Ana içeriğe atla

Cuma Vaazı ve Hutbesinden

Okul dönüşü cuma namazını kılmak için daha önce hiç içinde namaz kılmadığım bir camiye gitmeye niyet ettim. 

Ezanın okunmasına 3-4 dakika varken girdim içeriye. 

Gençten biri vaaz veriyordu. Genç dedim ise bana göre genç. 35-40 yaşlarında biri. 

Hitabeti de güzel hatibin. 

Daha önce neden bahsetti bilmem. Girdiğim andan itibaren isimlerden bahsediyordu. 

"Adını soruyorum. Samet diyor. Bir defa Samet ismi konmaz. Çünkü Samet Allah'ın ismi. İhtiyaçsız demek. Halbuki sen ihtiyaçsız mısın? O yüzden isim verirken dikkat etmek lazım. İlla Samet ismi konacaksa başına abd getirilmeli ve Abdüssamet konmalı. 

Aynı şekilde Rahim ismi veriliyor. Rahim de cennette Müslümanlara merhamet edecek demektir. Bu da Allah'ın bir ismi. Bu da verilemez çocuklara. Abdürrahim şeklinde isim verilmeli. 

Bunlar önemli hususlar. Basite almamak lazım" dedi. 

Hatip ezana rağmen konuşmaya devam etti. Hatta ezan bitti, konuşmayı da bitirmedi. Keşke ezan başlar başlamaz bitirseydi. 

Nihayet son nefeste kelimeyi şehadet getirterek son noktayı koydu. 

İlk sünnetin ardından hutbe ye, az önce vaaz veren çıktı. Belli ki caminin imamı.

Hutbeyi irat ettikten sonra bir konuyu izah edeceğim dedi. Başladı konuşmaya: Zuhri ahir kaldırılmadı. Salgın dolayısıyla tesbih öne alındı. Zuhri ahir ve vaktin sünnetini kılmak isteyenler için cami açık. Her yerinde kılabilirler. Bunu dışarıda konuşup iftira ediyor ve gıybet yapıyorsunuz. Niye gelip sormuyorsunuz. Biz din namına yeni şeyler ihdas etmiyoruz. İlk sünnet, iki rekat farz, hutbe ve ardından son sünneti kılıyor ve tesbihatı yapıyoruz. Tesbihattan herkes faydalansın istiyoruz. Bir de son sünneti kılmadan çıkanlar için şunu söyleyeyim. Sevabı hak edip sonucunu almadan gidiyor bunlar. Yapmayın dedi.

İmam, zuhri ahir kaldırılmadı dese de bal gibi kaldırıldı. Pandemiden beri kişilerin kendi inisiyatifine bırakıldı. İsteyen kılar isteyen kılmaz. Öyle zannediyorum, çoğunluk kılmıyor.

İyi ki Diyanet bu inisiyatifi aldı. Ki bana göre kılınmaması gereken bir namaz zuhri ahir. Pandemi de çok önce kaldırılmalıydı. Çünkü şüphe üzerine ihtiyat gözetilerek yeni bir namaz ihdas edilemez.

Samet ve Rahim isimlerinin konmasına gelince, imam ne derse desin, piyasada hem Samet hem de Rahim ismi var. Aile başına abd eklese bile toplum çoğu zaman baştaki abd kısmını söylemiyor.

Allah'a ait bu isimlerin abd eklenmeden konmasında sakınca var mı? Çoğunluk caiz değil derken, Nurettin Yıldız, konmasında bir sakınca yok. Yalnız konması tercih edilmez diyerek farklı bir fetva veriyor. Bu konuda ben de Nurettin Hoca gibi düşünüyorum. Çünkü Samet ismini alan veya bu ismi veren kimse, bu kişi Allah gibi kimseye muhtaç olmasın anlamında vermiyor. Belki de namerde muhtaç olmasın, kendi kendine yetinsin anlamında bu ismi veriyor. Bence Allah'a ait bu isimleri verirken Allah'ın subuti sıfatları gibi düşünmek lazım. Malumunuz subuti sıfatlar Allah'ta sınırsız, kullarında sınırlı derecede olan sıfatlardır. Mesela Allah’ın işitme sıfatı var, insanın da. Allah’ın işitmesi sınırsız, kulun işitmesi ise sınırlıdır. Samet de Allah için sınırsız ihtiyaçsız, kul için sınırlı ihtiyaçsızlık gibi düşünmek gerek.

Çoğunluk caiz değil derken az sayıdaki kişinin bu isimleri koymada bir sakınca görmemesi, bu demektir ki bu fetvada ittifak yok. İttifakın olmadığı hususlarda cami kürsüsünde kesin fetva gibi yasak koymak çok doğru olmasa gerek. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder