Diğer teneffüs oğlanı bahçede bir başına yakaladım. Güya ödev yapıyorlarmış. Oğlana epey bir saydırdım. Ağzıma geleni söyledim. Kız kardeşin olsaydı orada oturan. Biri senin yaptığın gibi öpseydi nasıl karşılardın? Bundan geçtim. Görüyorum ki sen gönül eğlendiriyorsun. Herkesin gözü önünde bu yaptığın çok çirkin. Yatak odası mı sandın burayı. İsmin de mübarek bir zatın ismi idi. Adını aldığından utan gibi şeyler söyledim. Baban bu durumu görse, bu duruma ne derdi dedim. Çocuk, ailesinden dertli idi. Babası, annesini bir başka kadınla aldatmış. Anladığım kadarıyla baba çok tekin biri değil, aile ortamı da sütliman değil.
Sonra kızı çağırdım. Oldu mu kızım bu yaptığınız dedim. “Hocam, ben istemedim” dedi. Bir de isteseydin dedim. Madem razı değildin. O öptüğü zaman eşimin tersiyle bir vursaydın, senin samimiyetini anlardım ve seni tebrik eder, aferin kızım derdim dedim.
Birkaç gün sonra yeşil saçlı anne, babasıyla birlikte tekrar sınıf değişikliği için geldi. Tekrar olmaz. Bence okul değiştirin dedim. Babanın tüm olup bitenlerden haberi olmadığı için çok net konuşamadık. Baba hiçbir şeyden habersiz misafir gibi oturdu durdu.
Anne yine ısrarcı idi çocuğunun sınıf değişikliğinde. Kıza dedim. Al şu kağıdı. Bu kalemi de al. Sınıf değişikliği için dilekçe yaz dedim. Kızımız masaya eğilince farklı bir görüntü ortaya çıktı. Kızım, al eline kağıdı. Dilekçeyi koridordaki nöbetçi öğrenci masasına oturarak yaz dedim. Anneye, dilekçe ile sınıf değiştiremeyiz. Sadece resmiyete girdireceğiz. Bu durumu yardımcılarımla görüşüp değerlendireceğim. Sonuç, olumsuz da çıkabilir dedim. Kız çıktı. Babaya da dilekçe yazmada kızına yardımcı ol dedim.
Anneye, siz hala sınıf değişikliği deyip duruyorsunuz. Çocuğunuzu bu okuldan alın, nakil gitsin dedim. Hep aynı istek, sınıf değişikliği. İş sınıf değişikliğiyle çözülse yardımcı olacağım dedim. "Sorun biter" dedi anne. Anlamadığım, tek sorun aynı sınıfta okumaları. Bahçede gezmelerine sıcak bakıyorsunuz. Top oynamalarına bir şey demiyorsunuz dedim. Evet, sorun olarak görmüyorum dedi. Peki, oğlanın kızınızı herkesin içinde yanağından öpmesini sorun olarak görür müsün dedim. "Nasıl" dedi. Ben oğlanı kızınızı öperken gördüm dedim. "Olur mu öyle şey. Benim bundan niye haberim yok" dedi, ağlamaya başladı. Haber vermedim. Çünkü gezip tozması ve top oynaması sorun olmayınca, bu da sorun olmaz diye düşündüm dedim. Şimdi kızımı nakil alıyorum" dedi. İyi yaparsın dedim. O esnada kızı ve kocası dilekçeyi yazıp geldiler. Kıza, "Kızım, bu dilekçeyi iptal ediyoruz. Şu şekilde bir nakil başvurusu yaz dışarıda. Babası. Siz de yardımcı olun dedim.
Kızımın bu ilişkisinden babasının haberi yok. Şimdi naklini alırsam, eşim içeride ne konuştunuz" demeyecek mi? Çünkü iki defa dışarı gönderdiniz” dedi. Dilekçeden sonra babaya," Eşinizle kızınızla ilgili babanın duymayacağı, annenin çözeceği bazı problemleri paylaştım. Çocuğun nakil gitmesi konusunda hemfikir olduk. Hayırlı olsun dedim.
Hasılı, kızın nakil başvurusunu sistemden yaptık. Günü gelince bizden nakil gitti. Birbirine sırılsıklam aşık bu liseli gençleri böylece ayırmış olduk.
Ama ayrılık uzun sürmemiş. Sürmemiş diyorum. Çünkü ben o okuldan sene sonu ayrıldım. Kızımız da sonraki eğitim ve öğretimde okula tekrar nakil gelmiş. Farklı bir sınıfa verilmiş. Aşıklar ne yaptı derseniz, adı üzerinde aşık bunlar. Ferman dinler mi? Bahçe boyu yürümeler kaldığı yerden devam etmiş ve muhteşem ikili olarak okul boyunca aşkları devam etmiş. Sonrasını bilmem. İnşallah onlar muratlarına ermişlerdir.
Yorumlar
Yorum Gönder