Bir insan inanabilir.
inandığının gereği olarak ibadetleri yerine getirir.
İnanç ve ibadetinin yanında; dinin, fıtratın ve insanlığının gereği olarak ahlak ve etik değerleri sadece sözde değil, özde yaşar.
Özellikle ahlaki yaşantısıyla çevresine örnek olur.
Bu durumda inanç, ibadet ve ahlak bütünlüğü sağlanmış olur. Bu üçünü yerine getiren kişi de o dinin dindar ve mütedeyyini olur.
Aslında toplumsal bir işlevi olan dinlerin, müntesiplerinden istediği inanç ve ibadet kısmı, kişinin Allah ile kendi arasında gerekli olan bir ilişkidir. Ahlak ise toplumsal yönü olması yönüyle toplumlarda olmazsa olmazdır.
İnanç, kişinin Allah'a söz vermesi yani bunları bunları yerine getireceğime söz veriyorum demek ise ibadetler de bu verilen sözün fiili olarak yerine getirilmesinden ibarettir. İbadetler kulun Allah'a olan borcudur. Her kim bu ibadetleri yerine getirirse Allah’a olan borcunu ödemiş olur.
Kişinin dindar ve mütedeyyinliği de yaşantısını ahlak ile süslediği müddetçe bir anlam ifade eder.
İnanç, ibadet ve ahlaki sorumluluklarını yerine getiren, inandığı ve yaşadığı bu değerlere başkası da inansın diye irşat görevinde bulunabilir. Yazıp çizebilir ve konuşabilir. Kendi ailesini ve çoluk çocuğunu inancının gerektirdiği yönde yetiştirebilir.
Başkasına irşat vazifesinde bulunurken dikkat etmesi gereken hususlar; itici olmaması, yaşantısıyla örnek olması, irşat metoduna azami gayret göstermesi, güzel, nazik ve ikna edici bir üslup kullanması, insanları korkutmaması, sesini yükseltmemesi, konuşacağı ortamın ve kitlenin psikolojisini bilmesi, baskıcı olmaması, tehdit dilini kullanmaması, herkese güven vermesi, ele telkin verirken kendisi salkımı yutmaması, uyarı görevini nazikçe yapması, dinin ceza ve ödüllerini hatırlatması gibi hususlar.
Başkası sözünü dinler, peşinden gider ve gereğini yapar. Dinlemez, kendi bildiğini okur.
Bu durumda ötesini düşünmemek gerek. Yani yok, şöyle giyineceksin, böyle görüneceksin, şunu yapacaksın, bundan uzak duracaksın, bu halinle dışarı çıkamazsın. Çıktığın zaman milleti günaha sokuyorsun. Şöyle olanları muayene edeceksin, böyle olanları muayene etmeyeceksin. Sen nasıl böyle giyinirsin? Nasıl böyle düşünürsün türünden ayar vermemeli. Kimseyi ayıplamamalı. Cehennemde cayır cayır yanacaksın türünden konuşmak, insanları baskı altına almak demektir ki bunun insan kazanmaya hiç faydası olmaz. Hazırında nefreti artırır. Çünkü bu yapılan dindarlık değil, dini darlıktır. İslam ve Müslümanlık değil, İslamcılıktır. Bu da insanlara hayatı zindan etmektir. Buna da hiç hakkımız yok. Allah bile Hz Muhammed’e "Senin görevin tebliğ etmekten ibarettir" derken bize ne oluyor da Allah'ın peygambere bile vermediği görevi üstleniyoruz? Unutmayalım ki kimse Hz Muhammed’den daha Müslüman değildir.
Lütfen, inancım bunu gerektiriyor, Müslüman olan bunu yapmak zorunda diyerek insanlara hayatı zindan etmeyelim. İş yapacağız derken çiş yapmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder