Ana içeriğe atla

Komşu Ahmet Abi

Ardıçlı TOKİ'den 2+1 bir dairem çıktı. Daireyi teslim almaya gittiğimde, görevli ile birlikte daireye gittim. Kontrol amaçlı su verildiğinde, iki-üç dairede su kaçağı oluşmuş. Bir tanesi de benim dairenin üstünde imiş. Sızan su benim daireye gelmiş. Boyayı da kabartmış. 

Görevli not aldı, buralar boyanacak diye. 

Nisan ayında teslim aldığım daireye bakmak için temuz ayında tekrar gittiğimde, yeniden boyanan yerlerin yine kabardığını gördüm. Fotoğrafını çekip yönetime gösterdim. Tekrar boyayalım. Yalnız yine kabarır. Dairenin pencerelerini gündüz açık bırakıp kurutulması gerek. Kuruyunca haber verin boyayalım dedi.

İyi de oturduğum ev ile TOKİ'deki evin mesafesi en 25 km var idi. Bir hafta boyunca günlük gelip kurutmak olacak iş değildi. Pencereleri açık bırakıp gitsem, havalar yağışlı. Açık pencereden evin ıslanma durumu da vardı.

Ne yapayım ne edeyim derken dairenin üst katında birinin balkonda oturduğunu gördüm. Hanıma, gel hanım üst komşuya çıkıp durumu izah edelim. Kabul ederse anahtarı verelim dedim.

Üst kata çıkıp zile bastık. Yaşlı bir teyze açtı kapıyı. Eşi geldi arkadan. Onlar da yeni taşınmışlar daha. Kapıda tanıştık. İçeri buyurun komşu dedi ismini o vakit öğrendiğim Ahmet abi. Rahatsız etmeyelim dedik ise de ne rahatsızlığı deyip içeri salona aldı bizi. Çayımız var deyip çay ikram etti. Bir bayram sonrasıydı sanırım. Lokum ve şekeri de önümüze koydular. Bayramlaştık. Evin durumunu söyledik. Dairedeki nemin kuruması lazım. Evimiz de uzak. Gelip gidemeyiz. Anahtarı size versek, açıp kapatabilir misiniz dedik. Biz yaşlıyız, işimiz, gücümüz var, inip çıkamayız demedi Ahmet abi ve eşi. O iş bizde. Gözünüz arkada kalmasın. Biz her gün açar, akşam pencereleri kapatırız dedi. Size zahmet olacak dedim. Ne zahmeti dediler. Bir şey olursa bizi ararsınız deyip cep numaramı verdim. Anahtarı teslim edip çıktık. Oturmayacaksanız, kiraya vermeyi düşünürseniz, kiracı da bulurum dedi Ahmet abi. 

Benden en az 15 yaş büyük Ahmet abi ve eşi, bir hafta boyunca her gün dairemi açıp nemin kurumasını sağladı. Kuruduğu zaman belki de yönetime gidip daire kurudu, boyayın bile demiştir.

Bir gün Ahmet abi aradı. Hocam, yeni evlenecek bir çift ev arıyor. Temiz birine benziyor. Kiraya vermek isterseniz, numaranızı vereyim mi dedi. Olur dedim. 

Yeni evlenecek çiftin babası aradı, eve talibiz diye. Görüşelim deyip dairede buluştuk. Ev boyanmıştı. 

Kiracı tutmak istediğini söyledi. Ahmet abi kiralar ne durumda dedim. Hocam, şu komşu beş bine, şu da altı bine oturuyor dedi. Ortasını bulalım. Bizimki ne 5 bin olsun ne de 6 bin. 5.500 olsun dedim. Ahmet abi de benden yana oldu. Hocamın verdiği fiyat makul dedi.

Kiracının bahtı kara çıktı. Evlenmeleri ile ayrılmaları bir oldu. Kiracım evden uzaklaştırma aldı. Hala mahkemelikler. 

Evde ve mahallede olup bitenleri Ahmet abi ara ara arar, söylerdi. 

Uzaklaştırma süresi bitince kiracı evi boşalttı. Ahmet abi aradı. Hocam evi ne yapacaksın? Kiracıyı sen mi bulacaksın ben mi dedi. Ahmet abi, o ev sana emanet. Varsa isteyen, verebilirsin dedim. O zaman kiracı hazır. Alttaki komşu dairesini değiştirecek. Ona verelim dedi. Tamam Ahmet abi. Eski kiracı anahtarı sana versin. Yeni kiracıya verebilirsin dedim.

Pek oturulmayan evi beş ay sonra başka birine 500 ilave ederek Ahmet Abi sayesinde verdik. Aynı kiracı hala oturmaya devam ediyor.

Kısaca dairenin tamir ve tadilatı ve kiraya verme işlerini Ahmet abi takip etti. Sağ olsun, hocam benden bu kadar demedi. Site yönetimiyle ilgili bilgileri ondan aldım. 

Ben onu arayacağım yerde ara ara beni arayıp hal hatır sormayı hiç ihmal etmedi. 

Ağır bir kalp ameliyatı geçirmiş olmasına rağmen hareketli, sıcakkanlı, fedakar ve insan canlısı biri idi.

Oğlununmuş oturduğu ev. Kısa zamanda mahallede herkes ile diyalog kurdu. Maşallah her şeyden de haberdar idi.

Her arayışında buyur gel hocam. Oturmaya da gelin derdi.

Her arayışında mahcup olurdum. 

Bir defa da o aramadan ben arayayım dedim. Bugün ararım, yarın derken tam aramak istediğim zaman vakit geç oldu, yatmıştır, şimdi vakit erken az sonra arayayım. Öğle vakti belki kaylule yapıyordur, rahatsız etmeyeyim. Yarın şu vakit ararım derken unuta unuta epey bir zaman geçti.

Bugün cumadan çıktıktan sonra çarşıya giderken telefonunu çevirdim. Cevap veren olmadı. Hayret bir şey. Bildiğim Ahmet abi her arayışımda telefonu açardı. Belki müsait değildir, az sonra bir daha ararım dedim. Telefonu cebime koydum. Az sonra Ahmet abinin telefonu aradı. Ahmet abi dedim. Bir kadın sesi idi. Ahmet abi yok muydu? Hal hatır sormak için aramıştım dedim. Cuma günü öldü cevabı alınca üzüldüm. Telefondan dönüş yapan kızı imiş. Ahmet abinin alt komşusuyum. Yakın tanımıştım. Erken kaybettim. Kaybına çok üzüldüm. Çok iyiliğini gördüm. Başınız sağ olsun kızım dedim.

Daha yakın tanısam da Ahmet amcanın yeri ayrı idi. Allah herkese Ahmet abi gibi komşular versin. Mekanı cennet olsun. Yakınlarının başı sağ olsun. 

Yorumlar

  1. Aslında her mahalleye birkaç "Ahmet Abi" lâzım. Günbegün Ahmet Abi' ler kayboluyor. Belki de bu güvensizlik ortamında hiç kimseyle dost olmak istemiyorlar.
    Komşunuz Ahmet Abi'yi rahmetle, saygıyla anıyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder