24 Aralık 2015 Perşembe

Düğün davetiyesi

Düğün davetiyeleri eskiden beri var mıydı bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Benim çocukluğumun geçtiği beldede davetiye yerine okundu adı verdikleri bir okuma/davetiye türü vardı.

Düğün davetiyesinin gündemimize girdiği yıllarda da davetiye yakın akrabalara verilmez. Onun yerine yakınlığına göre gömlek, pantolon, havlu, elbiselikler verilir, davetiye yerine geçerdi. Hele kardeşe asla düğün davetiyesi verilmezdi.

Lise son sınıf öğrencisiyim. Bir öğrenci yurdunda kalıyorum. Kız kardeşim evlenecek. Hafta sonu düğününe katılmam lazım. İzin almak için müdürün kapısını çaldım. Durumumu anlattım. “Kardeşin evlenecekse düğün davetiyesini göster” dedi. “Hocam, bizde düğün davetiyesi olmaz. Onun yerine okundu verirler” dedim. “O zaman Pazar günü akşam yurda giriş yapacaksın” dedi. “Pazar günü gelmem mümkün değil, çünkü tatil günü otobüsler işlemez.” Deyince, “O zaman gitmeyeceksin” dedi. Gelemeyeceğimi bile bile “Tamam, gelirim” diyerek ayrıldım.

Hafta sonu düğünümüz yapıldı. Malum ulaşım olmadığından Pazartesi sabahtan okula yetiştim. Akşamında da  yurda giriş yaptım.

 Bir hafta geçti aradan. Banyoda kirlenen çamaşırlarımı yıkıyorum. Anons sesine kulak verdim. İsmi okunan kişilerin içerisinde ismim de anons edildi. Sabunlu ellerimi yıkayıp, çamaşırları banyoda bırakarak müdür odasına gittim. Sıra sıra dizildik müdür beyin karşısına el pençe, hazır ol vaziyette. Yine her zaman ki gibi boynu bükük. Çünkü müdür odasına çağrıldın mı yandın demektir. Ancak suçlular girer oraya. Az sonra suçumuz anlaşıldı: Pazar akşamı yurda giriş yapmamak. Elinde sopa bizi bekliyordu. Gelememe gerekçelerimizi söyledikse de kalem kırılmıştı artık. Deynek kınından çıkmıştı. “Açın elleri komutuyla açtık. Önce sağ ele,  sonra sol ele bir düğün hediyesi kondurdu. Odada gökyüzü görülmediği için yıldızları sayamadım. Deterjanla yumuşatılmış elime bir tokurcak eksikti. Düğün kınasız olmazdı. Müdürümüz elime kına yakmıştı. Ben yıldızları sayamamanın acısını çekerken beyefendinin mutluluğuna diyecek yoktu.

Sonra ne mi oldu? Elimin acısıyla epey uğraştım, didindim. Dudaklarımı ısırdım. Az sonra müdürüm görevini yapmış, muzaffer bir komutan edasıyla gözlerden kayboldu.

 Yurt demek disiplin demekti. Öyle Pazar akşamı gelememek de ne demekti. Otobüs yoksa 75 km’yi gerekirse yürüyerek gelecektin.

 Güç bela çamaşırları bir kat yıkadım. Serdim kurumaları için.  Bir hafta boyunca avuç içimin acısını, izi çıkmış sopanın kızarıklığını  insanlardan sakladım; müdürümün hatırasını görmesinler diye. Çünkü bu hatıra bana özeldi. "Hocanın vurduğu yerde gül biter" derlerdi de inanmazdım. Bitti gerçekten. Ama sevgisini vermediği için gül, bir hafta sonra soldu.

Kendisi kopyanın mucididir. O zamanlarda kopya çekmek yoktu. Teksir makineleri vardı, bir yazıyı çoğaltmak için. Değneğin izinin aynı çıktığını bundan gören  insanlık fotokopi makinesini icat etti.

Demek ki her şeyde bir hayır vardı. Bu hayra sebep olduğum için kendimi bahtiyar hissediyorum. 24/12/2015

22 Aralık 2015 Salı

Din, Din Eğitimi ve Din Anlayışı Üzerine -ındî- Bir Analiz

Anadolu'da bir çok ebeveyn Kur'an öğretimi için çocuğunu Kur'an Kursu, cami, İHL ve STK'ların organize ettiği yerlere gönderir. Neredeyse din eğitimi ve öğretimi almayanımız yok.

Bir kısmımız çocuğuna hafızlık yaptırıyor. Yarım yamalak da olsa dini bilgiden yoksun olan insanımız yok gibi... Bol miktarda ilahiyat mezunumuz, İHL mezunu, imam-hatip, müezzin kayyum, ilahiyat öğretim görevlisi , açık İHL mezunumuz, hafızımız, şeyhimiz ve medrese mezunu ve medrese hocalarımız var. Etrafımıza ne kadar ışık tuttuğumuz, bilgimizin ne kadarının yaşantıya dönüştüğü konuşulmaya değer. Hatta dini bilgi arttıkça dini yaşamak azalıyor. (Yaşayanları tenzih etmek gerek. Hatta din eğitimi veren yerlerde okumamış başka branş ve meslek sahiplerinin dini yaşama ve hassasiyetleri daha takdire şayan görünmektedir.) Kur'an'ın deyimiyle kitap yüklü merkepler gibiyiz. 50 öncesi gizli, kaçak öğrenilen az bilgi ile dede ve babalarımız, çok bilgiye sahip bizlerden daha fazla dini yaşıyorlardı. Bunun sebeb/leri uzmanlarınca mutlaka araştırılmalı, ülkemizde verilen din eğitimi ve öğretimi üzerine kafa yorulmalıdır. Aşağıda maddeler halinde -doğruluğu tespit edilmemiş- tespitlerimi paylaşmak istiyorum:

1.Dindar-mütedeyyin ailelerde, din eğitimi verilen yerlerde çocuklarımıza her şeyden önce öz güven verilmelidir. (Çocuklara çoğu zaman öğrenmesi ve ibadetlerini yerine getirmede baskı/şiddet uygulanmaktadır. Unutulmamalı ki, şiddete maruz kalan şiddet uygular.)
2.Din eğitimi/öğretiminde "Eti senin kemiği benim" mantalitesinden vazgeçilmelidir.
3.Din eğitimi/öğretiminde zamanlama dikkate alınmalıdır. Çocuğun susaması ve acıkmasını beklemek gerekir. Acıkmayan ve susamayan çocuk yediğinden ve içtiğinden zevk almaz.
4.Din eğitimi ve öğretimini verecek kişilerin bu işin uzmanı olmasına dikkat edilmelidir.
5.Din eğitimi ve öğretimini verecek kişinin çocuğun seviyesine inebilen ve onun psikolojisini bilen biri olmalıdır. (Her hafıza, her İhl mezununa, her ilahiyatçıya, her imam ve müezzine bu görev verilmemelidir. )
6.Eğitim ve öğretimde amaç öğrenmekten ziyade sevdirmek olmalı, sevdirmeden öğretim yapılmamalıdır. 
7.Taş yapan, Cehenneme atan Allah değil de merhamet sahibi, rızkı veren, şefkatli, acıyan, affeden bir Allah anlatılmalıdır.
8.Kur'an öğretmeden, ibadetin yapılışını bilmeden, namaz sürelerini ezberlemeden önce doğruluk, dürüstlük, cömertlik, dostluk, fakirin durumunu düşünen, yardım etmeyi ön plana alan bir eğitim verilmelidir.
9.Kuran öğrenmenin yanında okuduğunun anlamını bilecek kadar Arapça öğretilmelidir.
10.Kurs alanı aynı zamanda çocuk oyun oynama sahası olarak da düzenlenmelidir.
11.Kursta aynı zamanda yaşlarına hitap eden filmler izletilmelidir.
12.Okumanın yanında öğrenciler sosyal etkinlik ve aktivitelerden faydalandırılmalıdır. 
13.Öğrencilere ödül yöntemi uygulanmalıdır.
14.Din eğitimi ve öğretimini verenler cömert ve paylaşan olmalıdır.
15.Ögrenciler cenaze, belirli günlerde hatim okutulmaya götürülmemelidir.
16.Hatim okutmak isteyene kendisinin ve yakınlarının hatim inmeleri istenmelidir.
17.Hatime gidilmişse hane sahibinin vereceği para kesinlikle alınmamalıdır.
18.Cenaze sonrası inilen hatimlerde gelenek haline gelen iskat-ı salat/savm (ölünün altını-üstünü görme) şeklinde cereyan eden kabültü ve hebtü işine son verilmelidir.
19.Öğrencilere dağıtılmak üzere gönderilen zekat, sadaka vb yardımlar, ödüllendirme yöntemi ve burs şeklinde değerlendirilmelidir. (örnek davranış, güzel okuma vb)
20.Ögrencinin onurunu kıracak, kişiliğini yok edecek davranışlardan uzak durulmalıdır. 
21.Resmi izinli her hangi bir yere yardım toplanacağında ilk önce din görevlisi yardım yapmalıdır.
22.Camilerde her ne ad altında olursa olsun yardım adına sergi açılmamalıdır.
23.Cami ihtiyaçları için cemaate devam edenlerden aylık aidat alınmalıdır. Cami, vakıf vb yerlere ait meskenler kiraya verilmeli, kira bedeli bölge kira piyasasının % 20 altında olmalıdır. Lojman boya, badana vb işler için yapılacak masraflar kiracıdan tahsil edilmelidir.
24.Cenaze, taziye, nişan, düğün gibi yerlerde ve mezarlıklarda Kur'an-ı Kerim'den bölümler ve mevlit okunmamalıdır.
25.Cami ve cami tuvaletlerinin temiz tutulması için toplanan aidattan ödenecek şekilde görevli tutulmalıdır. 
26.Cami din görevlilerine sabah 09.00-15.00 arası camiinin alt katında kendisine ayrılan yerde bulunacak şekilde mesai getirilmelidir. Dini konularda halkı irşat etmelidir. Resmi nikah kıyma yetkisi verilmelidir. Öğle, ikindi ve akşam namazını kıldırmalı, yatsı ve sabah namazları için ek ödeme yapılmalıdır.
27.Hutbe konuları bölgesel olarak müftüler tarafından belirlenmelidir. Hutbeyi görevlinin kendisi hazırlamalıdır. Hazırlanan hutbeler ülke/il/bölge gündemi olmalıdır. Hutbeler görevliler tarafından irticalen i'rad edilmelidir, matbu kağıttan okumaktan kaçınılmalıdır. Her din görevlisinin fakülte mezunu yapılması sağlanmalı, bundan sonra görev alacaklarda fakülte mezunu olma şartı getirilmelidir. Din görevlisi alırken sesin eğitilmişliği ve Kur’an-ı Kerim okuma yeterliliğinin yanında dini donanım, arapça bilgisi, hadis, tefsir ve fıkıh bilgisi esas alınmalı, yaşantısının camiaya uygun olmasına dikkat edilmelidir.
28.Dini konularda ve derslerde öğrenci ikna olmalıdır, ikna olmadığı hususu rahat bir şekilde sorabilmelidir. Öğrenci ayıplanmadan verilecek cevapla ikna edilebilmelidir.
29.Dini konularda herkesin kabul edebileceği uzman kişilerden olusturulacak bir komisyon tarafından dini konularda fetva verilmelidir. Aynı konularda verilen farklı fetvalar da kayıt altına alınıp halkla paylaşılmalıdır. Her Ramazan geldiğinde ortaya çıkan tartışmalı konular uzmanlarınca kendi aralarında tartışılıp istişare edilmeden tv ekranlarında yer bulmamalıdır.
30.Verilen fetvaların dinin kendisi olmadığı, sadece dinin kolay ve yaşanabilirliğin bir yolu olduğu anlatılmalıdır.
31.Diyanete ait g.menkul, kira gelirleri, yardım vb gelirler cami ve kuran kursu ihtiyaçları için harcanmalıdır.
32.Din görevlileri cami görevinin dışında ev ziyaretleri yapmalıdır. Ziyarete de cemaate gelmeyenlerden başlanmalıdır.
33.Din görevlilerine 5 yıldan fazla bir yerde görev yapmayacak şekilde rotasyon getirilmelidir.Yapılan denetimlerde görevlinin muhitine uyumu da izlenmelidir, uyum sağlayamayanın görev yeri değiştirilmelidir.
34.Diyanet İşleri Başkanlığı'nın nezaretinde dine sonradan girdirilmiş bid'atler, mevzu hadisler konusunda yapılacak çalışmalar kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
35.Her devirde Kur’an-ın açıklaması uzmanlarınca yapılmalıdır.
36.Yardımlaşma adı altında kurulmuş STK'ların topladığı yardımlar ve harcama yerleri denetlenmelidir. Aynı amaca hizmet eden kurumlar birleştirilmeli. Yapılan yardım ve bağışlar için mutlaka alındı belgesi ya da makbuz verilmelidir. Farklı amaca hizmet edecek ihtiyaç olan alanlarda kurulacak dernek ve vakıflar teşvik edilmelidir. Dernek, vakıf, STK'larda görev alanlara belirlenen maaş kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Daha ilave edilmeyen başka hususlar da olabilir, ya da yazılanlara katılmadıklarınız da olabilir...Allah doğru anlatmayı, anlatılanla yaşamayı nasip etsin. 12/10/2014

21 Aralık 2015 Pazartesi

Eğitim ve öğretime alternatif çözümler


1.Ders saatleri azaltılmalı, azami 25 saat olmalıdır.
2.Günde 5 ders saati ders yapılmalıdır. 09.00' da başlayan ders 13.00'de sona ermelidir.
Bir saat aradan sonra 16.00'ya kadar etüt, ek ders, eksersiz, sosyal aktivite, sosyal etkinlik, sportif faaliyetler, Resim, Müzik ve Beden Eğitimi bir plan dahilinde yapılmalıdır.
3.Dersleri azaltmak için aynı branşın okuttuğu dersler birleştirilmelidir. (Örnek: Dil ve Anlatım-Türk Edebiyatı, Biyoloji-Sağlık Bilgisi-İlk Yardım ve Trafik, Matematik-Geometri-Analitik Geometri, Hz Muhammed'in Hayatı-Temel Dini Bilgiler, Sosyal Bilgiler-Vatandaşlık Bilgisi-İnkılap Tarihi, Tarih-İnk.Tarihi, Coğrafya-Turizm vs.)
4.Haftalık 1 ve 2 ders saati olan dersler haftalık ders saati artırılarak dönemlik olmalıdır.
5.Eğitim ve öğretim eylül ayının ilk iş günü açılmalı, haziran ayının son iş günü sona erecek şekilde planlanmalıdır.
6.Okullarda normal öğretim yapılmalıdır. İkili öğretime son verilmelidir. İhtiyaçtan ikili yapılmaktadır denebilir. Gerekirse bina kiralanmalıdır. Sınıf mevcutları gerekirse öğrenci bir sırada 3'erli oturacak şekilde oturma planı yapılmalıdır.
7.Mesai saatleri, yönetim için; 08.00-17.00, öğretmen için; 08.30-16.30, öğrenci için; 09.00-16.00
8.Dersi olsun ya da olmasın öğretmen tam gün okulda olmalıdır.
9.TEOG, YGS ve LYS sınavları kaldırılmalıdır. Yerine Bakanlığın belirlediği tarihlerde yılda toplamda 2-4 arasında merkezi sınav TEOG’da olduğu gibi hafta içi yapılmalıdır. Sınavlardan önce öğrenciler 1 hafta sınava hazırlanma ve dinlenme tatili yapmalıdır. Her yıl yapılan merkezi sınavlar öğrencinin sınıf geçme notu olmalı, ortalama 50 puanı yakalamayan öğrenci sınıf tekrarına kalmalı. Ya da 50 puanı yakalayamayan öğrenciler için haziran ayında tüm derslerden telafi sınavına alınmalıdır. Telafi sınavda alınan puanlar sadece sınıf geçme için kullanılmamalıdır. 4 yıllık ortalama öğrencinin orta öğretime veya yüksek öğretime yerleşme puanı olmalıdır.
10.Öğretmenin hazırladığı yıllık planlar yıllık şeklinde değil de sınav başlayana kadar olmalıdır. Örneğin Her iki ayda bir merkezi sınav yapılacaksa sınava kadar işlenecek olan konuların yıllık planı yapılmalıdır. Sınavdan diğer sınava kadar yeni yıllık plan yapılmalıdır.
11.Ders kitap ve materyali için Bakanlık nezdinde basılmış ya da bastırılmış malzeme ve materyali her veli kendisi ücretini ödeyerek almalıdır. Yine devlet tarafından belirlenmiş fakirlik ve yoksulluk sınırı altında kalan öğrencilerin malzeme ve materyali devlet tarafından karşılanmalıdır.
12.Okullar her türlü okul çeşidini içerisinde barındıran nitelikte  kampüs şeklinde olmalıdır. Her okulun alanı belirlenerek alan dışından öğrenci alınmamalıdır. Her bir kampüste Fen, Sosyal Bilimler, Anadolu, EML, Ticaret Meslek, Kız Meslek, İHL spor sınıfları olmalıdır. Her kampüs okulda kapalı spor salonu vb müştemilat olmalıdır. Öğrenciler okula yerleşmede merkezi sınav sistemiyle yapılan sınavdan aldıkları puanla yerleştirilmelidir.
13.Okula yeni kayıt olan öğrencilerin seviyelerini ölçmek için Bakanlık merkezi sınavla Seviye Tespit Sınavı yaparak her okulun, sınıf ve şubenin hazır bulunuşluk durumunu ölçmelidir. Okulun puan ve net bakımından fotoğrafı çekilmelidir. Mevcut durumun 0,5 puan yukarısı bir yıllık başarı kriteri olarak belirlenmelidir. (Örnek: Merkezdeki bir okulun başarı neti ile kırsaldaki bir okulun başarı ve hazır bulunuşluk durumu aynı değildir. Merkezdeki bir okulun Matematik net ortalaması 8.75 ise 9.25 kıstası konabilir. Kırsaldaki bir okulun Matematik net ortalaması 2.50 ise başarı kriteri olarak 3.00 kıstası konabilir.)
14.Öğretmen okuldaki performansına göre farklı farklı maaş alabilmelidir. Örnek: Okulundaki hazır bulunuşluk durumunu, belirlenen hedefe yükselten öğretmen başarılıdır. Okul ortalaması 2.50 olan bir okulun Matematik neti 2.50’nin altına düşerse öğretmenin maaşında düşme, 2.50 olarak kalırsa maaşın yerinde sayması, 2.50’nin üzerinde bir başarı yakalanırsa maaşta artışın yapılması düşünülebilir.
15.Öğretmen okulda sınav yapmamalıdır, hazırlama, test tekniği ve zamanı kullanma bakımından öğretmen yapmak isterse 14.00-16.00 arası okulunda öğrencilerine sınava hazırlama sınavı yapabilir. Bunun dışında Bakanlık, sınavları merkezi bir şekilde yapmalıdır. Ortalama da bu şekilde alınmalıdır.
16.Hafta içi toplamda 5 saat ve 16.00’ya kadar yapılacak planlama dışında hafta içi ve hafta sonu kesinlikle kurs, etüt, dershane, özel ders olmamalıdır. Ekstra ders alan ve veren için caydırıcı yaptırım uygulanabilmelidir.
17.Okulca belirlenen hedefi yakalayamayan ya da altta kalan öğretmen öğrencilerine 14.00-16.00 arasında ya da hafta sonu ders vererek telafi yoluna gitmelidir. 07/02/2015