Ana içeriğe atla

Trump Ne Ara Dostumuz Oldu?

Trump'ın bu ikinci başkanlığı gösterdi ki birçok ülkede olduğu gibi ABD'de de kaht-ı rical sıkıntısı yaşanıyor. Çünkü ABD halkı, mevcut başkan Biden'in başkanlığını ve Demokratların yeni başkan adayı Harris'i görünce yeniden Trump dedi.

Şimdi ABD ve dünya II. Trump dönemine hazırlanıyor.

Trump'ın ikinci dönemi ne getirir ne götürür, bunu zaman gösterecek.

Şu var ki ilk başkanlığı döneminde aklımda kaldığı kadarıyla Trump; kaba, saba, diplomatik teamülleri hiçe sayan, ben yaptım oldu diyen, herkese meydan okuyan, sosyal medya üzerinden ayar veren biriydi. Kısaca yeni versiyon ABD kovboyuydu.

Bu kovboyluğu ile sonuç aldı. Başkaları gibi boşa  kürek çekmedi.

Trump'ın yeniden seçilmesi bizim lehimize mi olur, aleyhimize mi bilmiyorum. Kanaatim, ilk dönemi ülkemiz için pek hayırlı olmadı. Bu döneminde de hayır beklemiyorum.

Burada Trump'ı anlatacak değilim. Bu yazıyı yazmaya beni iten, "Dostum Trump'ı tebrik ediyorum" sözünün birinci elden ifade edilmesi.

İşin tebrikinde değilim. Elbette seçim kazanan biri, sevilsin veya sevilmesin,  diğer ülkeler tarafından tebrik edilir. 

Benim garibime giden, "Dostum" denmesi. Pekala Sayın Trump'ı tebrik ediyorum denebilirdi. "Dostum ne alaka? Trump ne ara dostumuz oldu?  Daha doğrusu devletler arası ilişkilerde dostum diye bir hitap olabilir mi?

Diyelim ki bu Trump bir" dost". 

Peki, bu Trump değil miydi Rahip Brunson olayında bu ülkeyi ekonomik yönden batırmaya kalkan? 

Trump'ın bu tehdidi ile 2018 yılında paramız pul olmaya başlamadı mı? 

Bugünkü ekonomik buhranın müsebbibi Trump'ın fitili ateşlemesi değil miydi? 

Bu Trump değil miydi diplomatik teamülleri bir tarafa bırakarak "Aptallık yapma" hakareti içeren bir mektup gönderen ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na hakaret eden? 

Bu Trump değil miydi, ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyan ve Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu resmen imzalayan? 

Bu Trump değil miydi Golan Tepelerini İsrail'in kullanımına izin veren? 

Bu Trump değil miydi İsrail'in hep arkasında olan, Yahudi lobisinin isteklerini emir telakki eden, İsrail'e hizmeti önemseyen, İsrail'i koruyup kollayan, tüm bunları bir ibadet aşkıyla yapan?  

Bu Trump, İsrail ve Netenyahu'nun en büyük dostu değil miydi? 

Bu Trump değil miydi İsrail'in yayılmacılığının arkasındaki en büyük destekçi? 

Netenyahu'nun ve İsrail yönetiminin Gazze'ye uyguladığı soykırımdan dolayı ülke olarak birinci elden biz İsrail'e tepki göstermiyor muyuz? 

Biz değil miydik onlara "one minute" ve "dünya beşten büyük" diyen? 

Bu durumda Trump hem Netenyahu'nun bizim nasıl dostu oluyor?

Sahi Trump ne ara bizim dostumuz oldu? 

Dostluk denilen şey bu kadar basit bir şey mi? 

İnanın, benim akıl ve havsalam bunu almıyor. 

Temenni ederim ki "Dostum Trump" bir dil sürçmesi olsun. 

Temenni ederim ki "Dostum Trump" Bir ironi içersin. 

Temenni ederim ki "Dostum Trump" nitelemesi sözde olsun. 

Ötesi beni incitir. 

Yorumlar

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    "Al, benden de o kadar..." Yazınızın sonunda üç satırla, dost sözcüğünün kapsama alanlarını örneklendirmişsiniz. İnşAllah dediğiniz gibidir. Aksi halde gerçekten, ötesi hepimizi incitir...
    Kaleminize, emeğinize, gönlünüze ve yüreğinize sağlıklar olsun.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Eyvallah, merhabalar kardeşim. Çok teşekkür ederim. Duygudaşlık böyle olur.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder