde kalmalıdır.
*Öğretmen görev yaptığı okulda 4 yıl kalmalıdır. 4 yıldan önce yeri değiştirilmemeli. 4 yılın sonunda öğretmenin ataması performanstan aldığı puanla olmalıdır.
*Öğretmenin performansı öğrencinin yıl sonu net ortalaması oranında 70 puan; devam, devamsızlık, derse zamanında gelme gibi durumları 20 puan üzerinden, okulda yaptığı etkinlikler ise 10 puan üzerinden değerlendirilmelidir. 24/05/2016