Ana içeriğe atla

Öğretmen performansı -2

Bakanlık  performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymak için hazırlık yapa dursun, ben de bir performans sistemi geliştirdim bile. Buyurun:

*Haftalık ders saatleri 25 saat ile sınırlandırılmalıdır.
*İkili öğretimden vazgeçilerek tam gün öğretim yapılmalıdır.
*Tam gün eğitim yasası çıkartılarak öğretmenin 8.30-16.30 arası her gün okulda bulunması sağlanmalıdır.
*Okullarda 09.00-13.00 arası ders, 14.00-16.00 arası etüt, etkinlik, ek ders gibi uygulamalar planlanmalıdır.
*Resim, Müzik, Beden Eğitimi gibi yazılı değerlendirilemeyen dersler puanla değerlendirilmemeli ve öğleden sonra işlenmelidir. Hatta bu tür uygulama derslerinin belediyeler tarafından hafta sonu veya hafta içi öğleden sonra her türlü ders  materyalinin bulunabileceği belli merkezlerde yapılması planlanmalıdır.
*Her yıl okula yeni başlayan öğrencinin hazır bulunuşluk durumunu öğrenmek için bakanlık tüm öğrenciler için TEOG benzeri merkezi sistem sınavlar yapmalıdır. Bu sınavlarla her okulun, her sınıfın tüm derslerden seviyesi(net ortalaması) ortaya konmalıdır. Dönem ve yıl sonunda yine yapılacak merkezi sınavlarla sınıfın ve okulun durumu(geldiği nokta, net ortalaması) çıkarılmalıdır. Merkezi sistemle alınan notlar öğrencinin yıl sonu sınıf geçme notu olmalıdır. Mezun olduğu okuldaki 5.6.7.8.sınıflardan, 9.10.11.12.sınıflardan aldığı notların ortalaması sınıf geçme ve diploma notu olmalıdır.  Bu dört yıllık ortalama orta öğretim notu ve üniversiteye girme notu olmalıdır. Ayrıca TEOG ve YGS sınavları yapılmamalıdır. Merkezi sınavlar dışında okullarda ayrıca sınav olmamalıdır. Bir dersin sene başındaki seviye ortalaması sene sonundaki alınan ortalamalarla kıyaslanmalıdır. Öğretmenin girdiği sınıflardaki dersinin net ortalaması öğretmenin performansı olmalıdır.
*Okullarda hafta içi ve hafta sonu ayrıca takviye ders yapılmamalıdır. Bir dersten eksiği olan öğretmen okullarda öğleden sonra işlenecek şekilde öğretmen tarafından planlanmalıdır.
*Girdiği sınıfının seviyesi sene sonunda aynı kalan, geriye giden öğretmen ertesi yıl bir başka okulda görevlendirilmeli. Performansında ilerleme meydana gelmeyen öğretmen öncelikli olarak hizmet içi eğitime alınmalı. Değişmediği takdirde milli eğitimin bürolarında çalışacak şekilde planlama yapılmalıdır. Sene sonunda net ortalaması artı yönde gelişen dersin öğretmeninin maaşı net ortalaması oranında artırılmalıdır. Neti değişmeyen öğretmenin maaşı aynı şekilde kalmalıdır.
*Öğretmen görev yaptığı okulda 4 yıl kalmalıdır. 4 yıldan önce yeri değiştirilmemeli. 4 yılın sonunda öğretmenin ataması performanstan aldığı puanla olmalıdır.
*Öğretmenin performansı öğrencinin yıl sonu net ortalaması oranında 70 puan; devam, devamsızlık, derse zamanında gelme gibi durumları 20 puan üzerinden, okulda yaptığı etkinlikler ise 10 puan üzerinden değerlendirilmelidir. 24/05/2016


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde