Tüm Türkiye Öcalan'ın silah bırakma açıklamasına odaklandı. Şimdi yapılan her şey bu ortamı hazırlamaya yönelik çalışmalar.
Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk’ten oluşan DEM heyeti, İmralı ile Meclis arasında mekik dokuyor. İlkini gerçekleştirdiler. Şimdi ikincisine hazırlanıyorlar.
Bunlar bu yaşında bu hummalı çalışmalarıyla gıpta edilesi çalışmaya hizmet ederken, bense ülkemin geleceğini inşa ve imar konusunda hiçbir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorum. Çünkü bomboş oturuyorum.
Merak ediyorum, İmralı heyeti illa üç kişiden mi oluşması, hepsinin de DEM'li mi olması gerekiyor? 4.kişi olarak beni de yanlarına alamazlar mı? Benden bağımsız ve objektif birini mi bulacaklar? Koca İmralı'ya beni sığdıramazlar mı?
Ha ben de gitsem yanlarında. Ben de Öcalan'la görüşsem. Tarihe şahitlik etsem.
İlk defa bir terörist hem de başıyla karşılaşsam.
Onun tecrübelerinden faydalansam.
Bir örgüt nasıl kurulur, bunun yağı, tuzu nereden geliyor, buna niye gerek gördün, bu senin aklın mı yoksa bir akıl hocan var mı desem.
Eylem nasıl yapılır, canlı bombayı nasıl ayarlıyorsunuz, nasıl öldürüyorsunuz diye sorsam.
Ayrıca örgüte silah bıraktıracak mısın, örgütün ardında kim var desem.
Seni Beka vadisinden kim kaçırdı, Rusya ve İtalya’da niçin tutunmadın, Kenya’da ne işin vardı desem,
Seni derdest edip bize teslim ettiklerinden sonra yüzündeki bandajları çıkarırken canın yandı mı, o anda ne hissettin desem,
Yine kendisine, yeter çektiğin, biz seni çıkarmak istiyoruz ama sen niye çıkmak istemiyorsun, bu rahatlık niye? Bülbül bile altın kafesten çıkmak isterken, sen niye böyle yapıyorsun desem,
O konuşsa ben notlar alsam.
Bir fırsatını bulup İmralı'yı gezsem, çevreyi temaşa etsem,
Öcalan'ın gezip dolaştığı yerleri dolaşsam,
Yediğini, içtiğini görsem,
Günde kaç paket ve hangi marka sigara içtiğini, iki paket Marlbora içtiğin doğru mu diye sorsam, ikram ederse karşılıklı içsem,
Gündemi nasıl takip ettiğini öğrensem,
Dolaşırken günlük rutin yürüyüşümü de İmralı'da yapsam,
Geçmiş o kadar hizmetine karşılık sana bu dört tarafı nazır adayı, hizmetinin karşılığı olarak mı verdiler desem,
Beslemeyelim de asalım mı desem,
Görüyorum ki yediğin önünde, yemediğin arkanda desem,
Hitap ederken Sayın diye hitap etsem,
Dışarıya çıkınca terörist başı ile görüştüm desem,
Pervin, Sırrı, Ahmet'le birlikte Öcalan'ın mesajını gerekli yerlere iletmek üzere yola çıksam,
Muhteşem üçlü Bahçeli ile görüşmeye doğru giderken, ben de “Öcalan’la 45 dakika” başlıklı kitabımı yazmak için yanlarından ayrılsam; gittim, gördüm, yazdım desem,
Tv’lere çıkıp izlenimlerimi aktarsam,
İyi olmaz mıydı?
Kısaca bu çorbada benim de tuzum olsaydı, fena mı olurdu? Sonra tüm yükü bu üç garibana yıkmak ne derece doğru?
Sözün özü, Öcalan nasıl devletin emrinde ise ben de bu taşın altına elimi koymak suretiyle devlete hizmet etmek isterim.
Lütfen yeni izin alınırken heyetin içinde şahsım da olacak şekilde izin alınsın.
Tüm kamuoyuna ve devlet yetkililerine duyurulur.
Yorumlar
Yorum Gönder