6 Mayıs 2016 Cuma
Boşanmalar
5 Mayıs 2016 Perşembe
Suçu Rüyasına Girmek
Beraber okuduğu arkadaşlarının makam sahibi olduğunu görünce, yine
arkadaşlarından olan baş makama çıkar.
Bir görev de kendisine tevdi edilmesini ister. Baş kadı,
"Boş yer yok" der.
Sonra yine gider falan ilin kadılığı boş, beni oraya ata diye.
Orası sana göre değil, burası sana göre değil diye epey bir zaman oyalar.
Yine bir gün gider Bağdat kadılığı boş, beni oraya ata diye
istekte bulunur.
Arkadaşı, orası sana göre değil deyince, orası bana göre değil,
burası bana göre değil. Ben ne zaman atanacağım diye serzenişte bulunur.
Arkadaşı, dostum Bağdat Valisi ile anlaşamazsın. Cins, garip
biri der demez: "Mübarek ben herkesle geçinirim. Hatta valiyle bile"
deyince. Bağdat kadılığına ataması yapılır.
Kadı'nın göreve başlamasıyla dönmesi bir olur.
-Halbuki ne de çok istemişti Bağdat kadılığını.
Arkadaşı, baş kadının huzuruna çıkar. Arkadaşı ne oldu, ben sana
valiyle anlaşamazsın demedim mi der.
Müstafi kadı anlatmaya başlar:
"Efendim sabah göreve başlamak için Bağdat’a gittiğimde,
yollarda idam sehpalarında asılmış insanlar gördüm. Geçtim makamıma oturdum.
Az sonra vali geldi, idam sehpalarına ve idam edilmiş olanları
gördün mü diye sordu. Gördüm dedim. Ne dersin bu konuda dedi. Ben de suçları
vardır dedim. Vali bana, "Onların suçları benim rüyama girmeleridir, başka
da suçları yok" deyince tası-tarağı toplayıp geri döndüm.
Arkadaşı, ben sana valiyle geçinemezsin demedim mi diye sorar.
Adam, "Efendim, ben herkesle, hatta valiyle de geçinirim. Ama adamın
rüyasına girmeme gibi bir şansım yok. Bir gün adamın rüyasına girip idam
sehpasında kelleyi verebilirim. İşte bu yüzden geri geldim cevabı verir.
Çift başlılık
Makam, mevkileri de paylaşmayız. İçimizde tek olma, hep ben olma duygusu hakimdir. Hep benim dediğim olsun. Hep ben cazibe merkezi olayım düşüncesi hiç peşimizi bırakmaz. Biz siyaseti de paylaşmayız. Rabbena hebbena bizdeki ego. Birbirimizi olduğu gibi kabul etmeyiz, anlamaya da çalışmayız... Halbuki Uhut Savaşı öncesi Peygamber ortak akıl ile, istişare ile hareket etti. Kendi istemediği halde çoğunluğun kararına uydu ve Uhut'da kaybetmesine rağmen pişmanlık duymadı.
Bizim gibi ülkelerde siyaset arkadaş, dost öğütme sanatıdır. Kişilere göre tavır alırız. Yönetim tarzımız kabile devlet anlayışıdır. Anayasamız girift bir haldedir. Çelişkilerle doludur. Bu sistemde kimse kendinden olanla anlaşamadı. Hep kriz üretti: Aynı partiden olmasına rağmen Özal-Yılmaz, Demirel- Çiller, Sezer- Ecevit, Gül-Erdoğan, Erdoğan- Davutoğlu maalesef anlaşamadı. O zaman sistemimizde bir sıkıntı var. Bazen insan kazanırken kaybeder, bazen de kaybederken kazanır.
Bizim sistem çift başlıdır. Teke indirilmeli... İnşaallah sonu hayr olur. Kazanan ülke olur. Siyaset bu. Bazen iki iyi insan anlaşamayabiliyor.
Şimdi sıra: Araları iyiyken birbiri hakkında müspet kanaat belirtenler ayrıldıkları zaman da olumlu konuşmalıdırlar. Ya da susmalıdırlar. Erdemlice hareket bu şekilde olur. 05.05.2016