Hiç yapmadığımı yaptım. Laf arasında oğlana sizin için çalışıyorum dedim.
Sen misin bunu diyen.
Ne yaptın dedi.
Yemedim, yedirdim. Giymedim, giydirdim dedim.
Bunu herkes yapar. Bunu başa mı kakıyorsun. Bu mu babalıktan anladığın dedi.
Daha ne yapacaktım. Onu söyle. Şu dilinin altındaki baklayı çıkar dedim.
Sen daha iyi bilirsin. Lütfen bilmez gibi davranma dedi.
Oğlum, okuttum iş güç sahibi olasın diye. Daha ne yapabilirdim dedim.
Sorun da burada. Vara okutmayaydın dedi.
Okutmanın neresi sorun dedim.
Okutma, başlı başına bir sorun. Okusun diye dört duvar arasına hapsettin. Bu yetmediği gibi iyi yer kazansın diye etüt merkezine gönderdin. Orası da dört duvardı. Yetmedi. Eve geldikten sonra test çözmem için odama hapsoldum. Hafta içi okul, hafta sonu etüt merkezi. Akşamları da test çözerek ne oyun oynadım ne gezip dolaştım. Okuyup iş güç sahibi olacak diye yarış atı gibi koşturdun beni. Haliyle ne çocukluğumu yaşadım ne gençliğimi. Onca koştur koştur. Aha üniversiteyi bitirdim. İşsizler ordusuna katıldım. Dediğini yaptım. Okudum, didindim. İyi de ne işe yaradı şimdi dedi.
Oğlum, herkes öyle yaptı. Başka ne yapabilirdim dedim.
Herkes öyle yapmamış. Aynı işlevi görecek pekala sahte diploma temin edebilirdin dedi.
Dedi ama aklım çıkıverdi. Ne diyon oğlum sen. Ne dediğini kulağın duyuyor mu, kendinde misin dedim.
Evet, ne dediğimi biliyorum. Böyle yapsaydın, bir fare tutmuş olurdun. Nasılsa hakikisi de sahtesi de aynı işlevi görüyor. En azından ömrümün üçte birini okul, etüt ve evde hapis geçirmezdim. Çünkü gerçek hayat okuldan çok farklı. Zaten eme yarar bırakacağın miras da yok. Sahte diplomalar ile bana en güzel mirası bırakmış olurdun dedi.
Ciddi olamazsın. Bunun şakası da olmaz dedim.
Hiç olmadığı kadar ciddiyim. Baksana, sahtesiyle niceleri malı götürmüş, gemisini yürütmüş ve yürütüyor dedi.
Ya yakalanırsan, bir gün foyan ortaya çıkarsa dedim.
Ooo, ölme eşeğim ölme. O zamana kadar yükümü tutardım. Ondan sonra da varsın alsınlar elimden diplomayı. Sonra yakalanan kaç kişi. Bunlar da şikayet üzere ortaya çıkanlar. Kimse beni şikayet etmediği müddetçe yoluma devam ederdim. Üstelik ortaya çıkanlar belki de devede kulak misali. Senin, ya yakalanırsan dediğin, ya çıkarsa denilen Milli Piyango bileti gibi. Kaç kişiye piyango vuruyor sanki dedi.
Ya vicdanın, vicdanın rahat edecek miydi sahte diploma, sahte akademisyenliğe dedim.
Vicdan yapma baba. Bana gelince mi vicdan aklına geliyor. Sonra bu vicdan sadece bende mi var? Bu sahte diploma alanlarda ve verenlerde vicdan yok mu dedi.
Oğlum, bu dediklerini ne ara, nerede öğrendin. Maşallah her şeye cevabın var. Bu arada dilin pabuç gibi dedim.
Beğenmedin mi? Yaşadıklarım, gördüklerim, yaşadığım hayat öğretti bana bunu dedi.
Ne diyeceğimi bilemedim. Sustum kaldım. Daha doğrusu küçük dilimi yuttum. Gecenin geri kalan kısmını somurtarak geçirdim. İrade dışı burun çekmeyi de ihmal etmedim. Bundan sonrası benim için hayıflanmak. Çocuğuma bir babalık bile yapamadım demek. Başka da elimden bir şey gelmiyor diye içimden geçirdim.
Zamanında bu işlerin sahtesine girsem miydi dedim ama gel de sen onu bana anlat.
Not: Hayal ürünü bir yazı. Daha doğrusu senaryo yazdım. Oğlumu da bu senaryoya alet ettim. Allah beni affetsin. Siz siz olun, bendeki bu kafa karışıklığı sizin kafanızı da karıştırmasın. Aklınıza ve vicdanınıza mukayyet olun. Doğruluk ve dürüstlükten ayırmasın.
Şimdi bu yazıyı oğlana okusam, bir sahte diploma ayarlamadın, yazına bari beni alet etme der mi? Diyebilir. Zira hiç şakası yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder