Ana içeriğe atla

Yeni Bir Vekalet Savaşı mı?

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonucunda Suriye fiilen üçe bölünmüş durumda. 
Ülkenin bir tarafı ABD destekli YPG'nin kontrolünde. Şam ve civarı Rusya ve İran destekli Beşşar Esad yönetiminde. Bir kısmında ise Türkiye var. 
Üçe bölünmek suretiyle ülkenin istikrarsız hale getirilmesi yetmezmiş gibi HTŞ liderliğinde muhalif gruplar harekete geçti. Halep şehrini aldı. Bu örgüt sadece Halep ile yetineceğe de benzemiyor. Başka şehirleri de almak için ilerleyişini sürdürüyor. Şimdi ilerleyişini Hama'ya yöneltmiş durumda. 
İdlip, Halep, Tel Rifat vb. yerler HTŞ'nin elinde kalırsa Suriye fiilen dörde bölünmüş olacak. 
Görünen o ki Suriye'nin mevcut trajik durumu yeterli görülmemiş olmalı ki HTŞ'nin harekete geçmesiyle Suriye'de kartlar yeniden karılmaya başlandı. 
Suriye'de ne olup bittiğini anlamadan ülke olarak kutuplaşmak suretiyle Suriye üzerine yazıp çiziyoruz. 
Bir kısmımız bugün HTŞ'ye geçen şehirlere bir müddet sonra YPG'nin yerleşebileceği endişesini dile getiriyor. 
Bir kısmımız HTŞ'nin daha önce el-Nusra örgütünün isim değiştirmiş şekli olduğunu, bunun da el-Kaide demek anlamına geldiğini, HTŞ'nin tek gruptan değil, içinde birçok muhalif grubu barındırdığını, bunlara güvenilemeyeceğini söylüyor. 
Bir kısmımız HTŞ'nin arkasında ABD, İsrail ve Türkiye'nin olduğunu belirtiyor. 
Bir kısmımız HTŞ'nin Türkiye'ye yakın olduğunu dile getirerek Halep alındı, yani bizim oldu sevinç halini yaşıyor. 
Şu var ki HTŞ'nin harekete geçmesinde, Esad'ın zayıflığının, İran'ın geri durmasının, Rusya'nın Ukrayna’ya ağırlık vermesinin etkili olduğu görülüyor. Yani HTŞ veya HTŞ'ye destek verenlerin bu atmosferi gözettiği anlaşılıyor. 
HTŞ'nin hızlı ilerleyişi ne kadar sürer, nereleri alır, HTŞ aldığı yerlerde kalıcı olur mu? İçinde birçok yapıyı barındıran HTŞ, bu alınan yerlerde anlaşabilir mi? İleride birbirlerine girer mi? HTŞ'nin bu ilerleyişi Türkiye'nin lehine olur mu? Tüm bunları zaman gösterecek. 
Son günlerde Suriye'deki bu sıcak gelişmeler ümit ediyorum ki Türkiye'nin lehine olur temennisinde bulunuyorum. Yalnız HTŞ'nin bu hızlı ilerleyişini Suriye iç savaşının çıktığı ilk zamanlardaki IŞİD'in ilerleyişine benzetiyorum. Bu örgüt de hızlıca Suriye'nin birçok yerine sahip olmuş, hatta Irak-Şam İslam devletini kurmuş. Sonra IŞİD aldığı tüm yerleri ABD destekli YPG'ye bırakarak kayboldu. Endişem HTŞ'nin aldığı yerleri YPG'ye bırakacağı yönde. 
Hasılı Suriye’de yeniden karılan bu kartla neyin hedeflediğini zaman gösterecek. Şu var ki Suriye’de 2011 yılından bu yana Suriye’nin içindeki değişik örgütler, ABD adına bir vekalet savaşı verdiyse, bu son kartla da yine aynı amaca hizmet edildiğini düşünüyorum. İnşallah bu endişem yersiz çıkar. Sonuç olarak Halep’i aldık sevinci bir hayalden ibaret kalacağa benziyor. Boşu boşuna hayal kurmayalım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...