Ana içeriğe atla

Sonu Böyle mi Olmalıydı?

Esed'in zorba, baskıcı, dikta ve Baas rejiminin sona ermesinin ardından, Suriye'yi nasıl bir yönetim ve bölünme beklediği, belirsizliğini korurken, Esed elini kolunu sallayarak Rusya'ya sığındı. Daha doğrusu kaçtı.
Giderken bombalanacak yerleri İsrail'e verdiği, yanında 135 milyar dolar götürdüğü, daha doğrusu kaçırdığı, Rusya'ya varınca, 30 milyon sterline en az 20 daire satın aldığı yazılıp çiziliyor.
Öyle görünüyor ki dolar milyarderi ve gayrimenkul zengini olarak güvenli bir şekilde geri kalan ömrünü güvenli bir şekilde Rusya'da geçirecek.
Kimsenin parasında, pulunda ve daire zengini olmasında gözüm yok. Yalnız baba ve oğul olarak, ömürlerini Suriye insanına baskı uygulayarak geçiren; şiddet, işkence ve ölümden başka bir sermayeleri olmayan, Suriye'nin bugünkü bu halinin mimarı olan bu ailenin, yaptıkları yanlarına kâr kalmamalıydı.
Böyle elini, kolunu sallayarak güvenli bir şekilde ülkesini terk edememeliydi.
Kaçsa bile güvende olmamalıydı.
Giderken bir kuruş bile alamamalıydı.
Hep ölüm korkusu yaşamalıydı.
Ölüm korkusundan yer altı barınaklarda saklanmalıydı.
Temiz havaya, güneşe ve nefes almaya hasret kalmalıydı.
Yaptıkları yanına kâr kalmamalıydı.
Ölümü, zulmettiği bir Suriyeli eliyle feci bir şekilde olmalıydı. Tıpkı Saddam'a yaptıkları gibi.
Ne kadar zalim de olsa hiçbir insan için temenni etmesem de zalim ve dikta yolunda giden ve gitmek isteyenlere ibret olsun diye cesedi yerlerde sürünmeliydi.
Ki Saddam bile buna göre onurluymuş. En azından Saddam kaybettikten sonra ülkesini terk etmedi. Kaddafi de hakeza. Ekmeğini yedikleri ve keyfini sürdükleri ülkelerinde canlarını verdiler ve bir bedel ödediler. Pekala, Saddam da Kaddafi de kaybedince başka bir ülkeye sığınabilirlerdi. Ama yapmadılar ya da yaptırmadılar. Belki de biz hak ettik. Bari giderayak bedelini ödeyelim dediler.
Hiç aklıma gelmezdi ama Esed'i görünce Saddam ve Kaddafi'yi takdir ettim doğrusu.
Esed bildiğimiz korkakmış.
Eğer stratejik öneme sahip yerlerin koordinat listesini İsrail’e verdiyse, aynı zamanda ülkesinin haini imiş.
İnsan kaybetse bile bunu ülkesine yapar mı hiç?
Hasılı bundan sonra Rusya’da keyif sürecek bu kibir budalası Esed’in sonu böyle olmamalıydı. Burnundan fitil fitil gelmeliydi.
Görüyorum ki eden bulmuyormuş. İnşallah bundan sonraki hayatında varlık içerisinde yokluk çeker. Ben böyle mi olacaktım tasası onu içten içe bitirir. Ölmez sürünür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...