Türkiye Süper Liginde yapı var diyenler oluşturdukları algı ile nasıl yapı olduklarını ve yapının kim olduğunu GS-Eyüpspor ile göstermiş oldular.
Günler öncesinden başlamışlardı. Neymiş de Eyüpspor başkanı GS'li, teknik direktörleri Arda da GS'li. Bu maçta yatacaklar. Bak sana Eyüpspor'un kaç futbolcusu GS maçında oynamamak için kart cezalısı oldu. İşte GS böyle şampiyon oluyor. Bu ve benzeri sözleri söylediler de söylediler.
Bu kadar yazılıp çizilen den, Türkiye Futbol Federasyonu da etkilenmiş olmalı ki perşembe akşamı deplasmanda maç yapmasına rağmen GS'nin, pazar günü oynayacağı maçı pazartesiye alınması yönündeki teklifini Federasyon reddetti. Halbuki aynı durumdaki FB'nin ve BJK'nin maçları pazartesi oynanıyor.
Bu psikoloji bu atmosfer bu baskı altında GS-Eyüpspor maçı oynandı. Eyüpspor Avrupa maçından yorgun argın gelmiş, zorlu bir rakibe karşı mücadele etmiş GS'yi evinde salladı. Bir puan alma başarısı göstererek şampiyonluğun en büyük adayı GS'ye iki puan kaybettirdi. GS kendi sahasında kaybettiği bu iki puanla belki de şampiyonluğu ezeli rakibi FB'ye kaptıracak.
Arda, takımı ve Eyüpspor başkanı, oynadıkları oyunla, biz GS'li olabiliriz, bir önceki maçta sarı kart cezalısı olabiliriz, takım olarak eksikliğimiz olabilir, biz GS'nin şampiyon olmasını gönlümüzden geçirsek de biz ayrı bir takımız, diyerek cümle aleme göstermiş oldular.
Görünen o ki yapı var diyenler, bu yapı GS'yi koruyor diyenler, Eyüpspor'un başkanı ve teknik direktörü GS'li diyenler başarılı oldu.
Bence futbolumuzda GS'yi koruyan bir yapı var diyenlerin kendilerinin yapı oldukları ortaya çıktı. Ki bu yapı Samsunspor maçında da çok yaygara kopardı. Başkanları GS’li diye bas bas bağırdı. Samsunspor maçında sonuç alamadılar ama Eyüpspor maçında sonuca gittiler.
Artık bu maçtan sonra kimse futbolumuzda GS lehine bir yapı var demesin. Çünkü elleriyle hedef gösterenlerin kendisi yapının ta kendisi. Bu maç bile futbolun sahada oynanan oyundan ibaret olmadığını göstermiş oldu.
Bu vesileyle Eyüpspor'u, başkanını ve teknik direktörünü tebrik ederim. Onurlarıyla çıkıp oynadılar ve tuttukları takımın yorgunluğundan faydalanarak şampiyonluk yolunda GS'ye büyük bir darbe vurdular.
Maçı izlemedim ama öyle zannediyorum GS de oynamamanın, maça asılmamanın, belki de nasılsa Arda bizim çocuğumuz diye düşünüp maça iyi hazırlanmamanın bir güzel özeleştirisini yapacaktır.
Buradan, bir yapı yokken iftira atanlara, Arda GS’nin eski futbolcusu, maçı verir diyenlere bir sözüm olsun. Bu ülkede az, biraz futbol ile ilgilenen ne kadar insanımız varsa kendi şehirlerinin takımları dışında dört büyüklerden birini tutar. Kimi FB’li kimi GS’li, kimi BJK’li kimi de TS’li. Anadolu takımlarında profesyonel top oynayan her oyuncunun en büyük hayali bu dört takımın birinde oynamaktır. Çoğu da bu emeline ulaşmıştır. Bu dört takımda oynayan futbolcuların başka Anadolu takımını çalıştırması kadar doğal bir şey olamaz. Maçı yöneten hakemlerin de gönlünde bir takım yatar.
Hasılı Anadolu takımını çalıştıran dört büyüklerin eski futbolcusunun oynadığı takımı tuttuğunu söylemesinde, hakemlerin hangi takımı tuttuğunun bilinmesinde bir sakınca yok. Burada sakınca, tuttuğu takımı koruyup kollamasında sakınca olur. Ki bir takımı tuttuğunu söyleyen hakem ve teknik direktör maç yönetiminde ve futbol oynatmada daha titiz olur. Kendini bilen, kendisine saygısı olan bunu yapar. Nitekim Arda bunu yaptı, Sivasspor’u çalıştıran teknik direktör Bülent de bunu yaptı. Ki olması gereken budur.
Yorumlar
Yorum Gönder